25 Aralık'ın polis şefi: Başbakan’ın ve ailesinin telefonları dinlenmedi

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yürüten ve daha sonra meslekten ihraç edilen eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, fezlekelerde 'dönemin başbakanı' yazdığı iddiasını reddetti. Fezlekelerin orijinal ve ıslak imzalı nüshalarının...

Google Haberlere Abone ol
25 Aralık'ın polis şefi: Başbakan’ın ve ailesinin telefonları dinlenmedi

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yürüten ve daha sonra meslekten ihraç edilen eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, fezlekelerde 'dönemin başbakanı' yazdığı iddiasını reddetti. Fezlekelerin orijinal ve ıslak imzalı nüshalarının adli birimlerde bulunduğunu söyleyen Saygılı, Başbakan Erdoğan, ailesi ve bakanların telefonlarının dinlenmediğini belirtti.

Twitter hesabından yazılı açıklama yapan Yakub Saygılı, “Adli birimlerin emri ile gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında yasama dokunulmazlığı olan hiç kimsenin ve Sn. Başbakan’ın aile fertlerinin kamuoyunda bilinen tabiriyle telefonları dinlenmemiş ve haklarında izleme tedbiri uygulanmamıştır.” dedi.

Fezlekede 'dönemin başbakanı' ifadesi kullandığı yönündeki iddiayı yalanlayan Saygılı, Fezlekelerin orijinal ve ıslak imzalı nüshalarının adli birimlerde bulunduğunu ifade etti. Saygılı, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın da köşesinde paylaştığı 'dönemin başbakanı' ifadesinin yer aldığı sayfaya dair, "Kimin kullandığı, kimin huzurunda ve kim tarafından incelemesinin yapıldığı bilinmeyen bilgisayarlardan elde edildiği iddia edilen bilgisayar dosyaları.” ifadesini kullandı.

Yakub Saygılı’nın Twitter’dan yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:

“Son haftalarda kamuoyunda 17 ve 25 Aralık olarak bilinen ‘rüşvet ve yolsuzluk’ operasyonları kapsamında polis fezlekelerinden Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan hakkında ‘dönemin başbakanı’ ‘örgüt lideri’ ve ‘devrik başbakan’ ifadelerinin kullanıldığı yazılı ve görsel medyada yer alması üzerine bir açıklama yapılması gereği hasıl olmuştur.

Suç gruplarının takibi esnasında aylarca cumhuriyet savcılarına hitaben yazılar yazılır ve talimatlar alınır. Söz konusu soruşturmalar kapsamında sadece son gün değil, soruşturma başlangıcından itibaren cumhuriyet savcılığı ile yüzlerce yazışma yapılmış ve takibi yapılan suç grupları ile ilgili raporlar, tutanaklar ve fezlekeler gönderilmiştir. Tamamı paraflanarak ve imzalanarak resmi kimlik kazanan bu belgelerin hiçbirinde Sn. Başbakan için ‘dönemin başbakanı’ ‘örgüt lideri’ ve hele de ‘devrik başbakan’ tabirleri kullanılmamıştır.

O tarihte şube müdürü olarak görev yaptığım İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen tüm çalışmalar, ilgili adli birimlerin emri ile gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda yasama dokunulmazlığı olan hiç kimsenin ve Sn. Başbakan’ın aile fertlerinin kamuoyunda bilinen tabiriyle telefonları dinlenmemiş ve haklarında izleme tedbiri uygulanmamıştır. Yasama dokunulmazlığı olan hiç kimse ile ilgili delil toplanmamıştır. Var olan ve delil özelliği taşıyabilecek her veri hakkında CMK md. 135 ve 140 kapsamında ‘dinleme ve izleme’ kararı olan şüpheli şahısların suç olduğu iddia edilen faaliyetlerine, ilgililerin teması ile belgelenmiştir. Bu durum mevzuat gereği cumhuriyet savcısının talimatıyla rapor haline getirilerek savcılık makamına teslim edilmiştir.

Bilindiği üzere iddianame hazırlama görevi polisin değil savcılık makamının görevidir. Fezlekelerin orijinal ve ıslak imzalı nüshaları adli adli birimlerde bulunmaktadır. Şimdi ise bahsedilen tabirlerin aslında adli makamlara gönderilen fezlekelerde değil, silinmiş bilgisayar dosyalarında bulunduğu iddia edilmektedir. Haberlerin içeriği incelendiğinde kimin kullandığı, kimin huzurunda ve kim tarafından incelenmesinin yapıldığı bilinmeyen bilgisayarlardan elde edildiği iddia edilen bilgisayar dosyalarından bahsedilmektedir.

Bazı Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında adli makamların emriyle soruşturma dosyasının yanı sıra bir rapor hazırlanmış ve yine adli makamlara resmi olarak iletilmiştir. Bu raporda ise ilgililerin, karşılaşılan faaliyetlerinin yazılı hukukumuzdaki yerleri ifade edilmiştir.

Konu, bu işlemlerin adli merciler ve emirleri altında görev yapan adli kolluk görevlileri tarafından yapılamayacağı ise, bu iddia sahiplerine kolluk birimlerinin kanun yapıcı değil, kanun uygulayıcı olduklarını hatırlatmak isterim. Bakanlar Kurulu’nun eski üyeleri hakkındaki iddiaların vehametinin ısrarla göz önünden kaçıran haber sahiplerini algı faaliyetleri yerine, kolluğun hangi hukuku mevzuata aykırı davrandığı bilgisini ortaya koymaya davet ediyorum. Yakub Saygılı…”

CİHAN

Yorumlar