Hasan Cemal'in 'darbe çığırtkanlığı'na TSK'dan cevap
Hasan Cemal, bugünkü yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sandık yoluyla darbe yaptığını, anayasayı ve kanunları hiçe saydığını iddia ederek, askerin de buna karşı çıktığını ancak şimdilik 'tiyatro' oynadığını savundu. TSK, öğle saatlerinde bir açıklama yaparak, askerin kesinlikle emir-komuta zinciri içinde hareket ettiğini, bunun dışına tevessül etmeyeceğini vurguladı.
Milliyet Gazetesi'nden kovulduktan sonra T24 isimli internet sitesinde yazmaya başlayan Hasan Cemal, bugünkü yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sandık yoluyla darbe yaptığını, anayasayı ve kanunları hiçe saydığını iddia ederek, askerin de buna karşı çıktığını ancak şimdilik 'tiyatro' oynadığını savundu. TSK, öğle saatlerinde bir açıklama yaparak, askerin kesinlikle emir-komuta zinciri içinde hareket ettiğini, bunun dışına tevessül etmeyeceğini vurguladı.
Uzun süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı hakarete varan yazılarıyla gündeme gelen Hasan Cemal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Harp Akademileri'nde kurmay subaylara hitaben yaptığı konuşmayı bir tiyatroya benzetti. Askerin Erdoğan'a inanmayacağını savunan Cemal, darbe çığırtkanlığı yapmadığını sadece bazı tespitlerde bulunduğunu savundu.
Ergenekon, Balyoz, Milli Görüş gömleği gibi konuları yeniden gündeme getirerek yazısında yer veren Cemal, askerin anayasanın bekçisi olduğunu ancak Erdoğan'ın o anayasayı çiğnediğini ima ederek 'darbe' çığırtkanlığı yaptı.
Cemal'in yazısından sonra Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, sert ifadelere yer verildi. Genelkurmay Başkanlığı, TSK'nın hiçbir mensubun emir komuta zincirinin dışına çıkmayacağının altını çizdi.
KÜTAHYALI'NIN ORDUDAKİ 'FETHULLAHÇI PİLOTLAR İDDİASI'
Hasan Cemal'den önce de Rasim Ozan Kütahyalı, orduda çok sayıda Fethullahçı pilotun bulunduğunu, bunların 2016 yılı içinde tasfiye edileceğini savunmuştu. Kütahyalı, Genelkurmay Başkanı'nın direnmesi halinde ise istifasının alınacağını öne sürmüştü. Açıklamada isim vermeden Kütahyalı'nın idddialarına da sert tepki var.
İşte Hasan Cemal'in akıllarda onlarca soru işareti bırakan o yazısı:
Tayyip Erdoğan geçen gün Harp Akademileri Komutanlığı’na gitti, generallere, subaylara seslendi:
- Yiğit arkadaşlarım!
- Sizlerle gurur duyuyorum.
- Sizler yiğitsiniz.
- Cesursunuz.
- Eğitimlisiniz.
- Bilgili ve dirayetlisiniz.
- Sadakatlisiniz.
- Sizlerle iftihar ediyorum.
Dünkü yazımı bu konuya ayırmış, sormuştum:
- Erdoğan mı değişti, asker mi?
- Erdoğan mı askeri teslim aldı, asker mi Erdoğan’ı?
Erdoğan’ın Harp Akademileri konuşmasıyla ilgili olarak bugün
aklıma başka sorular takıldı.
Gelişi güzel şöyle sıralayabilirim:
Erdoğan, Harp Akademileri’nde 27 Mart’ta yaptığı konuşmada kuvvet komutanlarına ve subaylara seslenerek ‘Her fırsatta söylüyorum; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Sizlerin huzurunda buna bir de tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim’ dedi
Asker, Erdoğan’ı sevebilir mi?
Asker, Erdoğan’ı samimi bulabilir mi?
Asker, Erdoğan’ın değiştiğine inanabilir mi?
Ya da Milli Görüş gömleğini sırtından
çıkardığına inanabilir mi?
Asker, Erdoğan’ın hayata,
Türkiye ve dünyaya bakışını beğenebilir mi?Paylaşabilir
mi?
Asker, Erdoğan’ın Atatürk’e, laik cumhuriyete, din ve
devlet işlerine bakışını olumlu bulabilir mi?Asker,
Ergenekon ve Balyoz’la ilgili olarak, “Ben bu
davaların savcısıyım” diyebilmiş Erdoğan’a güvenebilir
mi?
Asker, kendi komutanlarının, kendi silah arkadaşlarının
hapse atıldığı, yıllarca yargılandığı bir dönemin
Başbakan’ından, Erdoğan’dan nereye
kadar hoşlanabilir?
Asker, bir Genelkurmay Başkanı’nın ‘terör
örgütü iderliği’nden yargılanmasını ne kadar içine
sindirebilir? Asker, “Paralelciler bizi aldattı” deyip
işin işinden sıyrıldığını belirten Erdoğan’a ne kadar
inanabilir, onu bu konuda ne kadar affedebilir?
Ya da affeder mi?
Asker, bir cumhurbaşkanı olarak, bir başkumandan olarak
Erdoğan’ı ne kadar içine sindirebilir? Asker, sırtını
sistemli bir biçimde Batı’ya dönen, yüzünü Doğu’ya,
İslam alemine çeviren, Batılı hayat tarzından
hiç hoşlanmadığını her fırsatta belli eden bir Erdoğan’a
sempati duyabilir mi?
Asker, Erdoğan’ın Atatürk’e, laik cumhuriyete ihanet
ettiğini düşünüyor olabilir mi?
Böylesi duygu ve düşünceler kafaların arkasında
saklı duruyor olabilir mi?
Asker, askeri vesayet kurumlarının büyük ölçüde yerli
yerinde durduğu, ‘Atatürkçü yetişme ve eğitim’
tarzının askeri okullarda, akademilerde aynen devam
ettiği bir ortamda, Erdoğan’a bakış açısını nereye kadar
değiştirebilir ki?..
Bu kadar soruyu alt alta sıralamak darbe kışkırtıcılığı mı, kışlaya dönüp bakma alışkanlığını kaşımak mı? Hayır, ikisi de değil
PaylaşPaylaş
Sorular çoğaltılabilir ama gereksiz.
Peki, neden bu kadar soruyu alt alta sıralıyorum ki?
Yoksa darbe kışkırtıcılığı mı?
Çoktandır ortalıkta gözükmeyen kışlaya dönüp bakmaalışkanlığını
kaşımak mı?
Elbette hayır, ikisi de değil.
Sadece bir durum tespiti yapıyorum.
Ayrıca cuntacılık nedir, iyi bildiğimi sanıyorum.
Bizzat yaşadığım için öyle.
Üstelik, başta Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım olmak üzere
kitaplarını da yazdım.
Bu kitapları da darbecilik tarihin çöp tenekesine atılsın,
Türkiye’de de asker, demokrasilerdeki gibi, seçilmiş sivil
otoriteye tabi olsundiye yazdım.
Bu arada not düşmekte yarar var.
Bugün darbe deyince, daha çok akla askeri darbeler geliyor.
Oysa sivil darbeler de var.
Seçim sandığı yoluyla gelen darbeler...
Bunlardan birini şimdi kendi ülkemizde yaşamaktayız.
Erdoğan adım adım kendi ‘sivil diktası’nı yerleştiriyor.
Anayasayı ‘bekleme odası’na alıyor.
Rejimi fiilen değiştiriyor.
Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyor.
‘Güçler ayrılığı’nı, ‘yargı bağımsızlığı’nı çiğniyor.
Sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.
Bugün asker kışlasında!
Asker, seçilmiş ‘sivil otorite’ye tabi gözüküyor.
Peki ya sivil otorite, demokrasi ve hukuka bağlı mı?
Hayır değil.
Asıl mesele de burada düğümleniyor.
Bu düğümü nasıl çözeceğiz?
Halkın oyuyla gelen, ‘oyunun temel kuralları’nı unutmaya başlarsa
n’olacak?
N’apacağız?..
Hem askeri, hem sivil darbelere hayır derken bazen aklıma takılan
şu soruyla yazımı noktalıyorum:
Acaba Erdoğan’la asker, geçen gün bir sahnesine Harp
Akademileri’nde tanık olduğumuz bir tiyatro oyunu mu
oynamaktalar?
TSK'NIN AÇIKLAMASI
Genelkurmay'ın açıklaması ise şöyle: Ülkemizin ve milletimizin birlik, bütünlük ve güvenliği için, görevlerinin ifasındaAnayasa'da belirtilen hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve demokratik toplum olmanın gerekleri prensiplerine bağlılığı temel esas alarak, Anayasa ve yasalar çerçevesinde kendisine verilen görevler doğrultusunda yurt içinde ve sınır ötesinde teröristle mücadele eden TSK; bazı il ve ilçelerde de gece gündüz demeden, hiç bir zorluğa aldırmadan, her türlü fedakarlık ve kahramanlığı göstererek, polis ve korucularla omuz omuza operasyonlarını aralıksız sürdürmektedir.
TÜM MENSUPLARIMIZI RAHATSIZ EDİYOR
Hal böyle iken bazı medya organlarında hiç bir dayanağı olmadan yapılan haber ve yorumlar doğal olarak kahraman silah arkadaşlarımızın moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, tüm mensuplarımızı rahatsız etmektedir.
YASADIŞI HİÇBİR HAREKETE TAVİZ VERİLMEZ
Milletinin engin sevgi ve güveninden güç alan, demokrasiye bağlılığını her ortamda dile getiren Türk Silahlı Kuvvetlerinde idari ve adli mekanizmalar sürekli ve etkin olarak çalıştırılmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde disiplin, mutlak itaat ve tek emirkomuta esastır. Hiçbir yasa dışı, emir-komuta hiyerarşisi dışı oluşum ve/veya harekete taviz verilmesi söz konusu değildir.
Bambaşka saiklerle yapıldığı anlaşılan ve hiçbir hukuki, insani,
vicdani ve akli dayanağı olmayan, basın etiğinden ve üslubundan
uzak, haddini aşan haber ve yorumları yapanlar hakkında hukuki
işlemler başlatılmış ve suç duyurusunda bulunulmuştur.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Yorumlar