"Türkiye'nin Irak'taki varlığı meşrudur"

- Eski Diyala Valisi Mehdavi: - "Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığı meşrudur. (Türk askeri) Irak hükümetinin davetiyle oradadır" - "Irak hükümetinin Türkiye'ye yaptığı çağrılar, iradesinin çalındığının delilidir. Bağdat'a ajandalarını dayatan bir dış iradenin varlığı söz konusu" - "Irak'taki en zayıf halka Sünni Araplar ve Türkmenler. Kürtler uluslararası destek alıyor, Şiiler iktidarda. Türkmenlerin ise hamisi yok. Türkiye'nin onları önemsemesi çok normal ve burada mezhepçi bir tutum edinmiş değil" - "Başbakan İbadi'nin, zor gününde yardım isteyip daha sonra yadırganacak bir tavır takınması kabul edilebilir değil" - "Musul iki yıl önce neden düştü ve ordu neden çekildi? Burada dış ajandalar ve siyasetler etkili olabilir. Hepsi, demografik yapıyı değiştirmek ya da bölgeyi yeniden dizayn etmek için planlı şekilde yapıldı. Tüm bunların arkasında da ABD olabilir"

Google Haberlere Abone ol
"Türkiye'nin Irak'taki varlığı meşrudur"

İSTANBUL (AA) - MUHAMMED ŞEYH YUSUF - Irak'ın eski Diyala Valisi Abdunnasır el-Mehdavi, Türkiye'nin Başika'daki varlığının meşru olduğunu ve Türk askerinin Irak hükümetinin davetiyle orada bulunduğunu belirtti.

Halihazırda İstanbul'daki Nasr Ulusal Araştırma İnceleme Basın Yayın ve Organizasyonu Başkanlığını yürüten Mehdavi, AA muhabirine verdiği özel mülakatta, Ankara-Bağdat hattında yaşanan gerilim, terör örgütü DEAŞ'ın kontrolündeki Musul'un durumu ve yabancı güçlerin ajandalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığıyla ilgili sert açıklamaları nedeniyle gerilen ilişkiler hakkında görüşlerini aktaran Mehdavi, "Türkler kardeşlerimizdir. Sorunlar sakince bir diyalog, karşılıklı anlayış ve tarafların vereceği güvencelerle çözülebilir. Türkiye'nin kendi sınır güvenliğini sağlamaktan başka amacı olmadığı konusunda güvence vermesi gibi. Zaten Türkiye bunu daha önce defalarca yaptı." ifadelerini kullandı.

DEAŞ'ın Haziran 2014'te Musul ve çevresini ele geçirmesinin ardından Irak hükümetinin Türkiye'yi örgütle mücadele hattına çağırdığını hatırlatan Mehdavi, "Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığı meşrudur. (Türk askeri) Irak hükümetinin davetiyle oradadır. Irak Başbakanı İbadi'nin, dönemin Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na DEAŞ'tan kurtulmaları için Iraklılara yardım etmeleri yönünde yaptığı çağrıyı bizzat takip ettim." dedi.

Mehdavi, Irak hükümetinin tutumundaki değişikliğin akıllarda birçok soru işareti oluşturduğunu belirterek şunları kaydetti:

"Irak hükümetinin Türkiye'ye askerlerini çekmesi yönünde yaptığı çağrılar, iradesinin çalındığının delilidir. Burada Irak hükümetine ajandalarını dayatan bir dış iradenin varlığı söz konusu. İbadi hükümetine göre egemenlik mevzubahis ise 60 ülkenin Irak'a girmesini ve burada yaptıklarını konuşalım. Ama Irak hükümetinden gelen egemenlik açıklamaları sadece samimi ve Müslüman komşu ülke Türkiye'yle sınırlı kalıyor."

- "Türkiye endişelerinde haklı"

Bağdat yönetimine ilk tutumuna geri dönmesi tavsiyesinde bulunan Mehdavi, birçok kez terörün hedefi olan Türkiye'nin milli güvenliğini ve sınırlarını korumak istemesinin son derece doğal olduğunu vurguladı.

Mehdavi, bu bölgelerdeki (Musul) terörist unsurları yenilgiye uğratmak için Irak ile Türkiye'nin iş birliği yapması ve söz konusu bölgelerin Irak güçlerince desteklenen yerel halk tarafından temizlenmesi gerektiğini kaydetti. Böylece bölgede herhangi bir etnik grubun hedef alınmamış olacağının altını çizen Mehdavi, şehirlerinin terörist unsurlardan temizlenmesi için Musul halkının hükümetleriyle ve uluslararası koalisyonla iş birliği yapmak istediğini aktardı.

Bölgenin demografik yapısı dikkate alındığında da Türkiye'nin uyarılarını "gerçek ve meşru" şeklinde nitelendiren Mehdavi, şöyle devam etti:

"Irak'taki en zayıf halka Sünni Araplar ve Türkmenler. Kürtler uluslararası destek alıyor, Şiiler iktidarda. Türkmenlerin ise hamisi yok. Türkiye'nin onları önemsemesi çok normal ve burada mezhepçi bir tutum edinmiş değil. Başbakan İbadi'nin, zor gününde yardım isteyip daha sonra yadırganacak bir tavır takınması kabul edilebilir değil. Burada hedef, Musul halkı ve kentin sosyal yapısı olabilir."

İki yıl önce DEAŞ'ın kontrolüne geçen Enbar'dan göç başladığında yaşanan insani krizi hatırlatan Mehdavi, "Enbarlıların Bağdat'a girişi için Iraklı yetkililer tarafından kefil istenirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o insanları kefil bir yana pasaportsuz ülkesine aldığına" dikkati çekti ve "Türkiye, Iraklılara gösterdiği misafirperverlikle çok onurlu bir tavır sergiledi." dedi.

Mehdavi, yaklaşık iki milyon kişinin yaşadığı Musul'dan muhtemel bir göç dalgasının çok daha büyük olacağı uyarısında bulunurken, "Türkiye sınırına daha uzak olduğu halde Enbar'dan binlerce kişi Türkiye'ye sığınmıştı. Sınıra çok daha yakın olan Musul'da durum ne olur sizce?" diye sordu.

"Türkiye endişelerinde haklı." diyen Mehdavi, böyle bir göç dalgasını ne Türkiye'nin ne de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) karşılayabileceğini söyledi.

- "ABD'nin tutumu açık değil"

Eski Diyala Valisi Mehdavi, Musul operasyonuna katılan güçlerden ABD'nin tutumuna ilişkin ise, "ABD genelde niyetini açıklamaz. Kendine göre hedefleri olabilir. Bu hedefleri için de 60'ın üstünde ülkeyi toplayıp koalisyon kurmuş olabilir. Bu nedenle tutumu açık ve net değil." dedi.

Irak'ta tekrar eden bir senaryo olduğunu dile getiren Mehdavi, "DEAŞ, Sünni Arapların yaşadığı kentlere giriyor. Daha sonra bu kentleri geri almak için saldırı düzenleniyor ve yıkımlar yaşanıyor. (Milis güçler tarafından) Her türlü ağır silahla kör bir saldırı düzenleniyor. Burada her anlamda gerçek zarar görenler ne yazık ki bölge sakinleri oluyor." diye konuştu.

Tikrit ve Diyala'nın kuzeyinde bu senaryonun tekrarlandığına işaret eden Mehdavi, "Bu bölgelerden DEAŞ militanlarının temizlenmesinin üzerinden 6 ay veya 1 yıl gibi bir süre geçti. Ancak bölge sakinleri geri dönemiyor. Bunun nedeni sadece alt yapının yıkılmış olması değil. Yabancı ülkelerin izlediği politika ve ajandaları gibi başka nedenler de var." değerlendirmesinde bulundu.

Musul operasyonunun yansımalarına ilişkin bölgesel ve uluslararası endişelere de değinen Mehdavi, şu ifadeleri kullandı:

"Kentte Sünni Araplar, Türkmenler ve bazı azınlıklar yaşıyor. DEAŞ'tan kurtarıldıktan sonra kentin demografik yapısının değiştirilmesi ve gerçek sakinlerinin kentten uzaklaştırılmasından korkuluyor. Felluce, Saklaviyye ve Amiriyye'de Haşdi Şabi (Şii milis gücü) yüzünden yüzlerce kişi kayıp, haber alınamıyor. Resmi bir dayanağı olmayan, hükümet tarafından da denetlenmeyen Haşdi Şabi suçlar işliyor."

- "Haşdi Şabi'ye yasal dayanak bulma çabaları kabul edilemez"

Mehdavi, İran'ın Irak hakkında ajandası bulunduğunu, Haşdi Şabi'nin de İran Devrim Muhafızları yöntemiyle şekillenmeye çalıştığını belirtti.

"Ordu ve polis teşkilatının dışında oluşturulan güçleri, Sünni ve Şii Iraklıların hiçbiri onaylamaz. Özellikle yaptığı ihlaller ve işlediği suçlardan sonra Haşdi Şabi'ye yasal dayanak bulma çabaları kabul edilemez." diyen Mehlavi, bölge halkından oluşturulan Ninova Muhafızları'ndan neden istifade edilmediğini sorgulayarak, büyük yıkıma yol açan bombalar kullanılmadan DEAŞ'la içeriden savaşılabileceğini söyledi.

Eski Diyala Valisi Mehdavi sözlerini şöyle tamamladı:

"Musul iki yıl önce neden düştü ve ordu neden çekildi? Burada dış ajandalar ve siyasetler etkili olabilir. Hepsi, demografik yapıyı değiştirmek ya da bölgeyi yeniden dizayn etmek için planlı şekilde yapıldı. Tüm bunların arkasında da ABD olabilir."

Yorumlar