TRT'nin 4. Uluslararası Medya Eğitim Programı

- TRT Genel Müdürü Göka: "(15 Temmuz gecesi) Burada medya gerçekten çok üstün bir rol oynadı" - "O gece Türkiye'deki medya tam anlamıyla medyanın ne demek olduğunu gösterdi. Yani hepsi nasıl birlikte hareket edilmesi gerektiğini, karşılıklı anlaşmadan, 'şöyle yapalım, böyle yapalım' demeden, otomatik olarak vatan için nasıl bir araya gelinmesi gerektiğini bizim medyamız gösterdi"

Google Haberlere Abone ol
TRT'nin 4. Uluslararası Medya Eğitim Programı

ANTALYA (AA) - TRT Genel Müdürü Şenol Göka, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde medyanın çok üstün bir rol oynadığını belirterek, "O gece Türkiye'deki medya tam anlamıyla medyanın ne demek olduğunu gösterdi. Yani hepsi nasıl birlikte hareket edilmesi gerektiğini, karşılıklı anlaşmadan, 'şöyle yapalım, böyle yapalım' demeden, otomatik olarak vatan için nasıl bir araya gelinmesi gerektiğini bizim medyamız gösterdi." dedi.

TRT tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Medya Eğitim Programı, Antalya'nın Belek Turizm Bölgesi'nde bulunan Sentido Zeynep Otel'de başladı.

Programın ilk oturumunda 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Türkiye'de yaşananlarla ilgili 44 ülkeden gelen basın mensuplarına bilgi veren TRT Genel Müdürü Göka, 15 Temmuz gecesi bir bakıma "kapışma" yaşandığını, büyük fedakarlıklarla vatanı düşmana karşı savunmak için alınan uçakların, helikopterlerin, tankların, bir grup vatan haini, terörist tarafından millete karşı kullanıldığını, fakat milletin de büyük bir cesaret örneği gösterdiğini söyledi.

Milleti kendisinin milleti, vatanı kendisinin vatanı olarak kabul etmeyen kişilerin bir kalkışma içine girdiğini ifade eden Göka, "Çünkü vatan ve millet duygusuna sahip insanlar bütün bunları yapamaz, vatandaşa silah doğrultamaz, bu kadar acımasız olamaz. En azından kontrol altında tutar, bağlar, hapse atar, etkisiz hale getirir ama doğrudan üzerine bomba atamaz. Vatanınıza kast etmiş düşman bile sivil halkın üzerine bomba atmaz. Ama eğer herhangi bir ülkeye, aileye, millete, kuruma aidiyetiniz yoksa bunları yaparsınız." diye konuştu.

Kalkışma içine giren kişilerin asimile olmuş kişiler olduğunun altını çizen Göka, bunların herhangi bir ülke, kültür, din ayrımı yapmadan amaçlarına ulaşabilecekleri kişilerle diyaloglar geliştirdiklerini ve en sonunda darbe girişiminde bulunduklarını dile getirdi.

Göka, "Bunlar zaman içerisinde vatansızlaştırıldı ve milletsizleştirildi. Bunlar bir yere ait olmadıkları için dünyadaki herkesi gerekirse karşılarına alabilecek bir ruh yapısına sahipler." ifadelerini kullandı.

- Medyanın rolü

Darbe girişiminde tüm milletin bir araya geldiğini, canlarına pahasına helikopterlerin, uçakların karşısında durduklarını anlatan Göka, darbe gecesinde medyanın da çok üstün bir rol oynadığını vurguladı.

Türkiye'de medya mensuplarının zaman zaman birlikte hareket ederek yol aldığına dikkati çeken Şenol Göka, şu değerlendirmeyi yaptı:

"O gece Türkiye'deki medya tam anlamıyla medyanın ne demek olduğunu gösterdi. Yani hepsi nasıl birlikte hareket edilmesi gerektiğini, karşılıklı anlaşmadan, 'şöyle yapalım, böyle yapalım' demeden, otomatik olarak ülkesi için nasıl bir araya gelinmesi gerektiğini bizim medyamız gösterdi. Hem kamu yayıncısı olan TRT, hem kar amaçlı kuruluşlar olarak özel yayıncılar o gece memleketin ve milletin kardan, kazanılacak paradan, elde edilecek reyting ve itibardan daha önemli olduğunu o gece otomatik olarak sergiledi. Sanki çok önceden, yıllar öncesinden kodlarımıza işlenmiş bir şeymiş gibi. Vatan elden gidiyor, ne yapalım, ne edelim, birlik olalım.

O birlik ruhu medyada yine bir bayan arkadaşımız sayesinde çıktı. O bayan arkadaşımız, Cumhurbaşkanımızın görüntüsünü telefondan gösterdikten sonra bir mücadeleyi başlatmış oldu. Yani bir mücadele vardı ama o saatten sonra örgütlü bir mücadele başlamış oldu. Hande (CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat) hanıma sergilediği iş birliği açısından bir kere daha teşekkür etmek istiyorum. Birisi tankların önüne yatıyor ama birisi de doğrudan, profesyonelce kendi işini yaparak nasıl ülkenin kaderinde söz sahibi olunabileceğini gösterdi."

- Bildiriyi okuyan Karaş

Darbe girişimi bildirisinin zorla okutulduğu TRT spikeri Tijen Karaş da oturumda 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı.

Karaş, o gece kendisi ve ekip arkadaşlarının büyük bir travma yaşadığını, son 1-1,5 aydır da psikolojik destek aldığını söyledi.

15 Temmuz gecesi 22.30 gibi sosyal medyadan, televizyona yansıyan görüntülerden "neler oluyor" sorusunu kendi aralarında sormaya başladıklarını, fakat Suriye ile savaşa girildiğini düşündüklerini aktaran Karaş, bir süre sonra bulundukları haber stüdyosunun reji bölümünden asker sesleri duyduklarını dile getirdi.

Karaş, "5-6 asker bizim bulunduğumuz yere geldi ve yere yatmamız gerektiğini söylediler. Daha sonra hepimizi teker teker bir alt kata indirdiler. Rejinin bulunduğu alanda yüzükoyun yere yatırıldık, ellerimiz arkadan bağlandı. 'Komutan' diye hitap edilen kişi bir terör saldırısı olduğunu, IŞİD'in saldırısından korumak için geldiklerini ama aramızda iş birlikçiler olabileceği için kimseye güvenmediklerini ve 'vur' emri aldıklarını söylediler. Hareket eden birkaç arkadaşımızı tekmelediler. O vaziyette kaldık, bu arada yayınımız durdu." dedi.

Saat 24.00'e doğru birinin gelerek "Genelkurmay Başkanlığının emri var, Tijen hanım bildiriyi siz okuyacaksınız" dediğini belirten Karaş, diğer arkadaşlarının canları söz konusu olduğu için okumaya çalıştığını ve defalarca kayıt alındığını ve kayıtlardan birinin yayınlandığını söyledi.

15 Temmuz gecesi TRT'nin önüne gelen ve yaralanan Hasan Hüseyin Çakır da yaşadıklarını yabancı gazetecilerle paylaştı.

Çakır, "Televizyondaki gelişmeleri gördükçe değişik bir duyguya kapıldım. Eşim Ankara dışında idi, telefonla görüştüm ve vatanı kurtarmak için elimden geleni yapacağımı söyledim. Evime en yakın kurum olan TRT'ye bir komşumun aracıyla gittik. Hainler bize ateş ettiler, uzaklaştırmaya çalıştılar ama yılmadık. Göğüs altımdan vuruldum, elime şarapnel parçaları geldi, bazı sıkıntılarım var ama vatan sağ olsun." diye konuştu.


Yorumlar