Terör örgütü DAEŞ üyesi 17 kişi hakkındaki dava

- Ankara'da terör örgütü DAEŞ üyesi oldukları gerekçesi ile 17 kişinin yargılanmasına başlandı - Mahkeme, 7 kişinin tahliyesine karar verdi

Google Haberlere Abone ol
Terör örgütü DAEŞ üyesi 17 kişi hakkındaki dava

ANKARA (AA) - Ankara'da, terör örgütü DAEŞ üyesi oldukları gerekçesi ile yargılanan 17 kişiden 7 'sinin tahliyesine karar verildi.

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, 10'u tutuklu 14 sanık ve avukatları katıldı. Duruşma, kimlik tespitinin ardından sanıkların beyanlarının alınmasıyla başladı.

Sanıklardan Adil Tatlıbal, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, mahkemeye daha önce savunmasını yazılı olarak sunduğunu belirtti.

Ayrıntılı şekilde savunma yazdığını ve bu yüzden tekrar etmek istemediğini ifade eden Tatlıbal, "Hangi suçtan cezaevinde bulunduğumuzu da bilmiyorum, tahliyemi talep ediyorum." dedi.

Çatışma bölgelerine eleman ve teçhizat gönderilmesine ilişkin soru üzerine Tatlıbal, Suriye'de akrabaları olduğunu ve sadece onlardan bilgi almak için haberleştiklerini öne sürdü.

Haklarındaki dinleme kararının ardından yapılan tape kayıtlarındaki konuşmaların okunması üzerine Tatlıbal, akrabalarının sağlık durumunu merak ettiği için bu görüşmeleri yaptığını belirtti, teçhizat ya da eleman konusundaki suçlamaları kabul etmedi.

Sosyal medya hesabındaki paylaşımlardan birinde "Hakimiyet Allah'ındır" yazdığını ve bu paylaşımda herhangi bir suç unsuru olmadığını savunan Adil Tatlıbal, diğer paylaşımların da suç teşkil etmediğini, Kuran'da okuduğu şeyleri paylaştığını ileri sürdü.

Adil Tatlıbal'ın avukatı, müvekkili hakkında somut bir delil bulunmadığını savunarak, beraatini talep etti.

Sanıklardan Eyüp Gözlemecioğlu da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, 2 oğlunun DAEŞ’in elinde olduğunu belirtti.

Oğullarından birinin terör örgütü PKK'nın elinde esir olduğunu öne süren Gözlemecioğlu, "PKK'ya karşı değil bir, bin oğlum olsa feda olsun. Allah PKK'nın belasını versin. Oğullarımı geri getirmek için arkadaşlarla Suriye'ye gittim. Oğlumun bulunduğu Rakka'ya kaçak geçtim. Yaklaşık 10 gün kaldım ve aynı arkadaşlarla geri döndüm." dedi.

DAEŞ üyesi olmadığını, herhangi bir örgütle bağlantısı bulunmadığını ileri süren Gözlemecioğlu, beraatini talep etti.

Sanıklardan Haydar Ali Deligöz ise daha önce kuaför olduğunu, vücudundaki dövmelerden dolayı iş bulmakta sıkıntı çektiği için para kazanmak amacıyla Suriye'ye gittiğini belirtti.

Suriye'ye geçiş yaptıktan sonra dönmek istediğini belirten Deligöz, iki gün nöbet tutuğunu, dönmek isteyince de cezaevine konulduğunu ileri sürdü.

Kilis'te hakkında açılan "örgüt üyeliği" davasından dolayı 6 yıl 3 ay hapis cezası aldığını ve aynı dönemde işlenen mükkerrer suçtan iki kez yargılanamayacağını savunan Deligöz, davanın reddini talep etti.

Sanıklardan Yunus Tatlıbal da babasının Suriye'de olduğunu ve babasını aramak ve geri getirmek için kaçak olarak Suriye'ye gittiğini öne sürdü.

Sosyal paylaşım hesabındaki paylaşımların sorulması üzerine Yunus Tatlıbal, hesabı babasıyla birlikte kullandığını ve Suriye'ye gittiğinde çektiği fotoğrafları hatıra olarak paylaştığını kaydetti.

- "Biz avcıyız, arkadaşım mermi istedi"

Sanık Ahmet Deligöz ise sanıklardan Eren Gülalan'ın Suriye'de vurulduğu yönünde haberler gelince annesiyle telefonda görüştüğünü ve bu konuşmanın telefon kayıtlarında yer aldığını belirterek, silah alıp satmakla ilgili işleri olmadığını, sadece meraktan fiyatını sorduğunu ileri sürdü.

Babasının halen Suriye'de olduğunu bildiren Deligöz, "Eğer birilerini getirip götürme şansım olsaydı, babamı getirirdim." dedi.

"Ebu Ali" lakabının kendisine ait olmadığını ve bu isimde birisini tanımadığını savunan Deligöz, babası ve akrabaları Suriye'de olduğu için diğer kişiler tarafından arandığını söyledi.

Deliöz, tapelerde geçen "mermi isteme" diyaloğu konusunda ise "Biz avcıyız, amcamın tüfeği bizdeydi. Hasan isimli arkadaşımla ava gidecektik, benden mermi istedi." dedi.

Sanıklardan Ali Tatlıbal da 1997 doğumlu olduğunu ve evlenmek için Suriye'ye gittiğini savundu.

Ailesinden habersiz Suriye'ye gittiğini ve orada nişanlandığını söyleyen Ali Tatlıbal, Türkiye'ye döndükten sonra babasının kendisini başkasıyla nişanladığını kaydetti.

Suriye'de kendisine "Ebu Enes" kod adı vermek istediklerini fakat kendisinin kabul etmeyerek Türkiye'ye döndüğünü ileri süren Ali Tatlıbal, beraatini talep etti.

Sanık Dursun Gülalan ise oğlu Eren ile Suriye'ye Eyüp Gözlemecioğlu'nun oğullarını almaya gittiklerini savundu.

Herhangi bir terör örgütüyle bağlantısı olmadığını ileri süren Eren Gülalan, Suriye'ye babasıyla giderken eşinin kendisini araması üzerine Kilis'ten geri döndüğünü öne sürdü.

Beraatini talep eden Eren Gülalan, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.

Sanık Kemal Yaradılmış, yazılı savunmasını sunduğunu ve şiddetli geçimsizlik yaşadığını, madde bağımlısı olduğu için Suriye'ye gittiğini öne sürdü.

Diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek, tahliyelerini talep etti.

Mahkeme, sanıklardan Eren Gülalan, Dursun Gülalan, Eyüp Gözlemecioğlu, Haydar Ali Deligöz, Adil Tatlıbal, Ali Tatlıbal ile Yunus Tatlıbal'ın adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.

Sanıklar Mehdi Tatlıbal, Ahmet Deligöz ile Kemal Yaradılmış'ın tutukluluk hallerinin devamına hükmeden mahkeme, firari sanıklar Bayram Tatlıbal ile Sürhan Tatlıbal hakkındaki yakalama kararın devamını kararlaştırarak duruşmayı erteledi.

-İddaname

İddianamede, şüphelilerin "terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Şüphelilerin, Türkiye'yi Dar'ül Harp (Savaş Diyarı) olarak gördükleri, geçerli olan demokratik cumhuriyet düzenini "Tağuti Düzen" olarak niteledikleri kaydedilen iddianamede, "Seçimlerde oy kullanmak, çocuklarını okula göndermek, devlet kurumlarında çalışmak, devlet imamlarının arkasında namaz kılmak, askerlik yapmak, avukat tutmak, mahkemeye başvurmak, kanunların gerektirdiği kurallara uymak gibi hareketleri "küfür" (dinden çıkma) sebebi olarak gördükleri ve bunları yapanları kafir olarak adlandırdıkları anlaşılmıştır." değerlendirilmesine yer veriliyor.

Yorumlar