"Suriye'nin ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi Konferansı"

- Başbakan Yardımcısı Akdağ: - "Suriyelilere sağladığımız birçok hizmet kapsamında Türkiye'nin giderleri 31 milyar avroya ulaştı. Burada açıkça söylemem gerekiyor ki uluslararası toplumun büyük bir kısmı yük paylaşımı ve sorumluluk üstlenme sınavını başarıyla geçemedi" - "Biz bu ağır yükü kaldırmaya devam ederken AB'nin de en azından 18 Mart mutabakatından kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmesini bekliyoruz" - "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı sayesinde 4 bin kilometrekarelik bir alanın DEAŞ ve PYD/YPG teröründen temizlenmesini sağladık. Bu operasyonlar sivillere zarar vermeden terörle nasıl mücadele edilebileceğine yönelik mükemmel birer örnek teşkil etmiştir"

Google Haberlere Abone ol
"Suriye'nin ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi Konferansı"

BRÜKSEL (AA) - Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, "Suriyelilere sağladığımız birçok hizmet kapsamında Türkiye'nin giderleri 31 milyar avroya ulaştı. Burada açıkça söylemem gerekiyor ki uluslararası toplumun büyük bir kısmı yük paylaşımı ve sorumluluk üstlenme sınavını başarıyla geçemedi." dedi.

Akdağ, Brüksel'de düzenlenen "Suriye'nin ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi" konulu konferansın ikinci gününde yaptığı açılış konuşmasında, Suriye savaşının 8. yılında sivillerin bombalara, zorla yerinden edilmeye, kimyasal silahlı saldırılara ve terör saldırılarına maruz kalmaya devam ettiğine dikkati çekerek, Suriye savaşının İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en korkunç insani krize dönüştüğünü kaydetti.

Krizin Suriye sınırlarını aştığına işaret eden Akdağ, komşu ülke Türkiye'nin 3,5 milyondan fazla kayıtlı Suriyeli'ye, inanç ve etnik ayrım yapmaksızın, ev sahipliği yaptığını hatırlattı.

Bu kişilerin sağlık, eğitim, konaklama gibi hizmetlerden ücretsiz faydalandığını belirten Akdağ, savaşın başlangıcından bu yana Türk topraklarında 300 bin Suriyeli bebeğin doğduğunu ifade etti.

Diğer yandan yaklaşık 20 bin Suriyeli'ye çalışma izni verildiğini, 13 bine yakın Suriyeli işletmenin açıldığını söyleyen Akdağ, tüm bu rakamların Türkiye'nin krizin insani yükünü üstlenmeye devam ettiğini gösterdiğini kaydetti.

Akdağ, "Suriyelilere sağladığımız birçok hizmet kapsamında Türkiye'nin giderleri 31 milyar avroya ulaştı. Burada açıkça söylemem gerekiyor ki uluslararası toplumun büyük bir kısmı yük paylaşımı ve sorumluluk üstlenme sınavını başarıyla geçemedi." diye konuştu.

- "AB sorumluluklarını yerine getirmeli"

Türkiye'nin AB'nin tarihi boyunca karşılaştığı en büyük krizlerden birini çözmek konusunda temel bir rol oynadığını hatırlatan Akdağ, taraflar arasında varılan 18 Mart mutabakatının olumlu sonuçlar vermeye devam ettiğini vurguladı.

Türkiye'nin mutabakat çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirmeye devam ettiğini kaydeden Akdağ, "Böylelikle 2015 ekiminde Ege Denizi'nden yasa dışı sığınmacı geçişleri 7 bin iken bugün bu rakam 50'nin altına düşmüş durumda. Türkiye, olağanüstü çabalarını yerine getirmeyecek olsa, Ege Denizi bir kez daha yasa dışı sığınmacıların geçiş yolu haline gelir." değerlendirmesinde bulundu.

Akdağ, "Biz bu ağır yükü kaldırmaya devam ederken AB'nin de en azından 18 Mart mutabakatından kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmesini bekliyoruz." ifadesini kullandı. Akdağ, AB'nin mutabakatın temel unsurlarından olan vize serbestisi, gönüllü geri dönüş ve mali yardım konularında taahhütlerini halen yerine getirmediğine dikkati çekti.

Türkiye'nin aynı zamanda sınır ötesi yardımın ulaştırılması konusunda önemli rol oynadığını ve bir "merkez"e dönüştüğünü söyleyen Akdağ, Birleşmiş Milletler'in (BM) insani yardımlarını taşıyan 15 binden fazla kamyonun Türkiye üzerinden Suriye'ye geçişinin sağlandığına dikkati çekti.

AFAD, Kızılay ve diğer Türk sivil toplum kuruluşlarının sınırdan insani yardım sağlamaya devam ettiğini de belirten Akdağ, "Tüm bu yollarla Suriye'ye aktarılan yardım 630 milyon dolar civarındadır." dedi.

- "Türkiye sivillere zarar vermeden terörle mücadele ediyor"

Akdağ, Türkiye'nin Afrin'de yürüttüğü ve son safhasına yaklaştığı Zeytin Dalı Harekatı ile bölgedeki insanlara insani yardımın ulaşmasını hızlandırdığını kaydetti.

Suriye halkının hala bombalar ve kimyasal silahlarla hedef alındığını, 7 Nisan'da Duma'da bir kimyasal silah saldırısı gerçekleştiğini hatırlatan Akdağ, uluslararası toplumun bu saldırıların sonlandırılması için girişimlerde bulunması gerektiğini aktardı. Bunun sadece siyasi bir çözümle mümkün olacağını vurgulayan Akdağ, Suriye savaşının sonlandırılması için siyasi hırs gibi, çatışmaya neden olan temel unsurların yok edilmesi gerektiğini söyledi.

Suriye'yle 911 kilometrelik bir sınır paylaşan Türkiye'nin en yakın zamanda istikrarlı, demokratik ve toprak bütünlüğü güvence altına alınmış bir Suriye görmek istediğini kaydeden Akdağ, Türkiye'nin terörle mücadele ederek siyasi çözüme de destek sağladığını kaydetti.

Akdağ, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı sayesinde 4 bin kilometrekarelik bir alanın DEAŞ ve PYD/YPG teröründen temizlenmesini sağladık. Bu operasyonlar sivillere zarar vermeden terörle nasıl mücadele edilebileceğine yönelik mükemmel birer örnek teşkil etmiştir." diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Akdağ, Fırat Kalkanı Operasyonu sonrasında 160 binden fazla Suriyelinin evine döndüğünü, Afrin'deki PYD/YPG teröründen kaçan kişilerin de evlerine dönmeye başladığını duyurdu.

Uluslararası toplumun siyasi süreci desteklemeye devam etmesini memnuniyetle karşıladığını ifade eden Akdağ, "Rejimin bu savaşı askeri yollarla kazanamayacağını anlaması gerekiyor." dedi.

Suriye'de tarihin bir yıl daha tekerrür etmesini engellemek gerektiğinin altını çizen Akdağ, BM önderliğindeki çözüm sürecinin canlandırılarak somut sonuçlar vermesi için çaba sarf edilmesi gerektiğini kaydetti.

Yorumlar