"Sigara akciğer kanserinin en önemli risk faktörü"

- Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Doç. Dr. Demirhan: - "Günümüzde tütün tüketimi akciğer kanserinin ispatlanmış en önemli risk faktörüdür. Sigarayı bıraktıktan beş yıl sonra risk azalmakta ancak tamamen bitmemektedir" - "Sigara içmeyen ancak çevresinde içilen kişiler de aynı şekilde bu riski taşımaktadır. Bu nedenle akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu sigaraya hiç başlamamaktır"

Google Haberlere Abone ol
"Sigara akciğer kanserinin en önemli risk faktörü"

İSTANBUL (AA) - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Doç. Dr. Recep Demirhan, günümüzde tütün tüketiminin akciğer kanserinin ispatlanmış en önemli risk faktörü olduğunu belirterek, sigarayı bıraktıktan 5 yıl sonra riskin azaldığını ancak tamamen bitmediğini bildirdi.

Demirhan, yaptığı yazılı açıklamada, akciğer kanserinin, yapısal olarak normal dokudan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak organ içinde bir kitle oluşturması şeklinde tanımlandığını ifade etti.

Akciğerde oluşan kitlenin öncelikle bulunduğu ortamda büyüdüğünü aktaran Demirhan, daha ileri aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak hasara yol açtığını vurguladı.

Demirhan, "Günümüzde tütün tüketimi akciğer kanserinin ispatlanmış en önemli risk faktörüdür. Sigarayı bıraktıktan 5 yıl sonra risk azalmakta ancak tamamen bitmemektedir. Sigara içmeyen ancak çevresinde içilen kişiler de aynı şekilde bu riski taşımaktadır. Bu nedenle akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu sigaraya hiç başlamamaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Son yıllarda yapılan düşük doz spiral tomografi çalışmalarının yüksek riskli kişilerde kanserin erken saptamasına katkı sunabildiğini anlatan Demirhan, hastalığın oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayete de yol açmayabileceğini bildirdi.

- "Sinsi karakter akciğer kanserini tehlikeli yapan en önemli faktör"

Doç. Dr. Demirhan, "Bu sinsi karakter, akciğer kanserini bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür." diyerek, kanser teşhisi konulduktan sonra hekimin öncelikle hastalığın yaygınlığını ve hangi aşamada olduğunu tespit edeceğini belirtti.

Doğru evrenin tespiti için akciğer röntgeni, toraks ve batın bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntülemesi, kemik taraması gibi çeşitli tetkikler istenebileceğini vurgulayan Demirhan, ayrıca ameliyat için uygun evrede olunup olunmadığını belirlemek için de bazı uygulamalar yapıldığını kaydetti.

Demirhan, küçük hücreli dışı akciğer kanserinin, tüm akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 85'ini oluşturduğunu ifade ederek, küçük hücreli akciğer kanserinin ise daha nadir görüldüğünü ancak hızlı seyirli olduğu için teşhis konulduğunda çoğunlukla vücudun başka bölümlerine yayılmış olarak belirlendiğini aktardı.

Ameliyatla çıkarılması mümkün olmayan evredeki akciğer kanserinin ise esas tedavisinin radyoterapi ve kemoterapi olduğunu, son yıllarda buna ek olarak akıllı ilaç ve aşı tedavilerinin de kullanabildiğini ifade ederek, şunları bilgileri verdi:

"Akıllı ilaçların tüm hastalarda değil, yalnızca patoloji parçalarından ve son yıllarda kandan bakılabilen belli mutasyonların pozitif görüldüğü hastalarda etkin olduğu gösterilmiştir. Akıllı ilaçlar tablet şeklinde olup hastaneye gelmeden evde rahatlıkla kullanılabilmektedir. Aşı tedavileri bu kanser türünde çok daha yeni bir seçenektir. Vücudun bağışıklık sistemini tümöre karşı aktifleştirerek etkinliğini göstermektedir. Sigara içen hastaların bir an önce sigarayı bırakmaları, bırakmayan kişilerde akciğer kanseri oluşma riskinin 20 kat fazla olduğunun bilinmesi ve erken teşhis için bu kişilerin yıllık kontrollerini ihmal etmemesi oldukça önemlidir."

Yorumlar