Piri Mehmet Paşa Camisi, yeniden ibadete açıldı

- Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: - "Son 2 asırdır, son 150 yıldır köklerimize ait ne varsa onlardan temizlenirsek, o camileri, medreseleri, sıbyan mekteplerini, şifahaneleri, bunların hepsini geride bırakırsak, hele mümkün olabilse bir de üstlerini örtebilir, kendi yönümüzü batıya doğru çevirirsek, onlarda ne varsa onları alır taklit edersek, adam oluruz zannettik. Dolayısıyla maalesef Türkiye'de ve maalesef Osmanlı'nın çekip gittiği, ayrılmak zorunda kaldığı ülkelerin çoğunda da bu canım eserlerimizin çoğu yitip, kaybolup gitti, gün yüzünden uzaklaştı" - "Şimdi bunları tek tek ortaya çıkarıyoruz. Bu ortaya çıkarmak aslında bir uyanışın da göstergesidir. 150 yıldır kendi köklerimizden, tarihimizden, geleneğimizden utanmanın, sıkılmanın, uzaklaşmak istemenin bize neye mal olduğunu çok acı bir şekilde gördük. Şimdi köklerimize, tarihimize, medeniyetimize geri dönüyoruz, oradan ilham alıyoruz ama asla geride, geçmişte oyalanıp takılıp kalmıyoruz. Geçmişten ilham alarak, geleceğe doğru yürüyoruz. Türkiye'yi 21. yüzyılın çok büyük bir ülkesi haline getirmeye, ekonomik, siyasi, kültürel olarak yeniden çabalıyoruz"

Google Haberlere Abone ol
Piri Mehmet Paşa Camisi, yeniden ibadete açıldı

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Son 2 asırdır, son 150 yıldır köklerimize ait ne varsa onlardan temizlenirsek, o camileri, medreseleri, sıbyan mekteplerini, şifahaneleri, bunların hepsini geride bırakırsak, hele mümkün olabilse bir de üstlerini örtebilir, kendi yönümüzü batıya doğru çevirirsek, onlarda ne varsa onları alır taklit edersek, adam oluruz zannettik. Dolayısıyla maalesef Türkiye'de ve maalesef Osmanlı'nın çekip gittiği, ayrılmak zorunda kaldığı ülkelerin çoğunda da bu canım eserlerimizin çoğu yitip, kaybolup gitti, gün yüzünden uzaklaştı. " dedi.

Kurtulmuş, İstanbul Valiliği tarafından restore edilen Silivri'deki Piri Mehmet Paşa Camisinin açılışındaki konuşmasında, Osmanlı'da sadrazamların, paşaların, devlet yönetiminde belli kademeye gelmiş olanların gittikleri yerlerde mutlaka camiler, medreseler, hanlar, hamamlar gibi kalıcı eserler bıraktığını anlattı.

Viyana-Budapeşte arasını karayoluyla gitme fırsatına sahip olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Osmanlı Devleti'nin 140 yıl kaldığı Budapeşte'nin her yanında Osmanlı eserleri bulunduğunu dile getirdi.

Kurtulmuş, "Şimdi bizim üzerimize düşen, dünyanın neresinde olursa olsun onların bıraktığı izleri bulmak. Zaten bunu da yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye güçlendikçe, ekonomik ve siyasi olarak güçlü hale geldikçe nerede atalarımızın izi varsa, onları ayağa kaldıracağız. Kanuni Sultan Süleyman'ın Budapeşte'deki iç organlarının olduğu yerde, Macar Hükümetiyle anlaşma yapıldı, inşallah bir türbe yapılacak" diye konuştu.

Numan Kurtulmuş, dünyanın dört bir yanında, Balkanlar'dan Asya'nın içlerine, Avrupa'nın ortalarına, Kuzey Afrika'ya kadar eser bırakılan her yerde o eserleri yeniden imar ve ihya etmeye gayret ettiklerini belirtti.

Camilerin asırlar boyunca büyük medeniyette birliğin, dirliğin, bir arada olmanın, toplumsal dayanışmanın en önemli sembolü olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Biz, Allah'tan başkasına kul olmayan bir milletiz, onun için dik dururuz, ayakta dururuz. Allah'tan başka kimsenin önünde secdeye eğilmeyiz. Camilerimiz de Allah'tan başka kimsenin önünde secdeye eğilmediğimizin göstergesidir. Bu milletin başını rüku olmasa, secde olmasa hiç kimse eğemez, hiç kimse yere getiremez." dedi.

Kurtulmuş, medeniyetin hasletlerinin uzun asırlar boyunca, on yıllar boyunca unutulduğunu, unutturulduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"Son 2 asırdır, son 150 yıldır köklerimize ait ne varsa onlardan temizlenirsek, o camileri, medreseleri, sıbyan mekteplerini, şifahaneleri, bunların hepsini geride bırakırsak, hele mümkün olabilse bir de üstlerini örtebilir, kendi yönümüzü batıya doğru çevirirsek, onlarda ne varsa onları alır taklit edersek, adam oluruz zannettik. Dolayısıyla maalesef Türkiye'de ve maalesef Osmanlı'nın çekip gittiği, ayrılmak zorunda kaldığı ülkelerin çoğunda da bu canım eserlerimizin çoğu yitip, kaybolup gitti, gün yüzünden uzaklaştı. Şimdi bunları tek tek ortaya çıkarıyoruz. Bu ortaya çıkarmak aslında bir uyanışın da göstergesidir. 150 yıldır kendi köklerimizden, tarihimizden, geleneğimizden utanmanın, sıkılmanın, uzaklaşmak istemenin bize neye mal olduğunu çok acı bir şekilde gördük. Şimdi köklerimize, tarihimize, medeniyetimize geri dönüyoruz, oradan ilham alıyoruz ama asla geride, geçmişte oyalanıp takılıp kalmıyoruz. Geçmişten ilham alarak, geleceğe doğru yürüyoruz. Türkiye'yi 21. yüzyılın çok büyük bir ülkesi haline getirmeye, ekonomik, siyasi, kültürel olarak yeniden çabalıyoruz. Bu eserler bu uyanışın göstergesidir. Bu eserlerle yeniden benliğimize kavuşuyor, yeniden tarihimizdeki, kültürümüzdeki gücü kuşanıyor, yeniden 'Ya Allah, vira Bismillah' diyerek, yolumuza devam ediyoruz."

Konuşmasının ardından Kurtulmuş, iki cami yaptıran hayırsever ailelere de plaket verdi.

- 7 milyon 340 bin liraya mal oldu

İstanbul Valisi Vasip Şahin de Yavuz Sultan Selim'in son ve Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk vezirazamlarından Piri Mehmet Paşa'nın görevi bittikten sonra Silivri'ye yerleştiğini ve cami ile külliyesini inşa ettiğini anlattı.

Şahin, caminin restorasyonunun yaklaşık 7 milyon 340 bin liraya yaptırıldığını kaydetti.

İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran'ın açılış duasının ardından, Kurtulmuş ve beraberindekiler camide öğle namazını kıldı.

Yorumlar