Madenci şehit, ikizlerinin mektup ve resimlerinde yaşıyor

- Soma'daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 madenciden Ali Yüksel'in ikiz çocuklarından Betül, 2 yıldır yaşamının her anını anlattığı mektupları babasının mezarına bırakarak hasretini dile getiriyor - Betül'ün ikizi Furkan da elinde madenci kazmasıyla çizdiği babasının da olduğu aile resimlerini mezarın baş ucuna, kız kardeşinin mektubunun yanına koyuyor

Google Haberlere Abone ol
Madenci şehit, ikizlerinin mektup ve resimlerinde yaşıyor

MANİSA (AA) - EFSUN YILMAZ - Soma'daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 madenciden Ali Yüksel'in ikiz çocuklarından Betül, 2 yıldır yaşamının her anını anlattığı mektupları, Furkan da yaptığı resimleri babasının mezarına bırakıyor.

Manisa'nın Soma ilçesindeki kömür madeninde 13 Mayıs 2014'te toprağın altında son nefesini veren 301 madenciden biriydi 38 yaşındaki Ali Yüksel. Maden faciasında, Eşi Ergül, ikiz çocukları Betül ve Furkan, tam 5 gün boyunca maden ocağının girişinde "iyi bir haber" almayı bekledi. O iyi haber de Ali Yüksel de bir daha evlerinin kapısından giremedi ama bugün 10 yaşında olan Betül ve Furkan için babaları yanlarından hiç gitmedi. Babasına yakın olmak için büyüyünce pilot olmayı hayal eden Betül, onsuz geçen her günde yaşadıklarını en küçük ayrıntısına kadar yüzlerce mektuba yazdı.

Betül, süt dişini, okuldan aldığı başarı belgelerini, karnının ağrımasını ya da arkadaşlarıyla yaptığı tartışmaları anlattığı mektupları, "okusun" diye babasının Soma Madenci Şehitliği'ndeki mezarına bırakmaya devam etti.

İkizlerden Furkan da mezarlık ziyaretinde annesi ve kız kardeşini hiç yalnız bırakmadı, her defasında Betül'ün mektubunun yanına çocuk dünyasını yansıtan bir resim bıraktı.

Mutlu aile tablosunu bozmayan Furkan, resimlerinde elinde bir madenci kazması taşıyan babasını, annesini, kız kardeşini ve kendisini çizdi.

- Son ziyarette yine mektup yine resim

Maden faciasının 2. yılı öncesinde şehitliği ziyaret eden ikizlerden Betül, mektubunda babasına hastaneye gidip kan aldırdığını, canının çok yandığını şu sözlerle anlattı:

"Biz dün hastaneye gittik, benden kan aldılar, hiç ağlamadım. Aklıma sen geldin, ben ağlarken sen de ağlıyordun ya üzülme diye ağlamadım."

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde de aklına babasının geldiğini yazan Betül'ün mektubunda şu sözler yer aldı:

"1 Mayıs İşçi Bayramı'nda çok ağladım. O akşam komşuların düğünü vardı. Annemle siz geldiniz aklıma ama üzülürsün diye ağlamadım. Babacım sınavım var. Sana takdir getirecem merak etme. Seni hepimiz çok özledik, hep kalbimdesin. Sevgilerle. Betül..."

Furkan da ziyarette Ali Yüksel'in mezarının baş ucuna bir "aile" resmi bıraktı.

- "Bizi görüyor, mektuplarımızı okuyor"

Şehitlikte başka madencilerin mezarlarını da sulayan Betül, AA muhabirine, aslında babasının fotoğrafını görmek için mezarlığa geldiğini şu sözlerle anlattı:

"Babam için buraya geliyorum. Onun resmini görmek istiyorum. Evde de resmi var ama burada bir sürü şehit olduğu için buraya gelmek daha iyi. Gelirken yanımda mektubumu da getiriyorum. Onsuz olanları anlatıyorum, onu özlediğimi yazıyorum. Sınavlarımızı anlatıyorum. Beni görüyordur, mektupları da okuyordur biliyorum. Sınavlarım kötü olsa bile bana kızmaz, notlarım kötü olsa da kalbimi kırmaz. Bir de ağlamıyorum. O zaman o da ağlıyormuş . On sekiz yaşından sonra Türk Hava Kurumu bana eğitim verecek. Ben de pilot olacağım çünkü havada kendimi babama daha yakın hissediyorum. Atatürk'ün kızı gibi olmak istiyorum."

Furkan ise astronot olmayı hayal ettiğini, hayallerini de babasına mezarı başında anlattığını söyledi.

- Anne Ergül Yüksel'in gözündeki yaş kurumamış

Betül ve Furkan'ın annesi, ölen madencinin eşi Ergül Yüksel'ün, facianın üstünden 2 yıl geçmesine karşın acısı hala taze duruyor.

Doktor ve psikologların desteğiyle ayakta duran ve iki çocuğuna hem annelik hem babalık yapmaya çalışan Ergül Yüksel, acısını kameralar karşısında anlatmayı çok sevmiyor, ancak çok sevdiği eşinin hatırasını şu sözlerle fısıldıyor:

"Görücü usulü evlendim ben. Nişanımda gördüm bir kere, sonra evlendik zaten. Ama çok sevdim. Onun izin günleri perşembeydi. O günleri beklerdik hep. Dışarı çıkardık. Paramız olmasa bile bir tost yesek bile çok mutlu olurduk. El ele tutuşurduk biz, çok severdik birbirimizi. Bizi tatile götürmek istiyordu, ilk kez denize gidecektik. O gün işe gitmemesini rica ettim ama bizim için gitti. O gittikten sonra da benim için hayat bitti, bana emanet ettikleri için yaşamaya çalışıyorum şimdi."

Yorumlar