"Libya'daki DEAŞ, Nijerya'daki Boko Haram'dan tehlikeli"

- Cezayir Batna Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler uzmanı Kudir: "Cezayir, Libya, Mali, Nijer ve Moritanya'yı içine alan Büyük Sahra Çölü kendilerini 'cihatçı' olarak adlandıran gruplar için mükemmel bir gizlenme yerine dönüştü" - Cezayir Laghouat Üniversitesi'nden güvenlik uzmanı Dr. Tuati: "Kuzey ve Batı Afrika'daki en güçlü terör örgütü Libya DEAŞ'ıdır. Bu da geniş toprakları ve kentleri ele geçirmiş olmasından değil, dünyanın farklı yerlerinden gelen savaşçılarını eğitecek kamplara sahip olmasından kaynaklanıyor" - Malili güvenlik uzmanı Kanu: "İmkanlarının kısıtlı olması hasebiyle Mali, mevcut siyasi ve fiili bölünmüşlük nedeniyle de Libya bölgede terörle mücadelenin en zayıf halkaları"

Google Haberlere Abone ol
"Libya'daki DEAŞ, Nijerya'daki Boko Haram'dan tehlikeli"

CEZAYİR (AA) - AHMED AZİZ - Afrikalı siyaset ve güvenlik uzmanları, kıtada birçok ülkeyi içine alan Büyük Sahra Çölü'nün terör örgütleri için önemli bir gizlenme alanı haline geldiğini, Libya'daki DEAŞ'ın da bölgedeki en güçlü terörist yapılanma olduğunu belirtti.

Afrika'daki terör örgütlerinin son yıllarda artan faaliyetleri hakkında AA muhabirine değerlendirmede bulunan uzmanlar, bölgede genel olarak istikrarsızlık ve zayıf yönetimlerden kaynaklı en az yedi büyük terör yapılanması bulunduğunu ifade etti.

Cezayir'deki Batna Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler uzmanı Ali Kudir, öncelikle bu tür yapılanmalara imkan veren Afrika'daki fiziki şartlara dikkati çekerek, "Cezayir, Libya, Mali, Nijer ve Moritanya'yı içine alan Büyük Sahra Çölü kendilerini 'cihatçı' olarak adlandıran gruplar için mükemmel bir gizlenme yerine dönüştü." dedi.

Kudir, "Büyük Sahra Çölü'ndeki Selefi cihatçı örgütler çoğaldı. Bölgede 2000 yılında Cezayirli bir terör örgütüne bağlı küçük bir grup dışında neredeyse hiçbir terörist grup bulunmazken bugün çölde en az yedi terör örgütünün varlığından söz ediliyor." diye konuştu.

Bölgede terör örgütü sayısındaki bu artışın "Libya'daki 2011 devriminin ardından tüm bölgede yaygınlaşan silah kaçakçılığı ve Büyük Sahra Çölü ile batı ve kuzey Afrika'daki kaostan" kaynaklandığını dile getiren Kudir, söz konusu terör gruplarının kaçırdıkları Batılı rehineleri serbest bırakmaları karşılığında aldıkları fidyelerle kayda değer bir gelir sağladıklarını aktardı.

- "En büyük tehdit, Libya'daki DEAŞ varlığı"

Cezayir'deki terörle mücadeleden sorumlu emniyet kaynakları ise kuzey ve batı Afrika ile Sahel Kuşağı bölgesindeki en büyük tehdidin "Libya'daki DEAŞ varlığı" olduğuna dikkati çekti.

Söz konusu bölgede yedi büyük terör örgütünün etkin olduğunu kaydeden kaynaklar, Cezayir emniyet birimlerinin raporlarının bölgedeki en büyük terör kaynağı olarak Libya'daki DEAŞ varlığını gösterdiğini aktardı. Bunun nedeni olarak da örgütün yalnızca az sayıda kişiden oluşan silahlı bir grup değil, askeri güce benzeyen yapılanma içinde olması gösterildi. Ayrıca, Cezayir'in bin kilometrelik Libya sınır hattına 50 bin asker konuşlandırmasının, bu tehdit karşısındaki endişelerinin ne denli büyük olduğunu gösterdiği kaydedildi.

Eski Cezayir Meclisi Dışişleri Komitesi üyesi Muhammed Dahir de Libya'daki DEAŞ unsurlarının ülkesi için tehdit oluşturduğunu ifade etti.

Dahir, "Libya'daki DEAŞ unsurları henüz Cezayir'i hedef almadı ancak tüm göstergeler bir fırsat çıktığında örgütün bunu yapacağını gösteriyor. Bu durum Cezayirli yetkilileri Libya ile sınır güvenliğini artırma ve komşusu Tunus'la askeri iş birliğini geliştirme gibi adımlar atmaya sevk ediyor." dedi.

- "DEAŞ dünyanın farklı yerlerinden gelen savaşçılarını eğitecek kamplara sahip"

Cezayir Laghouat Üniversitesi öğretim üyesi ve güvenlik uzmanı Dr. Muhammed Tuati de "Kuzey ve Batı Afrika'daki en güçlü terör örgütü Libya DEAŞ'ıdır. Bu da geniş toprakları ve kentleri ele geçirmiş olmasından değil, dünyanın farklı yerlerinden gelen savaşçılarını eğitecek kamplara sahip olmasından kaynaklanıyor." ifadelerini kullandı.

Boko Haram'ın örgütsel yapısını kaybetmesi ve büyük hedeflere karşı nitelikli operasyonlar gerçekleştirememesi nedeniyle "daha az tehlikeli" olduğunu ileri süren Tuati, söz konusu örgütün operasyonlarının Nijerya'da adam kaçırmayla sınırlı kaldığını ve bölgedeki Batı misyonlarını hedef almadığını kaydetti.

Mağrib El Kaide'sinin 1992'de Cezayir'de İslamcıların kazandığı seçimin iptal edilmesi üzerine Cezayir ordusu ile savaşan Selefilerin enkazı üzerinde 2007'de kurulduğuna işaret eden Tuati, bu örgütün büyük tecrübeye sahip olmasından dolayı çok ciddi bir tehdit unsuru olduğunu dile getirdi.

Tuati, El Kaide'ye bağlılığını açıklayan gerçek adı Halid Ebu Abbas olan Cezayirli Muhtar Bilmuhtar'ın liderliğindeki "El-Murabitun" örgütünü de (eski adı Kanla İmza Atanlar Tugayı) "çok tehlikeli" olarak nitelendirdi.

Cezayir'in Ayn Emnas bölgesindeki doğalgaz tesislerine düzenlenen, 80 kişinin hayatını kaybettiği rehine krizini bu örgütün gerçekleştirdiğini hatırlatan Tuati, militan sayısı az olmasına rağmen Tunus'taki DEAŞ varlığının da tehlikeli olduğunu ancak Mali'nin kuzeyindeki DEAŞ unsurlarının ise "daha az tehlikeli" olarak addedilebileceğini dile getirdi.

- "Mali ve Libya bölgede terörle mücadelenin en zayıf halkaları"

Malili güvenlik uzmanı gazeteci Duardo Kanu da, "İmkanlarının kısıtlı olması hasebiyle Mali, mevcut siyasi ve fiili bölünmüşlük nedeniyle de Libya bölgede terörle mücadelenin en zayıf halkaları." değerlendirmesinde bulundu.

Mali ve Nijer'in kuzeyinde, El-Murabitun, Mağrib El Kaide'si, Ensaruddin ve DEAŞ örgütlerine üye en az 2 bin militan olduğunu ifade eden Kanu, DEAŞ'a biat eden Boko Haram'ın 3 binden fazla militanı olabileceğini, Nijerya hükümetinin yıllardır bu örgütle savaştığını ve Boko Haram militanlarının Çad'da da saldırılar gerçekleştirdiğini ifade etti.

Kanu, Mağrip El Kaidesi'nin Cezayirli Yahya Ebu el-Hemmam liderliğindeki Mali'nin kuzeyinde faaliyet gösteren kolunun bu bölgedeki en güçlü örgüt olduğunu, Mali, Nijerya ve Cezayir'de faaliyet gösterdiğini ve Burkina Faso, Nijer, Cezayir ve Moritanya'da terör eylemleri gerçekleştirdiğini kaydetti.

Tuareglerin kurduğu İyad Gali başkanlığındaki Ensaruddin örgütünün de bölgede büyük bir varlığa sahip olduğunu belirten Kanu, silahlı grupların Azavad bölgesini ele geçirmesinin ardından 2013'te Fransa'nın Mali'ye müdahalesinin gerçekleştiğini hatırlattı.

Kanu, Mali'nin kuzeyinde Murabitun örgütünden ayrılarak DEAŞ'a bağlılığını açıklayan Ebu Velid es-Sahravi liderliğinde bir örgütün daha varlık gösterdiğini sözlerine ekledi.

Yorumlar