"Kendi halkına kurşun sıkanlar Türk askeri olamaz"

- FETÖ'nün darbe girişimini öğrendikten sonra Boğaziçi Köprüsü'ne giden tıp fakültesi öğrencisi Alemdar: - "Darbe girişimini televizyondan öğrendik, inanılır gibi değildi. Medyadan Boğaziçi Köprüsü'nde halkın toplandığı ve onlara ateş edildiği bilgisini alınca, Prof. Dr. Ramazan Biçer ve birkaç arkadaşımla birlikte arabaya atlayıp Boğaziçi Köprüsü'ne gittik" - "O sırada bir grup gördüm. Aralarında yere yatırılmış bir kadın vardı. Hemen oraya sürünerek gittim ve ne olduğunu sordum. Sonradan öğrendiğim torunları, babaannelerinin durumunun kötü olduğunu söyledi. Müsaade isteyip, müdahale ettim. Yaklaşık 75 yaşlarında bir teyze. Askerlerin silah sıkması üzerine kargaşada yere yığılmış, torunları da onu alıp daha geriye çekmişler" - "Çok zor bir gün geçirdik. Darbeye tepkimizi gösterdik. Dünya Türklerin genetik yapısını görmüş oldu"

Google Haberlere Abone ol
"Kendi halkına kurşun sıkanlar Türk askeri olamaz"

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini öğrendikten sonra Boğaziçi Köprüsü'ne giden tıp fakültesi öğrencisi Eda Alemdar, "O sırada bir grup gördüm. Aralarında yere yatırılmış bir kadın vardı. Hemen oraya sürünerek gittim ve ne olduğunu sordum. Sonradan öğrendiğim torunları, babaannelerinin durumunun kötü olduğunu söyledi. Müsaade isteyip, müdahale ettim." dedi.

Alemdar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbe girişimini televizyondan öğrendiğini söyledi. Olanlara inanamadığını ve dışarı çıktığını belirten Alemdar, şunları anlattı:

"Yollar kapatılmış, insanlar ekmek kuyruğunda, yaşlı, genç, çoluk, çocuk demeden üzerindeki cerrah önlüğüyle desteğe koşan doktorlarımız, sağlık çalışanlarımızı gördük yollarda. Medyadan Boğaziçi Köprüsü'nde halkın toplandığı ve onlara ateş edildiği bilgisini alınca, Prof. Dr. Ramazan Biçer ve birkaç arkadaşımla birlikte arabaya atlayıp Boğaziçi Köprüsü'ne gittik. Orada büyük bir kalabalık vardı. Köprünün Avrupa Yakası'nda askerler, Anadolu Yakası'nda ise halk vardı.Herkes sinirli ve heyecanlıydı. Sloganlar atılıyordu. Yanımızda her yaştan insan vardı. O sırada askerler önce havaya ardında da bizim üzerimize kurşun yağdırmaya başladılar. Herkes yere yattı. En ön safta yaralananlar olduğu söylendi. Onların geriye doğru taşındığını gördük."

Alemdar, köprüdeki herkesin olaylar sırasında büyük şaşkınlık yaşadığını söyledi.

İnleme sesleri duyduğunu ve daha sonra da şehitler olduğunu öğrendiğini dile getiren Alemdar, şöyle devam etti:

"Allah mekanlarını cennet eylesin. Düşünebiliyor musunuz? Asker kendi halkına ateş açtı. Bunu kimsenin aklı almadı. Uyarı mahiyetinde havaya ateş edebilirler ama doğrudan halka, rastgele ateş açmak kabul edilebilir bir durum değildir. Aslında buna kimse ihtimal vermedi, en ön saftakiler de ihtimal vermediler. Ama bugün öğreniyoruz ki, 'Halka ateş edin' emri verilmiş. Yazıklar olsun. Kendi halkına kurşun sıkanlar Türk askeri olamaz. Bu nedenle yakalanan darbecilere ilk yapılan şey, onların üniformalarının çıkarılması olmuş. Çok iyi düşünülmüş. Çünkü bu adamlar Türk askeri üniformasını giymeye layık değiller. Ben bunların Türk askeri olduğuna inanmıyorum."

Alemdar, tıp eğitimi aldığını ve o anda ilk aklına gelenin yaralılara müdahale etmek olduğunu vurguladı. Bir süre sonra ambulansların gelerek yaralıları almaya başladığını aktaran Alemdar, şöyle konuştu:

"Aralarında yere yatırılmış bir kadın vardı. Hemen oraya sürünerek gittim ve 'Ne oldu?' diye sordum. Sonradan öğrendiğim torunları, babaannelerinin durumunun kötü olduğunu söyledi. Hiç bir şeyden haberleri olmayan masum insanlar memleketlerine doğru giderken köprüde, bu araçları kesilip bir anda kurşunların arasında buluyorlar kendilerini. Hemen müsaade isteyip, müdahale ettim. 75 yaşlarında bir teyze. Askerlerin silah sıkması üzerine kargaşada yere yığılmış, torunları da onu alıp, daha geriye çekmişler. Kadın kalp hastasıymış. Hemen bir arabanın arkasına sığındık. Çünkü yoğun bir kurşun yağmuru vardı. Yanımızdan kurşunlar geçiyordu.

İlk defa bu kadar kurşun arasında kaldım ve kendimi ölüme bu kadar yakın hissettim. Bir kurşun sığındığımız arabaya isabet etti. Tıbbi malzeme yok, su yok. Müdahale sonrası teyze kendine gelmeye başladı. Ortalık bir ara sakinleşir gibi oldu. O anda aşağıdan geçen bir arabayı durdurduk ve torunları teyzeyi alıp, hastaneye yetiştirmeye çalıştılar. İnşallah teyze sağ ve salimdir. Hayatımdaki en içten ve samimi duayı o gün aldım. Giderken beni alnımdan öpüp 'Seni Allah gönderdi' dedi. Çok etkilendim, duygulandım."

Eda Alemdar, çok zor bir gün geçirdiklerini belirterek, "Darbeye tepkimizi gösterdik. Dünya Türklerin genetik yapısını görmüş oldu. O yoğun kurşun yağmuruna rağmen insanlar yere yatıyor, Allah-u ekber diyerek geri kalkıyordu. Halkın gözünde ölüm korkusu yoktu. Uzun süredir görmek istediğimiz bir tabloyu da gördük. CHP'lisi, MHP'lisi AK Partilisi herkes yekvücut olmuştu. Peygamber ocağındaki demokrasi nöbetimizi korkmadan tuttuk. Mesleğimin gereğini icra ettim." şeklinde konuştu.



Yorumlar