İthal ev hayvanları ve süs bitkileri "istilacı tür" olabilir

- ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uludağ, yurt dışından ithal edilen bazı ev hayvanları ile süs bitkilerinin "istilacı tür" olarak çevreye ve insanlara zarar verebileceği uyarısında bulundu - Uludağ: - "İthal edilen süs bitkileri ve ev hayvanlarının çoğu yabancı menşelidir. Bunların yeni ekolojiye zenginlik katmalarının yanı sıra ekolojik, sosyal ve ekonomik zararları da olabilmektedir"

Google Haberlere Abone ol
İthal ev hayvanları ve süs bitkileri "istilacı tür" olabilir

ÇANAKKALE (AA) - MEHMET BAYER - Yurt dışından ithal edilen bazı ev hayvanları ile süs bitkilerinin "istilacı tür" olarak ekolojik, sosyal ve ekonomik zararları bulunabileceği belirtildi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uludağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sanayileşme ve globalleşmeyle şehirleşmenin büyük oranda arttığını söyledi.

Uludağ, dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye'nin de hızla şehirleşen ülkeler arasında yer aldığını, buna bağlı olarak insanların toplum hayatında, yani sosyal yapıda ve davranışlarında da değişiklikler ortaya çıktığını dile getirdi. Uludağ, kentlerde yaşayanlarda ananevi kültür ve davranışların önemli oranda erozyona uğradığını belirtti.

Uludağ, kır nüfusunda ise geleneğe dayalı davranışların hakim olduğuna işaret ederek, şöyle dedi:

"Şehirleşme beraberinde mühim meseleler de doğurmuştur. Bunların biri de çevre meselesidir. Çevre meselelerinin sebepleri arasında merkezileşme ve yoğunlaşma, dikey yapılanma, göçler, yanlış planlama, koruyucu ve geliştirici tedbirlerin eksikliği ve şehirleşme politikalarında ekolojik erdem yoksunluğu sayılabilir. Bu bağlamda şehirlerdeki yeşil alanların planlanmasında alanın büyüklüğü kadar seçilecek türler de önemlidir. Bazı yabancı (egzotik) türler istilacılık özelliklerinden dolayı yerli türler aleyhine yayılmakta, girdikleri yaşam alanında canlılar arasındaki ilişkileri bozmakta ve sonuçta ekolojik zararlara yol açmaktadır."

Uludağ, kır hayatından uzaklaşan şehirlinin buna özlemini giderme yolları arasında parklardan, yeşil alanlardan istifade etme, saksı bitkileri yetiştirme, bahçesinde bitki büyütme, ev hayvanı edinme gibi seçeneklerin sayılabileceğini anlattı.

İnsanın yaptığı her faaliyetin çevre ile bir etkileşimi olacağını bildiren Uludağ, "İthal edilen süs bitkileri ve ev hayvanlarının çoğu yabancı menşelidir. Bunların yeni ekolojiye zenginlik katmalarının yanı sıra ekolojik, sosyal ve ekonomik zararları da olabilmektedir. İstilacı yabancı türler olarak bilinen bunlar, ana vatanları dışında yayılmasıyla biyolojik çeşitliliği tehdit edebilir. Yabancı menşeli süs bitkisi veya ev hayvanlarının bu zararları oluşturdukları bilinmektedir." diye konuştu.

Son yıllarda ev hayvanı olarak beslenen bazı türlerin bazı hastalıkların bulaşmasına sebep olması nedeniyle çocukların bunlarla temas etmemesi gerektiğinin tavsiye edildiğini aktaran Uludağ, "Kurbağagillerin taşıdığı hastalıklar hem yerli türlerin hem de insanların sağlığını tehdit etmektedir. Bu sevimli ve çekici varlıkların istilacı yabancı türe dönüşmesi ise dış mekana dikilmiş bir bitkinin yayılması, istenmez hale gelince bir ev hayvanın uyutulmasının yerine tabiata salınması, saksı bitkilerinin artıklarının dışarıya atılması, ev hayvanlarının kaçıp gitmesi gibi yollarla başlamaktadır." ifadesini kullandı.

- Bazı istilacı türler

Uludağ, "eichhornia crassipes'in (su sümbülü) bu türler arasında yer aldığını, anavatanı Amazon Havzası olan, genellikle havuzlarda süs ve akvaryum bitkisi olarak ticareti yapılan bu su bitkisinin sulak alanları ve su yollarını tahrip ettiğini söyledi. Uludağ, bu bitkinin yerli balıkları ve diğer yaban hayatını öldürdüğünü, boğulmalara yol açtığını, sivrisineklere barınak teşkil ettiğini, su almayı zorlaştırdığını, diğer su bitkilerinin güneş almasını engelleyerek fotosentezi azalttığını, ölü tabiatı artırarak suyun kirlenmesine sebep olduğunu dile getirdi.

"Elodea canadensis" türünün de çok yıllık su bitkisi olduğunu anlatan Uludağ, "Havuzlarda su kalitesini artırmak ve estetik amaçlı kullanımının yanı sıra akvaryum bitkisi olarak da yaygındır. Buz altında dahi hayatını sürdürebilen bitki, dünyanın değişik bölgelerine yerleşmiş vaziyettedir. Girdiği bölgeyi kaplaması birkaç yılı almaktadır. Su sümbülü ile benzer etkilere sahiptir." dedi.

"Carpobrotus edulis" türünün çok yıllık etli, sulu gövdeli Güney Afrika kökenli bitki olduğunu, bunun özellikle kumul eko sisteminde tabi süksesyonu bozduğunu dile getiren Uludağ, diğer türlerle ilgili şu bilgileri verdi:

"Robinia pseudoacacia (yalancı akasya), Kuzey Amerika menşeli bu tür, Avrupa'ya 1600 yılında getirilmiştir. Süs bitkisi olarak şehirlerde ve yol kenarlarında dikilmesinin yanı sıra bal ormanı teşkili, erozyon kontrolü gibi amaçlarla yaygın olarak dikilmeye devam etmektedir. Hızla yayılarak diğer bitkilerin gelişmesini engellemekte, arıları daha fazla cezbettiği için yerli ağaç türlerinin arılar tarafından ziyaretinin düşmesine sebep olarak tozlaşmalarını azaltmaktadır. Trachemys scripta elegans (kırmızı yanaklı su kaplumbağası), ticareti en çok yapılan türdür. Kulağının ardındaki kırmızılıkla dikkati çekmektedir. Yerli türlere nematod kaynaklı hastalıklar bulaştırabilmektedir. Bazı bitki ve hayvanları çok fazla tükettiği bildirilmektedir. İnsanlara salmonella bulaştırabilmektedirler. Psittacula krameri, Güney Asya ve Sahra'nın güneyi menşeli, kafeste beslemek amacına yönelik olarak ticareti en çok yapılan papağan türüdür. Oyuklara yuva yapan yerli kuşlarla rekabet ederek onların yasama alanlarını daraltmaktadır. Hem tarla hem de bahçe ürünlerinde önemli oranda zarar yapmaktadır. Bazı kanatlı hastalıklarını da taşıdıkları belirtilmektedir."

Yorumlar