İngiltere'de beş başbakan adayı ve vaatleri

- Başbakanlık ve Muhafazakar Parti liderliği için ilk tur oylama yarın yapılacak - Papaz kızı olan İçişleri Bakanı Theresa May, en favori aday olarak gösteriliyor - Aday olan beş kişinin vaatlerinin, yeni liderin belirlenmesinde etkili olması bekleniyor - Kadın adaylardan biri seçilirse 26 yıl aradan sonra ilk kez İngiltere'nin bir kadın Başbakanı olacak

Google Haberlere Abone ol
İngiltere'de beş başbakan adayı ve vaatleri

LONDRA (AA) - Birleşik Krallık'ta Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma kararının ardından boşalacak başbakanlık koltuğu için iktidardaki Muhafazakar Parti'den 5 kişi aday olurken, adayların AB'den çıkış için yürütülecek müzakere sürecindeki vaatlerinin ülkenin bir sonraki liderini belirlemede etkili olması bekleniyor.

Birleşik Krallık'ta geçen ay yapılan referandumda halkın yüzde 52'sinin "AB'den çıkılması" yönünde oy kullanmasının ardından, 2010 yılından bu yana Başbakanlık koltuğunda bulunan ve ülkesinin AB içinde kalması için kampanya yürüten Muhafazakar Parti lideri David Cameron görevinden ayrılacağını açıkladı. Bu açıklamayla iktidardaki Muhafazakar Parti'nin liderliği ve başbakanlık için yarış başlamış oldu.

İki milletvekilinin desteğini alan her milletvekilinin adaylığını koyabileceği Muhafazakar Parti liderliği yarışında ilk tur oylama yarın yapılacak. Aday sayısı ikiye indirilene kadar oylama birkaç gün arayla yenilenecek. Son aşamada ise bu iki aday, parti üyelerinin posta yoluyla oy kullanacağı bir seçimde yarışacak. Ülkenin yeni Başbakanının ise 9 Eylül'de belli olması bekleniyor.

İngiltere'de Muhafazakar Parti liderliği, dolayısıyla başbakanlık için beş aday bulunuyor. İçişleri Bakanı Theresa May, Adalet Bakanı Michael Gove, Enerji Bakanı Yardımcısı Andrea Leadsom, eski Savunma Bakanı Liam Fox ile Çalışma ve Sosyal Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı Stephen Crabb ülkenin yeni Başbakanı olmak için adaylıklarını açıkladı.

Adayların hepsi, referandumla yarıya bölünen Birleşik Krallık'ta tekrar birliği sağlama ve AB'den çıkış için yürütülecek müzakerelerde ülke çıkarlarına en uygun anlaşmaya varma vaadinde bulunuyor. İki kadının bulunduğu beş aday arasından, Theresa May ya da Andrea Leadsom Başbakanlık koltuğuna oturursa ülkede 26 yıl aradan sonra ilk kez bir kadın Başbakanlık görevine gelmiş olacak.

- Theresa May

Başbakanlık için en favori aday olarak İçişleri Bakanı Theresa May gösteriliyor. 59 yaşındaki May, iktidardaki Muhafazakar Parti'nin tecrübeli siyasetçileri arasında yer alıyor. 2010 yılından bu yana İçişleri Bakanlığı yapan ve en uzun süredir bu görevde bulunan siyasetçiler arasında yer alan May, 1997 yılında milletvekili seçildi.

Bir papazın kızı olan May, Oxford Üniversitesinden mezun oldu. 1977-1983 yıllarında İngiltere Merkez Bankasında çalışan May, siyasete 1986 yılında Merton Belediyesinde, belediye meclis üyeliğiyle başladı. 1992 yılında yapılan genel seçim ile 1994 yılında yapılan ara seçimde milletvekili seçilemeyen May, 1997 yılındaki genel seçimle Muhafazakar Parti'nin Maidenhead milletvekili olarak İngiliz Parlamentosuna girdi.

Muhafazakar Parti liderliğine seçilirse İngiltere Başbakanlığı koltuğuna oturacak olan May, Margaret Thatcher'ın ülkenin tek kadın başbakanı unvanını da elinden almış olacak. Disiplini ve sert mizacı dolayısıyla Thatcher'a benzetilen Theresa May'le ilgili İngiliz basını "yeni Demir Leydi" yorumu yapıyor. 6 yıldır yürüttüğü İçişleri Bakanlığı görevi süresince, özellikle göç konusuyla ilgili katı kararlar alan May, hükümetin yıllık göçün 100 binin altına indirilmesi hedefine ulaşamamakla da eleştiriliyor.

May, referandum öncesinde ülkesinin AB'de kalmasından yana tavır alsa da kampanya sürecinde bu yöndeki görüşünü çok fazla dillendirmeyerek arka planda durdu.

Referandum sonrası, "Brexit, Brexit demektir. AB'de kalmak, yeniden katılmak veya ikinci bir referandum için girişimler olmamalıdır." diyen Theresa May, genel seçimin yapılacağı 2020 yılından önce bir erken genel seçime gidilmesine karşı olduğunu ifade etti. May, AB'den çıkış müzakerelerini başlatacak Lizbon Antlaşması'nın 50. maddesinin bu yıl sonundan önce yürürlüğe sokulmaması gerektiğini de dile getirdi.

- Michael Gove

Başbakanlık için adaylığını açıklayan bir diğer kişi de "Brexit" kampanyasının başını çeken kişilerden, Adalet Bakanı Michael Gove oldu. Son anda açıkladığı adaylığıyla kampanya arkadaşı Boris Johnson'ı saf dışı bırakan 48 yaşındaki Michael Gove, 2005 yılından bu yana Muhafazakar Parti milletvekili. Gove adaylığını son anda açıklaması ve Boris Johnson'ın iyi bir lider olamayacağı görüşü nedeniyle Johnson destekçileri tarafından eleştirildi.

Eski gazeteci olan Gove, 2010 yılında Muhafazakar Parti'nin koalisyon hükümeti ortağı olarak seçilmesinde önemli rol oynaması ve İngiltere Başbakanı David Cameron ile Maliye Bakanı George Osborne'a yakınlığıyla biliniyor. 2010-14 yıllarında Eğitim Bakanlığı da yapan Gove, kesintileri destekleyen eğitim politikaları nedeniyle özellikle öğretmenler sendikasının tepkisine neden olmuştu.

Muhafazakar Parti'nin "entelektüel ağır toplarından" kabul edilen Gove, ülkesinin AB'den çıkması gerektiğini savunacağını açıklayınca Cameron'la ters düştü. Referandumdan AB'den ayrılma kararı çıkmasının ardından yaptığı açıklamada Gove, "İngiliz halkı değişime oy vermiştir. Halk bu sonuçla bize, göç politikamızı kontrol etmemiz, Brüksel'e para vermek yerine sağlık, eğitim ve bilim gibi ulusal önceliklerimize para harcamamız gerektiğini söylemiştir." dedi.

Gove da rakibi Theresa May gibi 50. maddeyi yürürlüğe sokmak için acele etmeyeceğini, en erken 2017 yılına kadar bekleyeceğini söyledi. İslamiyet'le ilgili görüşleriyle geçmişte tepki çeken Gove, "Celsius 7/7" isimli kitabında İslamiyet'i nazizm ve komünizme benzetmişti.

- Stephen Crabb

Muhafazakar Parti'nin "parlayan ve yükselen yıldızlarından biri" olarak görülen 43 yaşındaki Çalışma ve Sosyal Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı Stephen Crabb, Muhafazakar Parti'deki çok sayıda kişinin aksine düşük gelirli bir ailenin çocuğu olduğunu ifade etti.

2005 yılında milletvekili seçilen Crabb, 2014 yılında kabineye Galler'den Sorumlu Bakan olarak girdi. Ülkesinin AB'de kalmasından yana kampanya yürüten Crabb, referandum sonucunun kabul edilmesi gerektiğini kaydetti. AB ile yürütülecek müzakerelerde üç amacın olması gerektiğini dile getiren Crabb, bunları göçü kontrol etmek, AB ile yakın ekonomik ilişkileri korumak ve AB hukukunun İngiltere'deki egemenliğine son vermek olarak sıraladı.

- Andrea Leadsom

Başbakanlık için Theresa May dışındaki bir diğer kadın aday da 53 yaşındaki Andrea Leadsom. 2010 yılında milletvekili seçilmeden önce, bankacılık ve fon yöneticiliği yapan Leadsom, AB'den ayrılık kampanyasının önde gelen kişileri arasındaydı.

Enerji Bakanı Yardımcısı olan Leadsom "Brexit" kararını, "Muhteşem bir ülke için büyük fırsat" sözleriyle değerlendirirken serbest dolaşıma son verilmesi ve ikili ticaret anlaşmaları yapılması gerektiğini savundu. Leadsom kadın rakibi Theresa May'i kastederek "AB'de kalınmasından yana kampanya yapan biri, bu ülkeyi AB'den çıkaracak Başbakan olmamalı" dedi.

Leadsom ayrıca "Brexit" yanlısı görüşlerini, "Ailem Portekiz'de 10 yıl yaşadı. Almanları seviyorum. İsveç yemeklerini seviyorum. Fransızca konuşabiliyorum. Avrupa'yı seviyorum. Ama AB'den ve bu kadar harika bir kıtayı mahvetmesinden nefret ediyorum." sözleriyle açıklamıştı. Leadsom, 2010 yılında milletvekili seçilmesinden bu yana bankacı olan kayınbiraderinin Muhafazakar Parti'ye 800 bin sterlin bağışta bulunmasıyla da bir dönem isminden söz ettirmiş ve gündeme gelmişti.

- Liam Fox

Eski Savunma Bakanı Liam Fox, 2005 yılında da Muhafazakar Parti liderliği için aday olmuş ancak liderlik yarışını David Cameron kazanmıştı. Eski doktor olan 54 yaşındaki Fox, 2011 yılında yakın arkadaşını, yaptığı resmi ziyaretlerde yanında götürdüğü ortaya çıkmasının ardından bakanlık kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle savunma bakanlığından istifa etmişti.

Ülkesinin AB'den ayrılması gerektiğini savunan Fox, ortak pazarda kalınmasının gerekli olmadığını, dolayısıyla serbest dolaşıma da izin verilmemesi gerektiğini dile getirdi. 1992 yılından bu yana milletvekili olan Muhafazakar Partili Fox, milletvekili seçilmesinden bu yana sıklıkla dile getirdiği AB karşıtı görüşleriyle biliniyor.




Yorumlar