Hukukçular Derneği'nin iftar programı

- Adalet Bakanı Bozdağ: - "(HSYK adli ve idari yargı ana kararnameleri) Kararnameye 3 bin 746 hakim ve savcı dahil edildi. Bu kararnamenin üzerinde bir fırtına kopartılmaya çalışılıyor, bu kararnamenin zamanlamasından tutun da içinde olan atamalara kadar. Halbuki bu kararname rutindir, her sene yapılır ve bu yıl da yapıldı" - "Bütün şeytanlar bir araya gelse, 'insanları, İslamdan ve Müslümanlardan nefret etmesi, soğuması, uzaklaşması için bir organizasyon yapalım' dese DAEŞ'ten daha vahşi bir organizasyon ortaya koyamazlar"

Google Haberlere Abone ol
Hukukçular Derneği'nin iftar programı

İSTANBUL (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) adli ve idari yargı ana kararnamelerine ilişkin, "Kararnameye 3 bin 746 hakim ve savcı dahil edildi. Bu kararnamenin üzerinde bir fırtına kopartılmaya çalışılıyor, bu kararnamenin zamanlamasından tutun da içinde olan atamalara kadar. Halbuki bu kararname rutindir, her sene yapılır ve bu yıl da yapıldı." diye konuştu.

Bakan Bozdağ, Hukukçular Derneği'nin Üsküdar Evlendirme Dairesi'nde düzenlediği iftar programına katıldı. Burada konuşan Bozdağ, HSYK yaz kararnamesine yönelik eleştirilerin haksız olduğunu söyledi.

HSYK'nın kararnameyi 6 Haziran'da açıklayacağının aylar öncesinden belirtildiğini ve bu dönemde dokunulmazlık dosyalarının gündemde olmadığını ifade eden Bozdağ, ortaya atılan ifadelerin yalan ve iftiradan ibaret olduğunu dile getirdi.

Bekir Bozdağ, HSYK kararnamesinin listesinde yer alan hakim ve savcıların sayısını fazla olmasının, temmuz ayında açılacak olan İstinat Mahkemelerinden kaynaklandığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"HSYK'nın atama kararnamesi... Her yıl olduğu gibi bu sene de haziran ayında, yaz kararnamesini çıkarttı. Kararnameye 3 bin 746 hakim ve savcı dahil edildi. Bu kararnamenin üzerinde bir fırtına kopartılmaya çalışılıyor, bu kararnamenin zamanlamasından tutun da içinde olan atamalara kadar. Halbuki bu kararname rutindir, her sene yapılır ve bu yıl da yapıldı. Bu kararnamenin ne zaman yayınlanacağı önceden ilan edildi ve daha dokunulmazlık dosyaları dosyaları gündemde değildi. O zaman ilan edilmişti. 6 Haziran'da, 'biz kararnameyi yayınlayacağız' diye tarih verilmişti. Bazı medya organları ve bazı siyasiler Sayın Cumhurbaşkanımızın dokunulmazlıklarla ilgili anayasal değişikliği onaylaması tarihini alarak, 'mahkemeler, savcılar, hakimler ayarlandı öyle onayladı' diye büyük bir iftirayı yapıyorlar, yalan söylüyorlar.

Altı ay önce ilan edilmiş bir tarih var ve o tarihte Türkiye'nin gündeminde dokunulmazlık diye böyle bir konu yok. İstinat Mahkemelerini faaliyete geçirme kararı aldık. İstinat Mahkemeleri 20 Temmuz 2016'da faaliyete geçecek ve İstinat Mahkemelerine bin 387 hakim ve savcı ataması yapıldı ve hepsi bunların birinci sınıf. Bunların boşalttığı görevler var onlar da birinci sınıf, bunların da ataması yapılması gerekiyordu ve atama yapıldı. Onların boşalttığı yerlere de atama yapılması gerekiyordu ve onların yerine de atama yapıldı. Dolayısıyla bunun kabarık olmasının tek nedeni İstinat Mahkemelerinin faaliyete geçmesidir. Başka izahı yoktur. Böyle olunca kararname geniş kapsamlı olmuştur. Bunun üzerinde fırtına kopartıyorlar, bu kararname de diğerleri gibi rutin kararnamedir."


- "İslam'ın temizliğine sahip çıkmamız gerekir"

Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyalarda terör olaylarının olduğunu hatırlatan Bozdağ, DAEŞ'in vahşi bir organizasyon içerisinde olduğunu belirtti.

"Bütün şeytanlar bir araya gelse, 'insanları, İslamdan ve Müslümanlardan nefret etmesi, soğuması, uzaklaşması için bir organizasyon yapalım' dese DAEŞ'ten daha vahşi bir organizasyon ortaya koyamazlar." diyen Bozdağ, DAEŞ'in, uluslararası bir proje terör örgütü olduğunu ve Ortadoğu'da hesabı olanlar tarafından oluşturulduğunu söyledi.

DAEŞ'in ve diğer terör örgütlerinin yaptığı vahşetin savunulacak hiçbir dayanağının olmadığını dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti.

"Terör her yerde var elbette ama Müslümanların yaşadığı coğrafyalara baktığımızda terörün zirve yaptığını görüyoruz. Bir yandan DAEŞ terör örgütü, bir yandan PKK terör örgütü, bir yandan diğer terör örgütleri, Müslüman coğrafyasını kana bulama çabasında. Bir kısmı dini istismar ediyor, bir kısmı etnik bölücülük yaparak terör estiriyor. Gerekçeleri ne olursa olsun icraatları ortak. Kan, gözyaşı, şiddet ve masum insanların hayatlarına son vermek. DAEŞ diye bir terör örgütü var, İslam dünyasında terör eylemleri yapıyor, öldürdüklerini 'Allahüekber' diyerek öldürüyor. Öldüren kendisinin cennete gittiğini düşünüyor, öldürülen de kendisinin cennete gittiğini düşünüyor. Ben şimdi bir Müslüman olarak soruyorum. İslam'ın neresinde böyle bir fotoğraf var? Kur'an- Kerim ve Allah'ın Resulü, bunca İslam üzerine mürekkep yalamış alimler, yapılan bu vahşete hangi cevabı verebilir. İslam şiddeti emretmez, kanı emretmez, gözyaşını emretmez. Yaptıkları görev aynen bu, hem Müslümanları öldürüyorlar, hem İslam dünyasını kana buluyorlar, hem Müslümanların kendi ülkelerinde ve başka ülkelerde güvenliklerini tehlikeye atıyorlar. Müslümanlar dahil insanların İslam'dan uzaklaşmalarını sağlıyorlar. Böylesine vahşet karşısında herkesin uyanık olması lazım. Böylesi proje örgütleri karşısında İslamın temizliğine sahip çıkmamız gerekir."

Adalet Bakanı Bozdağ, "2012'de DAEŞ diye bir terör örgütü var mıydı? Moğollar gibi birdenbire baktınız her yerde DAEŞ terör örgütü olmuş. Nereden çıktı bu insanlar? Bir günde, iki günde bu ideolojiyi, dünyanın 145 ülkesine kim yaydı, kim ikna etti bu insanları? Bunun çok açık ve net bir projedir ve Türkiye Cumhuriyeti devletini yan yana koymak, yöneticilerini de itibarsızlaştırmak projesidir." dedi.

DAEŞ ile diğer terör örgütlerinin birleşerek Türkiye'de eylemler yaptığına dikkati çeken Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dilleri başka, anaları babaları başka, eğitimleri, kültürleri başka, bu kadar ayrı ülkeden ayrı dili konuşan, ayrı kültüre sahip olan insanları ölmeye, öldürmeye ikna ederek insanlar Amerika'dan, Avusturya'dan, İngiltere'den hangi güç Suriye'ye, Irak'a getiriyor, canlı bomba yaptırıyor? Uluslararası proje bir terör örgütüdür DAEŞ. Ortadoğu'da hesabı olanların, hesabının tutması için çaba harcayan bir terör örgütüdür. Yarın Ortadoğu'da hesabı olanların hesaplarını gördüklerinde fişini çekecekler ve ortada DAEŞ diye bir örgüt kalmayacak. Koalisyon güçleri yaklaşık bir yıldır bomba yağdırıyor. Rusya ayrı bombalıyor, Esad ayrı NATO'nun koalisyon oluşturduğu güçler ayrı bombalıyor ve o bombaların düşmediği yer kalmadı. O bombalar doğru adreslere atılmış olsaydı ortada DAEŞ diye bir terör örgütü kalmazdı. Bu kadar bombanın adreslerine gitmediği çok açık. Alınan mesafe neredeyse sıfır denecek noktada. Rusya orada bombalıyor, attığı bombaların yüzde 89'u uluslararası toplumun meşru kabul ettiği muhalefetin üzerine atılıyor. Yüzde 11'ini DAEŞ'e atıyor DAEŞ'e atıldığı yerler ise Esad güçleri ile DAEŞ arasında çıkan çatışma arasında Esad'a destek için atılıyor.

Bunların niyeti DAEŞ'i vurmak olsaydı çoktan yok ederlerdi. DAEŞ terör örgütü kendisinin projesini çizen ve bu projeye hayat veren güçlerin amaçları doğrultusunda vazifesini görüyor. Türkiye'yi de suçluyorlar. DAEŞ terör örgütüne destek veren bir ülke iftirasını hakikate dönüştürmek için bunu yapıyorlar. DAEŞ terör örgütüyle en etkili, en samimi mücadele veren var, o da Tükiye Cumhuriyeti'dir. PKK medyası, paralel medya, ulusalcı medya Türkiye'nin içinden, dışından bazı çevreler Türkiye'yi, DAEŞ'e yardım yapan bir ülke olarak gösterme ve insanları buna inandırmak için türlü türlü yalanlar, iftiralar ve algı operasyonları için büyük bir çaba harcıyorlar."


- "Teröristler sivil insanlar gibi lanse etmeye çalışılıyor"

Terör örgütlerinin güç birliği içerisine girdiklerini ve Türkiye'nin dört bir yanında eylemler yapmaya başladıklarını dile getiren Bozdağ, "Güvenlik güçlerimiz ülkemizin bazı ilçelerinde bazı mahallelerinde öz yönetim veya başka isimlerle oraları ele geçirme teşebbüsüne kalkışanlarla en etkili mücadeleyi sürdürmektedir. Hamdolsun her yer temizleniyor. Büyük bir kısım da temizlendi. Kazılan hendekler, kurulan barikatlar, kurulan tuzaklar, kazanların, kuranların başına geçirildi. Bundan sonra da yapılmaya devam edilecektir. Ülkemizin birliği, beraberliği için ülkemizin barışı ve refahı için şehit düşen bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, milletimize başsağlığı diliyorum, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Bir yandan da terörle mücadele sürerken PKK terör örgütü ve onun uzantıları Türkiye Cumhuriyeti Devletini sivilleri öldürmekle suçluyor. Avrupa'ya, başka yerlere gidip ölen teröristleri, öldürülen teröristleri sivil insanlar gibi lanse etmeye çalışıyorlar. Askere polise bomba atan, hendek kazan, silahla saldıran ve bunun neticesinde süren operasyonlarda öldürülen teröristleri sivil gibi göstermek kimsenin haddi değildir. Gösterirse de bunu başarması mümkün değildir. Terörle mücadele eden ülke sadece Türkiye değildir. Fakat terörle mücadele ederken hukukun içinde yapmaya azami özen gösteren yegane ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir." şeklinde konuştu.

Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Son günlerde Milli Savunma Komisyonunda görüşülen bir kanun tasarısı üzerinden de eleştiriler yapılıyor. Kanun tasarısında neyi getiriyor? Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimize hukuki himaye getirmekte. Canını ortaya koyuyor, gözünü kırpmadan ölüme koşuyor. Öte yandan da teröristler ve onların vekaletlerini alanlar savcılık savcılık şikayet ediyor. Ne yapıyor bu güvenlik güçleri? Bir yandan terörle mücadele ediyor, bir yandan savcı ifadeye çağırıyor. Nasıl terörle mücadele edecek bu güvenlik güçleri? Bunlarla ilgili soruşturma için izin mekanizması koymak için kanun tasarısı hazırlandı."

Programın sonunda, Bakan Bozdağ'a üzerinde isminin yazılı olduğu forma hediye edildi.

Yorumlar