HSYK Başkanvekili Yılmaz:

- "Atlattığımız tehlike hepimize ders olsun. Çocuklarımıza, bu ülkeyi bize bağımsız kılmak için Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda can veren atalarımıza borcumuz var. İstediğiniz kadar güçlü ekonominiz, ordunuz olsun, bağımsız ve tarafsız yargınız yoksa, gerçek anlamda huzur, güven veren yargınız yoksa birliği ve dirliği sağlayamazsınız. 'Adalet mülkün temelidir' sözü duruşma salonlarına asılmış bir süs değildir" - "İki yıldır yürütülen bir soruşturma var. 2 bin 740 hakim, savcı sayısı, yeniden, hemen pat diye ortaya çıkmış bir sayı değil. Bu soruşturma ete kemiğe şimdi büründü. Soruşturma devam edecek. Sayı genişleyebilir, tam tersi masum olanlar olabilir. Hızla hareket edilecek. Kimseyi mağdur etmeden, mağduriyet yaratmadan bütün gücümüzle hukuk çerçevesi içinde kalıp çalışacağız"

Google Haberlere Abone ol
HSYK Başkanvekili Yılmaz:

ANKARA (AA) - Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, "Atlattığımız tehlike hepimize ders olsun. Çocuklarımıza, bu ülkeyi bize bağımsız kılmak için Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda can veren atalarımıza borcumuz var. İstediğiniz kadar güçlü ekonominiz, ordunuz olsun, bağımsız ve tarafsız yargınız yoksa, gerçek anlamda huzur, güven veren yargınız yoksa birliği ve dirliği sağlayamazsınız. 'Adalet mülkün temelidir' sözü duruşma salonlarına asılmış bir süs değildir." dedi.

Yılmaz, makamında düzenlediği basın toplantısında, FETÖ'nün darbe girişimi ve girişimin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmayı değerlendirdi.

Türk yargısı içinde vesayet unsuru oluşturacak hiçbir oluşuma izin verilmeyeceğini, göreve başladığında, Türk yargısını araç olarak kullanan, suç işleyen kim varsa mutlaka hukuk içinde soruşturulacağını söylediğini aktaran Yılmaz, 2007-2013 dönemini "yargıda utanç dönemi" olarak ilan ettiğini söyledi.

Bu dönem içinde amacından saptırılmış, Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk, şike davaları, 17-25 Aralık soruşturmaları gibi amacı adalet olmayan bir çok olayın yaşandığını anlatan Yılmaz, Türkiye ve Türk yargısının bu grubun tasallutundan kurtulmadan tam anlamıyla demokratik bir ülke olamayacağını her zaman söylediklerini ifade etti.

Yılmaz, tarafsızlık ve bağımsızlık olmadan yargının da olamayacağını, yargısı bağımsız olmayan bir devlete hukuk devleti denemeyeceğini dile getirdi. Yılmaz, Yargıda Birlik Platformunu kurarak göreve başladıklarında "Siyaset yapan bir hukuk istemiyoruz, anayasal kurumlarla hükümetle uyum içinde olan ve yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına halel getirmeyen bir yargı istiyoruz." diyerek hareket ettiklerini söyledi.

Bunun kasten "hükümetle uyumlu yargı" şeklinde algılandığını, iyi niyetli bütün sözlerinin yanlış anlaşıldığını ifade eden Yılmaz, hakim ve savcılarla ilgili yürüttükleri soruşturmalarda verdikleri açığa alma kararlarının hukuka uygun olduğunun altını çizdi. Yılmaz, şöyle konuştu:

"Bunların derdi hukuk devleti, yargı bağımsızlığı değil, demokrasi de hoşgörü de değil. Bunların yüzünde maske var. Hoşgörü bunların maskesi. Hayatları boyunca yüzlerindeki maskeyle gezdiler. Eylem ve söylemleriyle gerçekten yargı bağımsızlığı, demokrasi taraftarı olan, bu kavramların aşığı olan insanların söylediği söylemler bunlara can simidi oluyordu. Biz her zaman, 'Türkiye'de tarafsızlığını yitirmiş, güvenilmeyen, hakim sıfatı bulunmayan bu grubu çökertmeden, yargıdan bu grubu tasfiye etmeden tam anlamıyla yargı bağımsızlığını sağlamak mümkün değil' dedik. Şimdi İstanbul 18. Asliye Ceza Hakimi hakkında verdiğimiz bu karar bunları gösterdi."

Yılmaz, Balyoz davasındaki bilirkişilerin görevi ihmal suçundan yargılandığı davaya bakan İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi İlhan Karagöz'ün, 4 Temmuz'da arife günü adliyeye zabıt katibini de çağırarak usule tamamen aykırı şekilde davanın reddine karar verdiğini belirtti.

528 sayfalık gerekçede dava veya sanıklarla ilgili hiçbir şey bulunmadığını aktaran Yılmaz, gerekçenin, "İzzet ve azametine teslimiyetimi bildirmek, üzerimdeki nimetlerin tamamlanmasını istemek, tevfik ve inayetini de devamlı sağlamak için Allahutaala'ya hamdederim" diye başladığını belirterek, bölümler okudu.

- Gerekçede risalelerden alıntılar...

Yılmaz, gerekçede, risalelerden alıntılar yapıldığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında "deccal" benzetmesinde bulunulduğunu, Osman Gazi'den başlayarak yakın döneme ilişkin değerlendirmelerin de yer aldığını kaydetti.

Gerekçede "Vurucu darbeyi yapmadık, şimdi yapıyoruz, tüm insanlığa hayırlı olsun" ifadesinin geçtiğini, Karagöz'ün Fetullah Gülen'i rüyasında gördüğünü anlattığını aktaran Mehmet Yılmaz, gerekçenin son bölümünde, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına, Genelkurmay Başkanlığının bu suç duyurusu doğrultusunda derhal olaya el koyarak herkesi derhal gözaltına alması ve bu bağlamda tüm yurda giriş çıkışların tutularak, tüm milletvekilleri, belediye başkanları, iş adamları, gazeteciler, emniyetçi, hakim ve savcı kesimlerinin yurt dışına çıkışlarının engellenmesine karar verilmiştir" denildiğini bildirdi.

Yılmaz, Karagöz'ün, eşiyle ailevi sorunları nedeniyle boşanma kararı aldığı yönündeki özel bilgilerine gerekçeli kararda yer verdiğini de aktardı.

FETÖ darbe girişiminin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen ve HSYK tarafından açığa alınanlar arasında bu kişinin de bulunduğunu belirten Yılmaz, bu gerekçeli karar sebebiyle Karagöz hakkında ikinci kez açığa alma kararı verildiğini söyledi.

- "Akıl sağlığı yerinde değil"

Karagöz'ün akıl sağlığının yerinde olmadığının iddia edildiğini, ailesi tarafından Bursa'da bir devlet hastanesinin psikiyatri kliniğine yatırıldığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:

"Bu karar 4 Temmuz'da yazılmış, bayram tatilini çıkarırsak bu yaşadığımız olayın arifesi. Karşımızda bu kişinin mehdi olduğuna inanmış, iman etmiş bir grup var. Kim ne derse desin gerçek bu. İşin tehlikesi buydu, bunu anlatmak istedik. Yargı, hiyerarşik bir yapıyla yürütülecek bir meslek değil. Yargı bağımsızlığını teminat altına alan Anayasa ve yasa hükümlerimiz var. İddia ediyorum, Türkiye'deki bu hükümler yargı bağımsızlığını teminat altına almada Avrupa'dakilerden biraz daha üstünde ama yargı bağımsızlığını yasa maddeleriyle teminat altına alamazsınız, evvela beyin ve yürekte alacaksınız. Evvela kişi bağımsız olacak. 'Böyle bir hakimin adaletine güvenebilir misiniz, yargılamanızı yapmasını ister misiniz?' Anlatmak istediğimiz buydu hep."

Yılmaz, daha demokratik bir ülkede yaşamak istediklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Yargının bağımsız, tarafsız olduğu, güven, huzur verdiği, iç barışın olduğu, milletin birbiriyle kucaklaştığı, hiç kimsenin kimse hakkında fitne çıkarmadığı, zengin bir ülkede yaşamak istiyoruz. İmrendiğimiz, İskandinav demokrasisi kriterlerini istiyoruz. Bunu hepimiz talep ediyoruz. Bu, bu tür oluşumlara son vermekle olur. Yargı bağımsızlığını hepimiz talep edeceğiz, iyi yargıçlar talep edeceğiz. Bilgili, bilge, ahlaklı yargıçlar talep edeceğiz. Kurtuluş ancak böyle olacak. Tarafsız yargıçlar talep edeceğiz, beynini, yüreğini satmamış yargıçlar talep edeceğiz. Atlattığımız tehlike hepimize ders olsun. Çocuklarımıza, bu ülkeyi bize bağımsız kılmak için Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda can veren atalarımıza borcumuz var. İstediğiniz kadar güçlü ekonominiz, ordunuz olsun, bağımsız ve tarafsız yargınız yoksa, gerçek anlamda huzur, güven veren yargınız yoksa birliği ve dirliği sağlayamazsınız. 'Adalet mülkün temelidir' sözü duruşma salonlarına asılmış bir süs değildir."

HSYK'nın tarihe geçeceğini belirten Yılmaz, "kahraman" olarak nitelediği tüm mesai arkadaşlarına teşekkür etti. Yılmaz, bu konudaki en iyi kararı tarihin vereceğini söyledi.

- Sorular

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yılmaz, hakim İlhan Karagöz'ün akıl sağlığına ilişkin bir soru üzerine, Karagöz'ü daha önce görev yaptığı Yargıtaydan ve diğer görev yerlerinden tanıyanların, onun akıl sağlığının yerinde olduğuna dair beyanlarının bulunduğunu aktardı.

Bir başka soru üzerine Mehmet Yılmaz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma sonrasında 2 bin 740 hakim ve savcı hakkında soruşturma kararı verdiklerini, istifa eden ve emekli olanlar dışında 2 bin 735 kişinin açığa alındığını bildirdi.

Açığa alınma listesinin bir anda hazırlanmadığını vurgulayan Yılmaz, 15 Temmuz gecesi yaşanan olayların ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının resen harekete geçtiğini, 2 bin 740 ilk derece hakimi, 140 Yargıtay, 48 Danıştay, 5 HSYK üyesi hakkında soruşturma başlatarak, gözaltı kararı verdiğini anlattı.

Başsavcılığın bu yazısının sabah saatlerinde HSYK'ya ulaştığını, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından, kendisinin muhakkik olarak görevlendirildiğini belirten Yılmaz, "Raporu hazırladım. O gün Genel Kurulu topladık. Çok ciddi bir iddia silahlı terör örgütü üyesi olma iddiası. Böyle bir iddia ve henüz sıcak olan bir darbe girişiminden sonra bu kişilerin bulunduğu hal üzere göreve devamlarının uygun olmayacağından HSYK Genel Kurulu yasa gereği 5 üyenin üyeliklerinin düşürülmesine karar verdi." dedi.

Mehmet Yılmaz, dün de HSYK yedek üyesi olan ve haklarında gözaltı kararı verilen 2 Yargıtay üyesinin de HSYK yedek üyeliklerinin düşürülmesi kararı aldıklarını aktardı.

15 Temmuz'a kadar "bu grubun terörist olduğunu belgeleyen bir şey yok" denildiğini dile getiren Yılmaz, "Ama şimdi bir silahlı kalkışma söz konusu ve bu grubun yürüttüğü silahlı kalkışma olduğu yönünde güçlü deliller bulunduğundan bunlar da örgüte üye olmak suçuyla suçlanıyorlar. Ciddi bir suç. Böyle bir iddia karşısında bunların hakimliğe ve savcılığa devam etmesi, adaletin güvenilirliği, inandırıcılığı, tarafsızlığı konusunda ağır bir yük oluşturacağı kanaatiyle bunların açığa alınmasına karar verildi." diye konuştu.

HSYK'da bu kişiler hakkındaki disiplin işlemlerinin yürütüldüğünü hatırlatan Yılmaz, müfettiş raporu üzerinde çalıştığını, rapor tamamlandığında bu kişiler hakkında gerekenin yapılacağını açıkladı. Mehmet Yılmaz, hakkında gözaltı kararı verilen ve üyelikleri düşürülen 5 HSYK üyesinden 4'ünün gözaltına alındığını, üye Kerim Tosun'un ise bulunamadığını ifade etti. Yılmaz, Tosun'a üyelikten düşürülmeye ilişkin kararın da tebliğ edilemediğini belirtti.

- "Liste bir anda pat diye hazırlanmadı"

Açığa alınan hakim, savcı sayısının bir anda hazırlandığı yönündeki eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Yılmaz, "İki yıldır yürütülen bir soruşturma var. 2 bin 740 hakim, savcı sayısı, yeniden, hemen pat diye ortaya çıkmış bir sayı değil. Bu soruşturma ete kemiğe şimdi büründü. Bu soruşturma devam edecek. Sayı genişleyebilir, tam tersi masum olanlar olabilir. Hızla hareket edilecek. Kimseyi mağdur etmeden, mağduriyet yaratmadan bütün gücümüzle hukuk çerçevesi içinde kalıp çalışacağız. Gece gündüz buradayız, son derece titiz davranılacak. Bu sayı artabilir de azalabilir de." ifadelerini kullandı.

Bir soru üzerine Yılmaz, yeni yüksek yargı düzenlemesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayını beklediğini hatırlatarak, yasanın onaylanması halinde HSYK'ya verilen görevlerin hepsinin yerine getirileceğini söyledi.

Yılmaz ayrıca, 20 Temmuz'da yapılacak istinaf mahkemelerinin açılışı ve mazbata töreninin ertelendiğini bildirdi.

Bir gazetecinin, gözaltındaki askerlerin avukatlarının işkence iddialarında bulunduğunu söylemesi üzerine Yılmaz, şunları kaydetti:

"Türkiye şeffaf bir ülke, şeffaf bir devlet. Hakim ve savcılarımızın tamamı şu anda beyni ve yürekleri bağımsız hakim edebine sahip arkadaşlarımızdan oluşuyor. Sayısal sıkıntılarımız var. Zaten sıkıntılıydık, görevden uzaklaştırmalar nedeniyle daha da sıkıntılı bir hal aldı mahkemelerimiz ama hakim ve savcılarımızın tamamına, hukuk bilgilerine, edeplerine, hukuk adamlıklarına, meslek ahlaklarına güvenim tam. O nedenle Türkiye bu süreci adil bir şekilde yürütecek ve adalet yüzünün akıyla bu süreçten çıkacaktır. Buna inanıyorum. Biz de bu sürecin adil, en hukuki zeminde kalarak yürütülmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Ülkenin tüm insanlarına görev düşüyor. Sivil toplum örgütlerine, siyasetine, meslek kuruluşlarına büyük görev düşüyor. Artık devlette hiçbir vesayet unsuru olmamalı. Devlet, paralel hiçbir gücün içinde vücut bulmasına izin vermemeli. Bunu yasayla yapamazsınız. Zaten yasalar izin vermiyor. Ne kadar zarara uğradığımız hepimizin malumu. Bundan da ders almamışsak artık söyleyecek hiçbir sözüm yok."

Yorumlar