Fransa'da sahildeki kadının tesettür mayosunun çıkartılması

Prof. Dr. Şen: - "Kamuya açık bir yerde dini vecibelerine göre örtünmeye kimse karışamaz. Bu tipik bir ötekileştirmedir. Bu, insanları dost değil düşman yapar. Uzlaşmak zorunda değiliz, tahammül etmek zorundayız" - “Kimliğini görmek isteyebilirsiniz. Arandığından bahisle yetkiniz varsa onu kullanırsınız, ama sırf örtündüğü için ayrımcılık yapmak suretiyle şahsın inancı ne olursa olsun giyimine kuşamına müdahale edemezsiniz" - Bir takım terör eylemleri Paris’te, Nice’te gerçekleştiğinden hareketle kişinin olağan şüpheli sayılarak İslamiyet üzerinden, inançları nedeniyle aşağılanmaya tabi tutulması, cezalandırılması, buna uygun düşebilecek yasal düzenlemeler yapılması kabul edilemez” - "Uluslararası hukuk gereğince de aşılan bir noktada ceza sorumluluğunun şahsiliği üzerine ters düşecek şekilde ırk, mezhep, cinsiyet üzerinden insanları etiketlemek fevkalade yanlıştır" - "Sadece İslamofobik açıdan bakmak eksik olur. Din üzerinden, milliyet üzerinden de Avrupa’nın Türklerle ve Müslüman coğrafyayla barışmadığını gösteren bir örnek olay"

Google Haberlere Abone ol
Fransa'da sahildeki kadının tesettür mayosunun çıkartılması

İSTANBUL (AA) - MURAT EĞİLMEZ - Fransa’nın Nice kentinde polisin sahilde oturan kadının üzerindeki tesettür mayosunu zorla çıkarttırıp para cezası kestiğine ilişkin haberleri değerlendiren anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, "Kamuya açık bir yerde dini vecibelerine göre örtünmeye kimse karışamaz. Bu tipik bir ötekileştirmedir. Bu, insanları dost değil düşman yapar. Uzlaşmak zorunda değiliz, tahammül etmek zorundayız." dedi.

AA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şen, bir kimsenin kamuya açık bir yerde dini vecibelerine göre örtünmesine kimsenin karışamayacağını vurguladı. Prof. Dr. Şen, “Netice itibarıyla şahıs somut bir tehlike arzetmiyorsa, kimseyi rahatsız etmiyorsa, saldırgan bir tavrı yoksa, sadece inancı veya isteği nedeniyle ahlaka, adaba aykırı olmayacak şekilde giyinmesine karışamazsınız. Hele hele bir Müslüman'a, Hristiyan'a ya da Musevi'ye kendi inançları doğrultusunda polis, jandarma müdahale edemez.” diye konuştu.

Prof. Dr. Şen, şöyle devam etti:

“Kimliğini görmek isteyebilirsiniz. Arandığından bahisle yetkiniz varsa onu kullanırsınız. Ama sırf örtündüğü için ayrımcılık yapmak suretiyle şahsın inancı ne olursa olsun giyimine kuşamına müdahale edemezsiniz. Bir takım terör eylemleri Paris’te, Nice’te gerçekleştiğinden hareketle kişinin, olağan şüpheli sayarak İslamiyet üzerinden, inançları nedeniyle aşağılanmaya tabi tutulması, cezalandırılması, buna uygun düşebilecek yasal düzenlemeler yapılması kabul edilemez.”

- "Eşitlik ve ayırımcılık yasağına aykırı”

Bu tür uygulamaların hukukun “eşitlik ve “ayırımcılık” yasağına aykırı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şen, şunları söyledi:

“Eşitlik ilkesi ve ayırımcılık yasağına aykırıdır. Bu konuları dünyanın kabul ettiği, uluslararası sözleşmeler, uluslararası hukuk gereğince de aşılan bir noktada ceza sorumluluğunun şahsiliği üzerine ters düşecek şekilde, ırk, mezhep, cinsiyet üzerinden etiketlemek fevkalade yanlıştır. Avrupa bu hatanın içinde, özellikle göç yasağı ile yabancılara uyguladığı tecrit ve benzeri bahanelerle bu tür uygulamaları yapıyor."

Prof. Dr. Şen, olayın, hak ve sorumluluklar konusunda kendisini en üst seviyede gören Avrupa’nın ayrımcılık yaptığının da bir göstergesi olduğunu vurgulayarak, “Buna ilişkin yasal düzenleme çıkarsanız bile bu kabul edilemez. Hiç kimse insanlara dini inançlarından dolayı yasak koyamaz, cezalandırma yöntemine gidemez. Bu tipik bir ötekileştirmedir. Bu, insanları dost değil düşman yapar. Uzlaşmak zorunda değiliz, tahammül etmek zorundayız. Fransa'da da Müslümanların yaşadığına oranın yetkililerinin bu açıdan bakmaları gerekir.” diye konuştu.

Avrupa’nın, Türkiye gibi Müslüman ülkelere verdiği hak aklını, önce kendisinin takip etmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Şen, bu olayı aynı şekilde 15 Temmuz sürecine ön yargıyla bakmalarının da bir göstergesi olarak yorumlayarak, "Açıkça bunu kabul etmese de din üzerinden, ırk üzerinden, milliyet üzerinden ayrım yaptığının göstergesidir.” görüşünü dile getirdi.

- "AİHM’e başvurmalı"

Prof. Dr. Şen, haber doğru ise bu kişinin önce Fransa’daki iç hukuka, sonra da AİHM’e gitmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları ifade etti:

“Bir insan örtülü halde kendi inançları çerçevesinde kimseye hesap vermek zorunda değil. Kişi istediği şekilde güneşlenebilir, siz özellikle onu seçiyorsunuz demektir ki bu insan haklarıyla bağdaşmaz. Aynı durum, hava limanlarında da rahatsız ediyor bizi. İnsanları, tipine kılık kıyafetine bakmak suretiyle potansiyel suçlu muamelesine sokuyorlar. Bu Avrupa’nın neresinde olursa olsun dinler ve milliyetler üzerinden kendisi dışındaki dünyayla bizimle barışmadığını gösteriyor. Globalleşmiş bir dünyanın olmadığını gösteriyor.”

Bu tür olayların ırkçılığı arttıracağını, ayrışmayı çoğaltacağını belirten Prof. Dr. Şen, Avrupa’nın besleyip büyüttüğü bir takım yapılanmaların vebalini Müslümanların üzerine yıkamayacağını vurguladı.

Prof. Dr. Şen, konuya sadece İslamofobik açıdan bakılmasının eksik olacağının da altını çizerek, sadece din üzerinden değil, milliyet üzerinden de Avrupa’nın Türklerle ve Müslüman coğrafyayla barışmadığını savundu.

“Hem din, hem de milliyet üzerinden Avrupa’nın ön yargıyla yaklaştığını gösteren önemli bir olay bu." diyen Şen, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnancın, milliyetin tamamını sorumlu tutarsanız, İkinci Dünya savaşına giden Hitler mantığını izlemiş olursunuz. Hukukun evrensel ilke ve esasları asla izin vermez buna. Böyle bir para cezası tatbikinin kabulü mümkün değil. Bunun farklı bir örneği İsviçre’de Doğu Perinçek’e yapılmıştı, ifade hürriyeti üzerinden. Bu tür uygulamaların yasaklanması gerektiğini savunan ülkeler bunlar."



Yorumlar