FETÖ'nün yargı yapılanması

- HSYK Genel Kurulunun, 66 hakim ve savcının daha meslekten ihracına ilişkin kararının gerekçesinde, örgütün yargı yapılanması gözler önüne serildi - Gerekçeden: - "Kumpas davalarında, örgütün amaçları doğrultusunda, istihbarat birimlerinin topladığı bilgiler bilgisayarlara kaydedildi, bunlar fuhuş, casusluk şebekesinin topladığı bilgiymiş gibi arama sırasında evlerde bulunmuş gösterilerek, dijital delil olarak işleme konuldu. Bu yolla asker sivil birçok kamu görevlisi hakkında soruşturma yapıldı ve bu kamu görevlilerinin tasfiye edilerek, örgüt kadrolarının fetih hareketine yer açıldı. Tüm bunlar yapılırken yargı da buna alet edildi" - "2010-2014 yılları arasında sistematik uygulamalar sonucunda FETÖ/PDY yargı içindeki etkin gücüne ulaştı, bu gücün korunması için 2014'teki HSYK seçimine özel önem atfedildi" - "Örgüt mensupları deşifre olmayı göze alarak, ziyaretler, organizasyonlar düzenledi, seçim süreci boyunca 'bylock' üzerinden örgüt içi iletişim sağlandı" - Gerekçede, soruşturma kapsamında 3 bin 456 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiği, 2 bin 419 hakim ve savcının tutuklandığı, 177 hakim ve savcı ise firari bulunduğu, 760 kişinin ise adli kontrolle serbest bırakıldığı bilgisine de yer verildi

Google Haberlere Abone ol
FETÖ'nün yargı yapılanması

ANKARA (AA) - Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Genel Kurulunun, 66 hakim ve savcının daha meslekten ihracına ilişkin kararının gerekçesinde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) yargı yapılanması gözler önüne serildi.

HSYK'nın 61 sayfalık gerekçesinde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kuruluşu, yapısı, finans kaynakları, amacı, sosyo-kültürel ve zihinsel özellikleri ile paralel devlet kurma çabalarına yer verildi.

Örgütün, yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, istihbarat ağı, haberleşme yöntemleri, eğitim alanının da anlatıldığı gerekçede, Milli Güvenlik Kurulunun FETÖ/PDY'ye ilişkin değerlendirmelerine de vurgu yapıldı.

Gerekçede, FETÖ/PDY'nin yaklaşık yarım asırdır Türkiye'nin sosyo-politik gündeminde sözde dini referanslar üzerinden kendisine toplumsal ve kamusal bir varlık ve meşruiyet zemini inşa eden bir örgüt olduğu belirtildi.

Örgütün, üyelerini ilgili yapıya tümden sadakat ilkesi çerçevesinde doktrine ettiği aktarılan gerekçede, yapı mensuplarının ahlak ve hukuk dışı her türlü eylemlerini mübah gördüğü ifade edildi.

Gerekçede, örgüt mensuplarının, mehdilik gibi mistik bir otoriteye inanmışlıkla hareket ettiği belirtilerek, yandaşları için merkezi sınavlarda soru çalma, masumiyet karinesini çiğneyerek, haklarındaki suçlamayı dahi bildirmeden insanları yıllarca ceza infaz kurumunda tutarak, kişi haklarını pervasızca ihlal etme, kayırma, yalan söyleme, delil uydurma, iftirada bulunma gibi ahlak ve hukuk dışılıkları gerçekleştirmekte ve hedefleri uğruna suç işlemekte herhangi bir beis görmedikleri vurgulandı.

- Soruşturma

Gerekçede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle iltisak düzeyinde de olsa bağlantısı tespit edilen hakim ve cumhuriyet savcıları yönünden, 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 94'üncü maddesi kapsamında ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halinin mevcut olduğu tespitinden hareketle genel hükümler kapsamında adli soruşturmaya başlanıldığı belirtildi.

Soruşturma kapsamında 4 Ekim 2016 itibarıyla 3 bin 456 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiği, 2 bin 419 hakim ve cumhuriyet savcısının tutuklu bulunduğu, haklarında yakalama emri düzenlenen 177 kişi hakkında yakalama emirlerinin infazı için çalışmaların devam ettiği, 760 kişinin adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldığı bildirildi.

Gerekçede, şu ifadeler kullanıldı:

"Genel Kurul'un, 667 Sayılı KHK'nın 3'üncü maddesi kapsamında yapılacak değerlendirmeye esas olmak üzere, hakim ve savcıların, 'mesleğe kabulleriyle başlayan, eğitim merkezi ve Türkiye Adalet Akademisindeki faaliyetleri, hizmet içi eğitim ve yabancı dil eğitimlerine katılımlarına, yurt dışına gönderilmelerine, özel yetkili savcılıklara veya mahkemelere, idari görevlere atanmalarına ilişkin bilgiler ile bu görevlendirmelerde ve yine bir silah olarak kullanılan özel yetkili mahkemelere hakim veya unvanlı olarak, Teftiş Kurulu Başkanlığına, başkan, başkan yardımcısı veya müfettiş olarak, idari kurumlara tetkik hakimi, daire başkanı veya yardımcısı, genel müdür veya yardımcısı şeklinde yapılan atamalarda dikkate alınan kriterler, özlük dosyalarındaki bilgi ve belgeler, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları' incelendi.

Hakim ve savcılar hakkında ayrıca, HSYK'ya intikal eden şikayet, ihbar, inceleme ve soruşturma dosyaları ile bu dosyalar hakkında verilen kararlar, mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintili dosyalarda görev alan hakim ve Cumhuriyet savcılarının bu dosyalarda yaptıkları işlemler ve verdikleri kararlar, örgüt mensuplarının haberleşme için kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar ele alındı.

FETÖ/PDY mensubu oldukları Emniyet Genel Müdürlüğü terörle mücadele birimlerince düzenlenen raporlarla sabit olan örgüt üyeleri hakkında tayin ettiği disiplin cezaları ve muhalefet şerhleri, sosyal çevre bilgileri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ile belgeler, ilgililer hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın niteliği ve isnat edilen suçlamalar ile gözaltı ve tutuklama kararları, soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hakim ve cumhuriyet savcılarının ifade ve sorgu tutanakları, itirafçıların beyanları ile diğer bilgi ve belgeler kurul üyelerinin incelemesine sunuldu."

Örgütün sosyo-kültürel ve zihinsel yapısının da irdelendiği gerekçede, örgüte üyelik için kesin bir kriter olmadığı, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Sünni, Alevi hatta yapıya uzak gibi duran gruplardan, ateist ya da Yahudi, Hristiyan dinlerine inananlardan da paralel yapılanma içerisinde yer alanlar bulunduğu kaydedildi.

FETÖ/PDY'ye üyelik için dindar, inançlı veya Müslüman olma şartı aranmadığı, örgüt içerisinde her türlü suça bulaşmış, alkol müptelası, kumarbaz, hırsız, tefeci, rüşvetçi kişilerin de bulunduğu belirtildi.

- Haberleşme ağı

Örgütün haberleşme ağına ilişkin tespitlerin de bulunduğu gerekçede, FETÖ/PDY için en önemli haberleşme aracının mobil telefonlar olduğu, bu telefonlarda kullanılan hatların genelde bir başkası adına ya da örgüt kontrolündeki kurum veya kuruluşlar adına kaydedildiği ve abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamadığı anlatıldı.

Gerekçede, örgüt mensuplarının kendi adlarına kayıtlı olmayan mobil telefon hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmelerinin dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veri olduğu vurgulandı.

Örgütün üst düzey "abi" ve "abla"larının ise abone bilgilerinden, sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebildiği, başka ülkelerde kayıtlı mobil telefon hatları kullandığı, yurt dışındaki okullarla irtibat için ise kiralık hatlar vasıtasıyla şifreli IP telefon kullanıldığı belirtildi.

Gerekçede, mobil veri ile iletişime imkan tanıyan Skype, Tango, Bylock, Line, Kakaotalk, Whatsapp ve benzeri programların da düşük maliyetli olması ve mesajlaşmaların şifrelemek suretiyle korunması sebebiyle sık tercih edilen haberleşme yöntem ve araçları olduğu anlatıldı.

Canlı kurye kullanılmasının, örgütte en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edildiği belirtilen gerekçede, özellikle örgütün sözde lideri Gülen ile haberleşmede çoğunlukla bu yöntemin kullanıldığı, talimat almak yahut faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla ABD'nin Pensilvanya eyaletine gidilerek sözde liderle yüz yüze görüşüldüğü ve talimatların bizzat kendisinden alındığı kaydedildi.

- Yargı yapılanması

Gerekçede, FETÖ/PDY'nin yargı ayağındaki yapılanması ve gerçekleştirdiği faaliyetlere ilişkin bilgilere de yer verilerek, şu tespit yapıldı:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargı erki içerisinde, hiyerarşik şekilde örgütlenen ve alternatif olarak faaliyet gösteren, kendinden olmayan herkesi, özellikle de örgütün kişisel çıkar ve menfaatlerine hizmet etmeyen kişileri düşman addeden, örgüte boyun eğmeyen veya farklı düşünen kişileri hedef haline getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarına konu eden, istihbarat toplayan, operasyon kararları alan, emniyet ve yargı üzerinden toplanan istihbarata göre örgütün üst düzey yöneticilerinin verdiği kararları icra eden, basın ve yayın üzerinden linç girişimi gerçekleştiren, topluma yönelik algıyı yöneten, örgütte yer alanları kahramanlaştıran, unutturma sürecini tekrarlayan, suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı eliyle mağdur eden, çözümü mümkün olmayan abartılı, gerçeklerin gizlendiği, kasıtlı, taraflı ve delilsiz davalar açan, hukuki temelden yoksun bu davalarla da Türkiye'nin mafya ve terörle mücadele ettiği algısı yaratan örgüt mensuplarının yargı içerisinde cemaat cuntası şeklinde paralel bir yargı gücü oluşturdukları görülmüştür."

FETÖ/PDY mensubu olup, itirafçı yahut gizli tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan bazı hakim ve cumhuriyet savcılarının beyanlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, her birinin hayatlarının farklı dönemlerinde FETÖ/PDY militanları ile muhatap oldukları, örgütün öncelikli hedefinin devletin askeriye, adliye ve mülkiye kadrolarına yerleşmek olduğu, kendilerinin de bu amaç doğrultusunda örgütün yargıdaki eleman ihtiyacını karşılamak üzere yetiştirildiklerinin görüldüğü belirtildi.

Tanık ifadelerinden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından üyelerine hakimlik ve savcılık sınavlarına girmeleri konusunda telkinlerde bulunulduğu, ışık evleri, dershaneler ve okullar vasıtasıyla mahrem görev kapsamında büyük önem atfedilen hakim ve savcılık mesleğine örgüt mensuplarının yerleştirilmesi amacıyla, sınav sorularının yasal olmayan yollarla temin edilip sınavdan birkaç gün önce, abiler/ablalar tarafından cevapları işaretlenmiş kitapçıklar halinde öğrencilere gösterilerek ezberlemelerinin bu şekilde sınavda başarılı olmalarının sağlandığının anlaşıldığı kaydedildi.

Mensupları olan öğrencilere hakimlik ve savcılık sınavını kazanmaları halinde örgütün yargı içerisindeki bürokrat ve üst düzey yöneticileri tarafından referans olacağının söylendiği, mülakatı geçip staja başlayan hakim ve savcı adaylarının Adalet Akademisi ve staj döneminde de yine örgüt tarafından koordine edildiği bildirildi.

Gerekçede, kendilerinden olan hakim ve savcı adaylarının deşifre olmasını engellemek amacıyla örgütle irtibatlarını gizlilik içerisinde ve sözde liderin "tedbir" kurallarına uygun şekilde sürdürecekleri evlerde kalmalarının tavsiye edildiği aktarılan kararda, adayların beşer kişilik kapalı gruplar halinde ve örgüt tarafından finanse edilen evlerde kalmalarının sağlandığı, iki evin irtibat halinde olmasının istendiği de ifade edildi.

Örgütün Türkiye Adalet Akademisi stajında hakim ve savcı adaylarını staj dönemlerine göre ayırdığı, hakim ve savcı adaylarına gerektiğinde oruç tutmama, cuma namazına gitmeme, kokteyl ve resepsiyonlarda içki içme, örgüt dışından başka bayanlarla evlenmeme yönünde telkinde bulunulduğunun da anlaşıldığı belirtilen gerekçede, örgüt mensubu hakim ve savcıların T1, T2, T3, T4 ve T5 şeklinde kategorize edilerek taşra ve devre yapılanmasının oluşturulduğu anlatıldı.

Örgüt mensuplarının birbiriyle evlenmeye teşvik edilmesi yönünde bir sistem oluşturulduğu ve bu yönde katalog evlilikler yaptırıldığı, örgüt mensubu birinin, örgüt dışındaki bir bayanla evlenmesinin tasvip edilmediği bilgilerinin de yer aldığı gerekçede, "Örgüt sırlarının deşifre edilmesinin önüne geçmek amacıyla bu kişilere karşı mesafeli davranıldığı ya da yapıdan uzaklaştırma yoluna başvurulduğu, FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olan hakim-savcı adaylarının diğer hakim-savcı adayları arasında tanınması ve ön plana çıkartılması, örgüt jargonuyla ifade etmek gerekirse "parlatılması" amacıyla bu üyelerden müteşekkil hakim savcı adayları mezuniyet albüm kurulları oluşturulduğu, anılan albüm kurulu üyelerinin tertip ettikleri ziyaretlerle kamu bürokrasisine refere edildiği yaşanan süreç ile sabittir." denildi.

Gerekçede, 2010-2014 yılları arasında sistematik uygulamalar sonucunda FETÖ/PDY'nin yargı içindeki etkin gücüne ulaştığı, bu gücün korunması için 2014'teki HSYK seçimine özel önem atfedildiği kaydedildi.

Bu kapsamda örgüt mensuplarının deşifre olmayı göze alarak, ziyaretler, organizasyonlar düzenlediği, seçim süreci boyunca "bylock" üzerinden örgüt içi iletişim sağlandığı ifade edildi.

- Didem Yaylalı ve Ali Tatar örneği

Adalet Akademisinin hakim-savcı adayları yönünden fişleme merkezine dönüştürüldüğü ve kendilerinden olanlara iyi siciller verilerek mesleki kariyer anlamında önlerinin açıldığı anlatılan gerekçede, kendilerinden olmayan adayların ise mesleğe kabul ve ileride yükselmelerini engelleyecek mahiyette sicillerin oluşturulduğu, mesleğe kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar yapıldığı kaydedildi.

Hakkında usulsüz soruşturma açılarak disiplin cezası tayin edilen, bu ceza gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyenler arasında yer alan Didem Yaylalı ile Yarbay Ali Tatar gibi, uğradığı haksızlıklara dayanamayarak intihar etmek suretiyle yaşamına son verenler bulunduğuna işaret edilen gerekçede, örgüt mensubu adayların ise staj döneminde verilen siciller gibi yollarla parlatılarak kritik görevlerde rol almaya hazırlandıkları bildirildi.

Ayrıca gerekçede, "kumpas davalarında, örgütün amaçları doğrultusunda, istihbarat birimlerinin topladığı bilgiler bilgisayarlara kaydedildi, bunlar fuhuş, casusluk şebekesinin topladığı bilgiymiş gibi arama sırasında evlerde bulunmuş gösterilerek dijital delil olarak işleme konuldu, bu yolla asker sivil birçok kamu görevlisi hakkında soruşturma yapıldı ve bu kamu görevlilerinin tasfiye edilerek, örgüt kadrolarının fetih hareketine yer açıldı, tüm bunlar yapılırken yargı da buna alet edildi." tespiti yapıldı.

Gerekçede, HSYK'ya intikal eden FETÖ/PDY ile bağlantılı, 17-25 Aralık, Kozmik Oda, paralellerin tahliyesi, Ergenekon, Askeri Casusluk, MİT tırlarının durdurulması, usulsüz dinlemelerle ilgili bazı soruşturma dosyalarından örnekler verildi.

Yorumlar