"FETÖ yüzlerce vakıf ve dernek üyesini mağdur etti"

- 28 Şubat sürecinde terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle yargılanan ve 3 yıl 8 ay cezaevinde kalan İhya-Der üyesi ve avukat Mahmut Şahin, FETÖ mensuplarının kumpaslarını anlattı - Şahin: - "Özellikle yargı ve emniyet içinde yuvalanmış bu cuntanın birtakım kumpaslar kurarak, deliller üreterek insanları mağdur ettiğini avukat olarak şahsen müşahede ettim. Türkiye'de İhya-Der ile birçok İslami dernek ve vakıf üyesi aynı komplo ve tezgahlarla yargılanarak hapis cezalarına çarptırıldı, cezaevlerinde baskı ve işkenceye maruz kaldı" - "Ben de İhya-Der dosyasından yargılandım. 2009 yılında Elazığ'da bir operasyon yapıldı ve İhya-Der'e birtakım deliller ve yazılar bırakıldı. Tamamen kanuni sınırlar içerisinde çalışan bir hayır derneği adeta illegal bir yapıymış gibi gösterildi"

Google Haberlere Abone ol
"FETÖ yüzlerce vakıf ve dernek üyesini mağdur etti"

ELAZIĞ (AA) - İSMAİL ŞEN - İhya Eğitim, Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İhya-Der) üyesi ve avukat Mahmut Şahin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yargı ve emniyet içerisindeki mensuplarının, örgütün elebaşı Fetullah Gülen ve fikirlerine muhalif onlarca vakıf, dernek ve grubu hedef alarak kurdukları kumpaslarla yüzlerce insanı mağdur ettiğini söyledi.

28 Şubat sürecinde Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesince, hakkında terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen ve 3 yıl 8 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen Şahin, FETÖ mensuplarının kumpasları nedeniyle yaşadığı ve tanık olduğu mağduriyetleri AA muhabirine anlattı.

Şahin, FETÖ'nün devlet içerisinde yuvalanan iş birlikçilerinin dernek ve vakıflara yönelik ilk operasyonunu kapatılan Samanyolu televizyonunda gösterilen ''Tek Türkiye'' isimli dizide terör örgütü gibi lanse edilen "Tahşiye grubu" üzerinden yaptığını savundu.

- "Hayır derneği illegal bir yapıymış gibi gösterildi"

Dindar vatandaşlara Tahşiye kumpasını düzenleyen paralel yapının, daha sonra Elazığ'da İhya-Der, Adıyaman'da Vahdet Eğitim, Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Vahdet-Der), Diyarbakır ve Batman'da Mustazaf-Der gibi birçok vakıf ve derneği terör örgütleriyle ilişkilendirerek pasifize etmeye çalıştığını kaydeden Şahin, şöyle konuştu:

''Özellikle yargı ve emniyet içinde yuvalanmış bu cuntanın birtakım kumpaslar kurarak, deliller üreterek bu insanları mağdur ettiğini bir avukat olarak şahsen müşahede ettim. Türkiye'de İhya-Der ile birçok İslami dernek ve vakıf üyesi aynı komplo ve tezgahlarla yargılanarak hapis cezalarına çarptırıldı, cezaevlerinde baskı ve işkenceye maruz kaldı. Ben de İhya-Der dosyasından yargılandım ki bu dosya kamuoyunda çok tartışıldı. 2009 yılının nisan ayında Elazığ'da bir operasyon yapıldı ve İhya-Der'e birtakım deliller ve yazılar bırakıldı. Tamamen kanuni sınırlar içerisinde çalışan bir hayır derneği adeta illegal bir yapıymış gibi gösterildi."

- "Ciddi mağduriyetler yaşadılar"

Şahin, Elazığ'da İhya-Der'in merkez, şube ve temsilcilikleri ile üyelerinin ev ve iş yerlerine yapılan operasyonlarda gözaltına alınan 24 kişi hakkında Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesince terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle dava açıldığını kaydetti.

"Operasyonlarda hiçbir somut delil elde edilememesine rağmen, bütün çalışmalarını yasal çerçevede yürüten derneğin 18 üyesi hakkında hapis cezası verildi. Bu 18 kişi içerisinde 60 yaşında bir ablamız, 30 yaşında bir engelli kardeşimiz de ceza aldı. 18 kişiden 6'sı cezaevine girdi. Ben de bu İhya-Der dosyasından yargılandım." ifadelerini kullanan Şahin, 3 yıl 8 ay cezaevinde kaldığını, 12 kişinin ise aileleri ile yurt dışına kaçmak zorunda kaldığını aktardı.

Şahin, o dönem yapılan savunmaların değil, sadece işkence ve baskı altında verilen ifadelerin dikkate alındığını öne sürerek, şunları kaydetti:

"Emniyetin hazırlamış olduğu fezleke iddianamede karara dönüştü. Aslında çok öncesinde ayarlanmış ve tasarlanmış bir karar söz konusuydu ve Yargıtay aşamasında hızlı bir şekilde kesinleştirildi. Tüm bu süreç bize şunu gösterdi ki özel yetkili mahkemelerin vermiş olduğu kararlarda hukuk tamamen devre dışı bırakıldı. Dışarıdan emir-komuta zinciri içerisinde birilerinin talimatıyla dosyalar oluşturuldu ve karara bağlandı.''

- "Halkımız FETÖ'nün ne kadar tehlikeli olduğunu gördü"

28 Şubat sürecinde onbinlerce kişinin mağdur edildiğini, sonrasında bu yapıların siyaseti yeniden dizayn etmeye yönelik yeni oyunlarını sahneye koyduklarını belirten Şahin, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi ile son hamlesini yaptığını belirtti.

Darbe girişimine yönelik yürütülen soruşturmalarda gözaltına alınan ve tutuklanan savcı, hakim ve emniyet mensupları arasında 28 Şubat sürecindeki dosyaları yürüten savcı, hakim ve emniyet mensuplarının bulunmasını ilahi adaletin tecellisi olarak değerlendirdiğini kaydeden Şahin, ''Malum yapının hukuksuzluklarının ne kadar tehlikeli ve ciddi boyutlarda olduğunu hep dile getirmiştik. Bu tehlike 17-25 Aralık operasyonlarında kısmen anlaşıldı fakat darbe girişimi ile bütün halkımız FETÖ'nün ne kadar tehlikeli olduğunu gördü. Ciddi adımların atılmasıyla inanıyoruz ki memleketimiz bu beladan kurtulacaktır.'' şeklinde konuştu.

Yorumlar