Erciş'teki gösterilerde hayatını kaybeden Deniz'in ailesine tazminat

- Anayasa Mahkemesi, Van'ın Erciş ilçesinde 2008'de düzenlenen gösteriler sonrası gözaltına alınan ve polis tarafından öldürüldüğü öne sürülen Mehmet Deniz'in ölümüyle ilgili etkili soruşturma yürütülmediğinden yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi - İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın Erciş Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmeden Yüksek Mahkeme, Deniz'in ailesine 80 bin lira tazminat ödenmesini kararlaştırdı

Google Haberlere Abone ol
Erciş'teki gösterilerde hayatını kaybeden Deniz'in ailesine tazminat

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, Van'ın Erciş ilçesinde 2008'deki gösterilerde gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden Mehmet Deniz'in ölümüyle ilgili etkili soruşturma yürütülmediğinden, eşi ve çocuklarına 80 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir siyasi parti tarafından Erciş'te düzenlenen etkinlik sonrası çıkan gösterilerde 108 kişi gözaltına alındı.

Yakalama tutanağında ismi bulunan Mehmet Deniz, emniyette sağlık durumunun kötüye gitmesi üzerine polis aracıyla Erciş Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Van Emniyet Müdürlüğünce, "Erciş'te yaşanan olaylarda atılan taşların kafasına isabet etmesi nedeniyle yaralanan Mehmet Deniz'in kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği" açıklandı.

Deniz'in ölümüyle ilgili soruşturmada ifadesi alınan eşi ise kocasının olaylarla ilgisi bulunmadığını, gösterici olmadığını, olay günü taziye ziyaretinden evine dönerken polisler tarafından dövülerek öldürüldüğünü ileri sürdü.

Bir yıl içinde tamamlanan soruşturmada, polis memuru S.B. hakkında "zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama sonucu ölüme sebep olmak" suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldı.

Erciş Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Deniz'in ölümüne neden olan kafa bölgesindeki yaralanmaların görevli polis memurlarından hangisi tarafından yapıldığının tam olarak tespit edilememesi nedeniyle polis memurunun beraatına karar verdi.

Mahkeme, ayrıca "Deniz'in ölümüne neden olan polis memurlarının tespit edilerek haklarında kamu davasının açılması konusunda gereğinin takdiri için karar kesinleştiğinde Erciş Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına" karar verdi. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını onadı. Kararın kesinleşmesinin ardından yerel mahkeme, Başsavcılığa suç duyurusunda bulundu.

Savcılık tarafından olaya ilişkin yeni bir soruşturma yürütülmeksizin dosya üzerinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

Mehmet Deniz'in eşi ve çocukları da Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak, soruşturmanın etkili şekilde yürütülmesi, maddi ve manevi tazminata karar verilmesini istedi.

- Yaşam hakkının ihlali

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, Mehmet Deniz'in ölümüyle ilgili etkili soruşturma yürütülmediğinden yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın Erciş Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmeden Yüksek Mahkeme, Deniz'in ailesine 80 bin lira tazminat ödenmesini kararlaştırdı.

İkinci Bölümün kararında, Erciş Ağır Ceza Mahkemesindeki davada, Mehmet Deniz'in ölümüne neden olan kafa bölgesindeki yaralanmanın görevli polis memurları tarafından gerçekleştirildiğinin kabul edildiği ancak müdahaleyi gerçekleştiren polis memurunun kim olduğunun kesin olarak belirlenemediği gerekçesiyle beraat kararı verildiği hatırlatıldı.

Mehmet Deniz'in ölümünün polis memurlarının müdahalesi sonucu meydana geldiğinin yargı mercileri tarafından kabul edildiği aktarılan kararda, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden de Deniz'in ölümünün kolluk görevlilerinin güç kullanımına bağlı meydana geldiği yönündeki kabulden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtildi.

Kararda, Deniz'in devletin himayesi altında geçirdiği 5 saatlik sürede yaşamına ya da fiziksel bütünlüğüne yönelik herhangi bir müdahale gerçekleşmediğini ispat yükümlülüğünün devlete ait olduğu ifade edilerek, şunlar kaydedildi:

"Somut olayda emniyet birimlerinin ölümün nasıl meydana geldiğine, yakalanma anından hastaneye sevk anına kadar geçen sürede gerçekleşen işlemlere ve bu işlemleri gerçekleştiren kolluk görevlilerinin kimliklerine ilişkin bilgileri adli makamlarla paylaşmadıkları görülmektedir. Bu bilgilerin ortaya konulmaması nedeniyle başvurucuların yakınının yaşamına yönelik müdahalenin hangi koşullar altında gerçekleştiği anlaşılamamış ve kamu makamlarının olayın aydınlatılması konusunda adli mercilerle iş birliği yapmaktan kaçındıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Başvurucuların iddiaları, Erciş Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde kolluk görevlilerinin güç kullanımı sonucu ölümün meydana geldiği ve Anayasa'nın 17. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ölümle sonuçlanabilecek güç kullanımını haklı kılacak bir nedenin bulunmadığı anlaşılmıştır."

- Etkili soruşturma yürütülmemesi

Kararda, faili açık olmayan ve şüpheli şekilde gerçekleşen ölüm olayının tüm yönlerinin ortaya konulması, sorumlu kişilerin belirlenerek gerekiyorsa cezalandırılmasına imkan tanıyan etkili soruşturma yürütülmesinin gerekliliğine işaret edildi.

Olayda soruşturma makamlarınca bir kısım delil toplanmasına rağmen, olayın aydınlatılmasını sağlayacak nitelikte olduğu değerlendirilen çok sayıda hususun araştırılmadığı belirtilen kararda, soruşturmada ölüm olayının sorumlularının ortaya çıkarılması imkanını azaltan ve soruşturmanın kararlılığı ile ciddiyetini zayıflatan birtakım eksiklikler bulunduğu kaydedildi.

Kararda, mutlak surette toplanması gereken delillerin ve araştırılması gereken konuların göz ardı edildiği, dolayısıyla etkili soruşturma yürütme yükümlülüğü bağlamında delil toplamaya ilişkin yükümlülüğün ihlal edildiği sonucuna varıldığı aktarıldı.

Olayın aydınlatılması bakımından önemli olduğu değerlendirilen delilleri toplamakla görevlendirilen kolluk görevlilerinin aynı zamanda ölüm olayının faili olmakla suçlanmaları nedeniyle soruşturma makamlarının bağımsızlığı bakımından da ayrıca inceleme yapılması gerektiği ifade edilen kararda, olayın muhtemel faili veya faillerinin Erciş Emniyeti'nde görevli olmasına rağmen delilleri toplama ve faili tespit etme görevinin de Erciş Emniyet Müdürlüğüne verildiği hatırlatıldı.

Emniyet Müdürlüğü tarafından failin tespit edilmediği, kişiyi yakalayan polislerin kimliklerinin açıklanmadığı, olayı aydınlatmaya katkı sağlayacak nitelikte başkaca delil de sunulamadığı ifade edilen kararda, "Bu durum, emniyetin bir kısım delili kasıtlı olarak toplamadığı veya gizlediği anlamına gelmemekle birlikte kolluk görevlilerinin ölümcül güç kullanımının tartışıldığı bir olayda soruşturma makamlarının bağımsızlığı konusunda ciddi tereddütler oluşmasına neden olmaktadır." denildi.

Olaya karışan başka kolluk görevlilerinin de olabileceği açık olmasına rağmen savcılık tarafından sadece bir şüpheli hakkında dava açıldığı, diğer zanlılarla ilgili soruşturma yürütülme gereği duyulmadığı belirtilerek, soruşturma sonucunda alınan kararın etkili soruşturma yükümlülüğünü karşılamadığı bildirildi.

Yorumlar