Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Kalın:

- "Sincar'ın ikinci Kandil olmasına asla izin vermeyiz. Bu yönde bir adım atılırsa Türkiye gerekli tedbirleri alır, gerekli adımları atar" - "Şu anda Türkiye, DEAŞ ile mücadelede uluslararası toplum ve koalisyon içerisinde de en önde gelen ülkelerden biri" - "(Cinsel istismar suçlarına ilişkin önerge) Şu anda Meclisin uhdesinde tartışılıyor. Dün akşam sayın Başbakanımızın konunun diğer grup ve partilerle görüşülmesi yönünde bir talimatı oldu. Zannediyorum bu görüşmelerden artısı, eksisi bütün boyutlarıyla değerlendirilerek dosya tekemmül ettirilecek"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Kalın:

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, "Sincar'ın ikinci Kandil olmasına asla izin vermeyiz. Bu yönde bir adım atılırsa Türkiye gerekli tedbirleri alır, gerekli adımları atar." dedi.

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezinde, TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen ve Anadolu Ajansının (AA) global iletişim ortağı olduğu fuarda gazetecilere açıklama yapan Kalın, Fırat Kalkanı Harekatının son durumuna ilişkin bilgi verdi.

24 Ağustos'ta Türkiye'nin kendi imkan ve kabiliyetleriyle ve uluslararası koalisyon çerçevesinde başlatılan harekatın planlandığı gibi devam ettiğini, zaman zaman sahadaki gelişmelere bağlı olarak tempo kazandığı ya da sürece yayıldığı dönemlerin olabileceğini dile getiren Kalın, şunları söyledi:

"Şu an itibariyle bildiğiniz gibi Cerablus'tan girildi. Azzaz'dan, El Rai'den, Dabık'tan ve şu an El Bab'a kadar olan bütün bölge DEAŞ'tan tamamen temizlenmiş durumda. Operasyon başarılı bir şekilde ve planlandığı gibi devam ediyor. Gerek koalisyon güçleriyle, ABD ve gerek Rusya'yla bunun koordinasyonu da sahada yapılıyor. Bizim öncelikli hedefimiz, belli bir bölümüne ulaştıktan sonra, bu bölgenin tamamen Türkiye açısından güvenli hale gelmesi. Sayın Cumhurbaşkanımızın da daha önce ifade ettiği gibi, El Bab da bu operasyonun önemli bir ayağını teşkil ediyor ve El Bab'a yapılan bu baskı diyelim DEAŞ'a karşı, hem Rakka'nın kurtarılması hem Suriye'nin diğer kasaba ve şehirlerinin DEAŞ'tan kurtarılması açısından önem arz ettiği gibi Musul operasyonu açısından da önem arz ediyor. Çünkü şu anda Türkiye, DEAŞ ile mücadelede uluslararası toplum ve koalisyon içerisinde de en önde gelen ülkelerden biri."

Harekatın hedefine ulaşana kadar devam edeceğini, bu konuda en ufak bir tereddütlerinin olmadığını vurgulayan Kalın, "Zaten şu anda Hür Suriye Ordusu 2-3 kilometre gibi bir mesafede El Bab'a. Yani şehre girmesi yakındır ama özellikle etrafının temizlenmesi, güvenlik altına alınması noktasında da orada yoğun bir çalışma şu anda devam ediyor. Gene bu plan çerçevesinde bu harekat devam edecek." ifadelerini kullandı.

Rejimin asıl yoğunlaştığı yerin Halep olduğuna dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:

"Halep ve civarındaki askeri hareketlilik de devam ediyor. Maalesef rejim savaş ve insanlık suçu işlemeye devam ediyor. Biz Halep konusunda daha önce pek çok girişimde bulunduk. Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Putin'le görüştü. Özellikle bu hava harekatının durdurulması ve insani yardımların oraya ulaştırılması noktasında. Fakat maalesef ne Cenevre görüşmelerinden ne ikili, üçlü girişimlerden şu ana kadar bir netice alamadık. Ondan sonra da bütün şey durdu. Aslında Türkiye bütün imkan ve kabiliyetleriyle o bölgeye insani yardım ulaştırmak için hazır bekliyor. Eğer orada bir kısmi iyileşme ve çatışmasızlık durumu olursa biz hem Halep halkına yardım götürme noktasında hem de Halep merkezli bir siyasi çözüm bulunması konusunda girişimlerimizi yoğunlaştıracağız."

Musul'da öncelikli hedefin Musulluların öncülüğünde şehrin DEAŞ'tan temizlenmesi olduğunu, şu ana kadar Musul'da operasyonun az çok planlandığı şekilde devam ettiğini, zaman zaman hızlanıp zaman zaman yavaşladığını aktaran Kalın, "Çünkü şehir içinde, Dicle'nin doğusu büyük oranda temizlenmiş durumda ama Dicle'nin batısı, esas şehrin nüfusunun yoğun olduğu bölge Musul şehri içinde. Bununla ilgili planlamalar da devam ediyor." dedi.

Musul'dan gelebilecek herhangi bir mülteci dalgasına karşı AFAD, Kızılay ve diğer birimlerin hazır olduğunun altını çizen Kalın, bunu da Irak Merkezi hükümeti ve Erbil ile koordineli bir şekilde sürdürdüklerini dile getirdi.

Kalın, Telafer'e Şii milis grupların girmesinin DEAŞ'ın istediği gibi bir şey olduğunu ve bunun halkı tekrar DEAŞ'ın kucağına iteceğini belirterek, "Bir mezhep tartışmasına gider. Bizim bunu kabul etmemiz elbette mümkün değil." dedi.

Koalisyonla, Amerikalılarla ve Irak Merkezi Hükümetiyle yakın temas halinde olduklarını yineleyen Kalın, şöyle devam etti:

"Özellikle Telafer'e 2 bin kişilik Şii ve Sünni Türkmenlerden oluşan bir grubun Irak merkezi ordusuyla girmesi konusunda varılmış bir mutabakat var ve biz bu mutabakatın vurgulanmasını ve bunun dışına çıkılmamasını istiyoruz. Irak Başbakan İbadi'nin 10-15 gün önce bazı açıklamaları oldu. Haşdi Şabi'nin Telafer'e girmeyeceğini söyledi ama aksi yönde gelişmeler yaşanıyor şu anda sahada. Bu şu demektir ya sözünü geçiremiyor ya da başka bir plan uygulanıyor orada. Bu konuyu biz Amerikalı muhataplarımızla dünden beri özellikle yoğun bir şekilde görüşüyoruz. Askeri kanadın, istihbarat kanadının, Dış işlerinin, bizlerin bu konuda yoğun bir trafiği var. Haşdi Şabi'nin bu şekilde yani bu tür gruplar halinde Telafer'e girmemesi konusunda gerekli uyarıları yapmaya devam ediyoruz. Biz tabii Türkmenlerle de bu konuda temas halindeyiz. Sahadan gerekli bilgileri alıyoruz. Bunu da yakından takip etmeye devam edeceğiz."

- "PKK fiili durum yaratarak şehirde kendine güç ya da konum elde etmeye çalışıyor"

Sincar konusuna da değinen Kalın, PKK'nın orada fiili bir durum yaratarak, Yezidileri kalkan ya da bahane olarak kullanarak oralara girmeye çalıştığını ifade etti.

İbrahim Kalın, Sincar'da şu anda DEAŞ tehdidi ya da mevcudiyeti olmadığına vurgu yaparak, "Daha önce peşmergenin orada bizzat Mesut Barzani'nin öncülüğünde yürüttüğü bir operasyon vardı. O çerçevede aslında şehir büyük oranda DEAŞ'tan temizlendi ama görünen o ki orada PKK bir fiili durum yaratarak şehirde kendine güç ya da konum elde etmeye çalışıyor. Daha önce sayın cumhurbaşkanımız ifade etti. Ben de burada bir kez daha altını çizerek söylüyorum, Sincar'ın ikinci Kandil olmasına asla izin vermeyiz. Bu yönde bir adım atılırsa Türkiye gerekli tedbirleri alır, gerekli adımları atar. Bunu da net bir şekilde burada ifade edeyim." diye konuştu.

Kalın, sınıra sevk edilen tanklara ilişkin soru üzerine de bu durumun PKK, DEAŞ ve diğer terör örgütlerine karşı alınan tedbirler çerçevesinde görülmesi gerektiğini kaydederek, şunları söyledi:

"Bunun Irak'ın egemenliği veya toprak bütünlüğüne yönelik bir hareket gibi algılanması tamamen çarpıtmadan ibarettir. Biz tamamen kendi ulusal güvenlik önceliklerimiz çerçevesinde bu adımları atıyoruz. Bugüne kadar bizim topraklarımızdan Irak'a yönelik herhangi bir toprak tehdidi söz konusu olmamıştır ama maalesef Irak'tan çeşitli sebeplerle, merkezi hükümetin zayıf olması, coğrafyanın şartları, PKK'nın orada örgütlenmiş olması gibi çeşitli gerekçelerle Irak topraklarından Türkiye'ye dönük güvenlik tehdit ve riskleri devam ediyor. Biz tabii bunun önünü almak için kendi sınırlarımızda bu tedbirleri aldık. Almaya da devam edeceğiz. Musul ya da Suriye'de olabilecek muhtemel beklenmedik gelişmelerle ilgili olarak da bu süreci yakından takip ediyoruz. Uluslararası ortaklarımızla ve koalisyonla bu konuda yakın istişare içindeyiz."

Meclisteki istismar düzenlemesine de değinen Kalın, "Bu konu bildiğiniz gibi Meclise geldi. Şu anda Meclisin uhdesinde tartışılıyor. Dün akşam sayın Başbakanımızın, konunun diğer grup ve partilerle görüşülmesi yönünde bir talimatı oldu. Şu anda Meclis çatısı altında devam ediyor. Zannediyorum bu görüşmelerden artısı, eksisi bütün boyutlarıyla değerlendirilerek dosya tekemmül ettirilecek. Ondan sonra biz de takip edeceğiz tabii ki bu süreci." değerlendirmesini yaptı.

Yorumlar