Çavuşoğlu, Le Monde’a konuştu:

-"Türkiye terör örgütü DAEŞ ile tüm imkanlarıyla savaşıyor" - ''PKK ve YPG’nin amacı ne Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması ne de toprak bütünlüğünün, tam tersine onlar kendi oluşumlarını, varlıklarını kurmak istiyorlar. Bu çok tehlikeli. Orta ve uzun vadede, bizim, Avrupa’nın ve ABD’nin güvenliği bakımından çok olumsuz etkisi olacaktır'' - ''Ruslar (yaptırımların) hepsini kaldıracaklarını söylediler''

Google Haberlere Abone ol
Çavuşoğlu, Le Monde’a konuştu:

PARİS (AA) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ''Türkiye’nin terör örgütü DAEŞ ile tüm imkanlarıyla savaştığını'' belirtti.

Çavuşoğlu, Fransa’da yayınlanan Le Monde gazetesinin internet yayınında çıkan mülakatında, ikili ve bölgesel Türk dış politikasına ilişkin soruları yanıtladı.

''İstanbul'da Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirilen saldırıyla DAEŞ’in Türkiye’ye savaş ilanı arasında bir bağ var. Stratejinizi değiştirecek misiniz?’’ şeklindeki soru üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:

''Bu yeni bir şey değil. DAEŞ Türkiye’ye daha önce de saldırdı. Havalimanı saldırısı daha sofistike. Bir taktik değişikliği söz konusu olabilir ama bir strateji değişikliği değil. DAEŞ’le tüm imkanlarımızla savaşıyoruz. İncirlik’teki hava üssümüzü açarak, (Kürt) Peşmergeleri ve Iraklı yerel güçleri (Hristiyanlar, Yezidiler, Sünniler, Türkmenler) Irak’ın kuzeyinde eğiterek, DAEŞ karşıtı koalisyonda çok aktiftik. Uzun zamandan beri yabancı savaşçı akışını durdurduk. Yurda girişi yasaklılar listemizde 50 bin isim var, 3 binden fazla kişiyi geri gönderdik, bin civarında kişi de Türkiye’de tutuklu.''

''Türkiye DAEŞ ve PKK’ya karşı bir savaşın içinde. Cephede bu iki mücadeleyi yürütmek mantıklı mı?'' sorusu üzerine Çavuşoğlu, Türkiye’nin ikisiyle de mücadele etmekten başka seçeneği olmadığını ifade etti.

Çavuşoğlu, ''Teröristler tarafından kim olurlarsa olsunlar, saldırıya uğradığınızda öncelik belirlemezsiniz. Bize göre bu iki örgütün her biri en az diğeri kadar tehlikeli. Gündüz bize saldıran DAEŞ, gece PKK. İkisiyle birlikte mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok.'' dedi.

''PKK’nın Suriye’de DAEŞ’e karşı mücadele ettiğinin" söylenmesi üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

''Sonunda PKK ile YPG arasında hiçbir fark bulunmadığını anlamanıza sevindim. Avrupa’daki dostlarımız ve Amerikalı müttefiklerimiz bunun tersine bizi ikna etmeye çalışıyorlar. DAEŞ’le mücadele ediyor bahanesiyle PKK’nın Türkiye’deki terör eylemlerini yürütmesine, askerlerimizi ve polislerimizi öldürmesine izin mi verilmeli? Olmaz.’’

Le Monde’un ''PKK ile 2015 Haziran’ı öncesindeki barış sürecine neden geri dönülmüyor?'' şeklindeki sorusu üzerine Çavuşoğlu, şöyle dedi:

''Bu müzakerelere giriştiğimizde kendi tabanımız tarafından ağır şekilde eleştirildik. Çözüme ulaşmak için büyük bir siyasi risk ve güvenlik riskiydi ama PKK silah yığmak için bunu kullandı ve zamanı geldiğini düşündüğünde, bizim DAEŞ tarafından saldırıya uğradığımızı gördüğünde hücuma geçti. Yeniden (saldırıya) başlayan biz değiliz. Terörden vazgeçer ve silahlarını bırakırsa çözüm sürecine yeniden başlayabiliriz. Avrupalılar ve Amerikalılar neden PKK’dan terör eylemlerine son vermesini istemiyorlar?''

''Suriye’de YPG’ye askeri destek veren ve sınırlarınızda PKK’ya yakın bir Kürt varlığı kuruluşuna da katkıda bulunan Amerikalılar tarafından hayal kırıklığına uğratıldınız mı?'' şeklindeki soru üzerine Çavuşoğlu, bir terör örgütüne karşı diğer teröristleri kullanmanın gerçekçi olmadığını ve bunun büyük bir hata olduğunu ifade etti.

Çavuşoğlu, ''PKK ve YPG’nin amacı ne Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması ne de toprak bütünlüğünün, tam tersine onlar kendi oluşumlarını, varlıklarını kurmak istiyorlar. Bu çok tehlikeli. Orta ve uzun vadede, bizim, Avrupa’nın ve ABD’nin güvenliği bakımından çok olumsuz etkisi olacaktır. dedi.


Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şimdi Menbiç Anlaşmasıyla ilgili Amerika Birleşik Devletleri’nin sonuca bağlanan anlaşmaya uyduğunu ve hiçbir sorun olmadığını kaydetti.

''Menbiç’in geleceği konusunda nasıl bir anlaşmaya vardınız?'' şeklindeki soru ise Çavuşoğlu, ''Bu gizli bir askeri anlaşma, bunun hakkında konuşmak istemiyorum'' yanıtını verdi.

- Rusya ile ilişkiler


Rusya ile ilişkilerdeki yeni dönemle ilgili soru üzerine Çavuşoğlu, "İlişkilerin normalleşmesi adına çok faydalı bir mektup gönderdik. Rus halkına ve pilotun ailesine üzüntülerimizi ifade ettik. Kimin ne dediği önemli değil, önemli olan ilişkilerimizi nasıl güçlendirebileceğimiz ve derinleştirebileceğimiz.’’ dedi.

''Rusların yaptırımları kalktı mı?’’ sorusu üzerine ise Çavuşoğlu, şunları söyledi:

''Ruslar hepsini kaldıracaklarını söylediler ve ilk sonuçlarını turizmde gördük. Ruslar yeniden gelmeye başladılar, vizesiz özgürce gelebilirler. Bu kararların nasıl uygulanacağını görmek için bakanlar seviyesinde, üst düzey memurlar seviyesinde ve ayrıca Çin’deki G20 Zirvesi’nden önce Devlet Başkanları seviyesinde bir araya geleceğiz.''

''Rus hava ihlallerinin devam etmesi durumunda NATO’dan garanti aldınız mı?’’ sorusunu Çavuşoğlu, ''NATO zaten, tüm Türk hava sahasını koruyan bir hava savunma sistemini yerleştirme kararı almıştı. Bir kısmı hala yerleştirilmekte. Varşova Zirvesi’nde bunu hatırlatacağım.'' diye yanıtladı.

Le Monde’un, ''Rusya ile uzlaşınıza rağmen, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kaderi ve geleceği hakkında hala anlaşmazlık içindesiniz’’ şeklindeki ifadesi ve Cenevre barış görüşmeleri ile ilgili sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:

''Biz hala Suriye halkının ve muhalefetin Esed’i kabul etmek istemediğini düşünüyoruz çünkü Esed 500 bin vatandaşını öldürmek için kimyasal silahlar ve varil bombaları kullandı. Rusya ve İran bu konuda farklı düşünüyorlar ama müzakere ediyoruz.
Cenevre ile ilgili süreç devam ediyor ama Staffan de Mistura (BM Özel Temsilcisi) yeniden başlama için bir tarih verme kabiliyetinde değil. Bir yol haritası vardı: Savaşın durması, insani yardımların dağıtımı ve gerçek siyasi görüşmeler ama ateşkes birçok kez (Suriye) rejim ve destekçileri tarafından ihlal edildi. Rejimin engellemeleri sebebiyle kuşatılmış bölgelere insani yardım ulaşmadı. Son olarak, rejim siyasi geçiş için müzakere etmek istemiyor. Biz muhalefete her zaman müzakere için Cenevre’ye gitmelerini söyledik ama bu şartlarda ne yapılabileceğini göremiyoruz.''


- ''Siyasi çözüm en iyisi olmaya devam ediyor''


''Suudi Arabistan 'B Planı'na geçilmesini öneriyor, bu Esad üzerinde baskı kurmak için ılımlı isyancılara yardımları artırmak anlamına mı geliyor?’’ sorusu üzerine Çavuşoğlu, şöyle dedi:

''En iyi çözüm siyasi olan. Bu başarılı olmazsa maalesef savaş asla bitmeyecek ve daha fazla sivil kayıp, daha fazla yerlerinden edilmiş kişi ve sizde, Avrupa’da olduğu gibi bizde de daha fazla mülteci olacak. Suudi Arabistan ve bölgedeki birçok ülkenin sabrı tükeniyor çünkü şekillenecek bir manzara görmüyorlar. Bu yüzden bir 'B Planı' üzerinde düşünmek gerekiyor ama siyasi çözüm en iyisi olmaya devam ediyor.''

''Yaklaşık 120 bin Suriyeli sınırlarınıza yığıldı. Girmelerine izin verecek misiniz?'' sorusu üzerine Çavuşoğlu, en iyi çözümün Suriye’nin içinde güvenli bölge kurulması olduğunu belirtti. Şimdilik, gelen Suriyelilerin bulundukları yerlere geçici çadırlar ve barınaklar yaptıklarını ve insani yardım gönderdiklerini bildiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

''En ideali, DAEŞ püskürtüldükten sonra, yerlerinden edilmiş bu kişilerin Menbiç bölgesine ve Suriye’nin kuzeyine yerleşmeleri. Altyapı inşasını üstlenebiliriz. Geçmişte Irak’ta ve başka yerlerde korumalı bölgeler vardı. Bu sadece niyet meselesidir. Bölgedeki durumu çok iyi bilen Fransa’nın dışında kimse bu çözümün konuşulmasını duymak istemiyor. Bayan Merkel’in bu seçeneği desteklemeye başlaması için yoğun göçmen dalgasının beklenmesi gerekti.''

Suriye ile ilgili Moskova’nın nasıl ikna edileceğine dair bir soru üzerine Çavuşoğlu,
öncelikle müttefiklerin kendi arasında anlaşması gerektiğini vurgulayarak, ''Daha sonra Rusya ile konuşulur.'' ifadesini kullandı.

Le Monde’un, ''Irak’ta askeri birliğiniz var. Türkiye doğrudan Musul savaşına katılacak mı?'' sorusunu Çavuşoğlu, ''Birliklerimiz, savaş alanına katılacak yerel güçleri eğitmek için oradalar. Özel kuvvetlerimiz tam zamanında yardım edebilir ama Türk ordusu değil.'' diye yanıtladı.


- İsrail ile ilişkiler


''İsrail ile de ilişkilerinizi normalleştirdiniz. İsrail’den neler elde ettiniz?’’ sorusuna Çavuşoğlu, şu yanıtı verdi:

''Gazze şeridi üzerindeki ambargonun kaldırılması, özür ve tazminatla birlikte normalleşme için koyduğumuz üç şarttan biriydi. İlk insani yardım gemisi Gazze’ye gitmek için Mersin’den bu Cuma ayrıldı. Gazze şeridinin altyapısının yeniden inşasında yerimizi alıyoruz. Bir hastane inşa ediyoruz ve Türk bankaları Gazze’ye para transfer edebilecekler. Son olarak, Cenin’de (Batı Şeria) bir sanayi bölgesi kuracağız.''


- ''Güçlü, istikrarlı ve güvenli bir Mısır istiyoruz''

Çavuşoğlu, ''Mısır ile de normalleşiyor musunuz?'' sorusuna ise Bakan seviyesinde temas etmekte herhangi bir sıkıntı yok. Ülkede durum çok kırılgan. Biz güçlü, istikrarlı ve güvenli bir Mısır istiyoruz ama ne yazık ki böyle değil'' yanıtını verdi.

''Mısır Hükümeti ile Müslüman Kardeşler arasında bir arabuluculuğa hazır mısınız?'' sorusu üzerine Çavuşoğlu, ''Onların buna hazır olduğuna inanmıyorum ama eğer isterlerse biz yaparız.'' dedi.

- Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci


Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde yeni bir başlık açılması hatırlatılarak, ''Birleşik Krallık’ın ayrılmak istediği bu birliğe hala katılmak istiyor musunuz?'' sorusuna Çavuşoğlu, ''Avrupa, kıtaların en demokratiği, en istikrarlısı ve en müreffehidir. Bu yüzden tüm sorunlarına rağmen AB’ye katılım bizim amacımızdır. Birliğin tam üyesi olmak istiyoruz. Avrupa için bir yük olmayacağız.'' diye konuştu.

''AB’nin zayıf büyümesi ve bölünmüşlüğü ile Türkiye için bir yük olacak mı?'' sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

''Avrupa birçok krizden geçti, 2008’de parasal kriz ve borç krizi yaşadı. Ayrıca, bütünleşme ve genişleme sorunları var. Belki de Birlik kendini yeniden şekillendirmeli. AB’nin sorunu kibridir, istediğini eleştiriyor ama kimse onu eleştiremiyor. Ne karar verirse diğerlerinin görüşlerini dikkate almadan her zaman kendini haklı buluyor. Alman milletvekillerinin 1915 olaylarıyla ilgili karar tasarısını kabul ettiği gibi. İstediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar ama cevap verdiğimizde bu onların hoşuna gitmiyor. Dokunulmaz olmayı düşünür müsünüz? Sonucuna katlanmadan başkalarını aşağılayabilmeyi düşünür müsünüz? Aslında istediğimiz şey AB’nin açık bir kararı. Türkiye’yi istiyorlar mı, evet mi hayır mı? On yılda 16 başlık açtık, Karadağ üç yılda daha iyisini yaptı. Hırvatistan ile aynı zamanda müzakerelere başladık; şimdi onlar Birliğin üyesidirler. Layıkıyla davranılmasını istiyoruz.''

"Göçmenler hakkında Türkiye-AB 18 Mart Anlaşmasını bir başarı olarak görüyor musunuz?" sorusuna Çavuşoğlu, "Kesinlikle. Yunanistan’ın ayrım gözetmeksizin gönderdiği 500 civarında göçmeni aldık. Türkiye’de yaşayan 800 civarında Suriyeli ise Avrupa’ya yerleştirildi. Eylül ayında 7 bin olan günlük yasa dışı geçiş sayısı bugün 45’e düştü." diye yanıt verdi.

Türkler için Avrupa'ya seyahatlerinde vize muafiyeti konusunda bir soru üzerine, Türkiye’nin AB tarafından belirlenen 72 kriterden 67’sini tamamladığını ve bunun zaten çok fazla olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

''Bu yüzden M. Schulz’un (Avrupa Parlamentosu Başkanı) ve Juncker’in (Komisyon Başkanı) bu kolaylığın sağlanmayacağı tehdidinde bulunan açıklamalarıyla hayal kırıklığına uğradık. Avrupa şunu anlamalı ki eğer muafiyeti sağlamazsa biz de artık geri kabulü uygulamayacağız. Bu bir tehdit değil, bu imzaladığımız anlaşmanın ayrılmaz parçası. Timmermans (Komisyon Başkan Yardımcısı) ile Brüksel’de konuşmuştum ve bu sorunu çözmek için bir yol haritası bulabiliriz. Her şey açık olmalı, büyük bir terör saldırısı dalgası varken yasalarımızı değiştirmeyeceğiz. Fransa, bizim hiç yapmadığımız gibi olağanüstü hal uygularken bizden yasalarımızı yumuşatmamız isteniyor.''




Yorumlar