Başbakan Yıldırım, Kolombiya basınına yazdı

- Başbakan Yıldırım'ın Kolombiya gazetesi El Tiempo'daki yazısından: - "Halkım, Türkiye'ye silahlı grupların değil, sadece demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetlerin ve milli iradenin hakim olabileceğini ortaya koydu" - "O gece yaşadıklarımız Türk ordusu içine sızmış, kendisini 'kainat imamı' olarak gören bir meczuba bağlı hainlerin Türk devletine karşı saldırısıydı" - "15 Temmuz'u takip eden bir yıl boyunca kapsamlı idari, cezai ve hukuki tahkikatlar yürütüldü. Darbe teşebbüsünü tezgahlayan ve uygulayan bu yapıya dair çok geniş bulgulara ulaşıldı" - "Aldığımız tedbirlerle örgütün Türkiye'deki ana omurgasını çökerttiğimizi söyleyebilirim"

Google Haberlere Abone ol
Başbakan Yıldırım, Kolombiya basınına yazdı

BOGOTA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz gecesindeki kanlı darbe girişiminde Türk milletinin tüm dünyaya, demokrasiye sahip çıktığını ve çıkacağını gösterdiğini kaydederek, "Halkım, Türkiye'ye silahlı grupların değil, sadece demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetlerin ve milli iradenin hakim olabileceğini ortaya koydu. En güçlü meşruiyet demokratik meşruiyettir. Bu zorlu demokrasi sınavından ülke olarak yüzümüzün akıyla çıktık." değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, Kolombiya gazetelerinden El Tiempo'nun internet sitesinde yayınlanan "Büyük demokrasi zaferimizin birinci yıl dönümü" başlıklı yazısında, Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihindeki en kanlı terör saldırısı olan 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden geçen 1 yılda "dayanıklılığını, nekahet yeteneğini, gücünü" kanıtladığını belirterek, bu bir yılın muhasebesini yapmanın ve ileriye bakmanın önemine işaret etti.

- "Türk milleti, Türkiye'ye sadece milli iradenin hakim olabileceğini ortaya koydu"

"O gece yaşadıklarımız Türk ordusu içine sızmış, kendisini 'kainat imamı' olarak gören bir meczuba bağlı hainlerin, Türk devletine karşı saldırısıydı." ifadelerini kullanan Yıldırım, darbecilerin Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM) ve "terörle mücadelede ön cephede uğraş veren" Polis Özel Harekat (PÖH) karargahını vurduklarını hatırlattı. Yıldırım, şöyle devam etti:

"Silahsız sivillerin üzerine tanklar süren, savaş uçakları ve saldırı helikopterlerinden ateş açan canilerle karşı karşıya kaldık. Tarihimizde böyle bir vahşet yaşamamıştık. Bu terör şebekesi 250 vatandaşımızı öldürdü, 2 binden fazla vatandaşımızı yaraladı.

Geriye baktığımızda bu çok acı deneyimden iki gurur vesilesi ortaya çıktı. Birincisi, Türk halkının cesaret ve kararlılığıdır. Toplumun ve siyasi yelpazenin her kesiminden vatandaşlarımız darbecilere karşı sokağa döküldüler. Televizyon kanallarımız darbecilerin tehditlerine, baskınlarına rağmen yayınlarına devam etti. Türk milleti bir bütün oldu.

İkincisi, Türk milleti tüm dünyaya demokrasiye sahip çıktığını ve çıkacağını gösterdi. Halkım, Türkiye'ye silahlı grupların değil, sadece demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetlerin ve milli iradenin hakim olabileceğini ortaya koydu. En güçlü meşruiyet demokratik meşruiyettir. Bu zorlu demokrasi sınavından ülke olarak yüzümüzün akıyla çıktık."

- Bir teoloji profesöründen emir alan subaylar

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz gecesi, torununun kendisine yönelttiği, "Dede, bunlar bizim askerlerimiz değil mi?" sorusunun zihinlerden silinmeyeceğini vurguladı.

Yazısında, "Gerçekten de nasıl bir zihniyet bir insanın kendi insanına, kendi kurumlarına, kendi sembollerine, kendi liderlerine bu şekilde hunharca saldırmasına imkan verir?" ifadelerini kullanan Yıldırım, darbecilerin, 15 Temmuz'un en önemli firarisi Adil Öksüz'den gelen emirleri körü körüne uyguladığını anımsatarak, şunları belirtti:

"O gece, bir teoloji profesörü aracılığıyla elebaşı Fetullah Gülen'den gelen emirleri körü körüne uygulayan bir suç şebekesi ile karşı karşıyaydık. Merkez olarak kullandıkları askeri üste FETÖ'ye ait bir şirketin yöneticisi ile örgütün işlettiği bir okulun görünürdeki sahibinin karşısında asker selamı veren, Türk askerinin bin yıllık şanlı geçmişinden nasibini almamış bir ihanet çetesinden bahsediyoruz."

Yıldırım, hükümetin, FETÖ liderinin gerçek yüzünü 15 Temmuz'dan önce anlayıp, harekete geçtiğini ve bu yapının devlet içindeki uzantılarını ortaya çıkarabilmek için çaba sarf ettiğini aktardı.

Başbakan Yıldırım, mücadelede önemli bir aşamaya ulaşılmasına rağmen 15 Temmuz'da olanların, karşı karşıya kalınan tehdidin, tahminlerinin çok ötesinde olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı.

- FETÖ'ye dair geniş bulgulara ulaşıldı

Darbe girişimi gecesi, FETÖ elebaşının devleti ele geçirmek için kurduğu kumpasın büyüklüğünün belli olduğunu kaleme alan Yıldırım, şunları kaydetti:

"FETÖ mensupları Fetullah Gülen"in talimatı doğrultusunda, 'kimseye varlıklarını hissettirmeden sistemin kılcal damarları içinde hareket etmişlerdi' ve aşama aşama vücudun hayati organlarını ele geçiren bir virüsün yol açtığı enfeksiyon gibi neredeyse 'tüm güç merkezlerine' erişmişlerdi. 15 Temmuz'u takip eden bir yıl boyunca kapsamlı idari, cezai ve hukuki tahkikatlar yürütüldü. Darbe teşebbüsünü tezgahlayan ve uygulayan bu yapıya dair çok geniş bulgulara ulaşıldı.

Elimizdeki bulgular şunu gösteriyor; başında Fetullah Gülen'in bulunduğu sapkın, ezoterik bir inanç sistemi oluşturmuş yapıyla karşı karşıyayız. Örgütün okulları ve yurtları beyin yıkama ve militan devşirme merkezleri işlevi görmüştür. Buralardan yetişen ve 'Mesih' olarak gördükleri elebaşına sadakatle bağlı olan örgüt üyelerinin devlet kurumlarına sızmaları sağlanmıştır."

- Hücre yapılanması ile çalışan ve kumpas kuran eğitim hareketi

Örgütün amaçları için bütün ahlak ve kanun dışı işleri sorgulamadan yapabilecek kişilerin kritik pozisyonlara geldiğine dikkati çeken Yıldırım, bunların sınavlarda usülsüzlüğün yanında, yasa dışı dinleme, şantaj ve düzmece davalar gibi kumpaslar düzenlediğini hatırlattı.

Başbakan Yıldırım, FETÖ'ye, hayır dernekleri ve vakıf adı alındaki oluşumlarla finansal destek sağlandığını, büyük holdinglerin ve bankaların da milyarlarca dolarlık parayı akladığının altını çizerek, "Örgütün medya ayağı ise bir propaganda aleti işlevi üstlenmiştir. Hücre tarzı çalışan, birbirlerini kod isimleriyle tanıyan, kendi aralarında haberleşmek için şifreli uygulamalar icat eden, üyelerine istihbarata karşı koyma teknikleri ve aidiyetlerini gizleme taktikleri öğreten bir 'eğitim hareketi' olabilir mi?" değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, "yeni nesil terör örgütü" olarak tanımladığı FETÖ'nün, kendilerinden olmayanları yok etmek için her türlü yöntemi kullandığını ve sadece iktidarı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de ele geçirmeye çalıştığını kaydetti.

"Türk milletinin 15 Temmuz günü hezimete uğrattığı işte bu sapkın ve tehlikeli emeldir. Aldığımız tedbirlerle örgütün Türkiye'deki ana omurgasını çökerttiğimizi söyleyebilirim." satırlarıyla yazısına devam eden Yıldırım, örgütün sadece Türkiye'de değil, birçok ülkede benzer yapılar kurduğunu ve bu ülkelerde de ihanet çalışmalarına devam ettiğini aktardı.

FETÖ'nün, hayatta kalmak için artık daha da faal şekilde küresel planda iktisadi ve siyasi nüfuz peşinde olduğunun altını çizen Yıldırım, Türkiye'nin tüm dostlarını uyardığı yazısını şu ifadelerle sonlandırdı:

"Türk milleti, demokrasinin kolay kazanılmayan ancak uğruna yaşamını dahi verecek kadar değerli bir varlık olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Bize düşen ilk görev bir daha asla benzer bir tehditle karşı karşıya kalmayacak şekilde gerekli önlemleri almaktır. Bu zorlu süreci anayasal düzen içerisinde yürütmek için azami çaba gösteriyoruz. Son tahlilde Türk demokrasisine kastedilmiş ve demokrasimiz kazanmıştır. Dolayısıyla amacımız da çabamız da demokrasiyi bundan sonra en güvenli zirvelere, en örnek noktalara taşımak için gerekli adımları zamanla atmak olacaktır."

Yorumlar