Başbakan Yıldırım, ATV-A Haber ortak yayınında

- Yıldırım: (1) "(Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonda yaptığı görüşmeye ilişkin) Cumhurbaşkanımız da bir şeylerin ters gittiğini biliyordu ve birtakım olayların yayılarak devam ettiği kanaati onda da vardı. Şunu konuştuk, dedik ki, (Ölmek var, dönmek yok. Halkın iradesini bunların eline, bu eşkiyaların, bu canilerin eline asla vermeyeceğiz. Son nefesimize kadar mücadele edeceğiz. Vatandaşımızı bu zilletten kurtaracağız.)" - "Olayların gelişiminden, bu silahlı darbe teşebbüsünün ortadan kaldırılması için çok ciddi katkı sağlandığını öğrendim. Nasıl bir katkı sağlanmış, bizim bu beyanatımızı duyan bazı komutanlar, 'Başbakan açıkladı, bu bir kalkışma, bunun komuta kademesinin bilgisi, onayı doğrultusunda olan bir iş değil, dolayısıyla hemen valilerle, bütün emniyet güçleriyle bir araya gelerek neler yapılabileceğini, hangi adımların atılacağını birlikte planlamışlar. Bu önemli bir gelişmeydi."

Google Haberlere Abone ol
Başbakan Yıldırım, ATV-A Haber ortak yayınında

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeye ilişkin, "Cumhurbaşkanımız da bir şeylerin ters gittiğini biliyordu ve birtakım olayların yayılarak devam ettiği kanaati onda da vardı. Şunu konuştuk, dedik ki, (Ölmek var, dönmek yok. Halkın iradesini bunların eline, bu eşkiyaların, bu canilerin eline asla vermeyeceğiz. Son nefesimize kadar mücadele edeceğiz. Vatandaşımızı bu zilletten kurtaracağız.)" dedi.

Yıldırım, A Haber ve ATV ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

15 Temmuz gecesi darbeyi saat kaçta öğrendiği ve o anda neler hissettiği yönündeki soru üzerine Yıldırım, İstanbul'da Dolmabahçe Ofisi'nde çalıştıktan sonra saat 21.30 sıralarında Anadolu yakasına Tuzla civarındaki evine doğru hareket ettiğini söyledi. Boğaziçi Köprüsü'ne geçtikten 10 dakika sonra, daha eve varmadan köprünün tutulduğunu ve oradaki insanlara "Sıkı yönetim ilan oldu, hadi geri gidin, evlerinize dağılın." diye uyarılar yapıldığını duyduğunu aktaran Yıldırım, ilk andaki yaşananları yakın korumasından ve kendisini arayan dostlarından öğrendiğini belirtti.

Saat 22.00 sıralarında da eve vardığını anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hemen bir durum değerlendirmesi yaptık. Önce İçişleri Bakanı'nı aradım, Genelkurmay Başkanı'nı aradım ama ulaşamadım. Genelkurmay Başkanı'nın telefonu çalıyor, cevap vermiyor. İçişleri Bakanı'nın telefonu kapalı gözüküyor. Sonra öğrendik ki İçişleri Bakanı Erzurum'a gidiyormuş, uçaktaymış o esnada. Genelkurmay Başkanı'nın da elinden telefonu almışlar, dolayısıyla telefona cevap veremiyor. Hemen bir gariplik olduğu kanaati bende zaten hasıl oldu. Ne yapmamız gerekiyor, ayaküstü hemen yanımdaki arkadaşlarla bir değerlendirme yaptık. Ankara Valisi'ni aradım, Emniyet Genel Müdürünü aradım, İstanbul Valisi'ni aradım, bir durum tespiti yaptım. Baktık ki iş kötüye gidiyor. Her yandan tanklar çıkmaya başlamış, uçaklar alçak uçuş yapıyor, helikopterler sahada, belli ki bir şey var ama işin adını koymak gerekiyor. Orada şöyle bir karara vardım, bu bir kalkışmadır, silahlı kuvvetleri içerisinde emir komuta zinciri dışında gelişen bir kalkışmadır. Neye karşı, milli iradeye karşı, demokrasiye karşı bir silahlı eylemdir, terörist bir faaliyettir."

Gelişen bilgileri vatandaşa aktarmak için bir televizyon kanalına bağlantı kurulduğunu dile getiren Yıldırım, Türkiye'de demokrasiye, siyasi iradeye karşı bir kalkışma olduğunu ancak bu kalkışmanın silahlı kuvvetlerin komuta kademesinin hiyerarşik yapısıyla alakalı olmadığını aktardıklarının altını çizdi.

Başbakan Yıldırım, silahlı kuvvetler içerisinde askeri üniformaya bürünmüş birtakım terör gruplarının bir hareketinin yaşandığını vatandaşlara bildirdiklerini söyledi.

"Kalkışmanın emir komuta zinciri içinde olmadığına nasıl emin oldunuz?" sorusuna ise Yıldırım, şu yanıtı verdi:

"Açıkcası ben orada kısa değerlendirmem ve aldığım bilgiler sonucu böyle bir karara vardım. Daha doğrusu benim buradaki teşhisim böyleydi. O tamamen kendi inisiyatifimle verdiğim bir karardır. Daha sonra olayların gelişiminden, bu silahlı darbe teşebbüsünün ortadan kaldırılması için çok ciddi katkı sağlandığını öğrendim. Nasıl bir katkı sağlanmış...Bizim bu beyanatımızı duyan bazı komutanlar, 'Başbakan açıkladı, bu bir kalkışma, bu, komuta kademesinin bilgisi, onayı doğrultusunda olan bir iş değil, dolayısıyla hemen valilerle, bütün emniyet güçleriyle bir araya gelerek neler yapılabileceğini, hangi adımların atılacağını birlikte planlamışlar. Bu önemli bir gelişmeydi."

Halka yaptığı çağrıyı hatırlatan Yıldırım, vatandaşlara, "Merak etmeyin, hükümetimiz, başta başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız olmak üzere biz bu çapulculara pabuç bırakmayacağız, gereğini yapacağız. Rahat olun. Bunu yapanlar da hesabını en ağır şekilde ödeyecek." şeklinde açıklamalar yaptığını ifade etti.

Televizyon kanallarına da telefonla bağlantı kurduğunu aktaran Yıldırım, "Adım adım sorular soruları getirdi. Bu örgüt kimdir, nedir, hangi gruptur, boyutu nedir gibi sorulara muhatap olduk. O ara başta grup diye tanımladığım bu yapının FETÖ olduğunu anladık. Saldırılardan, gelişmelerden, bu işe katılan isimlerden hareketle adını da koyduk. Aşağı yukarı gece yarısından biraz önceydi, zannediyorum 22.30 gibi adını da koydum. Ondan sonra tabii orada biz bunları yaparken bir yandan da arkadaşlar, tanklar buraya doğru geliyor. Burası güvenli değil, gitmemiz lazım. Biz hala Tuzla'dayız." diye konuştu.

- "Ölmek var, dönmek yok"

Bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefonda görüştüklerini anlatan Başbakan Binali Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

"Cumhurbaşkanımız da bir şeylerin ters gittiğini biliyordu ve birtakım olayların yayılarak devam ettiği kanaati onda da vardı. Şunu konuştuk, dedik ki, 'Ölmek var, dönmek yok. Halkın iradesini bunların eline, bu eşkiyaların, bu canilerin eline asla vermeyeceğiz. Son nefesimize kadar mücadele edeceğiz. Vatandaşımızı bu zilletten kurtaracağız.' Bunun için ne yapalım, elimizde emniyet güçleri var, özel harekat polisi var, asker içerisinde de vatanını, milletini, bayrağını seven askerlerimiz var, subaylarımız var. Bunlara bu işe bulaşmamalarını, bu konuda devletinden, milletinden taraf olmalarını istedik ama ciddi bir orantısız güç var. Bir yandan bombalamalar da başlamış. Kritik noktalar, bomba atmaya başladılar. Tabii burada dedik ki, Sayın Cumhurbaşkanımızla kararlaştırdık, artık işin sahibi milleti de bu mücadeleye davet etmemiz gerekiyor ve dedik ki, 'Gün bugündür, darbeye karşı, bu soysuz darbe girişimine karşı milletimiz, ülkeye, demokrasiye, milli iradeye sahip çıkmalı ve sokağa inmelidir' dedik. Meydanlara halkı davet ettik."

(Sürecek)

Yorumlar