Başbakan Yıldırım ATV-A Haber ortak yayınında: (7)

- "Kurdaki yükselme, bunlar da spekülatif dedikodulardan kaynaklanan kabul edilebilir sınırlardaki yükselmedir. Bizim bu darbe girişimi olmadan önceki Merkez Bankası döviz rezervimiz aynen duruyor, hatta biraz daha arttı. Yani Merkez Bankası piyasaya para verme ihtiyacı bile duymadı" - "Biz olağanüstü hali millete yapmadık, kendimize yaptık. Yani devlet kendine olağanüstü hal ilan etti. Millet için şartlar olağan olmaya devam ediyor" - "Peki olağanüstü hal ilan edilmiş olmasına rağmen, ekonomimizde ne oldu? Ben size söyleyeyim, Rusya ile uçak krizi olduğu günkü göstergelerle aynı göstergeler. Yani o uçak krizinin ne kadar olumsuz etkisi olduysa Türkiye'ye, olağanüstü halin de o kadar etkisi oldu; küçük, sınırlı"

Google Haberlere Abone ol
Başbakan Yıldırım ATV-A Haber ortak yayınında: (7)

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ'ün darbe girişimine ilişkin, "Kurdaki yükselme, bunlar da spekülatif dedikodulardan kaynaklanan kabul edilebilir sınırlardaki yükselmedir. Bizim bu darbe girişimi olmadan önceki Merkez Bankası döviz rezervimiz aynen duruyor, hatta biraz daha arttı. Yani Merkez Bankası piyasaya para verme ihtiyacı bile duymadı." dedi.

Yıldırım, A Haber ve ATV ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Olağanüstü halin (OHAL) anayasada yer alan bir hak olduğuna işaret eden Yıldırım, Anayasa'nın 119, 120 ve 121'inci maddelerinde hangi hallerde OHAL'in alınacağının yazıldığını hatırlattı.

Yıldırım, maddelerden birinde demokratik düzene karşı bir darbe kalkışması olduğunda olağanüstü hal ilan edilebileceğinin yer aldığını ve buna dayanarak olağanüstü hal ilan ettiklerine dikkati çekti.

İlan edilen olağanüstü halin geçmiş dönemlerden farkı olduğunun altını çizen Yıldırım, şunları kaydetti:

"Biz olağanüstü hali millete yapmadık, kendimize yaptık. Yani devlet kendine olağanüstü hal ilan etti. Millet için şartlar olağan olmaya devam ediyor. Ne demek istiyorum? Biz ülkeyi yöneten hükümet olarak şunu yapacağız; bu olayla ilgili neler yapmalıyız, bunun tekrar etmemesi için -burada büyük bir terör organizasyonu ile karşı karşıyayız- bunun sonuçlarını ortadan kaldırmak, bir daha Türkiye'de bu nevi işlerin görülmemesi, yaşanmaması için alınacak tedbirler var. Onun için biz olağanüstü hal ilan ettik. Yoksa ekonomik hayat devam ediyor, insanlar seyahat etmeye, tatil yapmaya devam ediyor. İşinde gücünde çalışıyor. Tek fark var, akşamları geliyorlar, demokrasi şenliği yapıyorlar, demokrasi nöbetini tutuyorlar ve burada da hiç öyle o partili-bu partili, sen-ben ayrımı yok."

- "O hakkı kullanmamızı mesele yapmaya çalışanlar var"

"Demokrasi nöbetinin ne kadar daha süreceğine" ilişkin soru üzerine Yıldırım, nöbetin bir müddet daha sürmesi ve en ufak bir riskin kalmadığından emin olunması gerektiğini söyledi.

Olağanüstü hali kullanmaya çalışarak, Türkiye'nin ekonomisinin olumsuz seyrettiğini yaymaya gayret edenlerin olduğunu dile getiren Binali Yıldırım, bunların Türkiye'nin hak ettiği şeyler olmadığına işaret etti.

Fransa'da saldırıdan sonra olağanüstü hal ilan edildiğini ve kasım ayından itibaren devam ettiğini, olağanüstü halin Belçika'da ilan edildiğini, Almanya'da bir markete saldırı olduktan sonra da ilan edildiğini anımsatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Şimdi onlar ilan edince hiçbir şey yok, Türkiye ölüm kalım mücadelesine girmiş, bütün yurtta seçimle iş başına gelmiş hükümeti alaşağı etmeye çalışıyorlar, Cumhurbaşkanı'nı öldürmeye çalışıyorlar, bütün bu şartlara rağmen Anayasa'nın verdiği o hakkı kullanmamızı maalesef mesele yapmaya çalışanlar var. Peki olağanüstü hal ilan edilmiş olmasına rağmen ekonomimizde ne oldu? Ben size söyleyeyim, Rusya ile uçak krizi olduğu günkü göstergelerle aynı göstergeler. Yani o uçak krizinin ne kadar olumsuz etkisi olduysa Türkiye'ye, olağanüstü halin de o kadar etkisi oldu; küçük, sınırlı."

- "Bu milletle iftihar ediyoruz"

Türkiye'nin kredi derecelendirme notunu düşüren S&P'yi eleştiren Yıldırım, S&P'nin hep standart açıklamalar yaptığını ve açıklamalarına dikkat edilmemesi gerektiğini söyledi.

Türk milletinin büyük bir millet olduğunu ifade eden Yıldırım, "O günden itibaren 8 milyar dolar para bozdurdu, Türk vatandaşları. Bu tip durumlarda millet ne yapar, paralar çeker öyle mi? 'Paraları bir an önce çekeyim de bankadan, yanımda dursun' der. Ama bizim insanımız ne yaptı, elindekini gitti, bozdurdu, bankaya yatırdı. İşte vatanseverlik, ülke severlik bu. Biz bunları görüyoruz ve bunun için bu milletle iftihar ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin büyümesine devam ettiğini, ekonominin 2015 yılında yüzde 4, 2016 ilk çeyreğinde yüzde 4,8 oranında büyüdüğünü ve OECD ülkeleri arasında Türkiye'nin en fazla büyüyen ikinci ülke olduğunu anlatan Yıldırım, son bir yılda 1 milyon kişiye iş imkanı sağlandığını ve Türkiye'nin 2015 yılında 32 milyar dolar olan cari açığını 2016 yılının mayıs ayı sonu itibarıyla 27 milyar dolara düşürdüğünü vurguladı.

- "Merkez Bankası piyasaya para verme ihtiyacı duymadı"

Binali Yıldırım, 2010 yılından beri cari açıkta en düşük seviyede olunduğuna değinerek, "Türkiye'de kriz olacak, döviz sıkıntısına girilecek, her şeyin fiyatı artacak" gibi söylentilerin kara mizah ve kara propaganda olduğunu ifade etti.

Kurdaki yükselmeye ilişkin değerlendirmesi sorulan Yıldırım, şunları söyledi:

"Kurdaki yükselme, bunlar da spekülatif dedikodulardan kaynaklanan kabul edilebilir sınırlardaki yükselmedir. Bizim bu darbe girişimi olmadan önceki Merkez Bankası döviz rezervimiz aynen duruyor, hatta biraz daha arttı. Yani Merkez Bankası piyasaya para verme ihtiyacı bile duymadı. 'Bankalarda kuyruk oluşacak, ATM'lerde para olmayacak', hepsini bankalar bol bol koydular, hiçbir sorun yaşamadık. İnşallah bundan sonra da yaşama ihtimalimiz yok. Çünkü bakın, bizim sermaye yeterlilik oranımız bankaların yüzde 15,5, yüzde 8'e kadar hakları var. Avrupa'da birçoğunun bu sınırların altında. Takipteki alacak miktarı yüzde 3,3. Bütün göstergelerimiz bu haliyle bile dünyanın birçok ülkesinden bile daha iyi durumda. 2002 yılında Türkiye'nin bütçe açığı yüzde 10,8'di. O milli gelire oran. 2015'te sıfırladık, yani hiç bütçe açığı vermedik."

Avrupa'nın dilinden düşürmediği "Maastricht kriterleri"ni tek sağlayan ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Yıldırım, Türkiye üzerinde yapılan kara propagandaların dostça olmadığını cümle alemin, vatandaşın, dünyada herkesin bildiğini aktardı.

Olağanüstü halin süresi konusundaki tahmininin sorulması üzerine Yıldırım, "90 gün. İlk olağanüstü halin ilanından sonra ilk kanun hükmündeki kararnamemiz de çıktı, yayımlandı. Bir dizi kararlar aldık orada. Bu olayda hayatını yitirenlerin şehit sayılması, şehit haklarından kullanmaları, yaralıların gazi sayılmaları gibi önemli kararlar var. Ayrıca bu terör örgütünün kurumlardan temizlenmelerine yönelik kararlar var. Gözaltı süresinin uzatılması var." diye konuştu.

"OHAL uzar mı?" sorusu üzerine Yıldırım, amaçlarının OHAL süresinin uzamaması, 90 günde bitirilmesi olduğunu, ancak ihtiyaç duyulduğunda uzayabileceğini söyledi.

- "Silahlı kuvvetlerde bir reform ihtiyacı var"

"Türk Silahlı Kuvvetlerindeki FETÖ yapılanmasının engellenmesi için tamamıyla profesyonel orduya geçilmesinin seçeneklerden biri olup olmadığı" yönündeki soruya ilişkin Yıldırım, "Bunun adını koymuş değiliz. Ama bir reform, silahlı kuvvetlerde bir reform ihtiyacı var. Bunu tabii ki tek başımıza yapacak değiliz. Bu işin uzmanlarıyla çalışacağız, komuta kademesiyle bu konular istişare edilecek, konuşulacak, görüşülecek ve ülkemiz, ordumuz için en doğrusu ne ise onu yapacağız." dedi.

Başbakan Yıldırım, ekonomideki reformlara devam edeceklerini, bayram öncesi başlattıkları müjde paketiyle ilgili bir kısım hususların yasalaştığını, bir kısmı üzerinde Mecliste çalışmaların devam ettiğini dile getirdi.

Daha sonra sırada, vatandaş ile iş barışı, vergi barışı ve varlık barışının olduğunu ifade eden Yıldırım, "Vatandaşın devlete olan prim ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması, stokların güncellenmesi ve matrah artışı var. Birçok konu var. Bunlar ne işe yarayacak? Vatandaş devlet ile mahkemelik olmuş. Yıllar sürüyor. Mahkemeler meşgul oluyor, karar çıkmıyor, çıkan karar içine sinmiyor. Tüm bunlara diyoruz ki 'Uzat elini helalleşelim. Geçmişe bir sünger çekelim ve bundan sonra siz enerjinizi daha fazla üretmeye daha fazla çalışmaya ve istihdama ayırın biz de size gerekli destek ve teşvikleri verelim'. Niye birbirimizle niza içinde olalım? 'Senin şu borcun var. Yok benim o kadar. Aldın vermedim, almadın vermedin' gibi enerjimizi tüketen bir kavga var. Yatırımcımıza, iş adamımıza, esnafımızla tarım kesimi ve herkes ile adeta bir barış. Ekonomik anlamda söylüyorum. Bunu sağlayıp, yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.

Yıldırım, "Jandarma ne zaman İçişleri Bakanlığına bağlanacak?" sorusu üzerine, "Bu kısa sürede olacak." cevabını verdi.

- "Kimse kaçamaz bu işten"

"Askeri birliklerin şehir dışına çıkarılması planından bahsettiniz. Ankara'da Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları da buna dahil mi?" sorusuna karşılık, Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bir kere bunların emniyeti çok önemli. Bu olay da bize gösterdi ki kolayca işte gidilip, Genelkurmay işgal edilebiliyor. Bunların bu kadar kolay içeri girilebilir ve işgal edilebilir olmaması lazım. Burası silahlı kuvvetlerin kalbi. Onun için buna yönelik tedbirler konuşulacak. Gereken en uygun, akla yakın, güvenliği en iyi şekilde sağlanmış, işini daha fonksiyonel şekilde nasıl yapacaksa bunun tedbirini alacağız. Verilmiş kararlar gibi burada bunun cevabını vermem takdir edersiniz ki doğru değil. Bizim tek başımıza vereceğimiz karar değil. Cumhurbaşkanımız, biz, hükümetimiz bu işin muhatapları, oturacağız, konuşacağız. Ülke için ve askerimizin, güvenliğimizden emin olmamız lazım. Alınacak tedbirleri hep beraber alacağız."

Yıldırım, "Darbenin Pensilvanya dışında bir dış bağlantısı olduğuna dair iddialar, yorumlar var. Sizin görüşünüz nedir?" sorusunu, "Bu iddialar olacak ama bu iddialar da araştırılacak. Zaten bu terör örgütünün bütün detaylarına indiğimizde, başka bağlantılar varsa onlar da ortaya çıkacak. Kimse kaçamaz bu işten. Bu iş artık öyle bir hale geldi ki bu millete malum. Bundan kaçma şansı yok kimsenin." diyerek yanıtladı.

(Bitti)

Yorumlar