Avrupa Rohingya Konseyi'nden AB büyükelçisine tepki

- Konsey, AB'nin Myanmar Büyükelçisi Kobia'nın "Rohingya" ifadesini kullanamayacaklarına dair açıklamasını kabul edilemez olarak niteledi - Konsey, Arakanlı Müslümanların kendilerini tanımlama haklarının ciddi bir biçimde ihlal edildiğini belirtti

Google Haberlere Abone ol
Avrupa Rohingya Konseyi'nden AB büyükelçisine tepki

ANKARA (AA) - Avrupa Rohingya Konseyi, Myanmar'da Arakanlı Müslümanlar için kullanılan "Rohingya" ifadesine duygu yüklendiğini ileri süren Avrupa Birliği'nin (AB) Myanmar Büyükelçisi Roland Kobia'ya tepki gösterdi.

Avrupa Rohingya Konseyi'nden yapılan yazılı açıklamada, Rohingyaların (Arakanlı Müslüman) kendilerini tanımlama haklarının ciddi bir biçimde ihlal edildiği ve bunun kabul edilemez olduğu belirtildi.

AB gibi demokratik ülkelerden oluşan bir birliğin, bir azınlık grubunun kendilerini tanımlama hakkını bu şekilde görmezden gelmesinin şaşırtıcı olduğu kaydedilen açıklamada, AB'nin söz konusu açıklamayla önceki ve halihazırdaki hükümetlerin baskıcı politikasına yeşil ışık yaktığı ifade edildi.

Rohingya ifadesine Kobia'nın ileri sürdüğü gibi duygu yüklenmediğine işaret eden konsey, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Söz konusu ifade, önceki askeri rejimin ayrımcı politikalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Halihazırdaki Aung San Suu Çii hükümeti de aynı politikaları sürdürecek gibi görünmektedir. Her ne kadar bu evrensel bir insan hakkı olsa da yeni bir etnik kimlik iddia etmiyoruz. Bağımsızlık sonrası resmen tanınan etnik kimliğimizin yeniden tanınmasını istiyoruz. Rohingyaların kendilerini Rohingya olarak tanımlamalarına izin verilmeden eğitim, sağlık ve geçimini sağlama gibi temel insan haklarının garanti altına alınması fikri, hicbir çıkara hizmet etmediği gibi aynı zamanda mantıksızdır. Daha varlığını kabul etmediğiniz insanlara, temel haklarını nasıl verebilirsiniz?"

Asıl sorunun "Rohingya" ifadesinin kullanımı değil, devletin Rohingyalara karşı uyguladığı ayrımcı politika olduğuna dikkat çekilen açıklamada "Devlet, ayrımcılık yerine kucaklayıcı bir politika izlediğinde genel olarak Myanmar'da, özellikle de Rakhine (Arakan) eyaletinde barışın sağlanmasını umut edebiliriz. Çünkü adalet, barışın sağlanmasında ön koşullardan biridir. Suu Çii'nin yıllardır baskı gören Rohingyaların haklarını garanti altına alma niyeti olup olmadığını sormak istiyoruz. AB'ye de Rohingyaların kendilerini tanımlama hakkına saygı göstermeye ve yaşadıkları soykırımın acılarına son vermek için gerekli adımları atmaya çağrısında bulunuyoruz." ifadesi kullanıldı.

Suu Çii, geçen ay başkent Nepido'da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında Arakan eyaletinde zulüm gören Rohingyalar meselesini çözmek için zaman istemişti. Suu Çii, "Rohingya" ve "Bengalli" ifadelerinin soruna barışçıl ve uygulanabilir bir çözüm bulunmasını zorlaştırdığını ifade ederek, "Müslümanlar 'Bengalli' ifadesine ne kadar karşı çıkıyorsa, Arakanlılar da 'Rohingya' ifadesine o kadar karşı çıkıyor." ifadesini kullanmıştı.

Myanmar Dışişleri Bakanlığı da ABD Büyükelçiliği'ne, "Rohingya" ifadesini kullanmaktan kaçınması önerisinde bulunmuştu. ABD Büyükelçiliği, "Rohingya" ifadesini en son 19 Nisan'da Arakan eyaletinde meydana gelen bir tekne kazasında hayatını kaybedenler için yayımladığı başsağlığı mesajında kullanmıştı. Radikal Budistler, açıklamanın ardından Yangon'daki ABD Büyükelçiliği önünde protesto düzenlemişti.

Aung San Suu Çii'nin Arakanlı Müslümanlar için "Rohingya" ifadesini kullanmama çağrısı yapmasının ardından AB'nin Myanmar Büyükelçisi Kobia, geçen hafta yaptığı açıklamada "Rohingya" ifadesine duygu yüklendiğini ileri sürmüş ve hükümetin söz konusu çağrıyı ayrıştırıcı bir terim kullanımının doğuracağı gerginlikten kaçınmak için yaptığının farkında olduklarını kaydetmişti.

Kobia, uzun süredir devam eden konuya çözüm bulunması için düzenlenen girişimlere siyasi alan verilmesi gerektiğini söylemişti.

Ülkenin batısında Arakan eyaletinde 2012 yılında Budistler ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalar, Rohingyaların bu ülkedeki dramını gözler önüne sermişti. Budistlerin saldırılarında çoğu Müslüman çok sayıda kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce ev ve iş yerinin ateşe verilmiş, şiddet olayları nedeniyle binlerce kişi bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı.

Myanmar'da 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar, "devletsiz" sayılıyor. Birleşmiş Milletler tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak kabul edilen Arakanlı Müslümanlar, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor. Birleşmiş Milletler'e göre yaklaşık 130 bin Arakanlı Müslüman Myanmar'dan kaçtı.

Arakanlı Müslümanlar, Myanmar hükümetince Bangladeş'ten gelen göçmenler olarak görülüyor ve resmi belgelerde "Bengalli" olarak adlandırılıyor.

Yorumlar