"AP'nin kararı ilişkilerde yeni yolların başlangıcı"

- Avrupa Parlamentosunun Türkiye'nin Avrupa Birliği ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici süreliğine dondurulması kararını değerlendiren uzmanlar, taraflar arasında daha önce de krizler yaşandığını ve kararın yeni krizlere yol açmasından çok başlangıçlara yol açacağını belirtti - Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caşın: - "Mevcut işbirliği yürümüyor. Üyelik yerine yeni bir işbirliği üzerinde çalışılması gerek" - YTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güney: - "Yolun sonunda değiliz, aslında başka bir ilişki biçiminin başlangıcındayız" - Eski Avrupa Birliği Bakanı Prof. Dr. Dedeoğlu: - "AP'nin aldığı karar bundan sonraki süreçte devletler arası görüşmelerde gündeme gelecek. Kararın yeni krizlere işaret etmesinden çok yeni arayışlara, yeni çıkış yollarına işaret edeceği kanaatindeyim"

Google Haberlere Abone ol
"AP'nin kararı ilişkilerde yeni yolların başlangıcı"

ANKARA (AA) - Avrupa Parlamentosu'nun (AP) dün aldığı Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici süreliğine dondurulması tavsiye kararını değerlendiren uzmanlar, bunun, yeni krizlere yol açmasından çok yeni ilişki biçimleri ve başlangıçlara kapı açacağını belirtti.

Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kararı "Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerde bir gerileme" olarak nitelendirdi.

Caşın, Türkiye'nin 2004 yılından bu yana Avrupa ailesinden dışlandığını, Türkiye'ye karşı dışlayıcı bir politika uygulandığını ifade ederek, AB'nin Türkiye'ye kuvvetli fakat aşırıya kaçan ve adil olmayan bir mesaj verdiğini söyledi. Caşın, "Mevcut işbirliği yürümüyor. Üyelik yerine yeni bir işbirliği üzerinde çalışılması gerek." dedi.

AB'nin Türkiye ile sürdürülen müzakerelere ilişkin uzun vadeli bir politika benimsemediğini vurgulayan Caşın, popülist ve iç politikaya yönelik tavırla kapıları Türkiye'ye kapatmanın hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin yararına olmayacağını söyledi.

Prof. Dr. Caşın, "AB'nin öncelikle Türkiye ile yola devam edecek mi yoksa etmeyecek mi buna karar vermesi lazım." diye konuştu.

- "Yolun sonunda değiliz"

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney de taraflar arasındaki 53 yıllık sürece bakıldığında zaman zaman kriz noktalarına gelindiğinin görüleceğini ifade etti.

Kararın hukuki bağlayıcılığının olmadığını ve Türkiye üzerinde etki yaratmak için siyasi baskı unsuru olarak çıkarıldığını belirten Güney, "Kararla tamamen ipleri koparmaktan ziyade belirli koşullar çerçevesinde geri dönülebileceğinin mesajı veriliyor. Yani AB tam anlamıyla Türkiye'yi terk etme kararı vermedi." diye konuştu.

Güney, 53 yılda fasılların ancak 16'sının açılması ve birinin geçici olarak kapatılması nedeniyle Türk kamuoyunda AB algısının çok düşük olduğunu söyledi. Güney, bunun yanı sıra 15 Temmuz'da yaşanan başarısız darbe girişiminin ardından AB'den gelen gecikmiş mesajlar ve Birliğin belirli değerlerinin altını dolduramamış olmasının, hem hükümet hem de halk nezdinde büyük bir hayal kırıklığı yarattığını anlattı.

Geri Kabul Antlaşmasında verilen sözlerin yerine getirilmemiş olmasının bu süreçte etkili olduğuna dikkati çeken Güney, AB tarafında da İngiltere'nin birlikten ayrılma kararıyla ciddi sorunlar yaşandığını vurguladı.

Güney, geçmişte en çok reformun yapıldığı 2002-2007 döneminde, tarafların karşılıklı motivasyonunun çok yüksek olduğunu, AB'nin Türkiye'ye ümit verdiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu karar dünyanın sonu falan değil. Zaman zaman müttefiklerle belirli kırılma noktaları yaşanıyor. Ben bunu Türkiye'ye yapılan bir haksızlık olarak addediyorum. Türkiye'nin beklentisi, kendisinin 15 Temmuz sonrası demokrasi mücadelesine el vermeleriydi. Siviller terörizmin hedefi oluyor. Bu tür insani değerler söz konusu olduğunda AB'den bir tek ses duymuyoruz. Tüm bunlar güven bunalımı yaratıyor. Şu anda Türkiye ile Brüksel arasındaki en temel sorun bu diye düşünüyorum. Bu karar Türkiye'nin gidişatıyla ilgili bir problem olarak düşünülmemeli. AB'nin kendi içinde yaşadığı sorunlarla da ilgili bir durum."

Prof. Dr. Güney, Türkiye'nin imtiyazlı ortaklık meselesini de yeniden düşünebileceğine dikkati çekerek, "Çünkü İngiltere de bunun gibi bir modelle kuracak ilişkiyi. Yolun sonunda değiliz, aslında başka bir ilişki biçiminin başlangıcındayız." ifadelerini kullandı.

- "Karar, yeni çıkış yollarına işaret ediyor"

Eski Avrupa Birliği Bakanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu da "Bu karar tabii ki dünyanın sonu değil. Bir kere bağlayıcılığı olan bir karar değil. Kamuoylarının yönlendirilmesinde etki yaratır ve kamuoylarının algısının bir sonucudur. Dolayısıyla burada toplumsal düzeyde yol alınmasının zor olabileceği işaretinin alınması kabul edilebilir." dedi.

Dedeoğlu, kararın Türk dış politikasını krize sürüklemeyeceğine işaret ederek, mevcut durumun Avrupa ile ilişkilerin daha dikkatli şekilde sürdürülmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu ifade etti.

AP'nin aldığı kararın bundan sonraki süreçte devletler arası görüşmelerde gündeme geleceği değerlendirmesinde bulunan Dedeoğlu, "Kararın yeni krizlere işaret etmesinden çok yeni arayışlara, yeni çıkış yollarına işaret edeceği kanaatindeyim." diye konuştu.

- "İlişkileri normalleştirmek iki tarafın da çıkarına"

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birgül Demirtaş, hukuki bağlayıcılığı olmasa da kararın siyasi bir ağırlığa sahip olduğunu söyledi.

AB içinde üye ülkelerin halklarının doğrudan temsil edildiği tek organ AP'nin, Avrupa Topluluğu'nun kurulduğu ilk günden bugüne kadar sürekli biçimde yetkilerinin artırıldığını ifade eden Demirtaş, görev yapan tüm parlamenterlerin kendi ülkelerindeki seçmenlerin oylarıyla işbaşına geldiğini belirtti. Demirtaş, "Dolayısıyla AP'nin kararını, Avrupa kamuoyunun Türkiye ile ilgili değişen algılamalarının bir yansıması olarak görmek gerekir." şeklinde konuştu.

Demirtaş, şunları söyledi:

"AP'nin Avrupa kamuoyunu doğrudan yansıtması nedeniyle, neden Avrupa halklarının Türkiye ile ilgili görüşlerinin bu şekilde oluştuğu önemli bir sorudur. Ankara-Brüksel ilişkilerinin, 2004'te Türkiye için "Evet" pankartlarının açıldığı ortamdan, nasıl olup da Türkiye ile resmi diyalog mekanizmalarının dondurulmasının tavsiye edildiği duruma dönüştüğünü iki tarafın da sorgulaması gerekir.

Geçmişte de Türkiye-AB ilişkileri krizler yaşadı. 1997 Lüksemburg Zirvesi'nde Türkiye'ye adaylık statüsü verilmemesinin ardından Türkiye, daha çok boyutlu bir dış politika izlemeye çalıştı. Ancak her kriz eninde sonunda aşıldı ve ilişkilerde normalleşme süreci başladı."

Dünyanın farklı bölgelerinde farklı bölgesel örgütler olsa da AB'nin bazı "eşsiz" özellikleri olduğuna dikkat çeken Demirtaş, diğer pek çok örgütün AB'yi model aldığını hatırlattı. Demirtaş, Türkiye açısından bakıldığında da AB'nin hem hükümetler, hem halklar, hem yerel yönetimler hem de iş dünyası gibi farklı seviyelerde etkileşimin en yoğun olduğu örgüt olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Birgül Demirtaş, "Sonuç olarak, Türkiye-AB ilişkilerindeki kriz konjonktürel gözükmektedir. İlerleyen dönemlerde krizi aşıp ilişkileri normalleştirmek, müzakereleri ilerletmek ve yeniden ortak kimlik oluşturmaya çalışmak iki tarafın da çıkarınadır." diye konuştu.

-Karar ülke yönetimlerine siyasi mesaj niteliğinde

Avrupa Parlamentosu (AP) dün Türkiye'nin AB ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici süreliğine dondurulmasını tavsiye eden ve hukuki bağlayıcılığı olmayan tasarıyı kabul etmişti.

Tasarıda üyelik müzakerelerinin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan durum ve OHAL uygulamasının getirdiği şartlar nedeniyle geçici olarak dondurulması isteniyor.

Kararda, üyelik müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için OHAL uygulamasının kaldırılması gerektiği belirtilerek, Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosunun darbe girişimini güçlü bir şekilde kınadığı ve Türkiye'nin sorumluları yargılama hakkının meşru olduğu vurgulandı.

AP'nin üyelik müzakerelerini sonlandırma veya dondurma yetkisi olmamakla birlikte, alınan karar AB Konseyi ve üye ülke yönetimlerine siyasi anlamda mesaj niteliği taşıyor.

Türkiye ve AB arasındaki üyelik müzakereleri konusunun, aralık ayında toplanacak AB Liderler Zirvesi'nde gündeme gelmesi bekleniyor.


Yorumlar