Ankara Garı önündeki terör saldırısı iddianamesi (2)

- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 10 Ekim 2015'te Ankara Garı önünde düzenlenen saldırıyla ilgili 36 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, "şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti Devletini tağut ve düşman olarak gördükleri", "emniyet, silahlı kuvvetler, istihbarat birimleri, hidroelektrik santrallere yönelik saldırılar ile 1 Kasım 2015 seçimlerinin ertelenmesi için eylem hazırlığı yaptıkları" belirtildi

Google Haberlere Abone ol
Ankara Garı önündeki terör saldırısı iddianamesi (2)

ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 10 Ekim 2015'te Ankara Garı önünde düzenlenen saldırıyla ilgili 10'u tutuklu 36 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, "şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti devletini tağut ve düşman olarak gördükleri", "emniyet, silahlı kuvvetler, istihbarat birimleri, hidroelektrik santrallere yönelik saldırılar ile 1 Kasım 2015 seçimlerinin ertelenmesi için eylem hazırlığı yaptıkları" belirtildi.

İddianamede, sivil toplum kuruluşlarınca 10 Ekim 2015 Cumartesi 12.00-16.00 saatlerinde Ankara Garı'nda toplanılarak, Sıhhıye Meydanı'na kadar yürünmesi ve burada miting düzenlenmesi için valilikten izin alındığı kaydedildi.

Olay günü gar önünde toplanan grup kortej hazırlığına devam ederken, saat 10.04'te, 3 saniye arayla iki kez patlama meydana geldiği, 2'si çocuk 100 kişinin öldüğü ve 20'si çocuk 391 kişinin yaralandığı aktarılan iddianamede, saldırı üzerine olay yeri ve yakınındaki tüm güvenlik kamera kayıtlarının incelemeye alındığı bildirildi.

Eylemciye ait olduğu değerlendirilen, diz altından kopmuş bacakların sahibinin beyaz renkli ayakkabılarından yola çıkılarak, kamera görüntülerinden araştırıldığı ifade edilen iddianamede, eylemcilerin belirlendiği, izledikleri güzergaha ilişkin kamera kayıtlarının toplandığına yer verildi.

Eylemcilerin kullandığı belirlenen taksilerin şoförlerinin anlatımları ve akaryakıt istasyonu kayıtları sonucunda olay sabahı Gölbaşı'nda 10 saniye arayla aynı noktaya gelen ve irtibat kuran İstanbul ve Gaziantep plakalı iki otomobilin belirlendiği ve araştırmalar sonucunda otomobillerin Gaziantep'ten hareket ettiklerinin anlaşıldığı kaydedilen iddianamede, İstanbul plakalı otomobilin şüphelilerden İbrahim Halil Alçay, Gaziantep plakalı otomobilin ise Hakan Şahin adına kayıtlı olduğu bildirildi.

Gaziantep plakalı otomobilin, Hakan Şahin'in kuzeni Yakub Şahin tarafından kullanılabileceğinin değerlendirilmesi üzerine aracı kullanan Yakub Şahin ile araç sahipleri İbrahim Halil Alçay ve Hakan Şahin ile yanında bulunan ve çelişkili cevaplar veren iki kişinin gözaltına alındığı aktarılan iddianamede, "Gözaltındaki şüpheli Yakub Şahin'in cumhuriyet savcısı tarafından Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde 17 Ekim 2015'te detaylı savunması alınmış ve Yakub Şahin olayı kimlerle, nasıl gerçekleştirdiklerini anlatmıştır." denildi.

İddianamede, yer gösterme için Gaziantep'e götürülen Yakub Şahin'in biri ikametgah, 3'ü depo olmak üzere 4 yeri gösterdiği ve bu adreslerde intihar eylemcilerini Ankara'ya getiren İstanbul plakalı otomobil, 50 çuval içerisinde 1,5 ton amonyum nitrat, 10 intihar yeleği, 150 metre korteks, 60 kilogram TNT, 15 kilogram demir bilye, 5 kilogram cıvata somunu, 2 bin "parabellum" mermi, 10 paket kimyasal patlayıcı, çuvallar içerisinde kükürt ve amonyum nitrat, fünyesi takılı olmayan TNT düzeneği, bomba yapımında kullanılan malzemeler, bir adet boş TNT kalıbı, 4 adet F1 tapası takılı el bombası, bir av tüfeği ve patlayıcı madde kullanılabileceği değerlendirilen malzemeler ele geçirildiği belirtildi.

- Eylemin sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler

Yakub Şahin'in ifadesinde geçen, şüpheli Yunus Durmaz'ın adresinde de çok sayıda silah, el bombası ve malzeme ele geçirildiği bildirilen iddianamede, yakalanacağını anlayınca Gaziantep'te kendisini öldüren Durmaz ve diğer şüphelilerde bulunan dijital materyaller üzerinde bilirkişilerden rapor alındığı kaydedildi.

Yunus Durmaz'a ait dijital materyallerden çok sayıda bilgi ve belge elde edildiği ifade edilen iddianamede, belgeler içinde "Emek, Barış ve Demokrasi" mitingi ile DİSK, KESK, TMMOB, TTB'ye ilişkin kısa değerlendirmeler ve "Yukarıda sayılan hizipler barış mitingi adı altında miting yapacaklar" notu olduğu belirtildi.

Belgede ayrıca CHP, HDP ve ÖDP'nin arasında bulunduğu bazı siyasi partiler, dernekler, oluşumların isimlerine yer verildiği ifade edilen iddianamede, belgede şunların sıralandığı kaydedildi:

"Bu amel (eylem) sonunda muhtemel siyasi sonuçlar; 1. Türkiye'de istikrarı sağlamaya çalışan ve bunun vaadinde bulunan AK Parti'nin bu sözündeki güvenirliği yok olur. 2. AK Parti oy sayısı düşebilir bununla yine ikinci seçimde koalisyon kurulabilir. 3. Sol marjinal kesim sokaklarda protesto ve eylemleri çoğaltır bu da ülkeyi istikrarsızlığa sürükler halkta da korku ve paniğe sebep olur. 4. Bu eylemin sebebini hükümet olarak göstererek PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti'ni vurması meşrulaştırılır. 5. Türkiye Cumhuriyeti'ne gözdağı olur çünkü eylemin yapıldığı yer başkent Ankara. 6. Halkın muhafazakar ve milliyetçi kesimi sevinir. 7. Türkiye Cumhuriyeti tarafından İslam devletine baskı daha da artabilir. 8. AK Parti haçlı koalisyona desteğini meşrulaştırabilir. 9. Eylem sonunda halk mitingleri çoğaltırsa seçim ertelenebilir."

İddianamede bu notlara ilişkin, "Belge incelendiğinde 10 Ekim 2015'te Ankara'da yapılacak olan mitingle ilgili olarak bilgilerin bulunduğu mitinge katılacak grupların isimlerinin olduğu, bu gruplar hakkında hangi kesime destek verdiklerine ilişkin açıklamaların yer aldığı, ayrıca yapılacak eylemin sonucunda neler olabileceği hususunda değerlendirme yapıldığı, şüpheli Yakub Şahin'in ifadesi de dikkate alındığında, bahse konu mektubun şüpheli Yunus Durmaz tarafından DEAŞ silahlı terör örgütü yöneticilerinden ve Türkiye sorumlularından İlhami Balı'ya yazıldığı, Ankara eylemi için Yunus Durmaz tarafından öneride bulunulduğu anlaşılmaktadır" değerlendirmesi yer aldı.

- Eylem hazırlıklarına ilişkin bilgiler

Dijital materyallerde ele geçen başka bazı belgelerin de aktarıldığı iddianamede, Gaziantep'te kendisini öldüren Yunus Durmaz'ın, DAEŞ yöneticisi ve "Türkiye sorumlusu" olan ve faaliyetlerini Suriye'de sürdüren şüpheli İbrahim Balı'ya Ankara Garı saldırısı için öneride bulunduğu, Balı'nın da eylem için onay ve talimat verdiği vurgulandı.

Şüphelilerden Savaş Yıldız'ın dijital belgelerden anlaşıldığı üzere eylem için görevlendirilen Yunus Emre Alagöz ve açık kimliği belirlenemeyen Suriye uyruklu eylemcinin eğitim, moral ve motivasyonunu sağladığı, Deniz Büyükçelebi'nin canlı bomba eylemcilerini Suriye'den Türkiye'ye gönderdiği, eylemcileri Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun'un karşıladığı ve örgütün Gaziantep'teki hücre evine yerleştirdikleri bilgisine yer verildi.

Hücre evinin önündeki kamera kayıtlarından anlaşılacağı gibi eylemden önce Yunus Durmaz, Halil İbrahim Durgun ile şüpheliler Hacı Ali Durmaz, Abdulmubtalip Demir, Metin Akaltın, Mehmet Kadir Cebael ve Talha Güneş'in burada toplanarak, eylemi nasıl gerçekleştireceklerini kararlaştırdıkları ifade edilen iddianamede, şüpheli İbrahim Halil Alçay'ın, 34 DM 8574 plakalı aracını, şüpheli Hakan Şahin'in de 27 AVH 70 plakalı aracını eylemde kullanılmak üzere tahsis ettikleri kaydedildi.

Şüpheli Hüseyin Tunç'un dijital belgelere göre nitrat ve patlayıcı satın alma, temin etme ve taşıma işlerinden sorumlu olduğu bildirilen iddianamede, eylemden bir gün önce Güneykent Mahallesi'ndeki hücre evinde Halil İbrahim Durgun, Yunus Durmaz, şüpheliler Hacı Ali Durmaz, Abdulmubtalip Demir, Metin Akaltın ile eylemi gerçekleştiren Yunus Emre Alagöz ve açık kimliği belirlenemeyen Suriye uyruklu eylemcinin buluştukları, hücre evinde canlı bomba yeleklerini eylemcilere giydirdikleri bildirildi.

Şüpheli Hakan Şahin'in keşif ve istihbarat amacıyla eylem tarihinden önce Ankara'ya gönderildiği, Halil İbrahim Durgun'un şüpheli Yakub Şahin'i saat 20.00 sıralarında hücre evine çağırdığı ve ona Hakan Şahin adına kayıtlı 27 AVH 70 plakalı aracın anahtarını, ayrıca yol boyunca haberleşmede kullanılmak üzere bir adet sıfır hat takılı cep telefonu verdiği aktarılan iddianamede, Durgun'un, Yakub Şahin'den önden gitmesini, polis çevirmesi görürse "Canım dur, ben geliyorum." diyerek mesaj atmasını istediği belirtildi.

Yakub Şahin'in Gaziantep plakalı araçla aynı gece, iki intihar eylemcisinin ise daha sonra Halil İbrahim Durgun'un kullandığı İstanbul plakalı otomobille Ankara'ya doğru yola çıktığı kaydedilen iddianamede, Yakub Şahin'in "öncülük" yaptığı, Durgun ile Şahin'in eylem günü saat 07.20 sıralarında Gölbaşı ilçesindeki akaryakıt istasyonunda buluştukları, Yakub Şahin'in Ankara girişinde ve ana yollarda polis kontrolü olup olmadığını tespit etmek için Ankara'ya gidip geldiği, polis kontrol noktasının olmadığı tespit edilince, Durgun'un eylemcileri 09.15 sıralarında Konya yolunun paralelindeki 1271. Sokak'a bıraktığı aktarıldı.

İntihar saldırganları Yunus Emre Alagöz ve Suriye uyruklu eylemcilerin ticari taksiye binerek, TBMM önünde indikleri, buradan başka ticari taksiye binerek, saat 09.57'de Kazım Karabekir Caddesi ulaştırma kavşağında indikleri ifade edilen iddianamede, yürüyerek olay yerine gelen saldırganların, üzerlerindeki canlı bomba yeleklerini saat 10.04'te 3 saniye arayla iki ayrı noktada patlattıkları vurgulandı.

- Eylem planları

Olay sonrası keşif amacıyla Ankara'ya gelen Hakan Şahin ile Yakub Şahin'in AŞTİ'den Gaziantep'e gittiği, Halil İbrahim Durgun'un da geldiği araçla Gaziantep'e kaçtığı belirtilen iddianamede, Yunus Durmaz'ın, Yakub Şahin'i saldırının ardından evinde karşıladığı, pişmanlığını dile getiren Şahin'i konuşmaması için tehdit ettiği vurgulandı.

İddianamede şunlar kaydedildi:

"Şüphelilerin gerçekleştirdikleri soruşturmaya konu eylem ve Yunus Durmaz'ın bilgisayarından elde edilen dijital belgelerdeki eylem planları incelendiğinde, şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tağut ve düşman olarak gördükleri, ülke genelinde birçok ilde istihbarat çalışması yaptıkları, emniyet, silahlı kuvvetler ve istihbarat birimlerine eylem yapmak üzere hazırlık yaptıkları, sivil toplum kuruluşlarını ve yöneticilerini araştırdıkları, hidroelektrik santrallerinde, birden fazla ilde büyük eylem hazırlığı yaptıkları, ayrıca 1 Kasım 2015 seçimlerinin ertelenmesi için eylem hazırlıkları yaptıkları, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde gerçekleştirdikleri, 100 kişinin ölümüne 391 kişinin yaralanmasına neden olan eylem ve şüphelilerin eylem hazırlıkları birlikte değerlendirildiğinde, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin içtihadı da göz önüne alındığında, şüphelilerin DEAŞ silahlı terör örgütü adına cebir ve şiddet kullanarak, mevcut anayasal düzeni yıkıp yerine radikal selefi görüşler doğrultusunda bir devlet kurmak amacıyla eylemi gerçekleştirdikleri ve ülke genelinde bu amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte cebir ve şiddet içeren elverişli suçu işledikleri ve ağır suç teşkil eden icra hareketlerine giriştikleri ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 309.maddesinde düzenlenen Anayasa'yı ihlal, 82. maddesinde düzenlenen kasten öldürme (100 kez), kasten öldürmeye teşebbüs (391 kez), suçlarını işledikleri tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.

Şüphelilerin eylemi gerçekleştirme biçimi olay yerinde, kalabalık arasında ve birden fazla yerde bomba patlatmaları göz önüne alındığında, mümkün olduğunca fazla kişinin ölmesini amaçladıkları, dolayısıyla olayda yaralanan vatandaşları da öldürmek kastıyla yaraladıkları kanaatine varılmıştır."

İddianamede, Walentina Slobodjanjuk'un, şüphelilerden Ömer Deniz Dündar'ın imam nikahlı eşi olduğu, terör örgütüne katılmak üzere Suriye'ye gittiği belirtildi.

Slobodjanjuk'un canlı bomba eylemlerinde görev almak üzere hazırlık yaptığı bildirilen iddianamede, şüphelinin Ankara Garı önündeki saldırıya iştirak ettiğine dair delil bulunmadığı ancak silahlı terör örgütüne üye olma ve hücre evlerinde ele geçirilen ve üzerinde fotoğrafı bulunan kimlik nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği aktarıldı.

İddianamede, Slobodjanjuk hakkında yakalama emri bulunduğu ifade edildi.

- Biber gazı kalıntısına rastlanmadı

İddianamede, patlamada yaralananlar ve hayatını kaybedenlerin yakını olan müştekilerin olay yerine gelen polislerin, yerde yatan yaralıların üzerine gaz sıktığını, ölümlerin bir kısmının bu gazdan kaynaklandığını ileri sürmeleri üzerine başlatılan soruşturmayla ilgili şunlara yer verildi:

"Olayda ölenlerin üzerlerinde bulunan tüm kıyafetler emanete alınmış, şikayetçilerin konuya ilişkin iddiaları da dikkate alınarak, ölenlerin emanete alınan yüzlerce kıyafeti üzerinde Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne yazılan talimat gereğince inceleme yapılmış, uzmanlık raporlarına göre ölenlerin kıyafetleri üzerinde herhangi bir yanıcı ve patlayıcı madde kalıntısı ile biber gazı kalıntısına rastlanmadığı tespit edilmiştir."

- Takipsizlik kararları

Öte yandan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın failleri Yunus Durmaz, Halil İbrahim Durgun, Yunus Emre Alagöz ve açık kimliği tespit edilemeyen Suriye uyruklu canlı bomba eylemcisi hakkında ölmeleri; Mehmet Şükrü Yoldaş, Abdulselam Hitay, Murat Taşçı, Osman Kızılbent ve Muhammet Cengiz Dayan hakkında "terör örgütüne üye olmak suçundan daha önce kamu davası açılması", Oğuzhan S, Korhan U, Erhan Ö, Mehmet Serhat P, Mehmet Şükrü Y, İbrahim Halil H, İbrahim Halil K, Müslüm B. ve İshak Y. hakkında ise "delil yetersizliğinden" takipsizlik kararı verdi.

(Bitti)

Yorumlar