ANALİZ - İran'da FATF tartışması

- ABD'nin terör finansmanı gerekçesiyle İran'a uyguladığı yaptırımları delmeye çalışan Ruhani yönetiminin, FATF'a üyelik konusundaki söylemleri, muhafazakarlar arasında ülkenin "hassas finansal bilgilerinin düşmanlara açılacağı" yorumlarına neden oldu - Ülkedeki muhafazakarlar, Devrim Muhafızları veya Hizbullah gibi ülke içinde ve dışındaki yapıların faaliyetlerinin zarar göreceğini öne sürerek FATF'a üyeliğe karşı çıkıyor - FATF'a üye olunması halinde İranlı bankaların, BM'nin yaptırım listesinde bulunan Devrim Muhafızları ve ona bağlı kurum ve şirketlere yaptırım uygulamak zorunda kalacağı belirtiliyor

Google Haberlere Abone ol
ANALİZ - İran'da FATF tartışması

İSTANBUL (AA) - AHMET DURSUN/ABBAS PERVERDE - ABD'nin terör finansmanıyla suçladığı İran'a uyguladığı yaptırımların bu ülkenin uluslararası finans sistemine girişini kısıtlaması ve buna bağlı olarak yabancı yatırımların sekteye uğraması nedeniyle Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümetinin, Kara Para Aklamanın Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu'na (FATF) üyeliği gündeme taşıması hükümet ve muhafazakar muhalifleri karşı karşıya getirdi.

İran'ın FATF ile iş birliğine yönelik söylemler, muhafazakarlar arasında ülkenin "hassas finansal bilgilerinin düşmanlara açılacağı ve devrimci güçlere yardımın engelleneceği" şeklindeki tepkilere neden oldu.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya (P5+1) ile İran arasında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı adı verilen nükleer anlaşmanın üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen yaptırımlar sonrasında İran'ın elde edeceği öngörülen kazanımlar, ABD'nin uyguladığı bankacılık yaptırımlarına takıldı.

Durgun ülke ekonomisini canlandırma yolunu yabancı yatırımda gören Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin başında olduğu 11. hükümet, bu engeli ortadan kaldırmak için FATF'a üyeliği gündeme getirdi.

Göreve geldiğinden bu yana selefi Mahmud Ahmedinejad'ın aksine Batı'ya yönelik ılımlı politikalarıyla öne çıkan Ruhani, bu nedenlerle FATF'a üye olarak uluslararası bankacılık sistemine entegre olmaya çalışırken ülkedeki muhafazakarlar, Devrim Muhafızları veya Hizbullah gibi ülke içinde ve dışındaki yapıların faaliyetlerinin zarar göreceğini öne sürerek bu karara karşı çıkıyor.

FATF'a üye olunması halinde İranlı bankaların, BM'nin yaptırım listesinde bulunan Devrim Muhafızları ve ona bağlı kurum ve şirketlere yaptırım uygulamak zorunda kalacağı belirtiliyor.

- Savunma ve istihbarat bakanlıklarına yaptırım uygulanabilir

Bunun yanı sıra savunma ve istihbarat bakanlıkları ile ülkenin nükleer programındaki kritik konumu nedeniyle AB ve ABD tarafından ambargo listesindeki Şerif Teknoloji Üniversitesi'ne ülkedeki bankaların yaptırım uygulamak zorunda kalacağı yorumları yapılıyor.

Bütün bunlara rağmen FATF'a üyeliği, mali ve bankacılık sistemindeki kısıtlamaların kaldırılmasında önemli bir adım olarak gören Ruhani, kısa süre önce sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Ülkede kara para aklanmasını istemiyoruz. Bu hedefle bir girişimde bulunduğumuzda ise birileri FATF'ı kirli bir iş olarak gösterme çabasına giriyor." ifadeleriyle FATF üyeliğine karşı çıkanlara tepki gösterdi.

İran Ekonomi Bakanı Ali Tayyipniya da geçen hafta FATF konusunda yaptığı açıklamada, yaptırımlardan tamamen kurtulmak ve nükleer anlaşmanın nimetlerinden faydalanmak için İran'ın kurumun öne sürdüğü yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğini söyledi.

Ülkenin önde gelen din adamlarından ve Uzmanlar Meclisi ve Anayasayı Koruyucular Konseyi Başkanı Ayetullah Ahmed Cenneti ise FATF'a üye olunması halinde ülkenin mali ve bankacılık bilgilerinin yabancılara servis edileceğini savunarak, "Onlar bizden düşmanın karşı olduğu kişi ve kuruluşlara Devrim Muhafızları'na, devrimci kuruluş ve kişilere yaptırım uygulamamızı istiyor. Bu gizli belgeyi nasıl imzalayacaklar anlamıyorum." ifadeleriyle hükümetin FATF üyeliği konusundaki açıklamalarını eleştirdi.

- Hamaney'in danışmanı Velayeti de karara karşı

Dini lider Ayetullah Ali Hamaney'in Başdanışmanı ve ülke siyasetinin etkin ismi Ali Ekber Velayeti de FATF tartışmalarıyla ilgili bu yorumları boşa çıkarmadı. Velayeti, FATF'a üyeliğin ülkenin çıkarlarına uygun olmadığını ve hükümetin bu konudaki kararını ertelemesi gerektiğini belirterek, FATF üyeliğinin Lübnan Hizbullah'ı ve Devrim Muhafızları başta olmak üzere devrimci kurumların faaliyetlerini sınırlandıracağını söyledi.

Bu tartışmalar devam ederken bazı İranlı bankaların FATF'ın kurallarını yerine getirme doğrultusunda Devrim Muhafızları'na bağlı bazı kurumlarla çalışmaktan kaçınmaya başladığına ilişkin iddialar ülke medyasında yer buldu.

Muhafazakar yayın organlarında, Millet ve Sepah bankaları tarafından Devrim Muhafızları'na bağlı Hatemu'l Enbiya adlı şirkete gönderildiği iddia edilen mektuplar yayınlandı. Mektupta, söz konusu bankaların şirketin uluslararası ticari işlemlerini yapmayı reddettiği öne sürüldü.

Bu iddiaların hemen ardından ABD'nin Wall Street Journal gazetesi, 29 Eylül'de Tahran ve Washington'un yaptırımlar döneminde ağır ambargolara maruz kalan söz konusu iki bankaya yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılması konusunda anlaştığını iddia etti.

Haberde, ABD yönetimi ve İran arasında bu ülkede tutuklu 4 ABD'linin serbest bırakılması karşılığında söz konusu bankalara yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılmasına ilişkin "gizli belge" imzalanacağı öne sürüldü. FATF konusuna değinilmese de haberdeki bankaların Devrim Muhafızları'na bağlı şirketlerle ilişkisini kestiği iddia edilen bankalar olması dikkati çekti.

- "İran, FATF'a üye olduktan sonra devrimci güçlere yardım edemeyecek"

Konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İranlı muhafazakar milletvekili Cabir Kuçekinejad, FATF'ın İran'ın hareket alanını kısıtlayacağını belirtti.

FATF'ın terör ve kaçakçılıkla mücadelede güvenilir bir merci olmadığını savunan İranlı milletvekili, "Biz FATF'a üye olmak suretiyle sadece kendimizi kısıtlayacağız. İran bu örgüte üye olduktan sonra artık "devrimci güçlere" yardım edemeyecek. Bu nedenle bu yükümlülükleri kabul etmeden önce onun çeşitli boyutlarını İran meclisinde masaya yatırmalıyız. Eğer ABD şartlarımızı kabul ederse FATF'a üyeliği kabul ederiz." diye konuştu.

İranlı eski milletvekili ve Peyam-i Nur Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Görevlisi Ahmed Şuhani ise muhafazakarların FATF'a üyeliğin ülkenin faaliyetlerini sınırlandıracağı fikrine katılmadığını belirtti.

Şuhani, muhafazakarların aksine bankacılık işlemlerindeki kısıtlamaların kaldırılması ve nükleer anlaşmadan faydalanmak için FATF'a üye olunması gerektiğini savunarak şunları söyledi:

"Eğer nükleer anlaşmadan sonra ekonomik sorunların kaldırılmasından faydalanmak ve ülke içindeki "direniş ekonomisi"ne katkı sağlamak istiyorsak dışarıdan gelen itiraz ve bahaneleri ortadan kaldırmalı ve şeffaflaşmalıyız."

Hükümetin bu konuda atacağı her adımın iç ekonomiyi güçlendireceğini ifade eden Şuhani, hükümet ve FATF karşıtı muhafazakar muhaliflerin konu hakkında birbirlerini dinlemeleri gerektiğini bunun olması halinde FATF'a üyelik için bir sorun kalmayacağına inandığını dile getirdi.

Kara Para Aklamanın Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu olarak da bilinen uluslararası bir kuruluş olan FATF, kara paranın aklanması ve terör finansmanının engellenmesine yönelik 37 üye ülkenin bankacılık ve mali sistemini denetliyor.

İran, Kuzey Kore ile birlikte FATF tarafından hazırlanan listede "en riskli ve iş birliği yapılmayan hukuk düzeni" listesinde yer alıyor. "En kara liste" olarak adlandırılan bu listedeki ülkelere karşı uluslararası yaptırımlar uygulanması tavsiye ediliyor. FATF tarafından 24 Haziran'da yapılan basın açıklamasında ise İran'ın FATF'ın kurallarına uyma konusundaki girişimlerinin olumlu karşılandığı ve bu ülkeye karşı önlemlerin 12 ay süreyle askıya alınmasına karar verildiği bildirilmişti.


Yorumlar