Alaton, Gülen'e "Türkiye'de tedavi edilemez" raporu aldırtmış
- FETÖ Çatı Soruşturması kapsamında tanık olarak ifadesi alınan Cem Fadıl Bozkurt'un ifadelerinde, eski iş ortağı İshak Alaton'un Fetullah Gülen ile bağlantılarına ilişkin iddialar dikkati çekiyor - Bozkurt, ifadesinde Alaton'un, Fethullah Gülen'e Haseki Hastanesinden, 1999 yılının ocak ayında "Türkiye'de tedavi edilemez" raporu aldığını ileri sürdü - Chicago'ya gönderilen Gülen'i, Mehmet Öz'ün hastaneye yatırdığını ve tetkikler yaptığını öne süren Bozkurt, "Ülkesinde tedavi yapılamaz, burada kalması uygundur" raporu alındığını iddia etti - Bozkurt'un ifadesinden: - "Son zamanlarda Alaton'a, 'Fethullah Gülen'in Amerika'yı terk etmesi gerekirse ne olur?' dediğimde, 'Hocaefendinin Güney Afrika'da evi de camisi de hazır, ivedi olarak oraya geçer. Türkiye'ye gelmez' diyerek cevap vermiştir" - "İshak Alaton ile görüşmemiz esnasında kendisini telefonla o tarihte bakan olan Hüsamettin Özkan aradı. Telefonun sesi dışa açıktı. Bu görüşme esnasında Hüsamettin Özkan, Fetullah Gülen'in Türkiye'de kalması konusunda sıkıntılar olduğunu, askerlerin sorun çıkardığını, Gülen'e çok yüklendiklerini ve hakkında soruşturma başlatacaklarını, bu nedenle ivedi yurt dışına çıkması gerektiğini ve bu konuda ne yapılabileceğini sordu" - "(Alaton ve Özkan'ın görüşmesi) İshak Bey, Hüsamettin Bey'e pasaport konusunda ne yapılacağını sorunca 'Fetullah Gülen'in pasaport işlerini biz Ankara'da halledeceğiz, siz yurt dışına çıkış ve gideceği ülkedeki ikametini sağlamaya çalışın' dedi"
ANKARA (AA) - AYNUR EKİZ / AYŞE ŞENSOY BOZTEPE - Fetullahçı
Terör Örgütü (FETÖ) Çatı Soruşturması kapsamında tanık olarak
ifadesi alınan Cem Fadıl Bozkurt'un ifadelerinde, eski iş ortağı
İshak Alaton'un, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile bağlantılarına
ilişkin iddialar yer alıyor.
FETÖ Çatı Soruşturması kapsamında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu'na tanık olarak ifade veren Bozkurt, 1998'de ortak şirket açtıkları Mehmet Günyeli aracılığıyla İshak Alaton ile tanıştığını, Alaton'un şirketlerine üçte bir oranında ortak olduğunu anlattı.
Bozkurt, Alaton ile ortaklığının 2015 yılında sona erdiğini
belirtti.
Yaptıkları bir toplantıda İshak Alaton'un eski bakan Hüsamettin Özkan ile telefon görüşmesine şahit olduğunu kaydeden Bozkurt, "1998'in sonu ya da 1999'un başıydı. İshak Alaton ile görüşmemiz esnasında kendisini telefonla o tarihte bakan olan Hüsamettin Özkan aradı. Telefonun sesi dışa açıktı. Bu görüşme esnasında Hüsamettin Özkan, Fetullah Gülen'in Türkiye'de kalması konusunda sıkıntılar olduğunu, askerlerin sorun çıkardığını, Gülen'e çok yüklendiklerini ve hakkında soruşturma başlatacaklarını, bu nedenle ivedi yurt dışına çıkması gerektiğini ve bu konuda ne yapılabileceğini sordu." ifadelerini kullandı.
Bozkurt, Alaton'un aynı görüşmede Bülent Ecevit ile de
konuştuğunu öne sürdü.
Görüşmede pasaport konusunun da konuşulduğunu belirten Bozkurt,
"O günkü telefon görüşmesinde Hüsamettin Özkan, 'Fetullah Gülen'in
pasaport işlerini biz Ankara'dan halledeceğiz, siz yurt dışına
çıkış ve gideceği ülkedeki ikametini sağlamaya çalışın' dedi."
iddiasında bulundu.
Bozkurt'un ifadesine göre, Hüsamettin Özkan, Gülen'in gideceği
ülkede de uzun dönem kalmasının sağlanmasını istedi.
- "Gülen'e 'Türkiye'de tedavi edilemez' raporu"
Bozkurt, örgüt elebaşı Gülen'in nasıl yurt dışına çıkacağını
sorduğunda Alaton'un, "Kanser tedavisi veya kalp rahatsızlığı
nedeniyle gidebilir. Bu operasyon için resmi rapor alınması
gerekir. Bu tip raporları Ankara'da GATA, İstanbul'da da Haseki
Kardiyoloji Enstitüsü veriyor." dediğini iddia etti.
Alaton'un konuyu Prof. Dr. Mustafa Öz'e soracağını söylediğini
savunan Bozkurt, daha sonra Alaton'un, Fethullah Gülen'e Haseki
Hastanesinden 1999 yılının ocak ayında "Türkiye'de tedavi edilemez"
raporu aldığını öne sürdü.
Chicago'ya gönderdikleri Gülen'i, Mustafa Öz'ün oğlu Mehmet
Öz'ün hastaneye yatırdığını ve tetkikler yaptığını ileri süren
Bozkurt, "Ülkesinde tedavi yapılamaz, burada kalması uygundur"
raporu alındığını iddia etti.
Bozkurt, hastanede bir hafta, on gün kaldıktan sonra Graham E.
Fuller ve Henry I. Berkey'in, Gülen'e kalıcı oturma izni alınmasına
kefil olduklarını kaydetti.
- Adıyaman'da kurdurulmayan fabrika
Bülent Ecevit'in başbakan olduğu 1999 yılında Hüsamettin
Özkan'ın, İshak Alaton'dan Adapazarı'nda kurmayı planladıkları
fabrikanın Güneydoğu'da kurulmasını talep ettiğini anlatan Bozkurt,
bunun üzerine fabrikanın Adıyaman'da kurulabileceğini söylediğini
belirtti.
Alaton'un "Bizim orada ne işimiz var?" diye tepki gösterdiğini
ifade eden Bozkurt, buna rağmen fabrikanın temelinin atıldığını
ancak dönemin 3. Ordu Komutanı Aytaç Yalman'ın güvenlik sebebiyle
bu fabrikayı kurdurmadığını savundu.
- Garih cinayetinde değiştirilen Adli Tıp raporu
Bozkurt, 19 Mayıs 2001'de Türkiye'nin İsrail Büyükelçiliğindeki
resepsiyona Alarko Holding'in diğer ortağı Üzeyir Garih ile
katıldıklarını dile getirerek, aralarında geçen konuşmayı şöyle
anlattı:
"Üzeyir Bey, bana 'Alarko Holding'de İshak Bey ile birlikte
işleri götüremeyeceğiz, işleri ayırmayı düşünüyorum.' şeklinde bir
ifade kullandı. Ben 'Yıllarca birlikte çalıştınız, niye böyle
yapıyorsunuz?' dediğimde, bana "Askere çok saldırıyor, siyasete çok
karışıyor. Bu, ticari ilişkilerimizi çok olumsuz etkiliyor.'
şeklinde serzenişte bulundu. 'Sizin de ortak bir şirketiniz var,
zor durumda kalmayın, sen de kendine dikkat et.' şeklinde uyarıda
bulundu."
Bu konuşmadan üç ay sonra Ağustos 2001'de Üzeyir Garih'in
öldürüldüğünü hatırlatan Bozkurt, olaydan birkaç saat sonra İshak
Alaton'un ofisine gittiğini, odada genç bir emniyet müdürü
olduğunu, bir hafta sonra basına yansıyan bilgilerle aynı bilgileri
Alaton'un kendisiyle paylaştığını ve bu kadar kısa sürede bu
bilgilere nasıl ulaştığına şaşırdığını söyledi.
Alaton'u ziyaretinde kendisine Adli Tıp Uzmanı Gökhan Oral'ın
eşlik ettiğini belirten Bozkurt, Oral aracılığıyla otopsiyi yapan
Prof. Dr. Oğuz Polat'tan Üzeyir Garih cinayetinin 3 farklı el ve 3
farklı silahla işlendiğini öğrendiğini, Polat'ın "Garih'in asıl
ölüm sebebinin sağ kulak arkasına aldığı üçgen kesitli darbe"den
kaynaklandığını söylediğini kaydetti.
Bozkurt, bu raporun Adli Tıp Kurumunda görevli kişiler
tarafından yeniden düzenlendiğini, ilk raporun da Adli Tıp'ta
çalışan Doç. Dr. Ümit Sayın tarafından saklandığını duyduğunu
anlattı. Bozkurt, bu raporu bulabilmek amacıyla Ergenekon ve Balyoz
sürecinde Sayın'ın evinde arama yapılıp soruşturmaya dahil edildiği
yönünde spekülasyonlarda bulunulduğunu ifade etti.
- "Şoförü Alaton görevlendirince, Garih mezarlığa yalnız
gitti"
Üzeyir Garih'i, öldürüldüğü gün Ortaköy'deki iş yerinde yapılan
toplantı sonrası mezarlığa şoförünün götüreceğini ancak İshak
Alaton'un şoförü başka bir yere göndermesi sonucu Garih'in
mezarlığa yalnız gittiğini söyleyen Bozkurt, basında yer aldığı
gibi Üzeyir Garih'in mezarlığa sürekli gitmediğini, konutlarının
yakınında bulunan cami hocasının isteği üzerine mezarlıktaki bir
kabrin tadilatı için gittiğini öne sürdü.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfının (TESEV) kurucusunun İshak Alaton olduğunu belirten Bozkurt, bu vakfı Amerikalı iş adamı George Saros'un finanse ettiğini savundu.
- "Bu ülkede tank yürütebilmek için dört tane ev verdim"
İshak Alaton ile 28 Şubat sürecine ilişkin konuşmaları olduğunu
söyleyen Bozkurt, Alaton'un "Bu ülkede tank yürütebilmek için dört
tane ev verdim." şeklinde ifadeleri olduğunu öne sürdü.
Yaptıkları sohbetlerde Alaton'un Necmettin Erbakan'ı sevmediğini
açıkça söylediğini kaydeden Bozkurt, Alaton'un "Necmettin Erbakan
gitmedikçe bu ülkenin önü açılmaz." şeklinde konuştuğunu
anlattı.
Alaton'un 2010 yılından sonra Çatalca'da Zaman gazetesinin
imtiyaz sahibi Ali Akbulut, Şerif Ali Tekalan, gazeteci Eyüp Can
Sağlık, Ekrem Dumanlı, Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı
Başkanı Mustafa Yeşil ile görüşmeleri olduğunu savunan Bozkurt, öte
yandan Alaton'un TESEV'de Ahmet Altan ve Mehmet Altan ile de
görüşmelerinin olduğunu öne sürdü.
Bozkurt, iki farklı kesimden bu isimlerle aynı anda nasıl birlikte olduğunu sorduğunda Alaton'un, "Normaldir, hepsinin görüşü aynı yere çıkıyor." diye cevap verdiğini söyledi.
- "Cumhuriyet'in yazamadığını bunlar yazacak"
Taraf gazetesi çıkmadan 6 ay önce Alaton'un, "Yeni bir sol
gazete çıkacak, Cumhuriyet'in yazamadığını bunlar yazacak."
dediğini kaydeden Bozkurt, Alaton'un bu gazeteye parasal destekte
bulunduğunu öne sürdü.
Alaton'un, 2002 yılından sonra kurulan AK Parti hükümeti içinde
en fazla Bülent Arınç ile görüştüğünü iddia eden Bozkurt, "Hatta
bildiğim kadarıyla Fethullah Gülen'e özel mektupları Bülent Arınç
vasıtasıyla gönderiyordu. Ayrıca, Mustafa Yeşil de Fetullah Gülen
ve İshak Alaton arasında mektup getirip götürüyordu. Bülent Arınç
ile ayrıca Manisa'da bulunan Moris Şinasi Çocuk Hastanesinin koruma
vakfının yurt dışından desteklenmesine ilişkin çalışmaları da
birlikte yürüttü." iddiasında bulundu.
- Gülen'in Güney Afrika'da evi var
İshak Alaton'un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın askeri
vesayetin kaldırılması yönündeki faaliyetlerini 2011 yılına kadar
desteklerken bu tarihten sonra görüşlerinin değiştiğine dikkati
çeken Bozkurt, Erdoğan'ın Şimon Peres'e, "One minute" demesini
Alaton'un hazmedemediğini, "Bu, Şimon'a yapılmaz. Haddini
bilmiyor." şeklinde ifadeleri olduğunu öne sürdü.
Bozkurt, "Son zamanlarda Alaton'a, 'Fetullah Gülen'in Amerika'yı terk etmesi gerekirse ne olur?' dediğimde, 'Hocaefendinin Güney Afrika'da evi de camisi de hazır, ivedi olarak oraya geçer. Türkiye'ye gelmez' diyerek cevap vermiştir." ifadelerini kullandı.
- Gülen'in İshak Alaton'a gönderdiği mektup
Fetullah Gülen ile İshak Alaton'un bağlantılarını gösteren iki
ıslak imzalı mektubu savcılığa sunan Bozkurt, bu mektupların Bülent
Arınç ve Mustafa Yeşil vasıtasıyla aralarında gidip geldiğini iddia
etti.
İshak Alaton, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'e gönderdiği 17
Ağustos 2012 tarihli mektubunda, son yıllarda yurt dışından
kendisine danışmak üzere gelen heyetlere terör örgütünün Türkiye
dışındaki eğitim programını anlattığını kaydediyor.
"Sizin yakın dostunuz" dediği Üzeyir Garih'i anlatarak söze başladığını ifade eden Alaton, şöyle devam ediyor:
"Moskova'daki okulun inşaatına verdiğimiz önem ve desteği
anlatıyorum. Güney Afrika'daki okulları şahsen ben gezdiğim için
bunların oradaki topluma faydasının önemini vurguluyorum. En
faydalı yönü, Türkiye'nin yurt dışındaki saygınlığına ve uzun
vadeli çıkarlarına katkısını anlatıyorum. Bugün Mali'de veya
Texas'ta Türkçe öğrenen gençlerin, yarın kendi ülkelerinde önemli
görevler yüklendiklerinde Türkiye'yi daima gönüllerine yakın
hissederek kararlar alacaklarına ve dünyanın dört bir yanına
dağılmış Türkiye dostlarının ülkemize katkılarının kıymetini
görüyor ve ziyaretçi dostlarıma anlatıyorum. Benim inancım odur ki
Hareket'in son 20 yıl içinde geliştirdiği bu yurtdışı eğitim
programı, 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en büyük ve en
müspet tesirli toplumsal katkıyı yaratan olaydır. Bunun katkıları
önümüzdeki yıllarda gittikçe daha iyi ve daha yaygın şekilde
anlaşılacaktır."
1 Ağustos 2012 tarihinde Fetullah Gülen'in ıslak imzası ile
Alaton'a gönderilen mektupta, "Lüzumlu Adam İshak Alaton"
kitabının, okuyanlar üzerinde bıraktığı tesire hiç şaşırmadığını
ifade eden Gülen, Alaton'a methiyeler diziyor.
Gülen'in "Bizim bugün belki de her şeyden daha çok böyle
muhabbet insanlarına ihtiyacımız var." ifadesi dikkati
çekiyor.
- Leyla Alaton'dan suç duyurusu
Öte yandan, 11 Eylül 2016'da hayatını kaybeden İshak Alaton'un kızı, Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, şirketlerindeki bazı çalışanların FETÖ ile bağlantılı olabileceği iddiasıyla, 14 Aralık 2017'de FETÖ soruşturmalarına bakan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'na başvurarak suç duyurusunda bulunmuştu.
Yorumlar