"ABD ve Batılı basın terörist başı Gülen adına algı yönetimi çabasında"

- Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce, yabancı basında 1 Mayıs-9 Ağustos'ta çıkan 2 bin 726 haber analiz edilerek "Yabancı Basında FETÖ Algısı" araştırması yapıldı - Araştırmaya göre, ABD basınında terörist başı Gülen'den "emekli vaiz", "gönüllü sürgündeki imam", "tatlı dilli", "77 yaşında hasta ve yaşlı imam", "nüfuzlu muhalif", "Erdoğan'ın eski müttefiki" gibi masumane sıfatlarla; Batılı bazı ülkelerde ise, "ılımlı vaiz", "karizmatik din adamı", "Amerikalılaşmış Türk dini şahsiyet", "İslamcı dini eğitmen", "Erdoğan devletini yıkacak tek güç", "Kürt karşıtı", "Paralel Örgüt Lideri" gibi tanımlarla söz edildi - PKK ve PYD için "gerilla", "Kürt militanlar" gibi ifadeler kullanan Batı medyasının, Türkiye aleyhinde birçok yasa dışı faaliyete girişen, yüzlerce insanın ölümünden; binlercesinin ise yaralanmasından sorumlu olan FETÖ ve elebaşı Fetullah Gülen için "ılımlı" tanımlamalar bulma çabasının sürdüğü tespiti yapıldı - BYEGM Genel Müdür Yardımcısı Okutan: - "Araştırma, özellikle Batı ve ABD basınının terörist başı Fetullah Gülen adına bir algı yönetimi çabasında olduğunu gösteriyor"

Google Haberlere Abone ol
"ABD ve Batılı basın terörist başı Gülen adına algı yönetimi çabasında"

ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce (BYEGM), yabancı basında terörist başı Fetullah Gülen'in hangi sıfatlarla tanımlandığına ilişkin araştırmanın sonuçları, özellikle Batı ve ABD'de Gülen adına "masumane" ifadelerle algı yönetimi yapılmaya çalışıldığını ortaya koydu.

Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce, "Yabancı basında FETÖ lideri" başlıklı araştırma yapıldı.

Haber analizi kapsamında, 1 Mayıs-9 Ağustos 2016 aralığına ait 126 yabancı gazete ve dergi, 21 tv kanalı ve 15 uluslararası haber ajansı tarandı, 2 bin 726 haber incelendi.

Araştırmada, ABD basınında, terörist başı Gülen'den "emekli vaiz", "gönüllü sürgündeki imam", "tatlı dilli", "popüler", "77 yaşında hasta ve yaşlı imam", "münzevi din adamı", "gizemli din adamı", "nüfuzlu muhalif", "Erdoğan'ın eski müttefiki" gibi masumane sıfatlarla bahsedildiği belirtildi. ABD basınının bu tavrının "ABD yetkililerince her fırsatta müttefik ve dost ülke olarak adlandırılan Türkiye ve Türk halkı tarafından bir ikiyüzlülük olarak algılandığı" tespitine yer verildi.

Araştırmaya göre, Alman basınında terörist başı Gülen hakkında "Gülen ağı", "Gönüllü sürgündeki imam", "ılımlı vaiz", "Erdoğan'ın ezeli düşmanı/eski müttefiki", "Pensilvanya dağlarında yaşayan yaşlı ve hasta adam", "Afrika'da etkili cemaat", "zehirli yılan" gibi tanımlamalar tercih edildi. Alman basını, FETÖ'yü terör örgütü olarak göstermemek için sıklıkla "sözde" kelimesine başvurdu.

Fransa basınında "eski müttefik", "sürgündeki vaiz", "ruhani lider", "75 yaşında hasta ve yorgun adam" sıfatları kullanıldı. Türk yetkililerin FETÖ tanımlamalarının tırnak içinde verilmesinin tercih edildiği Fransız basının bu tutumu, teröre karşı Türkiye ile dayanışma örneği gösterilmemesi olarak değerlendirildi.

İngiltere basınında ise FETÖ elebaşı Gülen için, "karizmatik din adamı", "77 yaşındaki dini lider", "münzevi din adamı", "muhalif", "dinler arası diyalog mesajları veren" gibi sıfatlar tercih edildi. "Terör örgütü ve paralel yapı" ifadeleri ise iddia seviyesinde tutuldu.

- Ortadoğu, Çin, Rus ve Japon medyasındaki durum

Araştırmada, uluslararası basının genellikle bu örnekleri veren Batı basınının tanımlamalarını tercih ettiği vurgulandı.

Ortadoğu basınında "Amerika'da yaşayan din adamı", "aydın", "Afrika'nın önemli simalarından biri" olarak tanımlanan Gülen, İran basınında "İran İslam Cumhuriyeti'nin katı muhalifi", "sürgündeki din adamı, "darbe girişimini organize etmekle suçlanan kişi" sıfatlarıyla anılırken, FETÖ mensubu askerler içinse "Fetullah Gülen terör örgütüne mensup askeri isyancılar" tanımı kullanıldı.

FETÖ elebaşı Gülen, Çin basınında "Amerikalılaşmış Türk din adamı", "dini şahsiyet", "sürgündeki muhalif", İsrail basınında ise "radikal İslamcı", "gizli terör örgütü", "Türkiye doğumlu Sünni din adamı", "sürgündeki Müslüman vaiz" ifadeleriyle haberlere konu oldu.

Japonya basını Gülen'den, "İslamcı dini eğitmen", "Gülen hoca", İtalya basını "Sünni imam", "bir imamın oğlu", "Gülen imparatorluğu"; Hollanda basını "uluslararası şirketler, eğitim kurumları, bankalar sahibi etkili imam" ifadeleriyle söz etti. Kürtçe yayınlanan haberlerde ise Gülen, "İslam davetkarı", "Erdoğan devletini yıkacak tek güç", "Kürt karşıtı", "Paralel Örgüt Lideri" tanımlamalarıyla gündeme getirildi.

FETÖ elebaşı, Rusya basınında "gizemli din adamı", "Türk dili konuşan ülkelerde İslami okullar zincirine sahip kişi", "Gülen'in imparatorluğu", "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın amansız rakibi"; Yunanistan basınında "Türk liderin siyasi manevi oluşumunda belirleyici rol oynayan Gülen", "Batı yanlısı duruşu ile muhafazakar İslami ilkeleri birleştiren"; Suudi Arabistan basınında "Terörist örgüt lideri", "darbeden sorumlu tutulan sürgündeki dini lider"; Mısır basınında "Türk din adamı", "Askeri darbe girişiminin birinci suçlusu", "İslami düşünür", Kıbrıs Rum basınında "sınırlarını çoktan aşan hizmet hareketinin babası" ve İsveç basınında "ABD merkezli vaiz", "Müslüman lider", "sürgündeki İslamcı vaiz" gibi tanımlamalarla yer aldı.

- "Batı medyası, Fetullah Gülen için 'ılımlı' tanımlamalar bulma çabasını sürdürüyor"

Araştırmanın değerlendirme bölümünde "Bazı gazetecilerin zincirlerini kırarak, 'görünmez bir el' tarafından kurallaştırılan tanımlama ve sıfatları kullanmadığı" vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"Uluslararası basında hakim olan- bir nevi dayatılan- sıfatları hızlıca kullanma yerine araştırma ve analiz etme yolunu tercih eden kimi gazetecilerin 'pusuda bekleyen muhalif', 'yaldızlı sürgün', 'medya patronu', 'devlet organlarına sızan sinsi yapı', 'zehirli yılan', 'Gülen imparatorluğu', 'büyük lobi gücü olan', 'zengin hareket', 'Kürt sorununun çözümünü engelleyen', 'askeri darbe suçlusu' tabirleri ise ustaca gizlenen gerçekleri ortaya çıkarıyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve bizatihi Türk halkını kendi savaş uçakları ile bombalamaktan ve üzerine kurşun yağdırmaktan imtina etmeyen bir terör örgütü ve onun elebaşını 'ılımlı İslam savunucusu' olarak lanse etmek, Türkiye'yi şimdiye kadar demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi konularda kıyasıya eleştiren Batılı medya organlarının aslında neyi amaçladığını da ortaya koyar nitelikte. Kendisini Batı kamuoyunda 'Hizmet Hareketi' olarak adlandırma gayretindeki FETÖ, Türkiye aleyhine yürüttüğü 'hizmetin' de karşılığını alma beklentisinde."

Araştırmada Batı medyasının Türkiye aleyhindeki tavrına FETÖ'nün, son yıllara kadar zekat, sadaka, kurban adı altında Türk halkının hayırseverliğini suistimal ederek topladığı paralarla gerçekleştirdiği lobicilik faaliyetlerinin de katkısı olduğu değerlendirildi. Birçok Batılı medya organıyla örgüt mensupları arasında kurulan yakın ilişkiler, çeşitli yabancı siyasetçilerin Türkiye aleyhinde rapor hazırlanması için verilen finansal destekler ise söz konusu lobicilik faaliyetlerinin en somut delilleri olarak gösterildi.

Batı medyasının daha önce, PKK ve PYD hakkında çıkan haberlerde kullandığı söylem düşünüldüğünde, bu tavrının Türk halkı için şaşırtıcı görülmediği aktarılırken, "PKK ve PYD için 'gerilla', 'Kürt militanlar' gibi adlandırmalar kullanan Batı medyası, bir kez daha Türkiye aleyhinde birçok yasa dışı faaliyete girişen, yüzlerce insanın ölümünden; binlercesinin ise yaralanmasından sorumlu olan FETÖ ve elebaşı Fetullah Gülen için 'ılımlı' tanımlamalar bulma çabasını sürdürüyor." değerlendirmesi yapıldı.

- "Uluslararası basın sınıfta kaldı"

BYEGM Genel Müdür Yardımcısı Ekrem Okutan araştırmayla, başta ABD basını olmak üzere uluslararası basına yansıyan haberlerin, FETÖ'nün gerçekte kimlere hizmet ettiğini ortaya koyduğunu belirterek, FETÖ'nün şimdiye kadar Türkiye aleyhinde yürüttüğü faaliyetlerin bir karşılığı olarak, özellikle Batı ve ABD basınının Gülen adına bir algı yönetimi çabasında olduğu değerlendirmesini yaptı.

Mayıs ve Ağustos'ta, uluslararası basında yayımlanan 2 bin 726 haberde, FETÖ yapılanması ve liderine yönelik tanımlamalarda, darbe girişimi sonrasında bile önemli bir değişikliğe gidilmediğine işaret eden Okutan, "uluslararası basının, Türkiye'de demokrasi söz konusu olduğunda, sınıfta kaldığını" vurguladı.

Yorumlar