AB Bakanı Çelik AA Editör Masası'na konuk oldu

- AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik: (3) - "(FETÖ firarisi Adil Öksüz) Bu şahsın devlet düzeyinde kapasite kullanacak birtakım kurumlar ya da bunların içindeki belli gruplar tarafından himaye edildiği çok açık. Bu şahıs, Türkiye'nin sahip olduğu tüm değerlere silah çeken, bunları yok etmeye çalışan bir şebekenin kilit adamlarından bir tanesi. Bunun korunması demek, Türkiye'ye düşmanlık etmektir. Bu kadar net" - "(24 Haziran'da yapılacak seçimler) Karşımızdakiler bir siyasal kimya kuramadıkları gibi zaten ellerinde bir siyasal fizik de yok" - "Özne millettir, millet patrondur. Amirimiz millettir. Oyumuzu o verir, notumuzu da o verir"

Google Haberlere Abone ol
AB Bakanı Çelik AA Editör Masası'na konuk oldu

ANKARA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, FETÖ firarisi Adil Öksüz'ün bazı ülkeler tarafından devlet düzeyinde kapasite kullanacak birtakım kurumlar ya da bunların içindeki belli gruplarca himaye edildiğini belirterek, "Bu şahıs, Türkiye'nin sahip olduğu tüm değerlere silah çeken, bunları yok etmeye çalışan bir şebekenin kilit adamlarından bir tanesi. Bunun korunması demek, Türkiye'ye düşmanlık etmektir. Bu kadar net." dedi.

Bakan Çelik, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Çelik, İtalya ve Avusturya gibi ülkelerin kimlikçi siyaset güden süreçlerle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, "Kimlik siyaseti, kimlikçi siyasete dönüşür, kimlikçi siyaset anında demokrasiyi zedelemeye başlar." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin AB'ye girmesinin Türkiye'nin milli çıkarları için çok büyük fayda sağlayacağına yönelik inancını dile getiren Çelik, "Ben Türkiye'nin milli çıkarlarına bakarım. Herhangi bir süreç benim ülkemi aşağılamaya, benim ülkeme haksızlık etmeye, benim milletime karşı haksızlık etmeye başladığı zaman ben buna cevap vermezsem ben bu sıfatları haketmiyorumdur." diye konuştu.

AB ile müzakere sürecini tıkayan tarafın Türkiye olmadığını belirten Çelik, bu tutuma Avusturya ile ilişkilerde yeni bir iyileşme başlamışken ülkenin camileri kapatma ve imamları sınır dışı etme kararıyla gerilen atmosferi örnek verdi.

Çelik, bu kararların karşısında Avusturya ile oturup anlaşmanın onların bu tavırlarını desteklemek olacağına işaret etti.

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin hükümetin Suriye politikasına yönelik eleştirilerine yönelik Çelik, "Bu aday herhangi bir şekilde bir milyon kişinin katili olmuş biriyle el sıkışıp yan yana poz vermeyi sindirebiliyorsa, kendisine hayırlı olsun. Suriye halkının yüzüne bakabilecekse, o masum çocukların yüzüne bakabilecekse kendisine hayırlı olsun." sözleriyle değerlendirdi.

- "Türkiye'nin öz güveni ile kavga ediyorlar"

Türkiye'nin savunma sanayisi alanındaki adımlarına değinen Çelik, Türkiye'nin S-400'leri, Suriye ve diğer tehditlere karşı ihtiyacı olduğu için almak istediğini vurguladı.

Çelik, Batılı ülkelerin Türkiye'nin benzer taleplerine istenilen şartlarda yanıt vermediğine dikkati çekerek, "Türkiye'nin öz güveni ile kavga ediyorlar. Türkiye öz güvensiz davransa bu olmayacaktı." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Batılı ülkelerden kopup sadece tek bir ülkeyle iş birliği yapmadığını belirten Çelik, buna EUROSAM projesi ve İngiltere ile geliştirilmeye çalışılan savaş uçağı projesini örnek verdi.

Çelik, Türkiye'nin seçeneksiz kalmayacağını kaydederek, "Türkiye'nin savaş uçağına ihtiyacı varsa Türkiye'nin bu hakkının engelleneceğini zannetmiyorum." şeklinde konuştu.

- Türkiye- AB ilişkileri

Bakan Çelik, Türkiye ile AB arasında varılan 18 Mart mutabakatı kapsamında Suriyeli sığınmacılar için ayrılan 6 milyar avronun ilk ve ikinci 3 milyar avroluk dilimine ilişkin, "İkinci dilimle ilgili masaya oturuldu. İlk 3 milyar avronun 1,94 milyarı kurumlara aktarıldı. Bunun 1,5 milyarı BM ve Dünya Bankası üzerinden harcanıyor. Kalan kısmı İçişleri, Sağlık ve Milli Eğitim bakanlığına aktarılmış oldu." dedi.

Türkiye'nin kurumlarının tam kapasiteyle bu projeleri yerine getirdiğini söyleyen Çelik, "Bizim söylediğimiz şudur: Bunu doğrudan aracı kurumlara aktarmak yerine doğrudan Türkiye'deki kurumlara aktarma diliminin daha da artırılması gerekiyor. İkincisi bu sürecin daha da hızlandırılması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Bakan Çelik, vize sürecine ilişkin kriterlerin 7 maddeden 6'ya düşürülmesi konusunda, "Bu biyometrik pasaportla ilgili. Biz, bütün ihtiyaçları karşılayacak durumdayız. Onlara söylediğimiz şey şu: Bunu teknik bir mesele olarak düşünüyorsanız, yarın Türkiye'ye vize verilmesi lazım. Siyasal bir mesele olarak düşünüyorsanız, o da sizin içinden çıkamayacağınız siyasal bir tablo yaratır." yorumunu yaptı.

AB ülkelerindeki Türklerin seçimlere katılımına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Çelik, yüzde 48 oranında seçimlere katılım olduğunu ve gümrük kapılarındaki oylarla bu rakamın yüzde 50'ye ulaşabileceğini söyledi.

Belli ülkeler hariç her yerde seçimlere katılımın arttığını dile getiren Çelik, bu durumun, vatandaşların sahip oldukları demokratik siyasal bilincin göstergesi olduğunu vurguladı.

Çelik, seçim sürecinde Avrupa ülkelerinde propaganda çalışmalarına engeller çıkarılmasına rağmen Hollanda'da İslam ve göçmen karşıtı PEGIDA örgütünün, ramazan ayında cami önünde domuz keserek parti yapmasına izin verildiğini hatırlattı.

İlkeli ve tutarlı olmak gerektiğine işaret eden Çelik, "Yarın bir gün bir DEAŞ yanlısı başka bir dinin ibadethanesinin önünde böyle bir şey yapmaya kalkarsa bunu da hak ve özgürlük olarak görecek misiniz? Camiler, kiliseler, havralar titizlikle korunması gereken mekanlardır." dedi.

- "Dünyanın en tehlikeli örgütü"

FETÖ firarisi Adil Öksüz'le ilgili tartışmalara da değinen Çelik, bu şahsın birileri tarafından korunduğunun çok belli olduğunu söyledi.

Çelik, "Zaten bu örgütün böyle bir özelliği var. Türkiye dışında her yere bağlıdır. Türk bayrağı dışında her bayrağı öpüyorlar." ifadelerini kullandı.

Hiçbir devleti açıktan suçlayamayacağını belirten Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu şahsın devlet düzeyinde kapasite kullanacak birtakım kurumlar ya da bunların içindeki belli gruplar tarafından himaye edildiği çok açık. Bu artık bütün ilişkileri belirleyen bir meseledir. Bu şahıs,Türkiye'nin sahip olduğu tüm değerlere silah çeken, bunları yok etmeye çalışan bir şebekenin kilit adamlarından bir tanesi. Bunun korunması hukukla ya da başka şeyle izah edilemez. Bunun korunması demek, Türkiye'ye düşmanlık etmektir. Bu kadar net."

Bakan, Çelik, Adil Öksüz meselesinde örgüt mensuplarının şimdiye kadar bu gruplara yaptığı hizmet ile bundan sonrasında yapacakları hizmet ve vaatler karşısında himaye edildiğinin düşünülmesi gerektiğini kaydetti.

FETÖ'nün "dünyanın en tehlikeli örgütü" olduğunu vurgulayan Çelik, "Burası bizim için vatan diyorsak, buranın egemenliği bu millete ait diyorsak bu egemenliği korumak biz görev yapanların namusu, şerefi ise bu meselenin birinci maddesi bu adamların bu ülke üzerindeki faaliyetlerinin kesin olarak bittiğine, etkisiz hale geldiğine kani olmaktır." dedi.

Örgüte yönelik oluşturulan koruma kalkanının, bu örgütün hala ne kadar diri ve finansal olarak güçlü olduğunun, Türkiye karşıtı emellerinin devam ettiğinin göstergesi olduğuna dikkati çeken Çelik, "Ne oluyor mesela, AB metinlerinde 'terör örgütü' demiyorlar da, 'Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilen' diyorlar. İster istemez bu değişim gerçekleşiyor." değerlendirmesini yaptı.

Çelik, muhataplarına "FETÖ üyelerinin gizlenme faaliyetlerinin arkasındaki sebeplerin ne olduğunu" sorduklarını belirterek, örtülü faaliyet yürüten bu örgütün sürekli olarak nitelik değiştirdiğine işaret etti.

- "Özne millettir, millet patrondur"

Bakan Çelik, 24 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'ne ilişkin de görüşlerini paylaştı.

Seçmen algısını etkilediği düşünülen konularla seçmen algısını gerçekten etkileyen konular arasında büyük bir fark bulunduğunu dile getiren Çelik, bu farkın da boş laflarla dolduğunu ifade etti.

Siyasal atmosferin ne söylediğinin önemli olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

"Ben hep şunu söylüyorum, siyasetin kimyasını kurarsınız, sonra siyasetin fiziğini anlatırsınız. Bir ekosistem kurarsınız. Nasıl bir ortamda yaşamak istediğinizi siyasal olarak konumlandırırsınız, ondan sonra da içine siyasetin fiziğini, yapacağınız hizmetleri koyarsınız. Problem şu, karşımızdakiler bir siyasal kimya kuramadıkları gibi, zaten ellerinde bir siyasal fizik de yok."

Bakan Çelik, sandık güvenliği ve sonuçların açıklanma sürecine ilişkin hükümete ve kurumlara yönelik iddialara şöyle yanıt verdi:

"Sanki seçim sonucunu TRT tayin ediyormuş gibi, TRT üzerinde bu kadar polemik yapılmaya çalışılıyor. Orada arka plandaki şey nedir? Hükümet organlarından bir tanesi olduğu için, hükümete bağlı olduğu için. Anadolu Ajansı (AA) meselesinde de bu var."

Sandıklar açıldıkça oy dağılımının görüldüğünü söyleyen Çelik, "Şöyle bir şey mi söylemeye çalışıyorlar, 'Siz yüksek gösterince, diğerleri de sandığı bırakıp gidiyor'?" diye konuştu.

AA Genel Müdürü Şenol Kazancı'nın, "Halbuki biz tamamı kapandıktan sonra vermeye başlıyoruz. Tutanaklar var." sözleri üzerine Bakan Çelik, "Orada eleştirilecek olan Anadolu Ajansı değil, o siyasi parti kurmaylarının kendi ekipleri üzerinde bir siyasal bilinç oluşturmadaki yeteneksizlikleri ile ilgili konuşulacak bir şey." değerlendirmesinde bulundu.

Seçim gününü bir demokrasi bayramı olarak tanımlayan ve milletin kararını çok başka dinamiklerle verdiğini vurgulayan Çelik, milleti aşırı yönlendirme çabası içindeki kampanyaların sonuç vermediğine dikkati çekti.

Çelik, "Özne millettir, millet patrondur. Amirimiz millettir. Oyumuzu o verir, notumuzu da o verir." ifadelerini kullandı.

Dünyadaki gelişmeleri yakından takip edebilmek için birçok haber ajansını takip ettiğini söyleyen Çelik, AA'nın sahada olmasının, gelişmelere bakış açısını netleştirmesi bakımından önemli olduğunu vurguladı.

Dünyada sokağın hikayesini ulaştıran bir ajans olmasından dolayı AA ile gurur duyduklarını dile getiren Çelik, AA'nın analiz ve görüş hizmetlerini de överek sözlerini tamamladı.

(Bitti)

Yorumlar