AA'nın "Yıllık Editörler Toplantısı"
- AA Genel Müdürü Kazancı: - "AA olarak gerek devraldığımız günle kıyaslarsak sosyal medyadaki atılımlarımız üzerinden olsun, gerek diller gerek haber çeşitliliği ve insan odaklı haberlerimiz olsun, yalnızca hangi haberlerin yapılacağı üzerinden değil, hangi haberlerin yapılmayacağı üzerinden de oldukça önemli bir ders verdiğimizi düşünüyorum" - "AA'yı diğer tüm haber ajanslarından farklı kılan, onların görmediklerini görebilmesi ve dünyaya gösterebilmesidir" - "AA dünyanın en büyük 10 haber ajansı arasına girmiştir ancak mazlumu görmede ve sesini duyurmada AA dünyanın en iyi ajansıdır. Rohingya mazlumları, Gazze ve Suriye mazlumları söz konusu olduğunda dünyada tek bir ajans vardır, o da AA'dır" - Ankara Milletvekili Ünal: - "Türkiye sadece Türkiye değildir. Türkiye, hem geldiği hem bulunduğu coğrafyanın bütün renklerini, dillerini, inançlarını, kültürlerini, yemeklerini, müziklerini kendi potasında eritmiş ve onlara başka bir form vermiş ülkedir"
ANKARA (AA) - Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürü Şenol Kazancı, "AA olarak gerek devraldığımız günle
kıyaslarsak sosyal medyadaki atılımlarımız üzerinden olsun, gerek
diller gerek haber çeşitliliği ve insan odaklı haberlerimiz olsun,
yalnızca hangi haberlerin yapılacağı üzerinden değil, hangi
haberlerin yapılmayacağı üzerinden de oldukça önemli bir ders
verdiğimizi düşünüyorum." dedi.
AA Dünya Dilleri ve Uluslararası Haberler Yayın
Yönetmenliklerine bağlı editörler, "Yıllık Editörler Toplantısı"nda
Genel Müdürlük Konferans Salonu'nda bir araya geldi.
"Dünden Bugüne Anadolu Ajansı" sinevizyon sunumunun ardından
konuşan Kazancı, bir hafta sürecek toplantıda durum tespiti
yapılarak eksikliklerin belirleneceğini ve AA'nın küresel vizyonunu
güçlendirecek adımlar atılacağını söyledi.
Gazetecilik alanında en önemli ödüllere adını veren Joseph Pulitzer’in hayat hikayesinden yola çıkarak medya-toplum ilişkisine vurgu yapan Kazancı, adına ödül verilen Pulitzer’in ABD'de zor durumdaki bir gazeteyi satın alarak dünyanın en çok satan gazetesi haline getirdiğini, sonradan da "gazeteciliğin muhakkak okulu olmalı" düşüncesiyle Columbia Üniversitesine gazetecilik fakültesi açtırdığını anlattı.
Pulitzer'in "Yalancı, menfaatçi, çıkarcı, laf kalabalığı yapan, sansasyonel başlıklar atan bir medya eninde sonunda halkı kendine benzetir." ifadesine atıfta bulunan Kazancı, kendisini çok etkileyen bu ifadenin tersinin de doğru olduğunu dile getirdi.
Kazancı, doğru, güvenilir, etik bir habercilik anlayışının medya üzerinden toplumu olumlu yönde etkileyeceğini, AA’nın da bu anlayışla hareket ettiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AA olarak gerek devraldığımız günle kıyaslarsak sosyal medyadaki atılımlarımız üzerinden olsun, gerek diller gerek haber çeşitliliği ve insan odaklı haberlerimiz olsun, yalnızca hangi haberlerin yapılacağı üzerinden değil, hangi haberlerin yapılmayacağı üzerinden de oldukça önemli bir ders verdiğimizi düşünüyorum."
- "Mazlumu görmede ve sesini duyurmada AA dünyanın en iyi ajansı"
Kazancı, AA'nın halihazırda Türkiye'nin en iyi ajansı olduğunun altını çizerek, dünyanın da en iyi 10 ajansı arasında olma hedefine çoktan ulaştıklarını ifade etti.
Afrin'de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı'nda AA'nın tüm dünyanın haber sağlayıcısı konumunda olduğuna dikkati çeken Kazancı, Gazze'de yaşananları da tüm dünyaya AA'nın aktardığını bildirdi.
Kazancı, "AA'yı diğer tüm haber ajanslarından farklı kılan,
onların görmediklerini görebilmesi ve dünyaya gösterebilmesidir. AA
dünyanın en büyük 10 haber ajansı arasına girmiştir ancak mazlumu
görmede ve sesini duyurmada AA dünyanın en iyi ajansıdır. Rohingya
mazlumları, Gazze ve Suriye mazlumları söz konusu olduğunda dünyada
tek bir ajans vardır, o da AA'dır." şeklinde konuştu.
- "Türkiye sadece Türkiye değildir"
Kazancı'nın ardından konuşan AK Parti Milletvekili Aydın Ünal da
1990'lı yıllardan bu yana bir şekilde gazetecilik mesleğinin içinde
bulunduğunu ancak "Gazeteciyim" derken hiç de tatmin olmadığını
söyleyerek, "Eğer AA veya onun gibi büyük bir kuruluşta
çalışmıyorsanız, kendinizi tam bir gazeteci olarak göremezsiniz."
ifadelerini kullandı.
Konuşmasında "Türkiye nedir?" başlıklı bir sunum yapan Ünal, geçen hafta Başbakan Binali Yıldırım'ın Moğolistan seyahatine kendisinin de katıldığını ve bu vesileyle ülkedeki Türk eserlerini görme fırsatı bulduklarını dile getirdi.
Ülkenin eski başkenti Karakurum'da çölün ortasındaki 46
kilometrelik asfalt yol ve Bilge Kağan Müzesi'nin Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yaptırıldığını
belirten Ünal, Türkiye'nin elinin oraya kadar uzanmasının kendileri
için gurur ve heyecan verici olduğunu vurguladı.
Ünal, Moğolistan'da çok sayıda Türk izi olduğunu aktararak, bilinen ilk kayıtların bu ülkede olduğunu ifade etti.
Asırlar süren bu yolculuğun Moğolistan'dan başlayarak bugün Anadolu'ya kadar geldiğini dile getiren Ünal, bunun medeniyet kurma tahayyülünü oluşturan bir yolculuk olduğunu belirtti.
Ardından Selçuklu, Anadolu Selçuklu, beylikler dönemi ve Osmanlı
İmparatorluğu dönemlerinin yaşandığını dile getiren Ünal, "Türkiye,
Sadece Türkiye değildir. Türkiye, hem geldiği hem bulunduğu
coğrafyanın bütün renklerini, dillerini, inançlarını, kültürlerini,
yemeklerini, müziklerini kendi potasında eritmiş ve onlara başka
bir form vermiş ülkedir." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye şimdi bu psikolojik bariyerleri aşıyor"
Gezi olaylarıyla yaşanan dönemde "algı operasyonu" denilen tüm
süreçlerin görülmeye başlandığını söyleyen Ünal, Türk halkının
hiçbir ülkenin yaşamadığı tecrübeleri yaşadığını ve bu nedenle
dünya sistemini dünyadaki birçok milletten çok daha iyi tanıdığını
kaydetti.
Ünal, 17-25 Aralık'ta yaşanan darbe girişiminin de FETÖ tasarımı
olduğunun altını çizerek, Gezi olaylarının da o süreçte sosyal
medya, polis ve yargının bu örgüt tarafından yönlendirildiği bir
dönem olması nedeniyle bir FETÖ girişimi olduğunu
vurguladı.
Türkiye'nin içinde bulunduğu sınırların fiziki sınırlar olarak kalmadığını belirten Ünal, "Sınırlarımızla ilgili bir sorunumuz yok ancak bu sınırlar sadece ülkeleri birbirinden ayıran fiziki sınırlar olarak kalmadı. Bu fiziki sınırlar bizim kültür coğrafyamıza ve inanç haritamıza da bariyerler koydu. Türkiye şimdi bu psikolojik bariyerleri aşıyor." ifadelerini kullandı.
Ünal, fiziki sınırlarla kültürel bağların kopmasıyla Türkiye'de bir sistem sorunu meydana geldiğini, bunun zamanla arızalar oluşturduğunu dile getirdi.
Türkiye'de yaşanan darbeler ve 15 Temmuz darbe girişimine de
değinen Ünal, "Yapılan bütün bu darbe girişimleri arıza veren o
eski sistemi yerine oturtmak ve tamir etmek için yapılmış
girişimlerdi. Eski sistemi korumak ve bizi bu psikolojik sınırlar
içinde tutmak için yapılmış darbelerdi." yorumunda bulundu.
- "AA çalışanlarının ülkemize çizilen psikolojik sınırları aştıklarını görüyoruz"
Ünal, AK Parti'nin verdiği mücadelenin Türkiye'nin içinde
bulunduğu psikolojik sınırları aşma mücadelesi olduğunu aktararak,
"AK Parti ekonomiyi büyütmek, dış politikada daha etkin bir Türkiye
inşa etmek istedi. Türkiye'nin büyümesini durdurmak için 15 Temmuz
darbe girişimi yapıldı. Allah'a şükür bu girişimi püskürttük." diye
konuştu.
Türkiye'nin zor bir coğrafyada yaşadığının altını çizen Ünal,
"Suriye'de sorunlar var, ABD ve Rusya arasında sorunlar var.
Bölgede herkesin bir hesabı var ancak herkesin hesabından öte biz
barışı tesis etmek için, huzurlu bir coğrafya tesis etmek için
mücadele ediyoruz." açıklamasında bulundu.
Ünal, AA'nın faaliyetlerine değinerek, "Biz yurt dışına
gittiğimizde Anadolu Ajansının temsilcilerini ve heyecanla
çalıştıklarını görüyoruz. AA çalışanlarının son yıllarda ülkemize
çizilen psikolojik sınırları aştıklarını, ve 'Burada büyük bir
devlet var, biz de bu devletin sesiyiz.' diye gururla
çalıştıklarını görüyoruz ve bundan dolayı biz de gurur duyuyoruz."
şeklinde konuştu.
Aydın Ünal, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Türk Hava Yolları
(THY), Türkiye Maarif Vakfı, TRT gibi kuruluşlarla dünyanın birçok
yerine ulaşmaya çalıştıklarını ifade ederek, "Tek bir meselemiz
var. Oralara barışı götürmek ve oralara huzuru götürmek. Hiçbir
ülkenin petrolünde, elmasında, madenlerinde gözümüz yok."
dedi.
Ünal, AA editörlerinin sorularını da yanıtladı.
Tutuklu gazeteciler konusunda yaratılan algıya ilişkin soru üzerine Ünal, "Anadolu Ajansı bu konuda en çok ihtiyaç duyduğumuz kurumlardan bir tanesi. Bu konuyu dünyaya iyi aktarmamız gerekiyor. Türkiye'ye bu konuda haksızlık yapılıyor. Türkiye'de gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu olan kimse yoktur. Tutuklu bulunanlar terör faaliyetlerden dolayı tutuklu bulunuyorlar." ifadelerini kullandı.
- AA küresel haber ağını güçlendirme yolunda
Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında "Anadolu'nun sesini dünyaya
duyurmak" amacıyla 6 Nisan 1920'de kurulan ve Türkiye’nin ilk milli
kurumlarından olan AA, yeni yayın dilleri ve merkez ofisleri ile
dünya üzerindeki haberci ağını ve gücünü genişletmiş
olacak.
Türkçe, İngilizce, Arapça, Rusça, Boşnakça, Fransızca, Kürtçe
(Soranice), Kürtçe (Kurmançi), Arnavutça, Makedonca ve Farsça olmak
üzere 11 dilde yayın yapan AA, son dönemde dil hanesine İspanyolca
ve Endonezceyi de ekleyerek bu sayıyı 13'e çıkardı.
Günlük ortalama bin 650 haber, 2 bin 330 fotoğraf, 400 video yayınlayan, 15 canlı yayın yapan ve 6 infografik yayına veren AA, Türkiye'deki ulusal gazetelerde yayımlanan fotoğrafların yüzde 63'ünü, haberlerin ise yüzde 40'ını üretiyor.
Ayrıca ulusal haber siteleri de Anadolu Ajansının özel haberlerinin yüzde 89'una sitelerinde yer veriyor.
Yorumlar