11. Ceza Hukuku Günleri

- Yargıtay Başkanı Cirit: - "Yargıtay'ın eğitici görevini yerine getirebilmesi, tüm kararlarının kamunun erişimine açılmasını zorunlu kılmaktadır. Yargıtay, geçen yıl içinde yürüttüğü çalışmalarla kararlara erişim konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Şu an itibarıyla yayınlanan karar sayısı, 1 milyon 350 bini geçmiştir" - "Sahte belge ve dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme ve yasa dışı teknik takip gibi koruma tedbirleri son yıllarda Türk kamuoyunun ve hukukçuların neredeyse birinci gündem maddesi olmuş, hukuki güvenlik ve toplumsal barış ciddi bir şekilde risk altına girmiştir. Türkiye'de son yıllarda yaşanan bu üzücü olaylar, ceza muhakemesi hukukundaki koruma tedbirlerinin taşıdığı kritik önemi göstermeye yeterlidir" - "İstinaf mahkemeleri faaliyete girdiğinde ceza davalarının yüzde 9'u, hukuk davalarının ise yüzde 12'si Yargıtay'a gelecek ve Yargıtay sadece hukuk denetimi yapacağı için bir içtihat mahkemesi haline gelecek. Bu da ülkemizde önemli bir gelişme ve devrim niteliğinde bir karardır"

Google Haberlere Abone ol
11. Ceza Hukuku Günleri

İSTANBUL (AA) - Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Yargıtay'ın eğitim görevini yerine getirebilmesinin, tüm kararlarının kamunun erişimine açılmasını zorunlu kıldığını belirterek, "Yargıtay, geçen yıl içinde yürüttüğü çalışmalarla kararlara erişim konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Şu an itibarıyla yayınlanan karar sayısı, 1 milyon 350 bini geçmiştir." dedi.

Cirit, Bursa'da başlayan 3. Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi kapsamında İstanbul'u ziyaret eden heyetle İstanbul Üniversitesinde düzenlenen 11. Ceza Hukuku Günleri'ne katıldı.

Burada konuşan Cirit, toplumsal değişim ve yenilenmenin doğru şekilde takip edilmemesinin, insanların hukuki güvenliklerini sağlamakla görevli olan hukuk sisteminin işlevini zayıflatacağını, toplumun gerilemesine, refah ve mutluluğun azalmasına neden olacağını söyledi.

Yargıtay Başkanı Cirit, hukuki koruma tedbirlerinin çok farklı hukuk dallarında yer aldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Ceza muhakemesi hukukundaki ihtiyati haciz, medeni usul hukukundaki ihtiyati tedbir, idare hukukunda da yürütmenin durdurulması hukuki koruma tedbirleridir. İdare hukukundaki yürütmenin durdurulması kararının Anayasa'nın 125. maddesinin 5. fıkrasında anayasal bir dayanağı vardır. Alman hukukunda etkin hukuki himayesinin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa'nın bir emri olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Hukukumuz açısından da böyle bir sonucun kabul edilmesine bir engel yoktur. Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan 'hukuk devleti' ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere hukuki himaye sağlama ödevini vermiş olduğundan şüphe etmemek gerekir."

Geçici hukuki koruma önlemlerinin toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşıdığını vurgulayan Cirit, "Bireyler, etkin hukuki himayenin sağlanamadığı kanısında oldukları zaman, haklarını yasal olmayan yollardan elde etmeye çalışacaklardır. Bu da toplum düzeninin bozulmasına, hukuk düzenine olan saygı ve inancın azalmasına neden olur. Dolayısıyla geçici hukuki koruma tedbirlerinin sosyal bir işlevi bulunduğu da söylenebilir." diye konuştu.

- "Ceza muhakemesi koruma tedbirleri kritik önemdedir"

Son yıllarda, gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel usul kurallarına aykırı şekilde adli işlemler yapıldığını ifade eden Cirit, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul etmiş ve uluslararası alanda da bunun ciddi yansımaları olmuştur. Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, yargıçların, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı şekilde değerlendirilmesi gerekir. Sahte belge ve dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme ve yasa dışı teknik takip gibi koruma tedbirleri son yıllarda Türk kamuoyunun ve hukukçuların neredeyse birinci gündem maddesi olmuş, hukuki güvenlik ve toplumsal barış ciddi bir şekilde risk altına girmiştir. Türkiye'de son yıllarda yaşanan bu üzücü olaylar, ceza muhakemesi hukukundaki koruma tedbirlerinin taşıdığı kritik önemi göstermeye yeterlidir."

- "İstinaf mahkemeleri 20 Temmuz'da faaliyete geçecek"

Tarihsel ve kurumsal olarak yüksek mahkemelerin, hukukun tüm ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamak ve hukuki denetim yapmak üzere iki temel işlevi bulunduğunu aktaran Cirit, şöyle devam etti:

"Yakın zamanda faaliyete geçecek bölge adliye mahkemelerinin de hukuki denetim yapacağı dikkate alındığında, en üst derecedeki yüksek mahkemeleri karakterize eden asıl unsur, hukuki denetim yapmanın ötesinde hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Yargıtay'ın eğitici görevini yerine getirebilmesi, tüm kararlarının kamunun erişimine açılmasını zorunlu kılmaktadır. Yargıtay, geçen yıl içinde yürüttüğü çalışmalarla kararlara erişim konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Şu an itibarıyla yayınlanan karar sayısı, 1 milyon 350 bini geçmiştir."

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 1924 yılında kaldırılan istinaf mahkemelerinin temmuzdan itibaren faaliyete geçeceği bilgisini vererek, sözlerini şöyle tamamladı:

"İstinaf mahkemeleri faaliyete girdiğinde ceza davalarının yüzde 9'u, hukuk davalarının ise yüzde 12'si Yargıtay'a gelecek ve Yargıtay, sadece hukuk denetimi yapacağı için bir içtihat mahkemesi haline gelecek. Bu da ülkemizde önemli bir gelişme ve devrim niteliğinde bir karardır. Dünyada istinaf mahkemesi olmayan tek ülke görebildiğimiz kadarıyla Türkiye'yiydi. İstinaf mahkemeleri, 20 Temmuz itibarıyla Türkiye'de de faaliyete geçecek."

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, konuşmasının ardından Yargıtay Başkanı Cirit'e plaket takdim etti.

Yorumlar