Akdeniz’de 1,5 trilyon dolarlık mücadele

Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Akdeniz'deki gayrimeşru faaliyetleri Zeytin Dalı Harekatı’nın başlamasıyla eş zamanlı olarak devam ederken, Türk Deniz Kuvvetleri'ne bağlı savaş gemileri de önleme ve takip görevini başarıyla sürdürüyor. Doğu Akdeniz’de yaklaşık olarak toplam değeri 1,5 trilyon dolar olan 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon yatakları bulunduğu değerlendiriliyor. Yapılacak yeni aramalarla bu rakamın daha da çoğalacağı düşünülüyor.

Google Haberlere Abone ol
Akdeniz’de 1,5 trilyon dolarlık mücadele

Akdeniz’in Sicilya ve Sardinya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, stratejik ve ekonomik önemiyle küresel güç mücadelesinin yaşandığı bölgelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Orta Doğu, Anadolu, Süveyş Kanalı ve Nil Havzası’nın kapısı olarak da değerlendirilen ada, keşfedilmiş ve keşfedilmeyi bekleyen enerji kaynaklarıyla tüm dikkatleri çekiyor.

Türkiye’nin terör kuşağı oluşturmak isteyen DAEŞ ve PKK’ya karşı yürütülen operasyonları devam ederken, Kıbrıs’ta Rum tarafının tek taraflı faaliyetleri hız kazandı. Kıbrıs’ta doğalgaz arama çabasına giren İtalyan şirketi ENI'ye ait sondaj gemisinin gayrimeşru faaliyetleri sonrası Kuzey Kıbrıs’ın meşru haklarını koruyan Türk Deniz Kuvvetleri Güney Kıbrıs’ın gayrimeşru tutumunu önleme ve takip görevini sürdüyor.

572 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilir

Doğu Akdeniz’de yaklaşık olarak toplam değeri 1,5 trilyon dolar olan 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon yatakları bulunduğu değerlendirilmektedir. 2010 yılı tüketim miktarları dikkate alındığında, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervinin, Türkiye’nin yaklaşık 572 yıllık, Avrupa’nın ise 30 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğu anlaşılmakta.

“Dondurulmuş kriz yeniden aktive edildi”

ANKASAM Danışmanı Kadir Ertaç Çelik, “Akdeniz’de Kıbrıs üzerinden Türkiye ve Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında doğrudan Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında ise dolaylı olarak dondurulmuş bir krizin yeniden aktive edildiği bir sürece tanıklık etmekteyiz” açıklamasında bulundu.

Rum tarafı neden krizi aktive etti?

“Pek tabi bir şekilde Rum tarafının bahse konu krizi yeniden aktive etmesinin temel nedeni olarak Türkiye’nin güney sınırlarında yeni Suriye jeopolitiğinde sahaya askeri güç araçlarıyla inmiş olması ele alınabilir” diyen Çelik, “Türkiye’nin Ortadoğu’da terör örgütlerine yönelik ciddi bir harekât gerçekleştirdiği bu günlerde Rum tarafının yeniden 3. Parseli gündeme taşımaları bir yandan fırsatçılık diğer yandan ise Ankara yönetimini test etmek olarak yorumlanabilir. Bu süreçte hem bir boşluk olması halinde kazanım elde edebileceğini düşünen Rum yönetimi hem de silahlı kuvvetlerinin başka bir bölgede çatışması nedeniyle Türk karar alıcıların ve kamuoyunun iradeleri ile Silahlı Kuvvetlerin yetenek ve kapasitesini test etmeye çalışmaktadır” dedi.

Çelik, “Bu tacizler ve gerek uluslararası deniz hukukuna ilişkin düzenlemelere gerekse politik etiğe tezat oluşturan bu hamleler sadece Rum yönetimi temelli sondaj krizi ile sınırlı kalmamakta Yunanistan da Ege Denizi’nde statüsü (kendilerince) tartışmalı olan ada veya adacıklar üzerinden provokasyonlar yapmakta hatta karasuları meselesini cılız sesle de olsa gündeme taşımaya çalışmaktadır” ifadelerini kullandı.

Önümüzdeki dönemde Doğu Akdeniz jeopolitiğini belirleyecek en önemli parametrenin Suriye’nin yeni dönemdeki dizaynı veya inşası ile oldukça fazla ilintili olduğunu ifade eden Çelik, “Suriye’de gerek alanda gerekse masada eli güçlü olan aktörler Doğu Akdeniz jeopolitiğinde de oyun kurma yeteneği veya oyunda ana aktör olma yeteneğine sahip olabileceklerdir” açıklamasında bulundu.

“Türkiye izin vermez”

Enerji Bakanı Berat Albayrak, enerji diplomasisinin ekonomi kadar dış politikaya da büyük etkisi olduğunu vurguladı. Doğu Akdeniz'de yürütülen etkin siyaset ve Güneydoğu'daki enerji fırsatlarının terör tehdidinden temizlenmesinin önemli adımlar olduğunu dile getiren Albayrak, şöyle konuştu:

"Sınır hatlarında mayınların temizlenmesiyle çok yoğun bir kara sondajına başlayacağız. Giremediğimiz bölgeler olmuştu. Ayrıca, Doğu Akdeniz'de Kıbrıs'ın statüsü, oradaki insanlar çok önemli. Hep oldu bittiye dayalı olmuş. Bölgede tek taraflı bir siyaset aldı başını gitti. Kıbrıs'taki zenginlikler Kıbrıslılara aittir. Türkiye de burada tavrını ortaya koydu. Somut ve akılcı bir çözüm üretilmediği sürece, biz etkin olmak zorundayız. Tek taraflı bir sondaj yapılırsa, Türkiye olarak buna izin veremeyiz."

“Tek taraflı adımlara karşı bizim de atacağımız adımlar olacaktır”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum Kesimi'nin Akdeniz açıklarında doğalgaz sondaj çalışmalarına ilişkin şu açıklamalarda bulunmuştu:

“Kıbrıs'ın etrafındaki her türlü rezervlerde KKTC ve Kıbrıs Türk halkının hakkı vardır. Esasen Rum tarafı bunu söylemlerinde inkar etmemektedir. Fakat tek taraflı olarak bunları yürütüyor. Bir taraftan biz İsviçre'de Kıbrıs'ta bir çözüm için müzakereleri yürütürken aynı anda Rum Kesimi'nin bu sondaj çalışmalarını yürütmek için bir gemiyi bölgeye getirdiğini gördük. Esasen Rum tarafının çözüm ve işbirliği konusunda ne kadar samimiyetsiz olduğunun bir göstergesidir. Bir çözüme odaklanmak yerine bir taraftan provoke edecek şekilde bu sondaj çalışmalarını tek taraflı yürütmeye çalışmıştır. Zaten samimi olmadıkları için 10 gün aralıksız müzakere etmemize rağmen, sabırla beklememize rağmen bir sonuç elde edilememiştir. Elbette Rum tarafının bu tek taraflı faaliyetlerine duyarsız kalmamız mümkün değil. Enerji Bakanlığımız ve (Dışişleri) Bakanlığımızla beraber atılacak adımlar konusunda işbirliği içinde. Elbette bu tek taraflı adımlara karşı bizim de atacağımız adımlar olacaktır"

Yorumlar