"Yönetimde artan otoriterleşme sosyal ve ekonomik dengeleri tehdit ediyor"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, hazırladığı ekonomik raporunda Türkiye'nin AKP döneminde giderek otoriter bir yönetim tarzına doğru ilerlediği, Türkiye demokrasisinin 'hibrit' veya 'kısmi demokrasi' şeklinde tanımlanır olduğuna...

Google Haberlere Abone ol
"Yönetimde artan otoriterleşme sosyal ve ekonomik dengeleri tehdit ediyor"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, hazırladığı ekonomik raporunda Türkiye'nin AKP döneminde giderek otoriter bir yönetim tarzına doğru ilerlediği, Türkiye demokrasisinin 'hibrit' veya 'kısmi demokrasi' şeklinde tanımlanır olduğuna dikkat çekti.

Türkiye'nin daha kucaklayıcı, vatandaşına hesap veren, şeffaf bir yürütme organına, yürütme organını gerçek manada dengeleyen ve denetleyen yasamaya, etkin ve adil çalışan bir yargı sistemine ihtiyacı olduğu vurgulayan Öztrak, "Bu iktidar 12 yıllık görev süresinde devletin her köşesine sindi. İktidar 'statüko', iktidarın lideri de 'statükonun lideri' haline geldi. Yönetimde artan otoriterleşme Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dengelerini tehdit eder durumda." dedi.

CHP, Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçim süreci için hazırladığı ve ekonomide başarı dediği gazete ilanlarına kapsamlı bir raporla cevap verdi. Resmi verilere dayanarak hazırlanan raporda, Erdoğan'ın ekonomi yönetiminde başarılı olduğu yönündeki 12 iddiası karşısında Türkiye ekonomisinin gerçek tablosu 12 madde halinde anlatıldı.

CHP'de ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak'ın koordinasyonunda hazırlanan 101. Ekonomik Görünüm Raporu'nda, Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'ın seçim sürecinde gazetelere ekonomideki genel durumla ilgili verdiği ilanlarda yer alan iddialar değerlendirildi.

İLANLARIN NEREDEYSE TAMAMI YANLIŞ

Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'ın iktidarın tüm imkanlarını kullanarak adaletsiz bir yarış yürüttüğüne dikkat çekilen raporda, Erdoğan'ın 12 yıllık iktidarın etkisiyle statükonun ta kendisi haline geldiği ifade edildi.

Cumhurbaşkanı seçim sürecinde Erdoğan'ın ekonomiyle ilgili verdiği ilanlarda, ilan başlığı dışında yer alan 15 cümlenin neredeyse tamamının yanlış ya da eksik bilgi içerdiğinin belirtildiği raporda, "Yanlış bir kez olursa bunun adı hatadır. Ancak aynı metinde yanlışlar arka arkaya tekrarlanırsa bunun adı katmerli yalandır." denildi.

BÜYÜME HIZI DÜŞTÜ

AKP iktidarlarında büyüme hızının sürekli gerilediğinin belirtildiği raporda, şu bilgiler yer aldı: "AKP, 2003-2007 yıllarını kapsayan ilk iktidar döneminde bir önceki iktidarın 2001 krizi sonrasında ekonomide siyasi bedelini göze alarak yaptığı mıntıka temizliğinin meyvesini yedi. Ekonomi ilk 4 yılda adeta otomatik pilotla idare edildi. 2008’de küresel iklimde sıkıntıların başlamasıyla büyüme hızı bu tarihten itibaren sürekli gerilemeye başladı. AKP'nin 2008-2011 yıllarını kapsayan ikinci döneminde ve 2012-2013 yıllarını kapsayan üçüncü döneminde büyüme hızı yüzde 3’lere kadar düştü. Tüm AKP iktidarları döneminde elde edilen büyüme hızı ise Türkiye’nin geçmişteki büyüme hızlarının gerisinde kaldı. Türkiye’nin çok partili yaşama geçtiği 1946 yılı ile AKP'nin göreve geldiği 2002 arasında ortalama büyüme hızı yüzde 5,1 idi; AKP’nin iktidarda olduğu 2003-2013 döneminde ortalama büyüme hızı ise yüzde 4,9 oldu."

DEVLETİN VE MİLLETİN ÖDEDİĞİ FAİZ MİKTARI ARTTI

Refahın halka yayıldığı bir ülkede vatandaşların karnının tok, sırtının pek olması gerektiğinin vurgulandığı raporda, buna karşın TÜİK rakamlarının aksini söylediği ifade edildi. AKP elinde geçen son 11 yılda uygulanan ekonomi politikalarının merkezinde vatandaşın değil 'rantiyeciler, faiz lobileri ve sıcak paracılar' olduğuna dikkat çekilen raporda, "AKP döneminde vatandaş borca battı, en insani taleplere bile TOMA’larla, biber gazlarıyla cevap verildi, toplum oy uğruna etnik ve inanç kimliği temelinde ayrıştırıldı. Kamu kaynakları millete kaşıkla; faizciye, rantçıya ve sıcak paracıya kepçeyle aktarıldı. AKP göreve gelmeden önceki 27 yılda devletin faiz ödemesi 251 milyar dolardı; son 11 yılda devletin ödediği faiz 367 milyar dolara ulaştı. Sadece devletin değil, ailelerin faiz ödemesi de son 11 yılda katlandı." denildi.

İHRACAT 4, İTHALAT 5 KAT ARTTI

Türkiye'nin AKP döneminde giderek otoriter bir yönetim tarzına doğru ilerlediği, Türkiye demokrasisinin 'hibrit' veya 'kısmi demokrasi' şeklinde tanımlanır olduğunun belirtildiği raporda, son 11 yılda ihracat 4 kat artarken; ithalatın aynı dönemde 5’e katlandığı kaydedildi.

TCMB kasasında yalnızca 71 dolar döviz rezervi olduğunun dile getirildiği raporda, Türkiye'nin dünyanın en kırılgan ekonomilerinden biri kabul edilmesinin ardında büyük ölçüde bu tablonun yattığı ifade edildi.

İKİNCİ NESİL REFORMLAR YAPILMADI

"IMF’ye borç veriyoruz" ifadesinin de iktidarın bir başka yalanı olduğunun vurgulandığı raporda, IMF’ye verilen borç değil söz olduğuna dikkat çekildi. Raporda, "AKP ekonomi için kritik önemdeki 12 yılı heba etti. Küresel ekonominin çok elverişli bir döneminde Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artıracak ikinci nesil reformlar yapılmadı, 2001 krizinin ardından ekonomide şeffaflık ve öngörülebilirlik adına yapılmış ne kadar birinci nesil reform varsa bunlardan da geri dönüş başladı. Ekonominin başındaki başbakan yardımcısının son açıklamaları AKP döneminde geçen yılların nasıl heba olduğunu ortaya koyuyor. Başbakan yardımcısına göre Türkiye’nin, 'işgücü piyasası, eğitim, enerji, hukuk, iç tasarrufların artırılması' gibi alanlarda reform ihtiyacı var. Bu açıklama bile AKP'nin 12 yılı Ağustos böceği gibi geçirdiğinin itirafı gibi." değerlendirmesine yer verildi.

STATÜKONUN LİDERİ HALİNE GELDİ

"Bu iktidar 12 yıllık görev süresinde devletin her köşesine sindi. İktidar 'statüko', iktidarın lideri de 'statükonun lideri' haline geldi." ifadesinin kullanıldığı raporda, şöyle denildi: "Yönetimde artan otoriterleşme Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dengelerini tehdit eder durumda. Statükonun lideri, şimdi de demokrasinin olmazsa olmazı olan denge-fren mekanizmalarını tamamen yok ederek, güç ve yetkinin tek elde yoğunlaştığı bir başkanlık sistemiyle otoriterleşen yönetimini taçlandırmanın peşinde. Statükonun cumhurbaşkanı adayı, parlamenter demokrasiye adeta savaş açtı. Oysa Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada ve tüm İslam dünyasında göreli bir huzura sahip tek ülke parlamenter demokrasiyle yönetilen Türkiye Cumhuriyeti, statükonun özendiği başkanlık ya da yarı başkanlık sistemiyle yönetilen çevre ülkeler ise yangın yeri."

CHP'nin raporunda Türkiye'nin daha kucaklayıcı, vatandaşına hesap veren, şeffaf bir yürütme organına, yürütme organını gerçek manada dengeleyen ve denetleyen yasamaya, etkin ve adil çalışan bir yargı sistemine ihtiyacı olduğu vurgulandı.

ERDOĞAN TÜRKİYE’NIN SIRTINDA ARTIK BİR YÜKTÜR

Raporda, Türkiye'de aşı ve işi artırmanın yolunun yıpranan kurumların, esnetilen kuralların tamir edilmesinden geçtiği vurgulanarak şu ifadelere yer verildi: "10 Ağustos’taki cumhurbaşkanlığı seçimi bu yolda önemli bir fırsattır. Hukukun üstünlüğünü koruyup, kollayacak; kurumlar arasında eş güdüm ve uyumu sağlayıp, gözetecek, parlamenter demokrasiyi savunan ve sistemin eksikliklerini gidermeye yardımcı bir cumhurbaşkanı bu topraklara yatırım ve iş ekip, ekmek hasat edilmesine önemli katkı sunacaktır. Aday Erdoğan Türkiye’nin sırtında artık bir yüktür. Türkiye bu yükten kurtulma fırsatını 10 Ağustos’ta kullanmalıdır."

CİHAN

Yorumlar