Sütlüoğlu: Birinci sürgünde toplam 210 bin ton yaş çay yaprağı aldık

ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, yaş çay kampanyasında birinci sürgünde üreticilerden toplam 210 bin ton yaş çay yaprağı satın aldıklarını ve ikinci sürgün alımlarına da başladıklarını ifade etti. Sütlüoğlu, “16 Haziran’da başladığımız ikinci sürgünde üreticilerimizden bugüne kadar 20 bin ton yaş çay aldık. Toplamda 230 bin ton yaş çay yaprağı satın aldık. Bu yıl ilk üretimine başladığımız ve kilogramına 300 lira verdiğimiz beyaz çayda 536 kilograma ulaştık." dedi. Sütlüoğlu, ayrıca, 26 Nisan 1986 yılında meydana gelen ve 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazası olan Çernobil faciası sonrası Doğu Karadeniz Bölgesi'nin kesinlikle radyasyon bulutlarına maruz kalmadığını söyledi.

ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, kurumda düzenlediği basın toplantısında, yaş çay kampanyası hakkında gazetecilere açıklamalarda bulundu. Birinci sürgünde üreticilerden toplamda 210 bin ton yaş çay yaprağı satın aldıklarını ve ikinci sürgün alımlarına da başladıklarını ifade eden Sütlüoğlu, “16 Haziran’da başladığımız ikinci sürgünde üreticilerimizden bugüne kadar 20 bin ton yaş çay aldık. Toplamda 230 bin ton yaş çay yaprağı satın aldık. Bu yıl ilk üretimine başladığımız ve kilogramına 300 lira verdiğimiz beyaz çayda 536 kilograma ulaştık." dedi.

Sütlüoğlu, ayrıca, budama tazminatlarının önümüzdeki hafta itibariyle üretici hesaplarına aktarılacağını belirterek, “Yapacağımız ödemenin şimdiden üreticilerimize hayırlı olmasını diliyoruz. Kurum olarak 10 bin 380 personelimiz var. Bunun 9 bini işçidir. 2014 yılının ilk 5 ayında işçilerimize 11 milyon lira kıdem tazminatı ödedik. Didi satışlarımız geçen sene 80 milyondu, bu senenin ilk 6 ayında 50 milyon satış gerçekleşmiştir. Satışlar gayet güzel bir şekilde devam ediyor.“ diye konuştu.

28 YIL SONRA GELEN GERÇEK

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tüketilen kaçak çayın önüne geçebilmek adına yıllardır çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Sütlüoğlu, şöyle dedi: “Güneydoğu'da, oradaki insanların damak tadına özgü bir çay ürettik. Bölgeyi sık sık ziyaret ediyoruz. Evlere kadar ulaşarak çaylarımızı bölge insanına tattırıyoruz. Orada kaçak çay kullananlar bu çaylar boyalı olduğundan dolayı bir müddet sonra çay içtikleri bardakları atıyorlar, hatta kaçak çaydan kaynaklı boyaya maruz kalan demliklerini bile atıyorlar. Onları devamlı bardak almak zorunda bırakmayacak, boya vermeyen sağlıklı Türk çayı içirmek adına çalışmalarımıza devam ediyoruz. Güneydoğu’da yaptığımız ziyaretlerde vatandaşlar, Ukrayna’nın Kiev kentindeki Çernobil Nükleer Santrali patlaması sonrası yayılan radyasyonun Türk çayını tercih etmemelerinde etkili olduğunu söylediler. Onlara, Çernobil’in bölgemizde etkisinin olmadığını söyledik.

Geçtiğimiz yıl Ukrayna’yı ziyaret ettim. Kiev’de Çernobil ile ilgili bir müze var. Orayı gezme fırsatı buldum. Müzede Çernobil faciası ile ilgili videolar vardı. Videolarda patlama sonrası yayılan radyasyonların kesinlikle Doğu Karadeniz Bölgesi’ne uğramadığını gözlerimizle gördük. Santraldeki birinci patlamada radyasyon bulutları özellikle İskandinav ülkelerine yayıldı. İkinci patlamada ise Marmara bölgesine yayıldığını gördük. Ülkemizdekiler, 1986’daki bu patlama sonrası yayılan radyasyon bulutlarının Doğu Karadeniz Bölgesi’ni etkilediğini kabul ettiler. 55-60 bin ton kuru çayımızı radyasyonlu diye toprağa gömdük. Bu ilerleyen vadede bize ciddi zarar verdi. Çayımızı satamaz olduk. Radyasyonun uğramadığı bölgemize böyle bir yapıştırmayı niye yaptık bilemiyorum. Bu olayı en iyi bilen Ukrayna’dır.”

CİHAN