"Sınai Mülkiyet Kanunu, ticaret hayatını derinden etkileyecek"

- Avukat Cahit Suluk: - "Ekonomik hukuki altyapının çok önemli ayaklarından birisini teşkil eden yeni kanun (Sinai Mülkiyet Kanunu), önümüzdeki 20-30 yıllık dönemde ülkemizin ticaret hayatını derinden etkileyecek. Fikri mülkiyet hukukumuzda ikinci milat" - "Türkiye’de artık kokular da marka olarak tescil edilebilecek. Ancak tescili en zor kategori. Çünkü grafiksel anlatımı çok zor. Bu yüzden bu tür markalarda çizim yerine detaylı anlatım talep edilecek" - "AB marka hukukundaki esnek yaklaşım benimsenerek ses ve hareket markaları gibi geleneksel olmayan işaretlerin de marka olabileceği benimsendi" - "Aksesuar, yedek parça veya eş değer parça ürünlerinde malın veya hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hallerdeki kullanım için marka sahibinin iznine ihtiyaç yok. Kaportacı Ahmet usta dünya devlerinden izin almayacak"

Google Haberlere Abone ol
"Sınai Mülkiyet Kanunu, ticaret hayatını derinden etkileyecek"

İSTANBUL (AA) - MURAT BİRİNCİ - Telif, marka, patent, tasarım ve haksız rekabet alanında uzmanlığı bulunan avukat Cahit Suluk, ekonomik hukuki altyapının çok önemli ayaklarından birisini teşkil eden Sınai Mülkiyet Kanunu'nun gelecek 20-30 yıllık dönemde ülkenin ticaret hayatını derinden etkileyeceğini belirtti.

Sınai Mülkiyet Kanunu'nun ticaret hayatına etkilerini AA muhabirine değerlendiren değerlendiren Dr. Cahit Suluk, iş dünyası ve yabancı lobilerin yakından takip ettiği kanunun birkaç gün önce TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildiğini hatırlatarak, kanunun patentler yönünden 1879 yılında kabul edilen ve dünyanın 6'ncı patent kanunu olan İhtira Beratı Kanunu'ndan (Patent Kanunu) 137 yıl sonra yapılan en radikal düzenleme olduğunu vurguladı.

Suluk, ekonomik hukuki altyapının çok önemli ayaklarından birisini teşkil eden yeni kanunun gelecek 20-30 yıllık dönemde Türkiye'nin ticaret hayatını derinden etkileyeceğini ifade ederek, "Fikri mülkiyet hukukumuzda ikinci milat. Yeni düzenlemede markanın tanımında değişikliğe gidildi. Marka tescilinde aranan çizimle görüntülenebilme şartı yerine, marka korumasının konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayacak şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla her tür işaretin marka olabileceği hükme bağlandı. Böylece hukukumuza kaynak teşkil eden AB marka hukukundaki esnek yaklaşım benimsenerek ses ve hareket markaları gibi geleneksel olmayan işaretlerin de marka olabileceği benimsendi." şeklinde konuştu.

Nokia'nın özgün zil sesinin 12 Ocak 1999'da AB'de koruma altına alındığını, Beethoven'ın "Für Elise" eserinin ilk 9 notası ve horoz ötme sesi, birçok Hollywood filmi başlarken çıkıp kükreyen aslanın kükreme sesinin Metro-Goldwyn-Mayer (GMM) şirketi tarafından tescil edildiğini ve "aaaaa..." diye bağıran Tarzan'ın sesini kullanmanın izne bağlı olduğunu anlatan Suluk, şöyle devam etti:

"Çünkü o ses bir marka... Tarzan karakterinin sahibi Edgar Rice Burroughs, bu sesi notalarıyla birlikte tescil ettirdi. Milka çikolatalarının mor rengi Kraft Foods Schweiz Holding GmbH firması tarafından 'Milka Moru' adıyla AB'de renk markası olarak tescil edildi. BP'nin yeşil renkli petrol istasyonları da yine renk kategorisinde tescilli."


- "Kokular tescil edilecek"


Avukat Cahit Suluk, Türkiye'de artık kokuların da marka olarak tescil edilebileceğini, grafiksel anlatımının kolay olmaması nedeniyle kokuların tescilinin en zor kategori olduğunu, bu nedenle bu tür markalarda çizim yerine detaylı anlatımın talep edileceğini, kullanım yoluyla sonradan kazanılmış ayırt ediciliğe dair sağlam kanıtların isteneceğini ifade etti.

Suluk, dikiş iplikleri için "kenevir" kokusu markasının ABD'de 1990 yılında tescil edildiğini belirterek, "Ünlü Wine & Spirits şarapları da şarap şişesinin üstüne yumuşak bir kılıf geçirerek üzerinde dokunmayla anlaşılabilen bir marka yaptı. Bu marka, Ekim 2006’da Amerika’da doku markası olarak tescil edildi." dedi.

Ünlü otomobil markası Lamborghini'nin de yukarı doğru kanat gibi açılan kendine özgü kapılarının açılış-kapanış hareketini 2003 yılında ABD'de tescil ettirdiğini anımsatan Suluk, aynı mantıkla Honda motosikletlerin motor sesi, Canon ve Nikon fotoğraf makinelerinin de deklanşör sesleri gibi daha pek çok unsurun marka olarak tescil edildiğini ve edilebileceğini kaydetti.

Av. Suluk, şöyle devam etti:

"Sınai Mülkiyet Kanunu'ndaki yeni düzenlemeye göre, bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzeri, birden çok kişi adına tescil edilebilecek ve marka sahiplerinin iradesiyle piyasada birlikte var olabilecek. Eğer marka sahibinin iradesi olursa Apple'ın, Levis'ın, Lacoste'un 'yerlisi' üretilebilecek. 2009 yılında marka mevzuatımızda yapılan değişiklikle başkasına ait bir markayla aynı veya benzer işaretin kullanılması marka ihlali sayılmıştı. Buna karşılık özellikle aksesuar, yedek parça veya eş değer parça ürünlerinde malın veya hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hallerdeki kullanım için marka sahibinin iznine ihtiyaç yok. Örneğin, bağımsız yedek parça imalatı yapan Bursalı ACS Kaporta firması, imal ettiği çamurluğun üzerine, 'yan sanayi malı olup, BMW arabaları için imal edilmiştir' şeklinde bir ibare koyabilir. Yine bağımsız bir oto servis firması, yetkili servis imasında bulunmaksızın 'BMW, Mercedes, Audi arabaların servisi yapılır' şeklinde reklam yapabilir. Bunun için marka sahiplerinin iznine ihtiyaç yok. Kaportacı Ahmet usta dünya devleri̇nden i̇zi̇n almayacak."


- "Kullanılmayan markalar 2023'ten itibaren iptal edilebilecek"


Avukat Suluk, uluslararası düzeyde mal ve hizmetlerin 45 sınıf olarak gruplandırıldığını, pek çok kişinin kullanmadığı, hatta hiçbir zaman da kullanmayacağı mal ve hizmetlerde marka tescili yaptırdığını belirterek, Türkiye'de binlerce markanın 45 sınıfın tamamında, yüz binlerce markanın da hiçbir zaman kullanılmayacak sınıflarda tescil edildiğini, bu durumun marka sicilini adeta "marka çöplüğüne" dönüştürdüğünü savundu.

Sonradan gelenlerin, tescil ettirecek marka bulmakta zorlandığını, kanun koyucunun marka sicilindeki bu aşırı kirlenmeyi temizlemek için önlemler aldığını ifade eden Suluk, yeni kanunu göre, kullanılmayan markaların 2023'ten itibaren iptal edilebileceğini bildirdi.


- "Hereke halısı, Amasya elması, Türk tazısı koruma altında"


Cahit Suluk, marka ihlali yapan kişiye hapis ve para cezasının da öngörüldüğü Sınai Mülkiyet Kanunu'nun coğrafi işaret konusunu yeniden düzenlediğini ve geleneksel ürün adlarını koruma altına aldığını, doğal ve beşeri unsurların bir araya gelmesi sonucu gıda, tarım, maden, el sanatları ve sanayi ürünlerinden şartları karşılayanların coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı olarak tescillenebileceğini bildirdi.

Suluk, şunları kaydetti:

"Coğrafi işaret; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülkeyle özdeşleşmiş ürünü gösteren işarettir. Hereke halısı, Amasya elması, Malatya kayısısı, Giresun tombul fındığı, Türk tazısı, İzmit pişmaniyesi, Salihli kirazı bunlardan bazıları... Coğrafi işaret kapsamına girmeyen ve ilgili piyasada bir ürünü tarif etmek için geleneksel olarak en az 30 yıl süreyle kullanıldığı kanıtlanan adlar geleneksel ürün adı olarak tescillenebilir. Baklava, pastırma, cezerye ve döner gibi... Ayrıca, dünyanın hiçbir yerinde kamuya sunulmamış ve ilk kez Türkiye'de kamuya sunulmuş tescilsiz tasarımlar 3 yıl süreyle korunacak. İlk kez yurt dışında kamuya sunulan tasarımlar ise tescilsiz tasarım korumasından yararlanamayacak. Tescilsiz tasarım korumasının kapsamı daha sınırlı tutuldu. Tescilli tasarımlar 25 yıl süreyle korunurken, tescilsiz tasarımlar sadece 3 yıl korunacak. Sadece özgün tasarımları tescillenecek. Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yeni olmadığı anlaşılan tasarım başvuruları reddedilecek."


- "Otomoti̇vde yerli̇ parça üreti̇mi̇ni̇n önü açılıyor"


Avukat Suluk, kanun ile yeni ve ayırt edici nitelikteki tasarımların koruma altına alındığını, bileşik ürünler bakımından sadece görülebilir parçaların koruma göreceğini, görülemeyen parçaların koruma dışında bırakıldığını söyledi.

Özellikle otomotiv sektöründe yerli parça üretiminin önünün açılmasının hedeflendiğini, bu kapsamda bir otomobilin kapısı, kaportası ve çamurluğu gibi sıkça değişen parçalarının, ilgili otomotiv firmasının iznine ihtiyaç olmaksızın yan sanayi firmaları tarafından üretilebileceğini belirten Suluk, kanunda sadece marka suçlarının kabul edildiğini, patent, faydalı model, tasarım, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları bakımından sadece hukuki koruma getirildiğini söyledi.

Üniversitelerdeki patent potansiyelinin harekete geçirildiğini, kural olarak, işçi buluşlarının sahibinin işverenler olduğunu vurgulayan Suluk, yeni kanuna göre yükseköğretim kurumlarında geliştirilecek buluşların sahibinin, artık öğretim elemanları yerine, ilgili yükseköğretim kurumları olacağını bildirdi.

Üniversitelerin bünyesindeki teknoparkların harekete geçirilerek patentli buluşların ticarileştirileceğini ifade eden Suluk, yükseköğretim kurumlarında bir patent iklimi oluşturulmasının hedeflendiğini kaydetti.

Kamu destekli projelerde ortaya çıkan buluşların ekonomiye kazandırılacağını, kamu kurum ve kuruluşları tarafından desteklenen projelerde ortaya çıkan buluşların destekten yararlanan kişilere ait olacağını vurgulayan Suluk, yeni kanun ile Türkiye'nin büyük bir politika değişikliğine giderek sınai mülkiyet hakları bakımından uluslararası tükenme ilkesini benimsediğini söyledi.

Suluk, "Sınai Mülkiyet Kanunu, tüm hak kategorileri bakımından uluslararası tükenme ilkesini getiriyor. Buna göre markalı ya da patentli bir ürün, dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sürüldükten sonra artık ilgili marka ya da patent sahibinin iznine ihtiyaç kalmaksızın o ürün ülkemize ithal edilebilecektir. Örneğin, Apple ve Novartis’in izni olmasa bile üçüncü bir kişi, ilgili ürünleri daha ucuz bir fiyata satılan başka bir ülkeden satın alarak ülkemize ithal edebilir. Böylece çok daha rekabetçi fiyatlarla bu ürünler Türk tüketicisiyle buluşacaktır." ifadelerini kullandı.

Yorumlar