Prof. Dr. Doğan: İktidarın tutumu ekonomideki görünümü negatife çevirmiştir
Piyasalardaki dalgalanmanın sebepleri ile ilgili tartışmalar devam ederken, Zirve Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.
Piyasalardaki dalgalanmanın sebepleri ile ilgili tartışmalar
devam ederken, Zirve Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çetin Doğan, bu konuda iktidarın da payı
bulunduğunu söyledi. Ekonomideki görünümün değişmesinde ülke
yöneticilerinin kriz yönetme tercihlerinin etkili olduğunu
vurgulayan Doğan, "FED’in parasal genişlemeyi azaltmaya yönelik
açıklamaları ile son dönemlerde yaşanan gezi olayları ve yolsuzluk
iddiaları gibi toplumsal olaylar ve bu olaylar karşısında iktidarın
tutumu ekonomideki görünümü negatife çevirmiştir." dedi.
2013 yılının ekonomik olarak; 'FED açıklamaları öncesi' ve
'sonrası' olarak ikiye ayrılabileceğini söyleyen Çetin Doğan, “İlk
yarı yani ilk dönem Mayıs 3. haftaya kadar olan dönemde olumlu bir
tablo vardı. Bu dönemde ekonomik büyüme yüzde 3,7 olarak
gerçekleşti. Faiz oranları yüzde 5 düzeylerine geriledi. Kredi
derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir
seviyeye çıkardılar. Bu gelişmeler borsada hisse senedi fiyatlarına
da olumlu yansıdı.” diye konuştu.
Doğan’a göre; 20 Mayıs’tan itibaren piyasaları FED’in Amerika
ekonomisindeki toparlanmayı gerekçe göstererek parasal genişlemeyi
azaltmaya başlayacağı yönündeki açıklamaları olumsuz yönde
etkiledi. ABD Merkez Bankası’nın 2008 ekonomik krizinden çıkmak
amacıyla genişletici para politikası izlediğini hatırlatan Prof.
Dr. Doğan, şöyle konuştu:
"Ekonomik durgunluktan çıkmak amacıyla ekonomideki para arzı
genişletilmekte ve faiz oranları düşürülmekteydi. FED para arzını
genişletirken ‘Açık Piyasa İşlemleri’ çerçevesinde piyasadan aylık
85 milyar dolar tahvil alımı gerçekleştirmekteydi. Piyasaya sürülen
bu dolarların bir bölümü de faiz ve kar geliri sağlamak için
Türkiye gibi ülkelere gitmekte ve bu ülkelerin ulusal paralarının
değerlenmesine neden oldu. Türkiye ekonomisine son on yılda bu
şekilde sermaye girişleri olmuş bu da TL’nin değerli kalmasına
neden olmuştur. Ancak FED’in parasal genişlemeyi azaltma yönündeki
açıklamaları döviz piyasalarında döviz talebini artırmış, dolar
kurunu 2 TL’nin üzerine çıkarmış yani TL değer kaybetmiştir."
Doğan, 2013 Mayıs ayı son haftasından itibaren ekonomik görünümün
negatife dönüşmesinde FED’in tutumunun tek faktör olmadığının
altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2013 yılında yaşanan toplumsal ve politik olaylar ekonomideki
kırılganlığı artırdı. Özellikle yaşanan 'Gezi Parkı' olayları ve
başbakanın kriz yönetimindeki yaklaşımı ekonomik görünümün
değişmesinde etkili oldu. Son olarak Aralık ayı içinde ortaya çıkan
hükümetin bazı bakan ve bakan yakınlarına yönelik yolsuzluk
iddiaları, bu iddialar karşısında Başbakan’ın iddia edilen
yolsuzluğu ortaya çıkaran yargı mensuplarına yönelik bilinen tavrı,
Gezi olayları esnasında olduğu gibi kurlarda, faiz oranlarında
ciddi yükselmelere, İMKB’de ciddi kayıplara neden olmuştur. Gerek
FED’in parasal genişlemeyi azaltma yönündeki kararı, gerekse
yaşanan toplumsal olaylar ve yolsuzluklar konusunda yöneticilerin
kriz yönetme tercihleri ekonomideki görünümü değiştirmiş ve bu
durum büyüme hızını düşmesine işsizlik oranının artmasına,
enflasyon hedefinin de tutturulamamasına neden olmuştur."
"OTORİTERLEŞMEK YERİNE, DAHA ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİR
OLUNMALI"
Türkiye'de üretimin büyük oranda yurtdışından gelen ara malına
dayandığına dikkat çeken Doğan, "Son 10 yılda uygulanan düşük kur
yüksek reel faiz politikası Türkiye’de montaja dayalı bir
sanayileşmeyi ön plana çıkarmıştır.” dedi. Üretim ve büyümenin
büyük oranda ithal girdilerle yapılmasının dış açığı artırdığına
dikkat çekerken de "Bugün ihracat büyük ölçüde dış girdilerle
yapılan üretime dayanmaktadır. İhracatta ilk sırada yer alan
otomobil sektörü incelendiğinde net otomobil ihracatımızın çok
düşük olduğu görülmektedir. Çünkü otomobil üretiminde yüzde 75
ithal girdi kullanılırken bu sektörde katma değerimiz sadece yüzde
25 civarındadır.” ifadelerini kullandı. Dış açıkları azaltmak ve
istihdamı artırmak için ithal girdilerin yurt içinde üretiminin
sağlanması gerektiğini de kaydetti. Türkiye’yi ekonomik potansiyeli
büyük bir ülke olarak tanımlayan Prof. Dr. Doğan, sözlerini şöyle
tamamladı:
"Eğer mevcut sorunlarını içe kapanmak ve otoriterleşmek yerine daha
şeffaf, hesap verilebilir ve hukuka bağlı bir yönetim anlayışıyla
çözerse, ülkenin en büyük sorunuyla ilgili çözüm sürecini başarıyla
yürütürse ve dış politikada komşu ülkelerle tekrar kazan-kazan
politikasına dönerse hiç kuşkusuz Türkiye ekonomik ve siyasi bir
güç olmaya devam edecektir.”
CİHAN
Yorumlar