İSO'dan babaanne ile anneannelere destek çağrısı

- İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan: - "Torunlarına bakan aile büyüklerinin maddi açıdan bir sosyal yardım programıyla desteklenmesinin, önemli bir sorunun çözümüne katkı yapacağına inanıyorum"

Google Haberlere Abone ol
İSO'dan babaanne ile anneannelere destek çağrısı

İSTANBUL (AA) - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "Kadınlar iş yaşamına daha çok katılırken babaanneler ve anneanneler çocuklara daha çok bakmaktadır. Babaanneler ve anneanneler ülkemizde adeta doğal bir kreş görevi görüyor. Bu kapsamda torunlarına bakan aile büyüklerinin maddi açıdan bir sosyal yardım programıyla desteklenmesinin, önemli bir sorunun çözümüne katkı yapacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.

İSO Meclisi’nin kasım ayı olağan toplantısı, Çalışma Hayatına Yönelik Reformların ve Yeni Model Arayışlarının Sürdürülebilir Bir Ekonomik Büyüme ile Sanayimiz ve Ekonomimiz Açısından Önemi ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu konuk olarak katıldı.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, ana gündeme ilişkin değerlendirmesinde çalışma yaşamında kadın iş gücünün önemine değindi. Türkiye'nin bu alanda OECD ülkeleri ortalamasının gerisinde kaldığına dikkati çeken Bahçıvan, kadın iş gücünün aktif kullanımının desteklenmesi konusunda Türkiye'nin kendine özgü bir özelliği üzerinden öneri getirdi.

Bahçıvan, "Kadınlar iş yaşamına daha çok katılırken babaanneler ve anneanneler çocuklara daha çok bakmaktadır. Babaanneler ve anneanneler ülkemizde adeta doğal bir kreş görevi görüyor. Bu kapsamda torunlarına bakan aile büyüklerinin maddi açıdan bir sosyal yardım programıyla desteklenmesinin, önemli bir sorunun çözümüne katkı yapacağına inanıyorum” dedi. Bahçıvan ayrıca, “İşveren ve çalışanlara yönelik yükümlülükler ve bunların etkisini artırıcı eğitimler, kritik önem arz ediyor. Ancak her itilafta işvereni sorunlu tutma anlayışının değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz." dedi.

Son açıklanan TÜİK verilerine göre ağustos döneminde işsizlik oranının yüzde 11,3'e çıktığını anımsatan Bahçıvan, özellikle gençlerde işsizlik oranının yükselmesinden üzüntü duyduklarını dile getirdi. İstihdamın sanayiden de uzaklaştığını vurgulayan Bahçıvan, "TÜİK verilerine göre, istihdam edilenlerin sadece yüzde 19’u sanayi sektöründe çalışmakta ve bu oran azalma eğilimini sürdürmektedir. Bu azalmanın nedenlerine baktığımızda, çalışanların sanayiye yönelmek yerine hizmetler ve kamu sektörünü tercih etmelerinin en önemli faktör olduğunu görüyoruz. Ülkemizin kalkınması ve refah toplumuna ulaşabilmemizin yolu üretim ekonomisinden geçiyor. Bu noktada sanayi sektöründe çalışma daha cazip hale getirilmelidir. Bunun için, istihdam maliyetleri rekabetçi seviyelere çekilmeli, esnek çalışma modellerinin önü açılarak iş gücü piyasasının esnekliği sağlanmalı ve yüksek katma değerli üretimi gerçekleştirecek sanayi işçiliğini cazip kılacak önlemler alınmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.


-"Kıdem Tazminatı Fonu, tasarruf açığına katkı yaratacak"


Bahçıvan, mevcut kıdem tazminatı sisteminin işçi ve işvereni fazlasıyla mağdur ettiğine, kıdem tazminatı alabilen işçi oranının yüzde 15'in altında kaldığına işaret etti. İşverenin üzerinde olan sorumluluğunun bağımsız bir fona devredilmesinin en uygun çözüm olacağını aktaran Bahçıvan, şöyle devam etti:

"Bugün işçinin 20-25 seneyi bulan birikimini işverene emanet ettiği bir sistem ekonomi dünyasında büyük bir zaaftır. Tasarruf mantığı içinde ve kendini daha da büyüten, tamamıyla işverenden bağımsız bir fonda saklanan, belli dönemlerde çekilebilme hakkı olan bir sistem oluşturulmalıdır. Çalışanların Türkiye’deki mevcut kıdem tazminatı sisteminde mağdur olduğuna inanıyoruz. İşverenlerin de bunu kendi gider kalemlerinde görebilecekleri bir unsur haline getirmesi en azından bu konudaki tartışmaların önüne set çekecektir. Bu sistem oluşturulduktan sonra BES modeli bir anlayışla bu fon yönetilebilir. Oluşturulacak yeni yapı ve fon, en önemli ekonomik sorunlarımızdan olan tasarruf açığına da katkı yaratacaktır."

Bahçıvan, ayrıca son çeyrek yüzyılda kuralsız küreselleşme sürecinin finansal kapitali odağına alarak toplumları üretimden ve refahtan koparttığına değindi. Dünyanın kabuk değiştirdiğini vurgulayan Bahçıvan, her alanda ezberler bozulurken yakın dönemin en belirgin özelliğinin aşırılık olacağının düşünüldüğünü dile getirdi.

Bahçıvan, çalışma hayatında bütün tarafları tatmin etmenin ve daha adil paylaşmanın yolunun çalışanıyla, işvereniyle, sendikalarıyla bütün paydaşların iş birliği kurmasından geçtiğini anlattı.

Dünyanın "finansal kuraklık" dönemine girmekte olduğuna dikkati çeken Bahçıvan, şunları kaydetti:

"Dolar Türk Lirası karşısında da beklentilerin çok üzerinde değer kazanıyor. Panik yapmayalım ama şu da bir gerçek; şirketlerimizin dövizdeki açık pozisyonlarının 210 milyar doları bulması, bu gelişmeyi bizler için daha hassas hale getiriyor. Bu olumsuz etkiyi asgari düzeyde tutmamız, doların ateşini düşürecek gerekli önlemleri yerinde ve zamanında almamız, sadece bizim için değil, ülkemiz ekonomisinin bütünü için de çok önem arz ediyor."

Yorumlar