İş kurduklarında ciddiye alınmadılar, şimdi istihdam etmeye başladılar
İnternet sitelerinden sonra sosyal medya da e-ticaret alanında rol üstlenmeye başladı.
İnternet sitelerinden sonra sosyal medya da e-ticaret alanında
rol üstlenmeye başladı. Değişimi fark eden pek çok kadın, elinin
hamurunu kenara sıyırıp kendi işini kurmaya karar verdi. Aslında
istedikleri ilk başta çok ciddiye alınmadı. Bir yandan çocuk, bir
yandan ev ve bir yandan da işleri yürütmenin zor olacağı söylendi.
Fakat yılmadılar, hem teknolojiyi hem de yakaladıkları bu fırsatı o
kadar iyi kullandılar ki, yanlarında çalışan bile istihdam etmeye
başladılar. Reklamlarını kendileri yaptı. Başarıları zamanla takdir
edilmeye başlandı.
Bir cesaretle kendi işini kuran annelerden 1978 doğumlu Ebru Ceylan
Çap. 2008 yılında kurduğu 'By primarima' markasının sahibi ve 2
çocuk annesi. Hem ev hanımı hem de iş kadını. Prima, birçok dilde
mükemmel ve kusursuz demek. Kızı Rima’nın ismi ile birleştirip
markasının ismine bu şekilde karar vermiş. Mesleği ise özellikle
bayanlar için büyük önem atfeden kına gecelerine hediye hazırlamak.
Bu önemli günde farklılık oluşturmak isteyen gelin adayları için
birbirinden farklı kolonyalar, tefler, çerçeveler, gelin tişörtleri
yapıyor. Hepsine el emeği, göz nuru emeğini katıyor. Gelinlerin
yanı sıra anneler ve bebekleri için de çalışıyor. Son dönemlerde
asker uğurlamaları için de sipariş almaya başladı.
Mesleğiyle ilgili eğitim almadığını, liseden sonra evlenmeyi tercih
ettiğini aktaran Çap, yaklaşık 4 yıl kadar yağlı boya, kara kalem,
çizim, sulu boya eğitimleri aldığını şimdi ise onun meyvelerini
topladığını kaydediyor. Mesleğe bir tişört boyama ile başladığını
belirten Çap, "Bir arkadaşım, 'Bu kadar tablo yapıyorsun, bu kadar
çizim yapıyorsun benim için bir tişört çizmez misin?' dedi. Olur
mu? Olmaz mı? Derken, o tişört ikinci üçüncü kişiye ulaşarak, sonra
bir duvak, sonra bir sabun, bir ayna derken işe dönüşmeye başladı
ve bugünlere geldik." diyor.
"İLK BAŞTA GÜLDÜLER, ŞİMDİ İSE TAKDİR EDİYORLAR"
İşe ilk başladığında çok fazla düğün organizasyonu firması
olmadığını anlatan Çap, bu işi yaptığını duyanların ilk başta
kendisine güldüğünü ancak şimdilerde takdir ettiklerini söylüyor.
Bir yandan işi ile uğraşırken teknoloji ile boğuşma içinde olsa da
her türlü yeniliği takip ediyor:
"Artık web siteleri dahi sosyal paylaşım hesapları açmış durumda.
Bana müşterilerim sitemden daha çok sosyal paylaşımdan geliyor.
Bunun hem artıları hem de eksileri var. Ben bu amaçla başlamadım.
Tamamen kişisel bir hesaptı. Daha sonra ticarete dönüşmeye başladı.
Müşterilerin her şeyi bire bir anlık görmeleri güzel. Anlık yorum
yapmaları çok güzel. Hem ürünleriniz için hem sizin için.
Kaliteliyseniz, kaliteniz daha da artıyor. Ama işinizi kötü
yapıyorsanız, bir anda yerle bir de olabiliyorsunuz."
Çap’ın en çok rahatsız olduğu konu ise taklit edilmek. "Çok
uğraşarak emek verdiğim bir ürünün aynısının yapılıp satılması
sinirimi bozabiliyor. Her kaliteli ürünün taklidi oluyor." diyen
Çap, kendisini bir ağaca, taklit edenleri ise dallara benzetiyor:
"Dallar, en ufak bir rüzgârda kırılabilir ama kökler her daim
sağlam kalır."
İşin reklam kısmı da doğal olarak gelişiyor. Ürünü beğenen
müşteriler, yakınlarına onlar tanıdıklarına derken önemli bir
kitleye ulaşıyor. Çektikleri zorlukların içinde onlara en çok
sıkıntı veren şey, evin içinde annelikle iş kadını kimliğini
birlikte yürütmek. Ebru Çap, bu durumu şöyle özetliyor:
"Dengeyi sağlayamıyorum. 2 küçük çocuk ilgi bekliyor, alaka
bekliyor. Ve siz ev ortamında çalıştığınız zaman 7/24
çalışıyorsunuz. Mesaim bitti tamam, dükkânı kapattım çıktım değil.
Bazen minik bebeğime mama yedirmek için zaman ayırmak o kadar zor
oluyor ki bu da vicdan azabına dönüşüyor. Veya küçük kızımın
derslerine yardım etmek istiyorum ama o beni beklerken uyuya
kalabiliyor. Kısacası evden çalışmak çok zor."
"EVİMDE ÇALIŞIYORUM AMA ÇAY MOLASI BİLE VEREMİYORUM"
Evden iş yürütmenin sanıldığı kadar kolay olmadığını anlatıyor,
Çap. Ofiste çalışanların bir çay ya da yemek molasının olduğunu ama
kendisinde onun bile olmadığını vurguluyor. Yemek zamanlarını
ayaküstü atıştırmaktan yakınıyor ve işinin mesaisi olmadığı için
çalışmanın gece yarılarına kadar uzadığını kaydediyor. Artık ev
hanımı olsa da kadınların boş durmadığına dikkat çeken iş kadını,
herkesin bir şeyler ürettiğini ve el emeğini bir şekilde
pazarladığını söylüyor.
İş hayatına atıldıktan sonra Çap’ı şaşırtan şeylerden biri de
ünlülerle çalışmak olmuş. İlk başta büyük sıkıntı çekeceğini
düşünen iş kadını, çalıştığı ünlü isimlerin hiçbiriyle en ufak bir
sıkıntı dahi yaşamamış.
HAYALLERİNİN PEŞİNDE KOŞARAK PASTA USTASI OLDU
Mesleğine evden başlayıp, şimdi kendi iş yerini açan üstelik
istihdama katkı sağlayan annelerden bir diğeri Zeynep Yümlü.
Mesleği ise şeker sanatı. Şeker hamurundan yaptığı pastalarıyla
düğünler, doğum günleri, bebek partilerine renk katıyor. Hepsine el
emeğiyle şekil veriyor. Müşterisinin hayallerini pastanın üzerine
tek tek işliyor. Yaklaşık olarak 4 kişiyi de istihdam ediyor.
Yümlü, babasının mesleği dolayısıyla eğitimine yurt dışında başlar.
Fransızcayı Türkçe’den önce öğrenir. Yine baba mesleğinden dolayı
çok fazla seyahat eder ve gördüğü ülkeler ufkunu genişletmesine
yardımcı olur. Galatasaray Üniversitesi’ni bitirir ve iş hayatına
özel sektörde başlar, bu süreçte el yeteneğini hobilerinde
kullanmaya karar verir. Cam süsleme sanatını dener ama içine
sinmeyince devam ettirmez. Bir süre sonra şeker hamurundan yapılan
kurabiyeleri keşfeder ve bu alana odaklanır. Türkiye’de henüz yeni
yeni yayılmaya başlayan ve kullanımı bugün daha da sıklaşan blog
altyapısında bir site açmaya karar verir. İsminin özellikle Türkçe
olmasını ister. Dükkân kelimesini de çok sevdiği için ‘Mutlu
Dükkân’ da karar kılar.
"EV HER GÜN ÇİKOLATA KOKUYORDU"
Yaklaşık 2 yıl kadar hem profesyonel iş hayatına devam eder hem de
kurabiyelerini üretmeye başlar. İşten çıkıp akşam sipariş hazırlar
sabah ise kargoya verir. 2011 yılına geldiğinde profesyonel iş
yaşamına veda ederek el yeteneğini kullandığı şeker sanatına
yönelir. Evden iş yürütmenin sanıldığı kadar kolay olmadığını
belirten Yümlü, o döneme dair yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"O süreç çok komikti çünkü bir noktada artık eve sığmıyordum. Eve
giren bir şekilde her tarafta un kalıntıları görebiliyordu ve evde
çok yoğun çikolata, vanilya ve pasta vardı. Ev sürekli çikolata
kokuyordu. Çok fazla tereyağlı malzeme vardı. Ama o süreç olmadan
bu iş bugün buraya gelemezdi. Belki de herkes bu işe evinde
başlamıştır. Dediğim gibi otomasyon bazlı bir iş olmadığı için
birden bire kendini döndüren bir iş haline gelmiyor. Bir yerde
düşük maliyetle başlıyorsunuz. İyi ki yaşamışım çünkü de çok güzel
bir şekilde zorluklarla büyük işler yapmayı orada öğrendim."
2 yıl süre ile evde çalıştıktan sonra Gayrettepe'de Mutlu Dükkân
atölyesini açar. Müşteri kitlesinin yüzde 95’ini bayanların
oluşturduğunu söyleyen Yümlü, her yaşa hitap etmekle birlikte
genelde 20-40 yaş aralığındaki kişilerden yüksek talep görüyor.
Zaman zaman 90 yaşındaki birine de doğum günü pastası yapıyor,
erkeklerin eşleri için de pasta hazırlıyor. 1 yaşındaki kızı Nil
ile de işten artan kalan zamanlarda kaliteli vakit geçirmeye
çalışıyor. Anne ve iş kadını kimliklerinin birbiriyle çatışmaması
için sistemli hareket etmeyi tavsiye ediyor. Profesyonel iş
yaşamıyla kendi işinin kıyaslamasını ise şöyle yapıyor:
"Bazı insanlar statik iş yaşantısından mutlu oluyorlar. Kendi
işiniz olduğu zaman veya pastacı olduğunuz zaman bu iş böyle değil.
Herkes Cuma’ya doğru rahatlarken, siz daralmaya başlıyorsunuz çünkü
işleri yetiştirme stresi başlıyor. Pazartesi herkes işe gittiği
için mutsuz siz seviniyorsunuz çünkü tek rahat gününüz. O yüzden
kesinlikle bu tarz bir meslek çok rahat bir meslek değil. Ve
sevilmeden yapılacak bir meslek hiç değil. Çok ciddi gönül vermeniz
lazım, keyif almanız lazım. Dolayısıyla ben bu mesleği tercih
ederim ama bazen o huzuru da özlemiyor değilim."
"TAKLİT, YAPILAN KİŞİYİ İNCİTMEDEN YAPILIRSA TADINDA OLUYOR"
Teknolojiyle arasının oldukça iyi olduğunu aktaran Yümlü, sosyal
medyanın da ticari amaçla kullanılmasını inanılmaz hoş
karşıladığını aktarıyor ve o da taklit edilmekten şöyle
yakınıyor:
"Bir fikir yaratan bir insanın taklit edilmek hoşuna gidemez. Çünkü
siz bir şekilde düşünüyorsunuz, yoruluyorsunuz ve bir şey
tasarlamaya veya bir şey üretmeye çalışıyorsunuz. Yapan kişinin
hakkını vererek, yani en azından ismini kullanarak veya iznini
alarak kullanmakta hiçbir zarar görmüyorum. Dolayısıyla taklit
zaten artık var. Ama yapan kişiyi incitmeden olursa çok daha
tadında oluyor."
NE BABASI, NE ARKADAŞLARI İNANDI
1985 doğumlu Nurcan Yazıcı Küçükakyüz de kısa bir iş hayatı
tecrübesinden sonra kendi işini kuran annelerden. Babasına iş
kurmak istediğini söylediğinde, "Terzi mi olacaksın?" yanıtını
alır. Başlarda çok ciddiye alınmasa da şimdi herkes kendisiyle
gurur duyar. İş kurmaya karar verdiğinde önce eğitimini tamamlar ve
ardından I’m NU markasını kurar. Markasının kuruluşunun blog
yazmaya kadar uzandığını kaydeden Küçükakyüz, "Eğitimini aldım ve
evet ben bu mesleği seçmeliyim dedim." diyor. Bir buçuk yıllık bir
marka olan I’m NU, şimdiden 3 kişiyi de istihdam ediyor. Haftanın 3
gününü atölyede geçiren genç tasarımcı, işten arta kalan
zamanlarında 1 yaşındaki oğlu Yusuf Kağan ile ilgileniyor.
Yaklaşık 3,5 yıl önce hobi olarak blog açar. Tesettürlü bayanlara
yardımcı olacağını düşündüğü için kendi stilini anlatarak yazmaya
başlar. Sonrasında dikiş ve stilistlik kurslarına gider, ardından
da kendisine kıyafetlerini tasarlar. Tasarladığı kıyafetler dikkat
çeker ve sipariş alır. Aldığı siparişlerden sonra eşinin de
desteğiyle kendi markasını kurar. Kurulduğunda online alışveriş
sitelerinin çok yaygın olmadığını anlatan Yazıcı, butiklerin
olduğunu fakat internet üzerinden bu işi yapan çok az kişinin
olmadığına dikkat çekiyor. Modernleşmeyle tesettürü harmanlayarak
ürün hazırladığını aktaran Nurcan Yazıcı Küçükakyüz, "Tesettürle
modernleşmeyi harmanlaştırmak gerekiyor. Onun için benim en çok
müşterilerim tarafından tercih edilen ürünüm tuniklerimdir. Ve daha
çok da bunları tercih eden bayanlar çalışan bayanlar. O yüzden
müşteri portföyümün yüzde 802nini çalışan bayanlar oluşturuyor."
ifadelerini kullanıyor.
"EN YAKINLARINIZ BİLE SİZİ TAKLİT EDEBİLİYOR"
Online bir iş yapıldığında teknolojinin iyi kullanması gerektiğini
düşünen genç tasarımcı, sosyal medyaya da değiniyor ve sosyal
medyanın asıl amacının tanınma ve siyaset olduğunu aktarıyor.
Küçükakyüz, sosyal ağlarda özel hayatın paylaşılmasından ziyade iş
için kullanılmasını tavsiye ediyor. Genç tasarımcı da taklit
edilmekten yakınıyor ama en yakınları tarafından:
"Bunun bir çözümünün olduğunu düşünmüyorum. Ne yaparsanız yapın
istediğiniz yasal yollara başvurun hiçbir şekilde bunun önünü
alamıyorsunuz. En yakınlarınız bile bunu yapıyor. Yani en
yakınlarınız bile bir ürününüzü ya da yaptığınız bir şeyi taklit
edebiliyor. Bazen eşim gördüğünden benden daha çok sinirleniyor.
'Baksana işte senin yaptığının aynısını yapmış.' diyor ama dediğim
bir şey var. Modellerimi ya da ürünlerimi çalabilirler ama beynimi
çalamazlar. O beyin bende olduğu sürece ben daha iyisini
tasarlayabilirim. O yüzden o kadar rahatım bu konuda."
Bulunduğu sektörün reklamının farklı olduğunu anlatan Nurcan
Küçükakyüz, tasarladığı bir ürünü müşterilerinin önce tasarımcının
üzerinde görmek istediğine dikkat çekiyor. Ürününü kendisi giydiği
zaman reklamını da yapmış olduğunu belirten genç tasarımcı, ürünün
bu şekilde pazarlandığını, bireysel reklamla geniş kitlelere
ulaşıldığının altını çiziyor. Anne olduktan sonra tam zamanlı
çalışmanın zor olduğunu vurgulayan Küçükakyüz, yaşadıklarıyla
ilgili şunları paylaşıyor:
"Çalışan anne olmayı çok düşünmedim ama hep üreten bir anne olmak
istedim. Üretmek çok apayrı bir şey. olmaktan Evde oturduğunuzda ya
da bir işiniz olmadığında da bir şeyler üretebilirsiniz. Ben o
yüzden hep üreten bir anne olmak istedim çalışmaktan ziyade. Ama
işimin beni bıktırdığı anlar elbette oluyor. Ama gene de bütün
bayanlara tavsiyem; üretken olsunlar. Bayan üretirse toplum
üretiyor. Ben bunu çok iyi görüyorum."
Çizimleri ve tasarımlarıyla genç tasarımcıların büyük firmalara yol
gösterdiğini aktaran Küçükakyüz, büyük firmaların değişmeye
başladığını ve artık daha özgün modellerle gençlere hitap etmeyi
başardığı tespitinde bulunuyor.
CİHAN
Yorumlar