HAK-İŞ: Çalışma hayatının sorunları tam manada aşılamadı
HAK-İŞ Konfederasyonu Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı sonuç bildirgesi yayımlandı.
HAK-İŞ Konfederasyonu Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı
sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildiride, 2013 yılının sendikal durum
açısından değerlendirilirken, 2014 yılından beklentiler yer
aldı.
Konuyla ilgili yapılan açıklamada, 2013'te çalışma hayatına ilişkin
sorunların yoğun olarak tartışıldığına dikkat çekilerek, "2013 yılı
iş piyasamız açısından son derece önemli birincil ve ikincil yasal
düzenlemelerin hayata geçtiği, özellikle 6356 sayılı Yeni
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasasının uygulamasının görüldüğü
bir dönem olmuştur. Ancak 12 ayın muhasebesi yapıldığında ülkemizde
ekonomik verilerdeki iyileşmelerle kıyasladığımızda çalışma
hayatının sorunlarının tam manada aşılamadığını görüyoruz.”
denildi.
İşsizliğin sorun olmaktan çıktığı, uluslararası normlarda
örgütlenmenin gerçekleştirildiği, çalışma koşullarının iyileştiği,
küresel ölçekte firmalara ve işgücüne sahip güçlü, rekabetçi ve
istikrarlı bir Türkiye isteeği dile getirilen açıklamada,
“Ülkemizin geçirdiği dönüşüm ve gelişim ile bu hedeflere
ulaşmasının imkânsız olmadığına inanıyoruz. Gerek ekonomik gerek
siyasi gerekse toplumsal dinamiklerimiz de bunu destekler
yapıdadır. Önemli olan ülkemizin sorunlarını çözüme konusunda
kararlı olmamızdır. 2014 yılının ülkemize hayırlar getirmesini,
çalışanlar açısından kazanımlarla dolu bir yıl olmasını temenni
ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
Son yıllarda kimi kesimlerce sıkça dile getirilen 'Ekonomik gelişme
olmadan işsizlik sorunu çözülemez' tezinin 2013 yılında da yanlış
olduğunu ortaya çıktığı öne sürülen açıklamada, şöyle denildi:
"Ekonomik hedeflerle, büyüme hedeflerinin sosyal gelişme
hedefleriyle örtüştürülmesi gerekmektedir. 2013 yılının 3.
çeyreğinde yüzde 4,4 büyüyen, kişi başına gayri safi yurtiçi
hâsılası 10 bin doları geçen, Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel
Rekabet Gücü Endeksi'nde 148 ülke arasında 44’üncü sıraya yükselen,
Dünya Bankası'nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde 2013 yılında 189
ülke arasında 69’uncu sıraya yükselen, Dünya’nın 17., Avrupa’nın 6.
büyük ekonomisi olan ülkemizde bu olumlu gelişmelerin işgücü
piyasamıza etkileri beklenen düzeyde değildir. En son açıklanan
TÜİK rakamlarına göre 2013 yılı eylül dönemi itibariyle 2 milyon
831 bin işsizimiz ile yüzde 9,9 işsizlik oranına sahibiz. İşsizlik
oranının yüzde 5 seviyesine indirilmesi için 2014 yılında daha
fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor. 2013 yılında daha da
yaygınlaşarak çalışma hayatının en temel sorunu haline gelen
taşeron çalışma konusunun 2014 yılında çözüme kavuşturulması
gerektiğine vurgu yapıyoruz. Bugün ülkemizde yaklaşık bir milyon
işçi güvencesiz koşullarda taşeron işçi olarak çalışmaktadır.
Örgütsüzlüğü, güvencesiz çalışmayı, kayıtdışını, kuralsızlığı
tetikleyen, insan onuruna yaraşır düzgün iş tanımını yok sayan bu
uygulama, çalışma hayatının dengelerini bozmakta, ekonomik ve
sosyal olarak büyük bir tahribat yaratmaktadır.”
ALT İŞVERENLİK UYGULAMASI
Alt işverenliğin de eleştirildiği açıklamada, bu konuda şu ifadeler
kullanıldı:
"Kölelik sistemiyle eş değer bir hale gelen ve kabul edilemez
bulduğumuz alt işverenlik uygulamasını teşvik eden politikaların
terk edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede çalışma
şartlarında hukukun delindiği, düşük ücretli ve sendikasız bir yapı
oluşturma niyeti ile istismar edilen alt işverenlik uygulamasına
ilişkin mevcut durumun çözülmesine yönelik çalışmalar ülkemizin de
kabul ettiği 94 sayılı ILO Sözleşmesi ve yargı kararları
doğrultusunda acilen başlatılmalıdır. Kamudaki asli görev ve
süreklilik arz eden işlerin kamu işçileri eliyle görülmesini,
taşeron çalıştırılmamasını ve kamudaki geçici işçilere kadro
verilmesini talep ediyoruz. Ülkemizde kadrolu işçilerin sayısı
hızla azalırken, kadrosuz ve geçici işçilerin sayısı artmaktadır.
Yasa gereği, kadrosuz işçiler yılın 5 ay 29 gününde
çalıştırılmakta, yılın diğer yarısında işsiz kalmaktadırlar.
İşyerlerinde yılın 12 ayında yapılacak işleri olmasına rağmen
sadece 5 ay 29 gün çalıştırılan geçici işçilere kadro verilerek,
sorunları çözülmelidir. 5 ay 29 gün çalıştırılan geçici işçilere
kadro verilmesini talep ediyoruz. Bu kapsamda HAK-İŞ olarak
hazırlıklarımızı tamamlamış bulunuyoruz. Çalışanların mağduriyetini
giderecek, çalışma hayatımızın gelişimine katkı verecek şekilde bu
konuya yönelik yasal düzenleme hazırlıklarına görüş ve önerilerimiz
ile katkı vermeye devam edeceğiz.”
KIDEM TAZMİNATI KONUSU
Kıdem Tazminatı konusunda yeni işe gireceklerde dahil olmak üzere
istisnasız her bir çalışan için güvence altına alınacak,
haksızlıkların, adaletsizliklerin yaşanmayacağa, kazanılmış
haklardan geriye gidiş olmayacak şekilde yeni bir sitemin
geliştirilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, çalışanların kıdem
tazminatına hak kazanma ve alma konularında yaşadıkları sorunun
çözümü için bu hakkın garanti altına alınması gerektiği de
kaydedildi.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2011 yılı içinde
kuruma yaklaşık 12,5 milyon işten çıkış bildirgesi verildiği,
bunların sadece yüzde 10’unun kıdem tazminatına hak kazanılabilecek
şekilde hazırlandığını belirtilen açıklamaya şöyle devam
edildi:
“Bu rakam kıdem tazminatı konusunda önemli bir sorunla karşı
karşıya olduğumuzun temel göstergesidir. Kıdem tazminatının
alınması konusunda yaşanan sorunların ortadan kaldırılması,
uygulanabilir ve sürdürülebilir bir noktaya taşınmasını garanti
edecek güçlü bir sistem kurulmalıdır. HAK-İŞ, kıdem tazminatı
konusunda mevcut ve yeni işe girecek çalışanlar dahil olmak üzere
kazanılmış haklardan geriye gidiş olmayacak şekilde özellikle özel
sektörde yaşanan ve çalışanların mağduriyetine neden olan kıdem
tazminatı sorunun çalışanlar lehine çözüme kavuşturulması için
konuşmaktan, çözüm önerilerini tartışmaktan yanadır. Kıdem
tazminatında mevcut kazanılmış hakların geriye gidişi söz konusu
olamaz. HAK-İŞ, mevcut kazanılmış haklarda geriye gidişe neden
olacak herhangi bir düzenlemeyi asla kabul edemez, bunu tartışma
konusu dahi yapmaz. HAK-İŞ Başkanlar Kurulu, işsizlikle mücadele
çerçevesinde işgücü piyasasına ilişkin sosyal politika önerilerinin
esnek çalışma düzenlemeleri ekseninde tartışılmasını eksik bir
bakış olarak değerlendirmiştir. Bugün ülkemizdeki esnek çalışma
modellerinin güvence boyutu bulunmamakla birlikte, sosyal güvenlik
bağlantısı tam olarak kurulmamıştır. Hali hazırda 4857 sayılı İş
Kanunu’nda 12 adet esnek çalışma modeli yer almaktadır. Bu
çerçevede yeni esnek çalışma modelleri yerine, mevcut esnek çalışma
uygulamalarının örgütlenme, güvence ve sosyal güvenlik boyutunun
tartışılması gerektiğine inanıyoruz. Mevcut yapıda esnek çalışan
bir işçinin yaşlılık aylığına, malullük aylığına, işsizlik
ödeneğine hak kazanması imkânsız, genel sağlık sigortasından
faydalanması mümkün değildir.”
ESNEK ÇALIŞMA MODELİ
Sosyal güvenlik mevzuatının esnek çalışma modelleriyle
uyumlaştırılması ve esnek çalışma modellerinin sosyal güvence
boyutunun hukuki alt yapısının güçlendirilmesi gerektiğine de
değinilen açıklamada, şöyle denildi:
“HAK-İŞ Başkanlar Kurulu olarak, asgari ücreti sosyal bir ücret
olarak değerlendiriyor, gelir dağılımı adaletsizliğini gidermek
için kullanılması gereken temel bir sosyal politika enstrümanı
olarak kabul ediyoruz. Bu nedenle toplumun önemli bir kesimini
ilgilendiren asgari ücretin beklentilere ve ülkemiz gerçeklerine
denk düşecek bir şekilde artırılmasını talep ediyoruz. Son dönemde
ülkemizin makro verilerinde yaşanan iyileşmelerin asgari ücrete
yansıması sağlanmalıdır. Bu çerçevede 2014 yılı programında ifade
edilen 2014 yılının ilk ve ikinci altı aylık dönemlerinde yüzde üç
oranlarındaki artış öngörüleri insan onuruna yakışır asgari yaşam
standartlarını sağlayacak bir ücret seviyesine ulaşılmasına katkı
sağlamayacaktır. Ülkemizde uygulanan asgari ücret, bu haliyle
Türkiye gerçekleriyle bağdaşmamakta, emek piyasası için bir
standart oluşturmaktan uzak bulunmaktadır. HAK-İŞ olarak, asgari
ücretin belirlenmesinde çalışanın ailesi ile birlikte yaşamsal
ihtiyaçlarının baz alınmasını öngören yeni bir konsepte geçilmesini
talep ediyoruz. Asgari ücret çalışanların ve ailelerinin asgari
yaşam standardını sağlamanın bir aracı olarak belirlenmelidir.”
ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMUSYONU
Asgari ücret konusuna da değinilen açıklamada, Asgari Ücret Tespit
Komisyonu’nun mevcut yapısının demokratik katılım ve temsile uygun
bir hale getirilmesi isteği dile getirilerek, şu ifadeler
kullanıldı:
“2014 yılında sendikalara karşı önyargı ve tutumların gözden
geçinilerek, eski ezberlerin bozulmasını, sendikal örgütlenmenin
önündeki engellerin kaldırılmasını temenni ediyoruz. 6356 sayılı
sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu 7 Kasım 2012 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Yeni sendikal mevzuatımız bir yılı aşkın
süredir uygulamaktadır. İşverenlerin kanun hazırlığı sırasında
sıkça dile getirdiği kaygılarına karşılık; üzere sendikalaşma oranı
geriye gitmekte, sendika sayısı artmamakta aksine toplu iş
sözleşmesi bağıtlama yetkisi olan sendika sayısı gitgide
azalmaktadır. Ocak ayında yayınlanan istatistiklere baktığımızda
toplam 92 sendikadan 49'u yüzde 1'lik işkolu barajını aşamamıştır.
Söz konusu Ocak 2013 istatistiklerine göre toplam işçi sayısı
10.881.618, sendikalı işçi sayısı 1.001.671, sendikalaşma oranı ise
yüzde 9,2’dir. 2013 Temmuz istatistiklerine göre ise toplam 64
sendika baraj altında kalmış, sadece 44 sendika yüzde 1 işkolu
barajını aşabilmiştir. Temmuz istatistiklerine göre toplam işçi
sayısı 11.628.806’ya yükselmiş, sendikalı işçi sayısı 1.032.166,
sendikalaşma oranı ise yüzde 8,8 olarak gerçekleşmiştir. Önümüzdeki
süreçte sosyal paydaşlarla birlikte yeni ve modern endüstriyel
ilişkiler sistemini kurabilmek için doğru ve yeni yaklaşımlar
geliştirebilmeyi ümit ediyoruz. Konfederasyonumuza üye
sendikalarımızın örgütlenme çalışmalarının hızlı ve etkin olarak
sürdürmesinden büyük memnuniyet duyduğunun ve bu çalışmaların devam
edeceğinin altını çizmiştir. 9 Kasım 2013 tarihinde
gerçekleştirdiği 1. Olağan Genel Kurulu ile Konfederasyonumuza
katılan Öz Finans-İş Sendikası ile HAK-İŞ’in üye sayısı 18’e
çıkmıştır. Başkanlar Kurulu, HAK-İŞ’in tüm işkollarında
örgütlülüğünü sağlama yönündeki kararlılığının devam etmesini ve
bunun için gerekli adımların atılmasını ifade etmiştir."
CİHAN
Yorumlar