'Enerjide yüksek verimlilik sağlayan nükleer santraller tercih edilmeli'

Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, kısıtlı, verimsiz ve pahalı kaynakların kullanımı temeline dayandırılmış enerji politikalarının ülkeleri yarı yolda bırakacağını belirterek,...

Google Haberlere Abone ol
'Enerjide yüksek verimlilik sağlayan nükleer santraller tercih edilmeli'

Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, kısıtlı, verimsiz ve pahalı kaynakların kullanımı temeline dayandırılmış enerji politikalarının ülkeleri yarı yolda bırakacağını belirterek, yüksek verimlilik sağlayan nükleer enerji santrallerinin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.

Akkuyu NGS Elektrik Üretim A.Ş tarafından Mersin Üniversitesi (MEÜ) Gülnar Mustafa Baysan Meslek Yüksekokulu Konferans Salonunda düzenlenen seminerde, öğrencilere nükleer enerji konusunda bilgi verildi. Seminerde 'Nükleer santraller: Güvenlik, nükleer santral kazaları ve çevre etkileri' başlıklı bir sunum yapan Doç. Dr. Şule Ergün, nükleer santrallerde açığa çıkan radyasyonun halka ve çevreye ulaşmaması için güvenliğe önem verildiğini belirtti. Nükleer enerjinin açığa çıkabilmesi için atom çekirdeğinin bölünmesiyle ortaya çıkan ısının elektriğe dönüştürülmesi gerektiğini kaydeden Ergün, 25 ton kömürün yanmasıyla elde edilen enerjinin, 1 kilo uranyumdan sağlanabileceğini vurguladı.

Doç. Dr. Ergün, kısıtlı, verimsiz ve pahalı kaynakların kullanımı temeline dayandırılmış enerji politikalarının, ülkeleri yarı yolda bırakacağına dikkati çekerek, “Bu nedenle yüksek verimlilik sağlayan nükleer enerji santrallerinin yanında, nükleerin rakibi değil tamamlayıcısı niteliğindeki yenilenebilir enerji kaynakları da tercih edilmeli” dedi.

Nükleer santrallerin, yenilenebilir enerji kaynağı olan güneşten daha temiz olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ergün, "Çevrecilik anlayışı çok değişti. Hepimiz çevreyi zaten kirletiyoruz. Bilimde karbon ayak izi diye bir tanım vardır, bu da ne kadar karbon salınımına sebep olduğumuzdur. Nükleer santral işletmelerinde karbon salınımı hiç yoktur” diye konuştu.

"SİGARADAKİ RADYASYON NÜKLEER SANTRALLERDEN FAZLA"

Doç. Dr. Ergün, nükleer santrallerin çalışma prensiplerinde en önemli maddenin güvenlik olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: “Güvenlik sadece mühendisler tarafından sağlanmaz. Santralin yapımında kullanılacak malzemelerin tümünün testlerinin yapılması önemlidir. Santrallerde güvenliği sağlamak için radyasyonun önüne fiziksel bariyerler koyulur. İlk güvenlik bariyerini uranyum paletleri, 2. güvenlik bariyerini yakıt zarfları, 3. güvenlik bariyerini soğutucu ve basınç kabı ve 4. güvenlik bariyerini çift koruma kabı oluşturur. Santrallerde mühendislik yapılarının yanı sıra yönetim ve güvenlik kültürü çok önemlidir. Güvenlik paradan ve baskılardan önce gelmelidir. Her türlü tedbir alınmalı, çalışanlara ödül yöntemiyle güvenlik kültürü oluşturulmalıdır. Kazaların yüzde 60’ı mühendislik hatası olurken, yüzde 40 ise insan kaynaklı hatalardır. Radyasyon bir yaşam kaynağıdır, şuan bile yüzde 88 oranında doğal radyasyona maruz kalıyoruz. Tükettiğimiz gıdalardan, içtiğimiz sigaradan aklınıza gelebilecek her şeyden radyasyona maruz kalmaktayız. İçtiğimiz sigara nedeniyle yüzde 12 radyasyona maruz kalırken, nükleer santrallerden yüzde 1 oranında radyasyona maruz kalınır. Ayrıca Akkuyu NGS’de soğutma kuleleri kullanılmayacaktır. Soğutma doğrudan denizden alınan su ile yapılacaktır."

Kullanılmış yakıtın yeniden işlenebilir olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Şule Ergün, “NGS’de kullanılan yakıtların yüzde 95’i yeniden kullanılabilir. Yüzde 5’i ise atık haline gelir. Atığı yeniden işlemek nükleer santrali yenilenebilir yapmaktadır. Atık haline gelen yüzde 5’lik kısım ise beton zırhlarla yer üstünde depolanabilir, emniyeti sağlanır. Deneylerle ciddi testlere tabi tutulur. Sızdırmazlığıyla ilgili sürekli ölçümleri yapılır. Yani hiçbir şekilde çevreye radyoaktivite yayılmaz” diye konuştu.

"AKKUYU FUKUŞİMA’DAN ÇOK DAHA FAZLA GÜVENLİ"

Sunumunun ardından öğrencilerin sorularını cevaplayan Ergün, “Santralde ısının yükselmesiyle basınç kabının parçalanma riski var mı?” sorusunu şöyle cevapladı: “Basınç kabı patlamaz ama eriyebilir. Soğutucu zarar görürse yedek soğutucu güvenlik önlemlerini devreye sokmak gerekir. Fukuşima’da gerçekleşen kazada, reaktörün kalbi soğutulamadığı için reaktör basınç kabının altı yüksek ısıdan dolayı erimiştir. Reaktördeki basınç kabı patlamaz ama Fukuşima'daki gibi eriyebilir. Akkuyu NGS’de olası bir kazada basınç kabı erise bile yüksek radyoaktivite içeren yakıt kor tutucuya dolar. Yani Akkuyu’da Fukuşima’da yaşanan olayın yaşanmaması için ilave bir güvenlik sistemi mevcuttur.”

Çernobil’deki nükleer santral kazasında, 'Santral çalışanlarının deney yapması üzerine kazanın gerçekleştiğini, Akkuyu’da da bu tarz bir deneyin yapılma olasılığı sonucunda olabileceklerle ilgili senaryoları’ öğrenmek isteyen katılımcıyı da Doç. Dr. Şule Ergün, “Akkuyu’da bu tarz bir deney yapılır ise santralin bir gün boyunca kapatılması halinde günlük bir milyon dolar kaybedilir. Santrallerde deney yapmak çok eski bir mantıktır. Artık santraller sadece bakım için kapanabilir. Santralin bakım sürecinde ise denetimleri yapılır” şeklinde cevapladı. CİHAN

Yorumlar