Biyokütle 2013’te yüzde 49 büyüdü

Isıtmada kullanılan biyokütleden elektrik ve sıvı yakıt tüketiminde de yararlanılıyor.

Google Haberlere Abone ol
Biyokütle 2013’te yüzde 49 büyüdü

Isıtmada kullanılan biyokütleden elektrik ve sıvı yakıt tüketiminde de yararlanılıyor. 2012’ye oranla 2013’te yüzde 49 büyüyen enerjinin öneminin artacağı tahmin ediliyor.

Deloitte, ‘Biyokütlenin Altın Çağı’ adlı raporunu açıkladı. Raporda dünyada 2012 itibari ile hemen hemen 352 Terawatt/Saat (TW/H) elektrik üretimi yapan, 77 Gigawatt’ı (GW) aşan biyokütleye dayalı elektrik enerjisi üretimi kurulu kapasitesinin bulunduğu belirtildi. Ayrıca Biyokütlenin öneminin arttığına; artacağına işaret edildi. Diğer yandan Uluslararası Enerji Ajansı tahminlerine göre biyokütleye dayalı elektrik enerjisi üretimi kurulu gücünün 2017’de 119 GW’ı bulacağı öngörülüyor.

Deloitte Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Lideri Uygar Yörük konu ile ilgili şunları kaydetti:

“Biyokütleden elektrik enerjisi üreten alanlar teker teker ele alındığında kurulu güçlerinin gerilerde olduğu görülür. Bu küçük santraller için en önemli başarı faktörü derli toplu yakıt tedariğinin güvence altına alınması. Bu yatırımlar yenilenebilir enerji kaynakları içinde en büyük sabit fiyatlı alım garantisi seviyesi olan 13,3 dolar cent/Kilowatt/Saat (KW/H) ile teşvik edilirken, santralde ülke içi ekipman kullanımı olması durumunda ‘yerli katkı ilavesi’ adı altında ilave teşvikle bu fiyat, 18,1 dolar cent/KW/H’e dek ulaşıyor. Geçen sene yerli katkı ilavesi içermeyen teşvik fiyatı bile ortalama piyasa fiyatının çok aşıyordu. Bu santraller diğer yenilenebilir kaynaklardan ayrı olarak yakıt tedariği olduğu müddetçe yüksek bir kapasite faktörü ile çalışabilen santrallerdir. Dolayısıyla bu yönleri ile diğer teknolojilerle kıyaslandığında yatırımcı için daha cazip hale geldiği görülüyor.”

Biyokütle santrallerinin teknolojisine göre atıklarının da tarım, endüstri gibi farklı kullanım alanları olduğunu ve ticari değerinin yüksek olabildiğini belirten Uygar Yörük, biyokütle yatırımcılarının gerek kül gibi yan ürünler, gerekse karbon sertifikaları olmak üzere elektrik satış gelirine ek gelirler temin etme imkânlarını bulunduğunu da ifade etti.

Deloitte Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Müdürlerinden Aysun Özen Tacer ise Türkiye’de önemli bir biyokütle potansiyeli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“2012 rakamları ile baktığımızda Türkiye’nin birincil enerji arzının yüzde 17’sine tekabül eden bir biyokütle potansiyelimiz var. Kimi teknolojik ve lojistik kısıtlamalar nedeniyle bu potansiyelin tamamı hayata geçemeyecek olsa da petrol ve doğalgazda dışa bağımlılığımız temel alınınca oldukça önemli bir yerli potansiyel söz konusu. Ayrıca 2020’ye kadar Türkiye’nin bir milyon hektar bozunuma uğramış orman alanının enerji ürünlerinin yetiştirilmesi için kullanılabileceği ve hektar başına 5 tonluk verim alınabileceği öngörülüyor. Bu da tarımsal kaynaklara ilave olarak 2.000 bin Ton Eşdeğer Petrollük (TEP) bir enerji kaynağı anlamına geliyor. Bu rakam, birincil enerji arzının içinde (yine 2012 rakamlarıyla) yüzde 1,65’lık bir paya denk geliyor.” dedi.

Türkiye’de dikkate değer bir biyokütle potansiyeli olduğunun vurgulandığı rapora göre bu kaynaklara dayalı kurulu güç 2002-2013 döneminde yüzde 22 büyüyerek 237 Megawatt’a (MW) ulaştı.

Raporda ayrıca Türkiye’de lisanslı biyokütle santrallerinde ilk sırayı çöpten biyogaz üreten santrallerin aldığı da aktarıldı. Lisanslı toplam 23 çöp gazı tesisi bulunduğu ve lisanslı kapasitenin 2013 sonu itibariyle 173 MW’a ulaştığı belirtilen raporda, işletmedeki kapasitenin de 131,17 MW olduğuna ve bu rakamın ülkenin çöp potansiyeli ile kıyaslandığında oldukça gerilerde kaldığına temas edildi.
CİHAN

Yorumlar