YGS'ye gireceklere doktor tavsiyeleri
Bedensel ve ruhsal tepkiler olarak adlandırılan sınav kaygısı her öğrencinin yaşadığı normal bir durumdur
Sonhaberler | Haber Merkezi
Ülkemizdeki mevcut eğitim sisteminde öğrencilerinin başarı düzeylerini belirlemek için bazı sınavlar kullanılmaktadır. Bu sınavlardan en önemlisi de hayatın yönünü belirleyen, orta öğretiminin sonunda girilen üniversiteye giriş sınavıdır. Günümüzde üniversitede okuyanlarının ve okumak isteyenlerin sayısının bir hayli fazla olması rekabeti arttırmakta, öğrencilerin kaygı düzeylerinin artmasına neden olmaktadır. Medicana Konya Hastanesi Uzman Psikolog. F. Işıl Yeyinkaynak konuyla ilgili bilgi verdi
Öğrencilerin sınavlara karşı vermiş olduğu bedensel ve ruhsal tepkiler olarak adlandırılan sınav kaygısı her öğrencinin yaşadığı normal bir durumdur. Önemli olan kaygının düzeyidir. Orta düzeydeki kaygı öğrencinin motivasyonunu olumlu etkileyerek bireyi başarıya götürür. Başarısız olma korkusu, yeterince çalışmadığı, süreyi verimli kullanamayacağı, hiçbir şey hatırlayamayacağı düşüncesi öğrencinin aşırı kaygıya sahip olmasına neden olmaktadır. Genel sinirlilik ve öfke hali, sürekli ağlama, şaşkınlık gibi ruhsal belirtilerle ve/veya baş ağrısı, mide ve bağırsak sorunları, kalp çarpıntısı, ellerde titreme, terleme, kasılma, yorgun ve halsiz hissetme, uyku sorunları gibi bedensel belirtilerle aşırı kaygı düzeyi ortaya çıkmaktadır.
Nefes Egzersizleri İle Kaygı Düzeyleri Kontrol Altına Alınmalı
Öğrencilerin kaygı düzeyini minimuma indirebilmesi için öncelikle kendini yetersiz eksik hissettiği konularda daha fazla çalışmalıdır. Sınav sürecinde öğrencilerin sorulara odaklanması, dikkatini dağıtmaması, “yapamayacağım, başaramayacağım” gibi olumsuz düşünceler yerine “başarabilirim” gibi olumlu düşüncelerle kendini cesaretlendirmesi gerekmektedir. Öğrenciler kaygı düzeyinin artışını hissettiği zamanlarda ise nefes egzersizi ile kontrolü sağlayabilmektedirler.
Sınav kaygısıyla baş edebilmek konusunda aile, öğretmen gibi
etkenlerde etkili olmaktadır. Ebeveynlerin çocuklarına karşı
tutumları onların kişiliklerini, eğitimlerini, mesleki seçimlerini
biçimlendirmektedir. Ebeveynlerin otoriter tutum sergilemeleri
durumunda çocuklarda sınav kaygısı oluşması kaçınılmaz bir
durumdur. Kaygılı, aşırı koruyucu ebeveynlerin çocukları da aşırı
kaygılı olmaktadır. Demokratik tutum sergileyen ebeveynlerin çocuk
üzerindeki sınav kaygısını oluşturacak etkenleri
barındırmamaktadır.
Aynı zamanda göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme
(EMDR), bilişsel davranışçı terapi yaklaşımları gibi teknikler
kaygı düzeyinin kontrolünün sağlanmasında yardımcı olmaktadır.
Yorumlar