"Snowden sonrası gazetecilik" masaya yatırıldı
Dünyaca ünlü Columbia Üniversite’sinde “Snowden sonrası gazetecilik” konusu tartışıldı.
Dünyaca ünlü Columbia Üniversite’sinde “Snowden sonrası
gazetecilik” konusu tartışıldı. Amerikan Güvenlik Dairesi (NSA)
eski çalışanı Edward Snowden’nın gizli evrakları ilk olarak
paylaştığı İngiliz gazetesi Guardian’ın ABD Genel Yayın Yönetmeni
Janine Gibson, yaşanan süreci anlattı. Sadece ABD’yi değil,
dünyadaki birçok ülkeyi ilgilendiren gizli belgelerin ilk olarak
isimsiz bir kaynaktan aldıkları “Sizinle çok gizli belgeleri
paylaşmak istiyorum” ihbarı ile başladığını belirten gazeteci
Gibson, öncelikle belgelerin doğruluğuna ve olayın etik yönüne
dikkat ederek hareket ettiklerini söyledi. Telefon ihbarından sonra
birkaç muhabir arkadaşı ile birlikte Hong Kong’a gittiğini aktaran
tecrübeli gazeteci Gibson, Snowden’in elindeki belgeleri 3 gün
boyunca inceledikleri halde uzmanlardan görüş aldıktan sonra kesin
doğruluğuna inandıklarını ifade etti. Belgeleri ilk
incelediklerinde gizliden ziyade, bir öğrencinin hazırladığı
powerpoint olarak gördüklerini ifade eden Gibson “ Snowden ile ilk
olarak otelin lobisinde görüştük. Telefonda isimsiz birisi ile
görüşüyordum ama sonra yüz yüze ilk gördüğümde ise çok şaşırdım
çünkü çok gençti. Bu kadar genç birisi nasıl bu kadar gizli
belgeleri ele geçirdi diye düşündüm. Sonra 3 gün boyunca belgeler
hakkında aldığımız brifing bizi ikan etti. Daha sonra yönetimle
görüşüp, bilgilerin doğruluğu ve insanları ilgilendirip
ilgilendiremediğine konuştuk. Sonra belgelerin nasıl haber
yapılacağına karar verdik. Çünkü daha önce bu kadar gizli belge
görmemiştik. Bunları anlayıp araştırıp, haber yapmak kolay değildi.
Herşeyi dikkatli yapmanız gerekiyordu. İyi bir ekip çalışmasıyla
belgeleri dünyaya duyurduk.”dedi. Belgeleri inceleme sürecinde
teknoloji, uluslararası güvenlik ve hukuk konularında destek
aldıklarını hatırlatan Gibson, haberlerin etik olmasına dikkat
ettiklerinin altını çizdi.
GUARDİAN BÜYÜK BASKI GÖRDÜ
Panelin bir diğer konuşmacısı New York Times (NYT) Genel Yayın
Yönetmeni (Executive Editor) Jill Abramson, Guardian’ın belgeleri
yayınlamasından sonra İngiltere’den büyük bir baskı gördüğünü, bu
nedenle ellerindeki dökümanları kendileri ile paylaştıklarını
aktardı. Belgelerin kendilerine teslim edilmesi için bütün yasal
işlemlerin takip edildiğini kaydeden Abramson “ Çıkan haberleri
belgeler sızdırıldı ve hemen hızlıca haber yapıldı şeklinde
algılamamak lazım. Bunlar kolay süreçler değil. Belgeler dikkatli
bir şeklinde muhafaza edildi. Sonra bunlarla ilgilenecek muhabirler
dokümanları okuyarak haber yazdı. Bu konuda Guardian gazetesi ile
bütün protokol imzalayıp, herşey kuralına göre takip edildi.”diye
konuştu.
Columbia Üniversitesi öğretim görevlisi ve Guardian gazetesi
danışmanlarından David Schulz, bu tarz belge sızdırmalarla ilgili
çok net bir kanun olmadığını, bu nedenle ulusal güvenlik ile
insanların öğrenmesi gereken bilgiler arasında nasıl bir denge
kurulacağını tam olarak bilmediklerini vurguladı. Daha önce Deniz
Kuvvetleri’nde ve aynı zamanda bir dergide çalışan askerin, kurumun
bazı bilgilerini dışarı sızdırdığını hatırlatan Schulz, sözkonusu
suçlarla ilgili kendisini savunurken, insanları ilgilendiren
bilgileri paylaşarak gazetecilik görevini yaptığını belirterek
kendini savunduğunu ifade etti. Casusluk yasasına göre yetkisi
bulunmayan şahısların gizli bilgilere ulaşmasının suç olduğunu
kaydeden hukukçu Schulz, ancak yayınlanan belgelerin insanları
yakından ilgilendirdiği konusunda hakimin ikna edilmesi gerektiğini
dile getirdi. Schulz, 1917’den beri ABD’de hiçbir gazetecinin ceza
almadığını bununda olumlu bir durum olduğunu belirterek “ Kanuna
göre gazeteci ve kaynağı arasındaki görüşmelerin gizli tutulması
lazım. Fox Tv’de çalışan bir muhabir ile ilgili bir soruşturma
açılmıştı. Muhabirin elektronik posta haberleşmeleri incelemek
istendi, ama kanun bunun için hakimden araştırma izni almanız
gerektiğini söylüyor. Diğer bir kanun ise bu araştırmanın
gazeteciye karşı kullanılamayacağını ifade ediyor. Yani Adalet
Bakanlığı, gazeteciyi, mesleğini yaptı diye yargılayamaz.”şeklinde
konuştu.
ABD Başkanı Obama’nın İstihbarat ve İletişim Teknolojileri İnceleme
Grubu üyesi ve Harvard Üniversitesi profesörlerinden Cass Sunstein,
ne olursa olsun insanların dini inanışları, politik görüşleri ve
ırklarından dolayı takip edilemeyeceğini söyledi. Özgür bir toplum
için, insanların birbirini ne zaman aramış ne konuşmuş gibi
bilgilerin devlet tarafından tutulması gerektiğini kaydeden Prof.Dr
Sunstein, hatta banka hesap bilgilerinin bile depolanmaması
gerektiğini anlattı.
Amerikalı eski istihbaratçı Edward Snowden, NSA’ya bağlı gizli
belgeleri gazetecilerle paylaşıp Rusya’ya sığınmıştı CİHAN
Yorumlar