Profesör Kerem Öktem: Türkiye zayıf demokrasiden zayıf otoriter sisteme geçiyor

Profesör Kerem Öktem, Türkiye’nin zayıf demokrasiden zayıf otoriter sisteme geçtiğini öne sürdü.

Google Haberlere Abone ol
Profesör Kerem Öktem: Türkiye zayıf demokrasiden zayıf otoriter sisteme geçiyor

Profesör Kerem Öktem, Türkiye’nin zayıf demokrasiden zayıf otoriter sisteme geçtiğini öne sürdü. İsviçre Türkiye Araştırma Vakfı eş başkanı Profesör Kerem Öktem, Zürih Üniversitesi'nde ‘Hizmet ile AKP arasındaki çatışma’ isimli konferans verdi. Konferansa Zürih Üniversitesi tarih bölümü ev sahipliği yaptı.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra ciddi oranda dezenformasyon yayıldığını vurgulayan araştırmacı, bazı gerçeklerin gelecek yıllarda ortaya çıkacağını ifade etti. Kerem Öktem dinleyicilerle Türk siyaseti hakkındaki tezini paylaştı: “Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkesine göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Fakat realitede durum böyle değil. Egemenlik, milletin oluşturduğu sosyal grupların elinde. O gruplar devlet kademelerinde görev almaya yani ‘State Capture’ yapmaya çalışıyorlar. Son otuz yılda dini grupların ön plana çıktığını görüyoruz. State Capture, yapan oluşumlar arasında Kemalistler, MHP, Süleymancılar, Milli Görüş ve Hizmet de yer alıyor. Bu fenomen yeni bir şey değil.”

Kerem Öktem, Türkiye’nin son 10 yılda istikrarlı siyasi ve ekonomik çıkış yakaladığını aktardı. Öktem, "AKP’nin yanında Hizmet kurumları ve Hizmet Hareketine gönül verenler başarı serüveninin en önemli aktörleri. Hizmet ve AKP birbirinden farklı hedef ve ideolojilere sahip olmasına rağmen Türkiye’deki Kemalist vesayeti beraber zayıflatmayı başardılar.” diye konuştu.

Konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin temsil ettiğini belirttiği Milli Görüş ile Hizmet hareketini Türkiye’nin en önemli iki İslami hareketi olarak tanıttı.

Oxford Üniversitesi'nde görev yapan Öktem, "AKP ilk 9 yılda reformcu parti olarak hareket etmesine rağmen son genel seçimlerden bu yana bütün alanlarda Milli Görüş eksenine girdi. AKP, siyasi yollarla ‘tepeden inme’ metodu takip ederken Hizmet hareketi sivil toplumlara ağırlık veriyor. AKP, Türkiye içinde güç elde etmeye çalışırken Hizmet hareketi faaliyetlerini dünya genelinde sürdürüyor.” diyerek iki hareketin farklarını özetledi.

17 Aralık'tan sonra basına yansıyan haberleri ‘şoke edici’ olarak değerlendiren Öktem, “Ses kayıtları ve görüntüler gösteriyor ki rüşvet ve yolsuzluk devlet yönetiminin temeli haline gelmiş. Başbakan Erdoğan ses kayıtların montaj olduğunu iddia ediyor fakat başka deliller de olduğu için ses kayıtların doğru olduğunu tahmin ediyorum. Erdoğan’ın basına da müdahale ettiği ortaya çıktı. İlginç tarafı ise Erdoğan basına müdahaleyi yalanlamadı aksine rutin hareket olduğunu öne sürdü.” dedi.

Profesör Öktem, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başladıktan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen'e türlü hakaretler ettiğini ve ithamlarda bulunduğunu aktardı. Hazırlanan yeni yasaların hukuk devletiyle telif edilemeyeceğini öne süren Kerem Öktem, “Erdoğan’ın hareketleri söylemlerinden daha büyük problem oluşturuyor. Önce binlerce polis ve savcıyı sürdü. Sonra yeni yasa taslakları hazırladılar. İnternet yasası, HSYK yasası, eğitim reformu ve istihbarat teşkilatıyla ilgili tasarıların tamamı yürütme erkinin devlet üzerindeki kontrolünü arttırdı. Türkiye, Avrupa standartlarına ve demokratik prensiplere çok hızlı sırt döndü. En son 80 ihtilalinde demokratik gelişmelerden bu kadar hızlı uzaklaşılmıştı.”

Genç araştırmacı konuşmasının devamında: “Türkiye’nin yakın geleceğini tahmin etmek zor. Binlerce memur ve üst düzey devlet görevlisi tasfiye edildi. Bu tasfiyeler devletin hareket alanına ciddi zarar verecek ama buna rağmen yolsuzlukların üstünün kapatılabileceğine inanmıyorum. Türkiye zayıf bir demokrasiden zayıf otoriter sisteme geçiş yapıyor. Türkiye demokrasi anlamında en az 10 yıl geriye gitti.” tespitinde bulundu.

Hizmet hareketi ve AKP’nin arasındaki gerilimin sadece Türkiye’yi değil bütün İslam dünyasını ilgilendirdiğini anlatan uzman, şöyle devam etti: “Hem Hizmet hem de AKP hükümeti İslam dünyasının en başarılı iki hareketi. Her iki oluşum demokratik açılımlar gerçekleştirdi fakat AKP, Milli Görüş çizgisine dönerek bu açılımı durdurdu ve eski başarısını kaybetti. Başarı kaybı ve yaşanan skandallar oy kaybına da sebep olacak. Krizin Gülen Hareketi'ne bakan yönüyle daha karmaşık. Tabana yayılmış bir hareket olduğu için daha esnek yapıya sahip. Hizmet Hareketi belli bir kalıba sığmadığı için Hareketin suiistimal edilme riski var. 17 Aralık'tan sonra yaşanan kriz gösterdi ki Hareket bu problemini çözmek zorunda. Kulis bilgilerine göre hükümet Hizmet Hareketi'ni bitirmek için operasyon hazırlığı yapıyor. Hizmet bu operasyondan zarar görecektir fakat entelektüel birikimi sayesinde uluslararası modern İslamî oluşum olarak yeniden konumlandırabilir. Erdoğan’ın Türk büyükelçilerine ‘muhataplarınıza örgütü anlatın’ demesi de fayda sağlamayacak ve Hizmet global anlamda büyümeye devam edecek. Ayrıca unutmamak lazım ki Türkiye’nin yurtdışına yaptığı ekonomik açılımın öncülüğünü ve şartlarını Hizmet oluşturdu. O ülkelerde okullar açtı, yatırım yaptı, elit insanlarıyla tanıştı, irtibat kurdu ve ondan sonra Türkiye devleti harekete geçti. Çok akıllıca bir sistemdi. Bugün Türkiye’nin uluslararası etki alanına sahip olduğundan bahsediliyorsa bunun büyük kısmını Hizmet Hareketi oluşturdu. Türkiye’de bu Hareket terör örgütü ilan edilirse, Türkiye’nin yurtdışı temsilinin önemli kısmı yıkılmış olur.” CİHAN

Yorumlar