İsviçre Halk Partisi, AB'ye karşı 'kurtuluş savaşı' başlattı

İsviçre Halk Partisi'nin (SVP) tecrübeli siyasetçisi Christoph Blocher Avrupa Birliği’ne (AB) karşı mücadele başlattı. Muhafazakar siyasetçi, Federal Konseyin İsviçre Konfederasyonu’nu ‘gizlice’ AB üyeliğine doğru yönlendirdiğini...

Google Haberlere Abone ol
İsviçre Halk Partisi, AB'ye karşı 'kurtuluş savaşı' başlattı

İsviçre Halk Partisi'nin (SVP) tecrübeli siyasetçisi Christoph Blocher Avrupa Birliği’ne (AB) karşı mücadele başlattı. Muhafazakar siyasetçi, Federal Konseyin İsviçre Konfederasyonu’nu ‘gizlice’ AB üyeliğine doğru yönlendirdiğini öne sürdü. Federal Konsey’in AB’ye kurumsal bağlanma isteğini ‘gizlice yaklaşan AB tehlikesi’ diye adlandıran Blocher, İsviçrelilerin tarihi bir bağımsızlık mücadelesine girdiğini savundu. Blocher, başkent Bern’de şahit olduğu gelişmelerin diktatörlükleri hatırlattığını anlattı. 73 yaşındaki siyasetçi Cuma akşamı Schwyz kantonunda konuşma yaparak ‘anti-AB’ kampanyasına start verdi.

Muhalif çıkışlarıyla adından söz ettiren Blocher haftalar öncesinden duyurduğu açılış konuşması için Alp dağlarına çıktı. Schwyz kantonun 735 metre yüksekliğindeki küçük bir köyünde toplanan yaklaşık 600 SVP’li, büyük hayranlık duydukları liderlerine özel tören hazırladılar. Blocher; yöresel kıyafetler giyen köylüler, inek çanı sesleri ve halk müziği eşliğinde konuşmasını yapacağı büyük çadıra girdi. Programı düzenleyen komite başkanı, “Blocher olmasaydı İsviçre’yi satmaya çalışanlara karşı savunması kalırdık” diyerek Blocher hakkındaki düşüncelerini paylaştı. Komite başkanı, ünlü siyasetçiden imza almak isteyen hayranlarına zaman ayrılacağını duyurması da dikkat çekti.

SVP’nin fikir babası olarak bilinen ve parti tabanının lider olarak gördüğü Christoph Blocher, 22 yıl önce kazandığı referandumla İsviçre’nin geleceğine yön vermişti. İsviçre Konfederasyonu o yıllarda Avrupa Ekonomi Alanı’na (AEA) dahil olmaya karar vermişti. İsviçre’nin AB’den bağımsız olmasını isteyen Blocher, hükümeti ve diğer siyasi partileri karşısına almasına rağmen halkın desteğini kazanmayı başarmıştı. Kurt politikacının 1992 yılındaki zaferi, kendisini İsviçre’nin en etkili siyasetçisi haline getirdi. Schwyz kantonunda parti tabanına hitap eden Blocher, 92 yılına atıfta bulunarak, “Ülkemizin içinde bulunduğu durum o güne göre daha tehlikeli. Çünkü o dönemin hükümeti açıktan açığa AB’ye olan hayranlığını dile getiriyordu. Bugünkü Federal Konsey halkın AB’yi istemediğini bildiği için ona gizlice yaklaşıyor.” ifadelerini kullandı.

YENİ REFERANDUM SİNYALİ

Coşkulu kalabalığa seslenen deneyimli siyasetçi, “Biz Bern’in bize dayattıklarını kabullenmiyoruz. Avrupa Birliği’ne de üye olmak istemiyoruz. AB’ye gizlice de girmek istemiyoruz. Bilateral anlaşmaların sonucunda AB’ye gireceksek onları da değiştiririz veya iptal ederiz. Er ya da geç bütün bu tepkilerimizi göstereceğimiz yeni bir halk oylaması olacak. O oylamada sadece mücadele etmemiz yetmez, kazanmak zorundayız.” diye konuştu.

“AB ARIZALI BİR SİSTEM”

Mayıs ayında milletvekilliği görevinden istifa eden Christoph Blocher, bütün zamanını AB’ye karşı yürüteceği kampanyaya ayıracağını duyurdu. AB’nin arızalı bir proje olduğunun altını çizen siyasetçi, “Federal Konsey 6 Aralık 1992 günü referandum sonuçları açıklanınca felaket tellallığı yapmıştı. İşsizlik oranının yükseleceğini, gençlerin meslek öğrenemeyeceğini, Avrupa’da izole olacağımızı söylemişti. Geleceğin AB’de olduğunu ve 10 yıl içerisinde AB’deki işsizlik oranının yüzde sıfıra yaklaşacağını iddia etmişti. İsviçreliler ise bağımsız kalmayı tercih etmişti. Bugün AB ne durumda? İşsizlik rakamları patladı. Gelişen ülkelerin yerini iflas eden ülkeler aldı. İstedikleri kadar çaba gösterebilirler ama bu arızalı sistem yürüyemez.” diyerek AB’yi eleştirdi. Politikacı devamında, “Hani İsviçre izole olacaktı. Bugün yüz binlerce yabancı ülkemize göç etmeye çalışıyor. İsviçreliler 1992 yılında hükümetine karşı gelerek doğru olan kararı almıştı. Fakat bugün görüyorum ki iyi işleyen düzenimizi tekrar bozmaya çalışıyorlar. Bugün hem İsviçre’deki hem de yurt dışındaki muhataplarımıza bir mesaj vermek için toplandık. Bu ülke, toplumun üzerine inşa edilmiştir ve toplum olarak başkenttekilerin yaptığı işleri durdurmak için bir araya geldik.” diye konuştu. Federal siyasetçilerin iki yüzlü olduğunu öne süren siyasetçi, ‘düşündüklerini söylemezler ve söylediklerini düşünmezler’ ithamında bulundu.

DİKTATÖRLÜK BENZETMESİ BÜYÜK ALKIŞ TOPLADI

Milyarder işadamı devletin gücünü ‘doğrudan demokrasi’ sisteminden aldığını savundu. Christoph Blocher, "En yüksek mahkememiz olan Federal Mahkeme bile uluslararası hukukun İsviçre hukukundan üstün olduğuna hükmetti.” diyerek Federal Mahkemeyi de eleştirdi. Blocher, bakanlar kurulunun yönünü kendi vatandaşından AB’ye çevirdiğini ifade etti. “Bürokratların vatandaşlarını görmezlikten gelmesini ve halk iradesinin aksine hareket etmesine izin veremeyiz. Demokratik olmayan uygulamaları sonlandıracağız. Çünkü bu uygulamalar diktatörlükleri hatırlatıyor.” diye konuşunca çadırın içinde büyük alkış koptu. Devamında diktatörlükle neyi kastettiğini açıklayan konuşmacı, “Diktatörlük sistemi, küçük bir zümrenin fikir ve isteklerini büyük kitleye dikte etmesine denir. Ağır bir ithamda bulunduğumu biliyorum ama başkentte olup bitenleri görünce söyleyecek başka bir şey bulamıyorum.” CİHAN

Yorumlar