Güney Afrikalı müfettiş: Maden kazaları teknoloji ile önlenebilir

Eski Güney Afrika Madenleri Başmüfettişi Dirk Bakkal, kömür madenlerindeki elektrik kazalarını, günümüz teknolojisi ile otomatik olarak önlemenin mümkün olduğunu söyledi. Aynı zamanda Wits Üniversitesi öğretim üyesi olan Bakkal, maden...

Google Haberlere Abone ol
Güney Afrikalı müfettiş: Maden kazaları teknoloji ile önlenebilir

Eski Güney Afrika Madenleri Başmüfettişi Dirk Bakkal, kömür madenlerindeki elektrik kazalarını, günümüz teknolojisi ile otomatik olarak önlemenin mümkün olduğunu söyledi. Aynı zamanda Wits Üniversitesi öğretim üyesi olan Bakkal, maden ocaklarında sığınma odaları, kurtarma cihazları, halat ve ses ile kurtarma yöntemlerinin önemine dikkat çekti.

50 yılını madencilikte geçiren Bakkal, Cihan Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Madenlerde elektrik kazaları olduğunda, anında hava soğutmalı transformatörleri kullanmak ve yangını söndürmek lazım. Şimdi teknoloji ilerledi; bu yangınlar otomatik olarak da söndürülüyor.” diye konuştu.

1980’lerde Widbank maden bölgesinde Türkiye’dekine benzer bir kaza yaşandığını anlatan tecrübeli müfettiş: “O zaman bir trafo patladı. Zehirli gaz ve dumanlar iki bölüme yayıldı. Madencilerin bir kısmı yanlarında taşıdıkları ‘kurtarma cihazları’ ile sığınma odalarına ulaşmayı başardı. Diğer bölümdeki yaklaşık 20 kişi karbon monoksit ve diğer gazlardan hayatını kaybetti.” dedi.

Dirk Bakkal, ülkesindeki kömür madenlerinde alınan önlemleri şöyle anlattı: “Eğer elektrik trafosu patladıysa, yağ soğutmalı değil, hava soğutmalı transformatörleri kullanıyoruz. Bu yöntemle yangın hemen sona erer. Eğer yangın çıkmış ve dumanlar madeni kaplamışsa, kendi kendine yeten kurtarma cihazı (self-contained, self-rescue device) kullanıyoruz. Madencilerin devamlı üzerinde taşıyabildiği bu alet, havasız kaldığı anda oksijen sağlar ve 30 dakika solunuma yeter. Ayrıca madenlerde ‘sığınma merkezleri’ vardır. Buralar çalışma yerlerinden, 30 dakika yürüme mesafesindedir. Ve ‘kurtarma cihazlarının’ sağladığı oksijen, bu mesafede yeterli olmaktadır. Bu sığınma odalarına, duman veya zehirli gaz giremez. Bu odalar dışarısı ile iletişim araçlarına sahiptir. Gıda ve su da bulundurulur. Tuvalet imkânı vardır ve o alanda çalışan madenciler için yeterli büyüklüktedir.”

Sözlerine devam eden tecrübeli madenci, bir diğer yöntemin “halat sistemi” olduğunu anlattı. Dirk Bakkal, “Madenci halata takılı ‘alet’ ile yolunu bulur. Halata takılı alet, sadece çıkış yönüne doğru hareket eder. Bir başka önlem ise ‘Doppler Etkisi’ dediğimiz bilimsel kuraldan hareketle, kaza anında madenciler duydukları seslere göre yönlerini bulur.” dedi.

Güney Afrika’nın maden yönünden çok zengin bir ülke olduğunu belirten Bakkal, 1980’lerde yaşadıkları kazaların ardından birçok test uygulamaya başladıklarını söyledi. Her madenin işletme yönteminin farklı olduğunu ifade eden Dirk Bakkal, kömür madenlerini tehdit eden en büyük riskin metan gazı olduğunu kaydetti.

Bakkal, “Kömür madenlerindeki en büyük risk metan gazıdır. Bu gazın gitmesi için çalışılan yere yeteri kadar temiz havanın girmesi gerekir. Madene giren temiz hava, bütün çalışma alanlarına dağıtılır. Madende herhangi bir nedenden dolayı yangın çıkınca, duman, gaz ve en tehlikelisi de karbon monoksit gazı etrafa yayılır. Karbon monoksit gazı aşırı derecede zehirlidir. Bu gaza maruz kalan madencilerin yaşaması çok zordur.” diye konuştu.

Dirk Bakkal son olarak, "Türkiye’deki kaza bir madenci olarak beni çok üzdü. Ölen madencilere başsağlığı diliyor, geride bıraktıkları ailelerin acılarını paylaşıyorum." ifadelerini kullandı.

CİHAN

Yorumlar