Gülen'den Röportaj
Fethullah Gülen, İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği özel röportajda, önemli açıklamalarda bulundu.
Gazete bunu okuyucularına, “Erdoğan, adaletten kaçmak için
darbeden bahsediyor. Türkiye tehlikede” başlığı ile
duyurdu.
Başbakan Erdoğan tarafından son dönemde Türkiye’de yaşananların
sorumlusu olarak gösterildiği hatırlatılan Gülen, “Ölümümle
Türkiye’nin sorunlarının çözüme kavuşacağını bilsem, her gün bin
kez ölmeyi tercih ederim” ifadelerini kullandı.
İtalya’nın prestijli gazetelerinden La Repubblica’da, “Başbakanın
gücünü temellerinden sarsan son derece nüfuzlu vaiz konuştu”
sözleriyle sunulan röportajı, Marco Ansaldo
gerçekleştirdi.
Ansaldo, bu röportajı şu şekilde takdim etti: “Gülen konuşuyor:
‘Türkiye'de yaşadıklarımız, tek bir kişi veya tek bir partinin
hâkimiyetindeki ülkelerde yaşananlara çok benziyor. Hükümetin
yolsuzluğuna ilişkin bir soruşturmayı, bir darbe olarak görmek, bir
paranoya semptomudur.’ Bunlar, hepsi Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a yöneltilmiş, ağır
sözler. Ancak Boğaz'ın rüşvet skandalını ortaya çıkarmaya yönelik
bir bilek güreşine girişmiş durumdaki nüfuzlu İslami vaiz Fethullah
Gülen bugün gerçekten öfkeli. Sahibi olduğu Kanaltürk'ün lisansı
yetkili makamlar tarafından iptal edildi. Geçtiğimiz şubat ayında
Gülen'in dershanelerine finansmanlar zaten kesilmişti. Ayrıca dün
maliye, cemaatine yakın Kaynak Holding’e girdi ve bilgisayar ve
belgelere el koydu.
İslam bünyesinde, Erdoğan ile Fethullah Gülen arasında acımasız bir
mücadele var. 72 yaşındaki Gülen, Müslüman aleminin en nüfuzlu
figürlerinden birisi. Hizmet adlı hareketi, 160 ülkeye yayılmış
durumda. Birlikte var olmayı telkin ediyor ve diyaloğu teşvik
ediyor. Ancak Türkiye'de laiklik yanlıları ona temkinli yaklaşıyor.
Köktenciler ise onu bir hizipçi olarak görüyor. O ise kendisini bir
ılımlı olarak kabul ediyor. 2000'in başlarında, Erdoğan'ın İslami
muhafazakâr partisiyle gayrı resmi ittifakı, generallerin tarihe
geçecek şekilde güç merkezlerinin dışında bırakılması sonucuna
götürdü. Gülen’in içine kapanık bir karakteri var ve verdiği
beyanlarda ölçülü davranıyor. Erdoğan açısından bir halk oylaması
olarak kabul edilen yerel seçimlere üç gün kala La Repubblica'ya
konuştu.”
KUTUPLAŞMAYI ARTIRACAK DAVRANIŞLARDAN
KAÇINMALIYIZ
Marco Ansaldo’nun yönelttiği sorular ve cevapları ise şöyle:
MARCO ANSALDO: Fethullah Gülen, pazar günü sandığa gidiliyor ancak
Türkiye son derece güçlü toplumsal gerginlikler yaşıyor. Neler
oluyor?
FETHULLAH GÜLEN: Belli makamlarda bulunan kişiler, söylediklerine
dikkat etmelidir. Bazı medya organları tarafından verilen sahte
haberler, toplumu felce uğratacak kapasitededir. Geçmişte Türkiye
acılı olaylar yaşadı. Gençler sokaklarda çarpıştı. Farklı siyasi
renge sahip gruplar, yamyamlar gibi birbirlerini yeme saplantısıyla
karşı karşıya geldiler. Sağ ve sol militanları, Türkler ve Kürtler,
Aleviler ve Sünniler, dinciler ve dinci olmayanlar birbirlerini
düşman gibi gördü.
ANSALDO: Bugün de aynı tehlike ile karşı karşıya olunduğunu mu
anlatmaya çalışıyorsunuz?
GÜLEN: Son yıllarda kaydedilen demokratik ilerleme, barış ve huzuru
muhafaza etmenin, devletin zirvesinde bulunan kişilere düşen büyük
bir görev olduğunu söylüyorum, ama bunun ne derece bilincinde
olduklarını bilmiyorum. Bu zorlukların Allah'ın yardımıyla
aşılacağını umut etmekten vazgeçmedim. Her şeyin bir zamanı vardır.
Bu esnada bize düşen görev, dua etmek ve kutuplaşmayı artıracak
davranışlardan kaçınarak, Allah'ın yardımını dilemektir. Yunus
Emre'nin, ‘Dövene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek.’ sözleri aklıma
geliyor.
BİRDEN BİRE BİZİ DÜŞMAN OLARAK GÖRMEYE
BAŞLADILAR
ANSALDO: Başbakan Erdoğan artık size doğrudan saldırıda bulunuyor.
Hakimleri ve polisleri kışkırtan, “bir örgütün yarattığı bir korku
imparatorluğundan” bahsediyor. Sizin yanınızda olanları bir nevi
darbe girişiminde bulunmakla suçluyor. “İhanetten” bahsediyor. Siz
buna ne cevap verirsiniz?
GÜLEN: Bu tür açıklamaları anlamakta gerçekten ben de zorluk
çekiyorum. Cemaatimizin faaliyetlerine ilişkin, Başbakan dahil
devletin en üst mertebelerinde bulunan kişilerin dile getirdikleri
övgüleri herkes bilir. Şimdi birden bire bizi düşman olarak görüyor
ve mesnetsiz şekilde bizi suçluyor.
HALK, YOLSUZLUK OLDUĞU KONUSUNDA HEMFİKİR
ANSALDO: Fakat Erdoğan sizi iyi tanıyor; aranızda, İslam'ın ortak
vizyonuna yönelik bir grup ortaklığı oldu. Peki o zaman ne
değişti?
GÜLEN: Yolsuzluk meselesini, siyasi güç için verilen bir mücadele
gibi göstererek meseleyi çarptırmaktan avantaj elde edebilecek
birileri olabilir. Bu meseleyi adli çerçeveden siyasi çerçeveye
kaydırma çabasına benzer bir çaba var. Oysaki halk, yolsuzluğun
varlığı konusunda hemfikir. Basına iletilen deliller, bakanların
istifaları ve milletvekillerinin beyanları bunu anlatıyor. Benzer
durumlar demokratik ülkelerde de yaşanıyor, ancak o ülkelerde
hükümet darbesi veya bir ihanet gibi görülmüyorlar. Şayet ortada
sorumlular varsa, mahkemeler tarafından tespit edilir ve
cezalandırılır, hükümetler de yollarına devam eder.
BU SUÇLAMALARDAN PİŞMAN OLACAKLAR VE ÖZÜR
DİLEYECEKLER
ANSALDO: Peki şimdi ne öngörüyorsunuz?
GÜLEN: Post-modern darbe dönemi olan 90'lı yıllarda da, cemaatimize
karşı suçlamalar yöneltilmişti ve mahkemelerce bu suçlamaların
hiçbir dayanağının olmadığı tespit edilmişti. Şimdi bu suçlamaları
yineleyenler, günün birinde bundan pişman olacaklar ve bazıları
özür dileyecek. Ama bu esnada tüm bunlar, insaniyet açısından
olduğu gibi Türkiye açısından da bir kayıp anlamına
gelecektir.
ERDOĞAN NEDEN SİZE KARŞI MÜCADELE EDİYOR?
ANSALDO: Hareketiniz yıllarca Erdoğan'ın İslami muhafazakar
partisinin, askerleri iktidarın dışında bırakmak için bir müttefiki
oldu ve bu operasyon başarıyla sonuçlandı. O halde Başbakan neden
şimdi size karşı mücadele ediyor?
GÜLEN: Sahip oldukları değerler nedeniyle biz hem şimdi iktidarda
olanları hem de geçmişte başka siyasi partileri destekledik. Sadece
seçim döneminde sunulan bir destek söz konusuydu. Şayet bu destek
müttefiklik olarak anılmak isteniyorsa başka. Ancak biz asla siyasi
bir beklenti içerisinde olmadık. Yanlış gördüğümüzü her zaman
eleştirdik. Tutumumuzu asla değiştirmedik. Dolayısıyla bu soruyu
yöneltmeniz gereken kişi bizzat Başbakan'dır.
BARIŞ VE HUZUR İSTİYORUZ
ANSALDO: Hareketinizin hedefleri nelerdir?
GÜLEN: Biz insana önem veriyoruz ve insanın sorunlarını çözüme
kavuşturmaya çalışmak için eğitim faaliyetlerine ağırlık veriyoruz.
Yurtlar, okullar, üniversiteye hazırlık merkezleri, okuma salonları
inşa ettik. Bu, Türkiye gibi diğer 160 ülkede de sunulan bir
hizmettir. Bu ülkelerin halkı ve yöneticileri hareketimizi hep
sıcak karşıladı. İnsani yardımlar, sağlık hizmetleri ve diyalog
alanlarında faaliyetler başlattık. Amacımız, birer insan olarak
herkesin kendisini mukaddes gördüğü, barış ve huzurun hakim olduğu
bir dünyada, farklı görüşlere karşılıklı saygı çerçevesinde hep
birlikte ilerlemektir. Biz sadece Allah’ın rızasını aramaya
inanıyoruz. Başka da bir amacımız yok.
ANSALDO: Siyasi bakımdan?
GÜLEN: Belirli değerlerin temelinde oyla kendimizi sınırlıyoruz.
Şimdiye kadar hiçbir partiyle aynı çizgide olmadık. Vatandaş
olarak, yasaya, haklara ve evrensel özgürlüklere saygı dışında bir
beklentimiz yok. Hiçbir zaman bir pazarlık içine girmediğimiz gibi,
güç peşinde de olmadık.
ANSALDO: Siz memleketinize karşı çok özenlisiniz. Şimdi Türkiye bu
krizden nasıl çıkar?
GÜLEN: Aksi ispat edilene kadar biz masumiyet karinesi içindeyiz.
Öte yandan, yolsuzluk soruşturması halen yürüyor. Devlet tüm
gücüyle, sadece görevini yapmaya çalışan savcılar ve polislerin
karşısında duruyor. Aynı şekilde büyük bir cemaat, medya
aracılığıyla suçlu addediliyor. Yargı gücünü, yürütmenin kontrolü
altına almaya çalışılıyor.
Çözüm belki de, yasalara, haklara ve katılım için aday olduğumuz AB
kriterlerinde öngörülen demokratik ilkelere saygılı
olmaktadır.
ANSALDO: Ancak bu yol (AB üyeliği) durma aşamasında. Ne
düşünüyorsunuz?
GÜLEN: AB’ye üyelik macerası, bir devlet politikası haline gelmiş,
toplumun rızasını da kazanmıştı. Biz de destek verdik. Yıllar önce,
Türkiye’nin de Avrupa’nın da, bu adaylığı gerçekleştirmek zorunda
olduğunu söylemiştim. Fikrimi değiştirmedim.
NEDEN ABD’DE KENDİ İSTEĞİNİZLE SÜRGÜN HAYATI
YAŞIYORSUNUZ?
ANSALDO: ABD’de kendi rızanızla sürgün hayatı yaşıyorsunuz.
Neden?
GÜLEN: Sağlığım açısından burada kendimi daha iyi hissediyorum.
Türkiye’ye dönüşümün, zaten gergin olan durum u daha da
kötüleştirmek için araç olarak kullanılmasından endişeleniyorum. 28
Şubat 1997’deki post-modern zamanında acı çektim, tabiri doğruysa,
askeri rejimin baskısı altında yargı gücü tarafından zulüm gördüm,
sonra da iftira ve karalama. Bunlar, temeli olmayan, asılsız
suçlamalardı.
ANSALDO: Ancak Türkiye’ye dönmenizi bekleyenler var. Bir gün
dönecek misiniz?
GÜLEN: Ne yazık ki bugün de basın yoluyla iftiralar atılıyor. Bu
koşullarda, doktorların tavsiyesini izleyip, burada kalmayı tercih
ediyorum. Ölümümle Türkiye’nin sorunlarının çözüme kavuşacağını
bilsem, her gün bin kez ölmeyi tercih ederim. Türkiye’nin barış ve
huzurunu hedef alanlara yeni bir malzeme vermemek için ülkemin
özlemini kalbime gömerek, burada kalmayı tercih ederim.
PAPA FRANCESCO İLE HENÜZ İLETİŞİME GEÇMEDİM
ANSALDO: Siz aynı zamanda manevi bir referans noktasısınız. 1998
yılında Vatikan’a giderek 2. Jean Paul ile önemli bir görüşme
yaptınız. Papa Francesco’nun göreve gelmesini ve üstlendiği
reformları nasıl değerlendiriyorsunuz?
GÜLEN: Diyalog, önyargıları yıkmak ve insanlar arasındaki yanlış
anlaşılmaları gidermek için etkili bir araçtır. Papa Francesco ile
henüz bir iletişimim olmadı. Ancak diyaloğa açıklığı nedeniyle
kendisinin tüm dünyada hayranlık ve memnuniyetle karşılandığını
görebiliyorum. Aynen bizim öğütlerimizde olduğu gibi.
Yorumlar