Füle: AB süreci daha fazla eylemle desteklenmediği sürece kırılgan kalacak
Avrupa Birliği Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, Türkiye ile katılım müzakerelerinde yeni bir ivme kazandıklarını vurguladı.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan
Füle, Türkiye ile katılım müzakerelerinde yeni bir ivme
kazandıklarını vurguladı. Turkish Review dergisi için bir makale
kaleme alan Füle, “Şu an önemli olan şey daha fazla eylemle
desteklenmediği sürece kırılgan kalacak bu yeni ivmeyi
sürdürmektir.” dedi. Türkiye’de reformların birçok alanda ‘yapım
aşamasında’ olduğuna değinen Füle, AB-Türkiye ilişkilerinin
yakınlaşması için gereken tek şeyin, iki tarafın siyasi iradesi
olduğunu ifade etti.
AB ülkelerinin, üyelik müzakerelerinin yakın zamanda yeniden ivme
kazanmasının hem Türkiye hem de AB'nin çıkarına olduğunu geçtiğimiz
yıl teyit ettiğini hatırlatan Füle, “Kasım ayında, 3 yıllık
durgunluktan sonra, müzakerelerde yeni bir fasıl açtık. Aralık
ayında yeni bir Geri Kabul Anlaşması imzaladık ve Türk
vatandaşlarının Avrupa’da serbest dolaşımı ile alakalı vize
diyalogunu başlattık. Her şeyin ötesinde toplam ticaretin yüzde
40’ı ve doğrudan yabancı yatırımların yüzde 75’ten fazlası
Türkiye’ye Avrupa Birliği üyesi ülkelerden gelmektedir. 17 bin Türk
şirketinin büyümesi Avrupa Birliğinin sermaye yatırımı sayesinde
oluyor. Bütün bunlar şunu gösteriyor ki Avrupa Topluluğu İşbirliği
Anlaşması’nın üzerinden 50 yıl geçtikten sonra da Avrupa Birliği
ile Türkiye arasındaki ilişkilerin temelleri sağlam. Her iki taraf
da gayretlerini artırmalı ki bu sağlam temeller, daha güçlü
bağların da temelini oluştursun.” ifadelerine yer verdi.
FÜLE'NİN TÜRKİYE HAYALİ
Birkaç yıl sonraki Türkiye için tahminde bulunan Füle,
“Demokrasinin, refahın ve hayat tarzlarının, inançların ve
kültürlerin karşılıklı saygı çerçevesinde bir arada var olduğu ve
toplumun tüm kesimleriyle kalıcı bir diyalogla birlikte yürüdüğü
bir ülke. Türk vatandaşlarının Avrupa ülkelerine vizesiz seyahat
edebildiği; mal ve hizmetlerin hiçbir engelleme olmadan Van’dan
Helsinki’ye dolaşabildiği; doğalgazın üzerinden Avrupa’ya yepyeni
boru hatları ile taşındığı; üyelik müzakerelerinin ilerlediği ve
birçok faslın açılıp kapandığı; AB’nin reformlar için kıstas
olduğu, Kıbrıs sorununun geniş kapsamlı bir anlaşma ve iki eşit
toplumun tekrar birleşmesi ile çözüldüğü süreçteki Türkiye.”
ifadelerine yer verdi.
Füle, şöyle devam etti: “Bu vizyon, iyimserlik olarak görülebilir
ama sağlam temelleri var. İki yıl önce, Türkiye’de ve Avrupa’da
bazı yorumcu ve gözlemciler Türkiye-AB ilişkilerinin can çekiştiği
konusunda mutabıklardı. Bizler katılım müzakerelerinin durgunluğu
ile yüzleştik. Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve ben ilerisini
düşünerek ‘pozitif gündemin’ Türkiye’nin müzakere sürecini yeniden
rayına oturtacağını hayal ettik. Bu gündem, şimdiye kadar somut
sonuçlar getirdi. Bizler Türkiye’nin, Avrupa Birliği standartları
ve politikalarına uyuma devam etmesi için çok sıkı çalıştık. Bunun
sonucunda farklı siyasi alanlarda birçok önemli şart ve
gereklilikler karşılanmış oldu. Vize, serbest dolaşım ve göç
konularında ilerleme kaydetmenin, ilişkilerinize büyük bir ivme
kazandıracağını kavradık. Dış politikada ortak yaklaşımın iki
tarafı da güçlendireceğini anladık. Dolayısıyla, bizler, Türkiye ve
Avrupa Birliği arasındaki stratejik diyalogun ve işbirliğinin
gelişmesi konusunda anlaştık. “Dış politika, güvenlik ve savunma”
faslının (31. fasıl) tarama sürecini sonuçlandırdık.”
"REFORM SÜRECİ DEVAM ETMELİ"
Gümrük Birliği’ni de Dünya Bankası’nın araştırma sonuçları
temelinde bunu gözden geçirmeye ve her iki tarafın da yararlanacağı
bir şekilde nasıl geliştirilebileceğini araştırmaya karar
verdiklerini belirten Füle, “Bu ilerlemeler, zorluklara rağmen
gayretlerimizin amacına ulaştığını gösteriyor. Şu an önemli olan
şey daha fazla eylemle desteklenmediği sürece kırılgan kalacak bu
yeni ivmeyi sürdürmektir.” dedi. Bunun için en önemli ve acilen
ihtiyaç duyulan şeyin Türkiye’deki siyasi reform sürecine devam
edilmesi olduğunu belirten Füle, bu yılki ilerleme raporunda
değindikleri reformlara atıf yaparak, “Avrupa Birliği, Türkiye’yi
bu başarılarından ve siyasi iradesinden dolayı kutlamaktadır.”
dedi.
"TEMEL HAKLAR ALANINDAKİ RESİM KARMAŞIK"
Ancak bunun yanında birçok meselede reformların hâlâ “yapım
aşamasında” olduğuna dikkat çeken Füle, şu eleştirileri getirdi:
“Temel haklar alanında şüphesiz karmaşık bir resim var. Bu durum,
Mayıs-Haziran aylarındaki protestolarda görüldüğü gibi; temel insan
hakları, toplantı ve ifade özgürlüğü ve özellikle basın özgürlüğüne
yönelik ciddi kısıtlamalardan kaynaklanıyor. Ayrıca,
demokratikleşme paketi ve dördüncü yargı reformu paketi gibi son
yıllarda ilan edilen çeşitli reformların, AB standartlarına uygun
olarak ortaya konması kilit önemi haiz. Bu alandaki gelişmeler
Avrupa Birliği’nin de çıkarınadır.”
"TOP, TAMAMEN TÜRKİYE'NİN SAHASINDA"
Avrupa Birliği devletlerini, her katılım müzakeresinde kilit önemi
haiz olan ‘yargı ve temel haklar’, ‘adalet, özgürlük ve güvenlik’
fasıllarının (23 ve 24. Fasıllar) açılması için harekete geçmeye
çağırdığını ifade eden Füle, “Eğer bu yapılırsa, bizler bu sürecin
gelecek yıllarda ileriye taşınması noktasında farklı bir boyuta
gireceğiz. Türkiye ayrıca diğer fasıllarda üzerine düşeni yapmalı.
Kamu ihaleleri, rekabet, sosyal politikalar, istihdam gibi Kıbrıs
meselesi ya da diğer üye ülkelerin çekincelerine bağlı zorluklarla
ilgisi olmayan fasılların açılış kriterlerini yerine getirmeli.
Burada, top tamamen Türkiye’nin sahasındadır.” diye devam etti.
"YAKIN İLİŞKİLER İÇİN SİYASİ İRADE YETER"
Kıbrıs meselesine de değinen Füle, “Bizler Kıbrıs sorununda
kapsamlı bir çözümün Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki
ilişkilerin gelişmesi için taşıdığı potansiyelin farkındayız.
Türkiye, adadaki iki toplum liderleri arasında görüşmelerin yeniden
başlaması için tüm ağırlığını koymalı; tüm Kıbrıslıların günlük
hayatlarında faydalanacağı somut adımlar atmak yoluyla da dahil
olmak üzere olumlu bir atmosfer oluşturulmasına katkı sağlamalı.”
ifadelerine yer verdi.
Stefan Füle, yazısına şu cümlelerle son verdi: “Müzakere süreci
için devam eden çabalar, Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi için
ortak ve yapıcı tutum, siyasi reformlarda gelişme, dış politika
meselelerinde hakiki bir diyalog ve en az bunlar kadar önemli olmak
üzere Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm çabalarına somut destek ile şimdiye
kadarki en yakın AB-Türkiye ilişkilerine ulaşılma şansı yüksek.
Bunu gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan tek şey iki tarafın
siyasi iradesi.” CİHAN
Yorumlar